MİLLÎ BİRLİĞİMİZ VE BAZI ÖRNEKLER

23 Haziran 2023 11:53 Prof.Dr.H.Ömer ÖZDEN
Okunma
283
MİLLÎ BİRLİĞİMİZ VE BAZI ÖRNEKLER

MİLLÎBİRLİĞİMİZ VE BAZI ÖRNEKLER

Dr.Hacı Ömer ÖZDEN

 

Diğer varlıklara nispetle tabiat karşısındaen zayıf ve en güçsüz varlık, insandır. Bu güçsüzlüğü ortadan kaldırıp tabiatınzorluklarına karşı direnebilmek için insanlar, en güvenli yol olarak bir arayagelip toplum hâlinde yaşamayı tercih etmişler ve böylece ilk toplum oluşmuştur.Doğaya ve yabani varlıklara karşı birleşerek kendisini korumaya alan insanlar,asıl düşmanlarının bizzat yine insan olduğunu anlamakta gecikmemiştir. ThomasHobbes’un dediği gibi “İnsan insanın kurdudur.” Çünkü insanda sahipolduklarından fazlasını elde etme ihtirası vardır, her şeyin kendisininolmasını ister; isteklerini yerine getirebilmek için de Machiavelli’in yanlışanlaşılan ve kişisel çıkarlara alet edilen “Gayeye ulaşmak için her yolmeşrudur.” ilkesine müracaat eder. Bu anlayışlar ise kargaşa ve anarşi yaratır.İnsanın en büyük düşmanının yine kendisi olduğunu anlayan insanlar,hemcinslerine karşı kendilerini koruma altına alabilmek ve böylece kargaşadankurtulup daha düzenli bir hayat yaşayabilmek için devlet mekanizmasınıkurmuştur. Devlet büyük bir güçtür; bu gücünü öncelikle milletten almaktadır.Bu nedenle Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.”öğüdünü verdiği bilinmektedir. İnsanı yaşatmanın en kolay yolu, insanlarınbirbirine güvenmesi, birbirine dayanması, birbirini desteklemesidir. Bunun güvenceside devletin koyduğu yasalardır. Öyleyse millet ve devlet, birbirine yaslananiki önemli yapıdır. Bu iki olgu, özellikle Türk kültüründe üst düzeyde önemtaşımaktadır.  Türk milletinin, tarihinderinliklerinden bugüne kadar devlet millet bütünlüğü içerisinde ulaşmasında enönemli etkenlerden biri, milletimizin devletimize, devletimizin de milletimizeolan güven duygusudur. Bu güven, millî birlik ve beraberliğin anahtarıdır. Türkdevlet yapısı, milletinden aldığı güçle milletimize duyduğu güvenle, adlarıdeğişse bile asırlardır devamlılığını sürdürmektedir. Çünkü Türk milleti, Türk devletininbaşta ordusu olmak üzere bütün kurumlarının ana unsurudur; sözgelimi Türkordusu, doğrudan doğruya Türk milletinin bizatihi kendisidir. Bu nedenle YahyaKemal, Türk milletini “ordu-millet” olarak tasvir etmektedir. Ordu-millet olmakdemek, devlet millete ihtiyaç duyduğunda milletin, asla tereddüt etmeksizindevletinin yanında yer alması; millet sıkıntıda olduğunda da devletin, bütünkurumları ve gücüyle milletinin yanında olması demektir. Bu iki duruma, yakıntarihimizden örnekler verebiliriz.

Bilindiği gibi Birinci Dünya Savaşıesnasında Osmanlı Türk ordusu, birçok cephede savaşmak mecburiyetinde kalmıştı.Bu cephelerden biri de Çanakkale Deniz Zaferi’mizin ardından başlayan Gelibolu KaraSavaşlarıdır. İngilizlerin dünyanın çeşitli bölgelerindeki sömürgelerindentoplayıp Gelibolu’ya getirdikleri her bakımdan donanımlı ordularının, birçokaçıdan zayıf durumdaki Türk ordusunu en kısa zamanda yenilgiye uğratacağıanlayışı, milletimizin ordu-millet olmanın gereği olarak Türk ordusuna verdiğidestek sayesinde çökmüş ve Türk milleti dünyaya âdeta meydan okumuştur. Karşıtarafa göre sayıca çok az olan Türk ordusu, yurt sathında çıkarılanseferberlikle askere alınan ihtiyatlar ve Rumi takvime göre henüz 15 yaşındaolan 1315 doğumlu gençlerle desteklenmiş, memleketin bütün okuryazarları daaskere alınmış, iki yüz bin civarında zayiat verilerek Çanakkale Deniz Savaşı’ndansonra Gelibolu Kara Savaşları da kazanılmıştır.[1]

