TÜRK DEVLET FELSEFESİ IŞIĞINDA DEVLET OLMA DEVAMLILIĞI İLKESİ

07 Temmuz 2022 14:45 Fatih OĞUZ
Okunma
876
TÜRK DEVLET FELSEFESİ IŞIĞINDA DEVLET OLMA DEVAMLILIĞI İLKESİ

TÜRKDEVLET FELSEFESİ IŞIĞINDA DEVLET OLMA DEVAMLILIĞI İLKESİ

 

FatihOĞUZ (Sosyolog Yazar)

 

Rusya Devlet Başkanı Vilademir Putin,Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetlerini tanıdığını açıklayan konuşmasında SovyetSosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) devlet statüsünü irdelerkenUkrayna’nın Komünist Lider Lenin tarafından kurulduğunu ve “gerçek devlet”olmayıp birçok modelleri taklit ettiğini, Batı’nın yörüngesinde çıkmaz sokağagirdiğini, çeşitli güç odaklarının Eski Sovyet Cumhuriyetlerinde yaşayaninsanların refahına engel olduğunu vurgulayarak aldığı kararlarıgerekçelendirmeye çalıştı.[1]

Putin’in gerekçelerinin merkezinde “gerçekdevlet” vurgusu mevcut. “Gerçek devlet” vurgusu üzerinden toprak bütünlüğünü,demografik özelliklerini ve halk iradesini esas alan egemenlik statüsünü tartışmayaaçan Putin’in bu girişimi yeni küresel ilişkilerinin seyrini etkileyeceği olasılıktır.Özellikle silah ve üretim alanında sanayi ilerlemenin getirdiği yöneten yönetilenkapsamında hukuki normlar devlet varlığını modern evreye taşımıştır. Ogünlerden itibaren devlet varlığı neredeyse tüm kritik dönemlerde her ferdingündeminde aidiyet bakımından tartışma konusu olmuştur. Devlet sadece aldığı vergilerindenetiminden ve dağıtımından, ülke sınırlarının ve halkın güvenliğinden sorumluolan bir mekanizma olmaktan öte halkı ve ihtiyaçlarının tüm katmanlarındansorumlu bir mekanizmaya doğru ilerledi. Bu mekanizma Bismarck döneminde “sosyaldevlet” modeli olarak karşımıza çıkmıştır. O tarihten itibaren devlet insanınher temasıyla ilişkili ve muhatap olma özelliğine erişmiştir. Vatandaşın sadececan güvenliğinden, fikir ve ekonomi özgürlüğünden değil aynı zamanda vatandaşınhem kendi hem de neslin tahayyülünü bu ülkede hayata geçirebilme özgürlüğündende sorumludur. Günümüzde şahit olduğumuz ve yoğun etkileşim nedeniyle dealgılanmakta zorlandığımız birçok husus bizatihi devletin sorumluluknüfuzundadır. Örneğin iklim değişikliğinden tutun türlerin korunmasına kadarher alan devletin yürütme erkiyle düğümlenmektedir. Hükûmet protokolleri sadecebugünü değil gelecek tasavvurunu da belirtmelidir.

Putin’in konuşmasıyla tekrar tartışmayaaçılan “gerçek devlet” tanımının sadece askerî veya diplomasi ilkelerle sınırlıolmadığını pandemi dönemi içerisinde bulunduğumuz şu günlerde defalarca şahitoluyoruz. Alman Ekonomist Moritz Schularick kitabını tanıtımı için yapılanröportajda pandemi döneminde devletin zayıflık gösterdiğini, yanlış kararvermekten ziyade organizasyon ve entelektüel bakımından beklentilere cevapveremediğini, âdeta devletin büyüsü bozulduğunu ve anlayış değişikliğineihtiyaç olduğunu söylüyor.[2]

Schularick ilave olarak devletin pandemigibi kriz dönemlerde ve yenilikler konusunda öz güven ile kritik kararlaralabilme kabiliyeti gösterilmesi ve riskten kaçınılmaması; sadece krizdönemlerde harekete geçen değil krizleri hesaplayabilen ve hazırlıklarını onagöre yapan proaktif bir devletin varlığına ihtiyaç duyulduğunu ifade ediyor.[3]

