Germiyanoğullarının Başkentinden Millî Mücadele’ye Uzanan Yolda:
Kütahya Vilayeti
Prof. Dr. Temel Çalık
Dr. Hasan Tabak
Giriş
Milletlerin varlıkları tarihsel süreklilik içerisinde ele alındığında, kadim zamanlardan bugüne bütün kültürlerin, milletlerin ve medeniyetlerin belirli bir değişim ve dönüşüme uğrayarak varlıklarını devam ettirdikleri görülmektedir. Eski Türk tarihi, Oğuzhan ile başlatılır ve Selçuklularla bitirilirdi. Yakın dönem Türk tarihinde ise Anadolu Selçukluları hakkında kısa bir başlangıçtan hemen sonra Anadolu Beylikleri ve Osmanlılara geçerek söz edilir.
20. yüzyıl, dünya siyasi tarihi açısından, birçok yeni devletin kuruluşuna, sınırların değişmesine veya mevcut sınırlar içerisindeki demografik ve etnik yapının farklılaşmasına tanık olmuştur. Osmanlı Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş süreci, siyasi coğrafyadaki birçok örnekleri gibi sıkıntılı ve sancılı bir dönemi içerisinde barındırmaktadır. Uzun süren ve bir kısmı yenilgiyle sonuçlanan savaşlar sonrasında askerî liderlerin kararlılığı ile buna yürekten inanmış Türk milleti dışında bir kaynaktan bahsetmek oldukça zordur. Mustafa Kemal Atatürk, bir Osmanlı subayı olarak öncelikle mevcut vatanın müdafaası için gayret göstermiştir. Bu gayret genel olarak Anadolu’nun kurtuluşunun ifadesi olan Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını herkesçe kabul edilir hâle getirmiştir. Tarih notları incelendiğinde 26 Ağustos 1922 tarihinde Başkomutan Mustafa Kemal, Büyük Taarruz’u başlatmış ve 1 Eylül 1922’de galibiyetle sonuçlanan savaş sonrasında Dumlupınar’da yapmış olduğu şu konuşması tarihe geçmiştir:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları, Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi’nde, zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz. Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakârlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız. Sahibimiz olan büyük Türk ulusu geleceğine güvenmekte haklıdır. Savaş alanlarındaki başarı ve fedakârlıklarınızı yakından görüp izliyorum. Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine aracılık etme görevinin arkasını bırakmayacak, sürekli olarak yerine getireceğim."
Düşman ordularını yurttan temizleyen Türk milletinin gerek ordusu gerekse azmi yerini başka hedeflere bırakacak ve konuşmanın sonu “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!” biçiminde tamamlanacaktır. Türkiye’nin batısından İç Anadolu’nun ortalarına kadar giren düşmanı ülkeden temizlenerek daha ilerlemesinin önüne geçen Başkomutan Mustafa Kemal çok kez Kütahya’ya ziyaretten bulunmuş ve önemli uğrak noktalarından biri olarak kullanmıştır. Kütahya konumu gereği batıyı İç Anadolu’ya bağlayan son uğrak yeri olması nedeni ile hem Selçuklu ve Osmanlı hem de Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki konumu gereği zihinlerde yer tutması ve gelecek nesillere aktarılması gereken bir ilden ziyade, bir tarihin yazıldığı yer olduğu unutulmamalıdır.
Kütahya’nın Tarihi
Kütahya köklü bir tarihe sahip illerden biridir. Tarihî belgelere göre ismi, Kotyoeüm, Kotyom ve Kutyodı olarak anıldığı ve şu anda kullanılan isminin de eski isminin devamı olduğu söylenebilir. Kütahya’nın bilinen tarihine göre, uzun dönem Roma egemenliğinde kaldığı ve o dönemlerde bu bölgede şu anda bulunan ilçelerin de yer aldığı bilinmektedir. Milattan sonra 300’lü yılların sonunda Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasıyla birlikte Kütahya, Doğu Roma İmparatorluğu yani Bizans sınırları içerisinde kalmıştır. 1071 Malazgirt’le beraber şehrin kaderi değişmiştir. Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu Selçuklu Devleti Kurucusu Süleyman Şah, 1078’de şehri ele geçirmiştir. Bu tarihten sonra birkaç kez Bizanslılar ve Anadolu Selçukluları (1097-1182 yılları ile 1196-1233 yılları arasında Bizanslılara geçmiştir.) arasında el değiştirmiştir.