İkinci örneğimiz de Birinci Cihan Savaşısonrasında imzalanan mütareke ile Osmanlı Türk ordusu silahsızlandırılıncaİstanbul’dan başlayarak Anadolu’nun her bölgesi, İtilaf Devletleri’nce işgaledilmiştir. Silahsızlandırılan bir ordunun, eli ayağı bağlanmış demektir. Böylebir durumda iş, millete, dana doğrusu ordu-millete düşmektedir. Nitekim MustafaKemal Paşa ordu müfettişi olarak görevlendirilip İstanbul’dan Samsun’a ayakbasmış, buradan Amasya’ya oradan da Erzurum’a gelmiş ve burada İtilaf Devletleri’ninisteğiyle hakkında tutuklama kararı çıkarılınca, bütün rütbelerini atıp sineimillete dönmüş ve milletin bir ferdi olduğunu ilan etmiştir. Artık millet,ordunun görevini üstlenmiştir. Mustafa Kemal Paşa, Erzurumluların hazırladığıkongreye başkanlık ederek alınan kararların teyidi için Sivas’ta da millî birkongre toplamış ve böylece Ankara’ya geçip 23 Nisan 1920’de Büyük MilletMeclisini toplayarak Millî Mücadele’yi de başlatmıştır. Milletin bağrındançıkan fertlerden oluşan millî ordu, 30 Ağustos 1922’de büyük bir zaferkazanarak daha Osmanlı Devleti tarihteki yerini almadan yeni bir devletindoğuşunu 29 Ekim 1923 günü bütün dünyaya ilan etmiştir.

Gerek Gelibolu Zaferi, gerekse yaklaşık ikibuçuk yıl devam eden Millî Mücadele sonunda kazandığımız Büyük Zafer, millîbirlik ve beraberlikle elde edilmiştir. Bu iki örneğe ilave olarak çok yakınbir zamanda dış güçlerin içimize soktukları hainler eliyle ülkemizi bölmek veişgal etmek için planladıkları ve 15 Temmuz 2016 gününün akşam saatlerindeharekete geçtikleri FETÖ darbe girişimi de yine milletimizin birlik veberaberliğiyle önlenmiştir. Millî birlik ve beraberlik bilinci, üç kaynaktanbeslenmektedir. İlki Türk milletinin her ferdinin doğuştan getirdiği karakteryapısı ve ahlaki erdemleri; ikincisi tarihimizin her döneminde bu karakteryapısını ve ahlaki erdemleri güçlendiren millî destanlarımızın, millî ve manevişahsiyetlerimizin ve bunların yazdıkları eserleri ve üçüncüsü de tarihin herdöneminde ortaya çıkan millî kahramanlarıdır. Türk milleti, kendi içinde birlikve beraberlikten yana olan, bey ya da kağan olarak tanıdığı yöneticilerinesadık olan bir yapıya sahiptir. Onun bu karakter yapısı, millî ve manevişahsiyetlerimiz tarafından eğitilip olgunlaştırılmıştır.

Bu olgunlaştırmada pay sahibi olanlarınbaşında destanlarımız, atasözlerimiz gibi milletimizin ortak eserlerigelmektedir. Bunların yanında Bilge Kağan ve Bilge Tonyukuk’un bengi taşlarakazdırdıkları Orhun Yazıtları, büyük Türk filozofu Farabi’nin millet ve devletkonusunda yazdığı el-Medinetü’l-Fazıla’sı, büyük Türk bilgesi Yusuf HasHacib’in Kutadgu Bilig’i, Kâşgarlı Mahmud’un Dîvânu Lügâti’t-Türk’ü, AhmetYesevi’nin Divan-ı Hikmet’i, bu konuda sayabileceğimiz ilk akla geleneserlerdir. Bu önemli eserlerde en esaslı konu, millî birlik ve beraberlikvurgusudur. Özellikle Ahmet Yesevi’nin, Anadolu’nun bir Türk-İslam vatanı hâlinegetirilmesi için ortaya koyduğu gayret, her türlü övgüye değerdir. O, birtaraftan kişisel hayatıyla, bir taraftan söylediği hikmetleriyle, bir taraftanda teşkilatçılığıyla örnek millî şahsiyet olmuş ve Anadolu, sadece yapılansavaşlarla değil, aynı zamanda onun ülküsüyle yetişmiş Türklük bilincine sahipdervişlerinin çabalarıyla Türkleştirilmiştir.