Schularick’in ortaya koyduğu proaktifdevlet tezini, özellikle savunma sanayi gelişiminde ve bağımsızlığı hususunda,son zamanlarda birçok makalelerde, tematik kitaplarda, köşe yazılarında sıkçarastlıyoruz. Örneğin Ukrayna’da yaşananlara karşı Alman siyasetçilerin arasındadikkatimi çeken en ilginç tepkiyi bir dönem CDU Genel Başkanlığı görevini yapansabık Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer yapmıştır. İletişim imkânlarınınyatay düzeyde elverişli olması sebebiyle küresel ya da ulusal krizlerin ve bazıderin kritik olayların artık yüksek mertebeli odalarda görünür olmaktan çıkıphalkın bizzat değerlendirmesine indiği gerçeğini dikkate aldığımızda proaktifbir devlet modeline duyulan gereksinim pragmatist, rasyonel ve realist politikdenklemi üzerinde hareket etmektedir. Küresel sığınmacı göç ve küresel salgınöncesi ve zaman zaman küresel etkinliğe sahip bölgesel krizlerin göz ardıedildiği dönemlerde ülkenin demografik ve millî üniter yapısı, ekonomi veüretim politikasında bağımsızlık ilkesi eleştiri merkezine alınarak ülkesınırların ve millî devlet yapılarının önemsizleştiğinden ve hatta dünyanıngümrükleri kaldırılmış tek devlete doğru evrilmesi gerektiğini iddia edenlerpandemi sürecinde aynı siyasi birliktelik içerisinde olan devletlerin ülkesınırlarını bir müddet kapatmalarına ve test ya da aşı şartlarıyla denetimaltına aldıklarını gördüklerinde acaba ne düşünmüşlerdir?  Ya da Ukrayna krizinde olduğu gibi demografive coğrafi özellikleri “Eski Çağ metotları” söylemleriyle küçümseyerek mevzuyasalt “ekonomik yatırım ve siyasi vaat” ölçütü yaşanan krizi engelleyebilmişmidir?

Ukrayna’da yaşananlara karşı Almansiyasetçilerin arasında dikkatimi çeken en ilginç tepkiyi bir dönem CDU GenelBaşkanlığı görevini yapan sabık Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbaueryapmıştır. 24 Şubat 2022 tarihinde Twitter hesabından görüşlerini mealen şuşekilde paylaştı: “Kendimize çok öfkeliyim, çünkü biz tarihsel bakımındanbaşarısız olduk. Gürcistan, Kırım ve Donbas sonrası Putin’i caydıracak birhazırlık yapmadık.[4]Schmidt ve Kohl öğretisine göre müzakerelere öncülük vardır, lakin askerîbakımından güçlü olacaksın ki müzakere yapmamak karşı taraf için opsiyonolmamalıdır ve biz bu öğretiyi unuttuk.”[5]