13.yüzyılın başlarında Anadolu’ya gelerek Selçuklulara yardım eden Germiyanoğlu aşireti Anadolu’nun çeşitli yerlerinde konakladıktan sonra 1260’ta Kütahya’ya göç etmiştir. Bu göçten sonra, Selçuklu Devleti’nin dağılmasıyla Kütahya, gelişme gösteren beylikler arasında önemli yer tutan Germiyanoğullarının merkezi olmuştur. Bu gelişme 14. yüzyılın başlarında beyliğin bağımsızlığını ilan ederek Kütahya’yı başkent yapmasıyla sonuçlanmıştır. Germiyanoğulları Beyliği II. Yakup'un vasiyeti üzerine 1429'da Osmanlılara katılmıştır. Bu yıldan itibaren Osmanlı sancak merkezi hâline gelmiştir. 1500’lü yılların başında Safavilerin Anadolu'da yaptıkları bölme faaliyetleri Kütahya’ya kadar yayılmıştır. Ayrıca 1800’lü yıllarda ise Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa'nın Kütahya'yı işgal etme girişiminde bulunduğu da bilinmektedir.
Cumhuriyet Dönemi’nde, Kütahya’nın Millî Mücadele sürecinde önemli bir yere ve konuma sahip olduğu aşikârdır. Kütahya’nın, Millî Mücadele’ye katılmasının hız kazanması 1919 yılının sonlarına rastlamaktadır. 10 Ağustos 1920'de imzalanan Sevr Antlaşması sonrasında Türkiye Büyük Millet Meclisinin antlaşmayı tanımadığını ilan etmesi üzerine işgal faaliyetleri hızlanmıştır. Yunanlılar 1921 yılının Temmuz ve Eylül aylarında Altıntaş, Tavşanlı, Emet, Simav ve Gediz'e girmişlerdir. 28 Temmuz 1921'de Kütahya'ya gelen Yunan Kralı Konstantin Savaş Konseyini burada toplayıp Ankara üzerine yürüme kararı almıştır. Yunan ordusunun bu ilerleyişi karşısında Türk ordusu, Sakarya'da Başkomutan Mustafa Kemal komutasında başarılı bir taktikle büyük bir zafer kazanmıştır. Sakarya'da durdurulan düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra 26 Ağustos 1922 tarihinde Başkomutan Mustafa Kemal Büyük Taarruz’u başlatarak önemli başarılara imza atmıştır. Böylece Kütahya 30 Ağustos 1922 Zaferi ile düşman işgalinden kurtarılarak günümüzde ziyarete açık olan Dumlupınar ilçesi sınırlarındaki şehitlik ve anıtın tarihi yazılmıştır. Sırasıyla, 1 Eylül 1922 Gediz, 3 Eylül 1922 Emet ve Tavşanlı'nın kurtuluşları izlemiştir. 9 Eylülde İzmir'de Yunan ordusunu denize döken Türk ordusu Mustafa Kemal'in emrini büyük bir başarı ile yerine getirmiştir. Hüdavendigar (Bursa) vilayetine bağlı bir sancak merkezi olan Kütahya, 8 Ekim 1923'te vilayet olmuştur.
Kütahya’nın Fizikî ve Demografik Özellikleri
Kütahya, Ege bölgesinin İç Batı Anadolu bölümünde yer almakla birlikte kuzeyinde Bursa, kuzeydoğusunda Bilecik, doğusunda Eskişehirve Afyon, güneyinde Uşak, batısında Manisa ve Balıkesir illeriyle çevrilidir. Kütahya ili, merkez ilçeyle beraber on üç ilçeye sahiptir. İlin alfabetik sırayla Altıntaş, Aslanapa, Çavdarhisar, Domaniç, Dumlupınar, Emet, Gediz, Hisarcık, Pazarlar, Simav, Şaphane ve Tavşanlı ilçeleriyle birlikte toplam nüfusu 572.256’dır.