Sonraki dönemlerde Ahmet Yesevi’nin izindengiden Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Şeyh Edebali gibi şahsiyetler de aynıülküyü devam ettirmişlerdir. Mevlana Celaleddin Rumi, Ahi Evran, Hacı BayramVeli, Akşemseddin gibi şahsiyetler ve daha niceleri de Anadolu’da millî birlikve beraberliğin öncüleri olmuşlardır. Yunus Emre’nin “Gelin tanış olalım, işinkolayın tutalım, sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz”, “Gönül Çalab’ıntahtı, Çalap gönüle baktı, iki cihan bedbahtı, kim gönül yıkar ise” gibişiirleri, millî birlik ve beraberliğin anlatıldığı ve Türk toplumunaöğretildiği en güzel örneklerdir. Bu önemli şahsiyetlerimiz, yaşama biçimlerive bilgileriyle milletimizin gönüllerine taht kurmuş ve millî birliğimizigüçlendirmek için sürekli eğitim vermişlerdir.

Üçüncü grupta ise millî kahramanlarımızvardır. Bunlar arasında en başta Mete Han gelir. Oğullarını toplayıp tek okeline alarak onu kırmış, sonra da bir deste ok alarak onları kırmayı denemiş vefakat kıramamıştır. Bu denemeden sonra oğullarına dönüp, “Yalnız başınızahareket ederseniz yok edilirsiniz, birlik olursanız sizi kimse alt edemez!”diye öğüt vermiştir. Tomris Hatun, Kürşad, Bilge Kağan, Sultan Alparslan, OsmanGazi, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Nene Hatun, Kara Fatma, ŞerifeBacı ve Mustafa Kemal Atatürk, Alparslan Türkeş tarihimizde millî birlik veberaberlik yolunda mücadele eden örnek şahsiyetlerimizden sadece birkaçıdır. Bukahramanlar, kendi çağlarındaki ve kendilerinden sonraki nesillere örnek olanabide şahsiyetlerdir.

Millî birlik ve beraberliğin en fazla fark edildiğizamanlar, doğal felaketler, savaşlar, bayramlar gibi özel zamanlardır. Bunun enson örneğini 6 Şubat 2023 günü dokuz saat aralıkla meydana gelen ve on birilimizi yıkarak bizleri de yakıp kavuran ve asrın felaketi olarak nitelenendepremler ve artçılarıdır. Bu felaketin meydana geldiği andan itibaren bütünmilletimizin kalbi, âdeta bu on bir ilimizde atmaya başlamış, arama kurtarmakonusunda eğitim alan gönüllüler, devletimizin arama kurtarma ekipleri,ordumuzun neferleri ve komutanları, devletimizin yöneticileri başta olmak üzeremilletimizin fedakâr bireyleri felaket bölgesine koştular. En büyüğünden enküçüğüne, en yoksulundan en varsılına kadar milletimizin bütün fertleri elindenne geliyorsa yaptı, yapmak için gayret gösterdi ve bu yardım ve gayretler, bufelakete maruz kalan kardeşlerimiz yeniden düzenli bir hayata başlayıncayakadar da devam edecektir. Millî birlik ve beraberliğimizin ebedi olması dileğiyleHacı Bektaş Veli’nin “Bir olalım, iri olalım, diri olalım!” sözleriyle yazımızısonlandıralım. Birliğimiz hiç bozulmasın, bozmak isteyenler de fırsatbulamasın.

 

 

 



[1] Buradaki zayiattan kasıt,şehit, yaralı, sakat olmak üzere toplam insan zayiatıdır. Toplam şehit sayısıbu kadar değildir. (Dr. Kur. Alb. İbrahim Yıldırım, “Çanakkale Muharebelerinde Zayiat ve Zehirli-Boğucu Gaz Kullanılması”,Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Cilt: 26, Sayı: 1, Sayfa: 261-275, Elâzığ-2016.)