Küresel arenada devlet statüsü “büyüsübozulmuş”, “gerçek ve uydu devlet”, “tek dünya devleti”, “devasa şirket” gibitanımlarla tartışmaların merkezinde zaman geçirdikçe çeşitli krizler insanlığamusallat olma hızını ve etkinliğini arttıracaktır. Buradan doğacak olan zafiyetve kargaşa insanların güvenini ve yarınlara dair motivasyonunu tarumar eder.Moral ve akıl kazanımlarının yerine hak güçlünün düsturu meşruiyet(!) kazanır. Oluşturulacakolan boşluklara dadanmaya hazır kıta bekleyen köktencilik, aşırıcılık,bölücülük ve doyumsuzluk hırsının sahip olduğu yok edici şiddetinin sebepolduğu, yakın tarihimizde yaşanmış olması nedeniyle de toplumsal hafızamızdayeri olan birinci ve İkinci Cihan Harbi öncesi ve sonrası etkilerini hepimizbiliyoruz. Kadim devlet tecrübelerine dayalı, kurumsal ve tarihî hafızaya sahipdevletli milletlerin cemiyetleri yaşanan birçok olayların ortasından fışkıransoruların cevabı tez verilemeyeceği, bu tür cevapların zaman ile sonuçlarınoluşturacağı etkileşimlerden vücut bulacağını bilirler. Bu nedenle zamanınaklına uygun reaktif ya da proaktif olma kabiliyetini hiçbir zaman etkisizbırakmamışlardır. Uluslararası siyaset ve diplomasi ilişkilerinde buna enisabetli örnek olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti verilmelidir. Türkiye CumhuriyetiDevleti küresel eksenin dönemsel geçişini tüm iç ve dış zorluklara rağmenulusal hükûmet sistemi olduğu aşikârdır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sadece müdrikbir devlet olma özelliğine sahip kurumsal birikimlerden bugünlere gelmedi.Dönemsel olarak sistem bakımından devlet yönetimlerinde başarılı farklılıklargöstermesine birçok neden atfedebiliriz, lakin kanımca, devlet olma özelliğininen önemli nedeni millî kültürün evrensel değerler kazanımlarıyla işlevselbütünlük arz edebiliyor olmasıdır. Dünyadaki göç ve uluslararası etkileşimlerindeğişkenliklerine baktığımızda milletleşme sürecinin tamamlanmadığı gibi devletbiçimlerinin süreci de tamamlanmayacaktır. Çünkü her devrin kendine hasdinamikleri vardır. Dinamikler değerlendirilmediğinde geride kalıp tükenmenizedeğerlendirildiğinde ise seviye atlayıp yeni keşiflerin muhatabı olmanızısağlar. Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin dinamiklerideğerlendirdiğinde neler olabileceğini “Onuncu Yıl Nutku”nda şöyle ifadeetmiştir: “Türklüğün unutulmuş büyük uygar niteliği ve büyük uygar kabiliyeti,bundan sonraki gelişimi ile geleceğin yüksek uygarlık ufkunda yeni bir güneşgibi doğacaktır.”[6]

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu esasdoğrultusunda sahip olduğu dinamikleri değerlendirerek Cumhurbaşkanlığı HükûmetSistemi ile görünür hâle getirdiği kendine özgü devlet modeliyle uluslararasıalanda konumunu belirlemiş oldu. Devlet olma devamlılığı felsefesini, özündemillî kültürünü esas alan küresel tecrübelerini zamanımızın aklına uygunuyarlamaya çalışarak varlığını ilerletmeye gayret etmekte. Sıkça devlet olmanıngereği veya devlet felsefesi gibi konular üzerinde görüşler beyan edilir;Türkiye Cumhuriyeti Devleti ise “devlet olma devamlılığı” ilkesini küresel birkatma değere sahip olan yeni parametrelerle yeniden şekillendirmiştir. Dünyadakigelişmeler kapsamında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin uygulamalarını tarihîdiyalektik yöntemi ile okumaya çalıştığımda zihnimde şöyle bir görüşbelirleniyor: Yeni parametreler Mustafa Kemal Atatürk’ün uygarlık ülküsününtemel niteliğine ışık veren, “geleceğin yüksek uygarlık ufkunda doğacak olanyeni güneş”tir.



[1] Putin stellt Staatlichkeitder Ukraine in Frage – und wirft Nato "Betrug" vor https://www.stern.de/politik/ausland/putin-ueber-ukraine--nie--echte-staatlichkeit--gehabt-31645996.html.

[4] “Ich bin so wütend aufuns, weil wir historisch versagt haben. Wir haben nach Georgien, Krim undDonbass nichts vorbereitet haben, was Putin wirklich abgeschreckt hätte.”(Çeviri: Fatih Oğuz) https://twitter.com/akk/status/1496803129328816135?s=20&t=N8RPwxi-PVHfTMrGS4iHZQ

[5] “Wir haben die Lehre vonSchmidt und Kohl vergessen, dass Verhandlungen immer den Vorrang haben, aberman militärisch so stark sein muss, dass Nichtverhandeln für die andere Seitekeine Option sein kann.” (Çeviri: Fatih Oğuz) https://twitter.com/akk/status/1496803130868183047?s=20&t=N8RPwxi-PVHfTMrGS4iHZQ