Kütahya ili fiziki konumu gereği Ege, Marmara ve İç Anadolu bölgeleri arasında bir geçiş noktasında yer almaktadır. Bu durum iklimini de etkilemektedir. Sıcaklık açısından daha çok İç Anadolu bölgesine, yağış alma ve süresi bakımından ise daha çok Marmara bölgesine benzemektedir. Ancak bu durum ilçelerin konumlarına göre farklılık gösterebilmektedir. Yağış rejimi Marmara bölgesine benzediği için ise toprakların verim oranı yüksek olduğu söylenebilir. Bu nedenle tarım, ilin geçim kaynağının başında gelmektedir. Diğer taraftan Kütahya’nın sembolü olan ve onu tüm dünyaya tanıtan çinicilik aynı zamanda şehir ekonomisine önemli bir katkı sağlamaktadır. Kütahya ve çevresi akarsu havzaları bakımından Marmara, Karadeniz ve Ege'ye bağlıdır. Akarsular içinde en büyük pay Porsuk Çayı'na aittir. Porsuk Çayı ve kolları bu bölgenin yaklaşık olarak üçte ikisini taşıma kapasitesine sahiptir. Kütahya'da yaygın olan madenlerin başında linyit kömürü ve bor gelmektedir. Linyit kömürü Tavşanlı bölgesinde bulunurken bor yatakları Emet ve Hisarcık ilçelerinde bulunmaktadır. İlin jeolojik yapısı fay hattı üzerinde yer aldığı için sıcak su kaynaklarını da beraberinde getirmektedir. Bu özelliği ise kaplıca turizmine oldukça katkı sağlamaktadır. Sıcak su kaynaklarından bazılarının orman içinde yer alması turistik önemini de artırmaktadır.
Kütahya’nın Kültürel Mirası
Önemli medeniyetlere ev sahipliği yapan Kütahya’nın yedi bin yıllık tarihî geçmişiyle birçok kültürel mirasa sahip olduğu görülmektedir. Aizanoi Antik kenti, Alaaddin Keykubat Camii, Çinili Cami, Dönenler Camii, Evliya Çelebi Edebiyat Müze Kütüphanesi (Yüksek Kahve), Evliya Çelebi Müzesi, Frig Vadisi, Germiyan Sokağı, Hıdırlık Mescidi, Hükûmet Konağı, Jeoloji Müzesi (Şengül Hamamı), Kaditler Camii, Karagöz Camii, Kent Tarihi Müzesi (Şapçı ve Karaca Konakları), Kütahya Kalesi, Lala Hüseyin Paşa Camii, Millî Mücadele Müzesi (Özekmekçi Konağı), Sadettin Camii, Saray Camii, Seyitömer Höyük, Takvacılar Camii, Ulu Camii ve Yeşil Camii şehrin başlıca değerleri arasında sayılabilir.
Aizanoi Antik Kenti: Macellumu ile Roma Dönemi özelliklerini barındıran antik kentin içerisinde Zeus Tapınağı ve Stadyum-Tiyatro Kompleksi bulunmaktadır. Kütahya ilinin Çavdarhisar ilçe sınırında yer alan antik kent dinî motiflerin yer aldığı Zeus Tapınağı mermer sütunlarla çevrili diğer bir ifadeyle Pseudodipteros plandaki dünyada örneğinin nadir bulunduğu kalıntılardan oluşmaktadır. Antik kentin kuzeyinde ise 13.500 kişi kapasiteli stadyum ve 20.000 kişi kapasiteli tiyatronun bulunduğu tarihî kompleks yer almaktadır. Antik kentin önemi ise MS 2. yüzyılın 2. yarısına tarihlenen Aizanoi Macellum’u, dünyanın ilk borsalarından biri olma özelliğinin olmasıdır. Macellum’un duvarlarında İmparator Diocletian'ın MS 301 yılında imparatorluk pazarlarında satışı yapılan ürünlerin fiyatlarının bulunduğu yazıtlar bunun kanıtını oluşturmaktadır.
Frig Vadisi: Hititlerden sonra Demir Çağı’nda Anadolu’daki egemen güçlerden biri olan Friglerin 11. yüzyılın ortalarında Boğazlar üzerinden Anadolu’ya geldikleri ifade edilmektedir. MÖ 8. yüzyılın ortalarında merkezi Ankara yakınlarındaki Gordion (Yassıhöyük-Polatlı) olan bir krallık kurmuşlardır. Frig tapınak mimarisini yansıtan Kaya Anıtları, günümüze ulaşan önemli tarihî eserler arasındadır. Bu eserleri toplu hâlde Afyon ve Eskişehir arasındaki platoda görmek mümkündür. Antik Yunan kaynaklarında birçok efsane ve mitolojik geçmiş bulunan Friglerin yaşadığı vadi Kütahya ili sınırında merkeze uzaklığı 3 ile 55 km uzaklıktaki Eskişehir otoyolunda girişi bulunan ve Yeni Bosna köyünden Ovacık köyüne kadar ilin doğusu boyunca uzanan alanda bulunmaktadır.
Germiyan Sokağı: Kütahya merkezli kurulan beyliklerden Germiyanoğullarının motiflerini barındıran Kütahya merkezinde yer alan Germiyan Sokağı aslına uygun restorasyonları sonucunda sivil mimarlık bakımından tarihi yaşatmaya çalışan sokak olarak bilinmektedir. Sokakta inşa edilmiş konaklar iki ve üç katlı mimaride; giriş katları mutfak, kiler, depo ve tarım araçları için taşlık olarak düzenlenmiş, oturma, yatma, yeme, içme ve yıkanma odaları üst katlarda yer almaktadır. Pencereler az sayıda ve küçük ebatlıdır. Dış renklerde yüzey beyaz, kirli sarı, çivit mavisi veya aşı boyası renginde boyanmış, geren (toprak) sıvalıdır. Ayrıca konaklar, geleneksel Kütahya’ya özgü yeme içme geleneğini barındıran sosyal ve kültürel faaliyetlerin yapılabildiği alanlar olarak kullanılmaktadır.
Kütahya Kalesi: Kütahya’nın jeopolitik özellikleri dikkate alındığında şehir bir tarafı dağlarla çevrili bir yapıya sahiptir. Bu nedenle kale şehre hâkim yüksek ve sarp bir tepe üzerine inşa edilmiştir. Kütahya Kalesi’nin tarihi antik dönemlere dayanmaktadır 5. yüzyılda Bizanslılar zamanında yaptırılmıştır. Devamında ise Selçuklular ve Germiyanoğulları ve son olarak ise Kütahya Kalesi, Osmanlılar zamanında askerî üs olarak kullanılmıştır. Bu dönemde, kale ağasının idaresinde, topçu, lağımcı, cebeci askerlerinin ikametine tahsis edilirdi. Kalede 120 dolaylarında tımarlı asker bulunurdu. Savaş dönemlerinde asker ihtiyacı burada hazır bulunan tımarlılarda karşılanır, barış dönemlerinde ise kaleyi korumakla görevli sayılırlardı. Günümüzde ise kalenin güneydoğusu ve kuzeydoğusundaki iki adet savaş topu ramazan aylarında kullanılmaktadır. Ayrıca kale tarihî yapısı korunarak restore edilmiş ve halka açık rekreasyon alanı olarak değerlendirilmektedir.
Evliya Çelebi Edebiyat Müze Kütüphanesi (Yüksek Kahve): Dünyaca ünlü Seyyah-Yazar Evliya Çelebi’nin bir rivayete göre Kütahyalı olduğu söylemektedir. Şehirde bazı tarihî mekânlarda ismi yaşatılan seyyahın Edebiyat Müze Kütüphanesi’ne de adı verilmiştir. Geçmişte alt katta nalbant, iş yeri ve üst katta da edebî söyleşilerinin, şiir dinletilerinin yapıldığı özel bir sohbet mekânı olarak kullanılan Yüksek Kahve, belediyece restore edilip Kültür Turizm Bakanlığına tahsis edilmiş ve günümüzde Kültür ve Turizm Bakanlığınca Evliya Çelebi Edebiyat Müze Kütüphanesi olarak hizmete açılmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığının ülke çapında Ankara'da Mehmet Akif Ersoy, Adana'da Karacaoğlan, Diyarbakır'da Ahmet Arif, İstanbul'da Ahmet Hamdi Tanpınar ve Erzurum'da Erzurumlu Emrah isimlerinde açmış olduğu edebiyat müze evlerinin bir örneği de Kütahya’da bulunmaktadır. Bu Müze Kütüphane’de, edebî araştırmalar, Kur’an, el yazması eserler, Kütahyalı Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi ve hayatını anlatan diğer eserler yer almaktadır. Ayrıca Türk yazarların, seçilmiş romanları, hikâyeleri çeşitli dünya dillerinde basılan eserler müzede yer almaktadır.
Sonuç
Şehir mekânlarının düzenlenmesinde tarihî ve kültürel değerlerin dikkate alınması kültürün kuşaklar arasında aktarılması açısından kritik bir öneme sahip olduğu bilinmektedir. Çoğu zaman şehirler, bir milletin kimliğini belirleyen simgeler olarak da görülmektedir. Bu açıdan ait olunan kültüre uygun olarak düzenlenmeyen şehirler, birtakım toplumsal sorunların da nedenleri olarak ortaya çıkabilmektedir. Bu bağlamda şehir ve şehirleşme bir toplumun yaşamı, mutluluğu, refahı ve geleceği olarak düşünülmeli ve ele alınmalıdır. Tüm bu nedenlerle kültürel süreklilik ve toplumsal hafıza açısından Türkiye’nin birçok şehrinde tarihe tanıklık etmiş değerler yer almaktadır. Kültür aktarımı medeniyetlerin oluşması ve yaşamında önemli bir unsur olduğu ve şehirlerin yaşayan bir kültür olduğu düşünüldüğünde zamanın tanıkları şehirlerin tanıtılması ve hatırlanması ayrı bir önem taşımaktadır. Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin ninesi, Ertuğrul Gazi’nin annesi Hayme Ana’nın türbesi, Kayı boyun her yıl çadır kurduğu ve yılın beş ayını geçirdiği Söğüt ve Domaniç Yaylalarında bulunmaktadır. Hayme Ana, Çarşamba köyünde her yıl eylül ayının ilk pazar günü “Hayme Anayı Anma ve Göç Şenlikleri” etkinlikleriyle anılmaktadır. Bu nedenle, Türk-İslam uygarlığının Anadolu’ya yayılması ve kabul görmesinde etkili olan duraklardan birisi de Kütahya ili ve çevresidir. Söz konusu havza, Selçuklulardan başlamak üzere Beylikler ile Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde dikkate değer bir yere sahiptir. Bu tarihî birikimin öğrenilmesi ve gelecek kuşaklara aktarılması muasır medeniyetler arasında yer alınması açısından önemlidir.
Kaynakça
Artuç, İ. (2005), Büyük taarruz: Başkomutan Meydan Muharebesi. İstanbul: KastaşYayınları.
Aslıhak, T. (2010) Kütahya Halk Kültürü Araştırmaları. Kütahya: Kütahya Valiliği.
Çalık, T., & Er, E. (2017), Devlet-i Aliyye’den Türkiye Cumhuriyeti’ne, Devlet Dergisi, 469/Ocak-Şubat.
Evliya, Ç. (2010), Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnâmesi (hazırlayanlar, Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
Gülensoy, T. (1988), Kütahya ve Yöresi Ağızları : (inceleme-metinler-sözlük). Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ve Türk Dil Kurumu.
Kürkman, G. (2005), Toprak, Ateş, Sır: Tarihsel Gelişimi, Atölyeleri ve Ustalarıyla Kütahya Çini ve Seramikleri. İstanbul: Suna ve İnan Kıraç Vakfı.
Kütahya Belediyesi (2018), Tarihi Yerler Rehberi. http://www.kutahya.bel.tr/tarihiyerler.asp adresinden edinilmiştir.
Kütahya Valiliği (2018), Kütahya tarihçesi. http://www.kutahya.gov.tr/tarihce adresinden edinilmiştir.
Kütahya Valiliği İl Planlama ve Koordinasyon Müdürlüğü (1989), Kütahya İlinin Durumu, Potansiyeli ve Sorunları. Kütahya: Kütahya Valiliği.
Milli Egemenlik Sempozyumu (1991), 7. Milli Egemenlik Sempozyumu: Millî Mücadele’de Büyük Zafer ve Millî Egemenlik, Kütahya: 22 Nisan 1991 / TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu, Anadolu Üniversitesi ve Kütahya Valiliği.
Okumuş, E. (2007), Evliya Çelebi Kütahya’da. Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, XXVI, 83-120
Özay, Y. (2001), Çiniye Mührünü Vuran Kütahya İli ve İlçeleri. Konya: Altunarı Ofset
Özer, E. (2013), Aizanoi. Ankara : Bilgin Kültür-Sanat Yayınları.
Turan, O.(1993), Selçuklular Zamanında Türkiye-Siyasi Tarih Alp Arslan’dan Osman Gazi’ye
(1071-1318), İstanbul: Boğaziçi Yayınları.
Turhan, T. (2004), 30 Ağustos: Türk İstiklal Harbi'nde Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi. İstanbul: İleri Yayınları.
Türkiye İstatistik Kurumu. (2017), Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları.http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1059 adresinden erişilmiştir.
Uzunçarşılı, İ.H. (1932), Kütahya Şehri. İstanbul: İstanbul Devlet Matbaası.
Ünan, S. (2015), Kütahya Müzesi 2014 yıllığı. Kütahya: Kütahya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Kütahya Müzesi Müdürlüğü.
Yalçın, E. S.(2005), Türkiye Cumhuriyeti Tarihinin Kaynakları. Ankara: Berikan Yayınları.