BATI KARADENİZİN ZENGİNLİKLERİYLE BEZENMİŞ KASTAMONU’NUN FÜSUNKÂR İLÇESİ: ARAÇ
Prof. Dr. Temel ÇALIK
Turan İlteber Yalçın’ın muazzez hatırasına ithaf olunur… Yiğitler diyarının yiğit evladı Turan İlteber’imiz… mekânın cennet olsun, sevgin kalbimizde sönmeyen bir meşale olarak yanacaktır.
GELDİ GEÇTİ ÖMRÜM BENİM
Geldi geçti ömrüm benim/Şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle geldi/Şol göz yumup açmış gibi
İşbu söze Hak tanıktır/Bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide/Kafesten kuş uçmuş gibi
Miskin âdemoğlunu/Benzetmişler ekinciye
Kimi biter kimi yiter/Yere tohum saçmış gibi
Bu dünyada bir nesneye/Yanar içim göynür özüm
Yiğit iken ölenlere/Gök ekini biçmiş gibi
Yunus Emre
Hitit buğdayı olarak da tanınan, 12 bin yıllık tarihiyle tarımının yapıldığı ilk buğday olan siyez buğdayının ana toprağı Kastamonu’nun İhsaniye ilçesi ile doğudan; Türk mimarisinin en güzel örneklerinin yanı sıra ilk Türk Kahvesi Müzesi ile kırk yıllık hatırların temelini de derinlere işleyen Karabük’ün Safranbolu ilçesi ile batıdan; bereketli akarsularının can verdiği ormanlarla çevrili karlı zirveleri, tuz odaları ve geçmişten bugüne gelen yâran kültürünün yaşatıldığı Çankırı ile güneyden dostluk bağları çevrelenmiş; istiklal yolunun ana istasyonu olan Kastamonu’nun eşsiz ilçelerinden biridir Araç… Kimilerine göre bir kavmin ismi olan adı, birçok kaynakta ise tarih boyunca medeniyetlerin soluklandığı ve kervanlarında sayısız konukların buyur edildiği bir geçiş noktası olması sebebiyle Araç olarak bugün dillerde ve gönüllerdedir. Yeşili bir süs gibi boynuna dolayan Araç, doğasıyla bütünleşen tarihi ve kültürü ile heyecanla ziyaretçilerini karşılamanın gururunu yaşıyor yüzyıllardır.
ARAÇ’IN TARİHİ
Araç ismi ilk olarak Candaroğulları Dönemi’ne ait belgelerde karşımıza çıkarken ilçe zamanı bir film şeridi misali geriye sardıkça konukların meraklı bakışlarına yenilerini eklemektedir. Öyle ki, tarihin başlangıç noktası olan Göbeklitepe’nin tacına ortak olmaya aday Araç, yıllardır devam eden ve sonuçlanması beklenen kazıları ile tarihin sıfır noktası olabilme ihtimalinin heyecanını da yaşatmaya devam etmektedir. İlçenin böylesi köklü tarihinde nice medeniyetin izleri var… Gas, Hitit, Frigya, Lidya, Pers, Pontus ve Bizanslılar bunlardan bazılarıdır. Tarihî kaynaklarda ise ilk kez MÖ 1132 yılında TİMANİDİS olarak geçen bölgenin adı yaklaşık 3122 yıllık bir yerleşim geçmişine sahiptir. 1105 yılında Türklerin ayak seslerinin yankılandığı görkemli dağlarında, ovalarında ve yaylarında Danişmendliler ile vurulan Türk mührü ile bölgedeki Türk hâkimiyeti başlamış olup uzun süre beylikler dönemi yaşanmıştır. Bu süreçte Candaroğlu Beyliği de bölgede hüküm sürerken 1459 yılında Osmanlılar bölge yönetime dâhil olmuştur. Tarih sayfalarına adını hiç unutulmamak üzere Millî Mücadele Dönemi’nde kazımıştır… Türk milletinin varoluş mücadelesi verdiği Kurtuluş Savaşı Dönemi’nde hiçbir işgal görmemiş olan bölge, bir an tereddüt etmeden savaş meydanına göndermiş olduğu kahraman yiğitlerin kanları ile vatan topraklarını sulamış; toprağa düşen her bir can ise bugün Türk milletinin şanıyla dalgalanan Türk bayrağı altında ilelebet yaşayabilmesini sağlamıştır. Yüzyıllar boyunca pek çok ziyaretçiyi ağırlamış ve günümüzde tüm konukseverliği ile konuklarını ağırlamaya devam eden bu sakin ilçede keşfedilmeyi bekleyen öyle çok yer var ki… Araç Kalesi bunlardan bir tanesi. Doğa sahip olduğu yeşili tüm cömertliği ile ilçede sunarken Araç Çayı ilçenin sakinliğine huzurlu bir seda oluvermiş. Araç’ın tarih boyu süregelen bu güzelliğinin koruyucusu olan Araç Kalesi dik bir kayalık üzerine konumlandırılarak Bizanslılar Dönemi’nde saldırılara karşı önlem almak maksadıyla inşa edilmiş olup Osmanlı Dönemi’nde tadilat görerek bugüne ulaşmayı başarmıştır. Şehri korumaya Araç Kalesi’ne yardım eden diğer kaleler ise şehir terası özelliğiyle yoğun ilgi gören Akhisar (Agsar) Kalesi ile Şaban ve Andıraz-Erenbaba kaleleridir. Tarihin izlerini taşıyıp hala eski ihtişamıyla misafirlerini derin bir tarihî yolculuğa sürükleyen mimari dokusuyla Araç, Anadolu’nun güzide yerleşim bölgelerinden biridir. Geç Helenistik dönemden kalan Araç Kaya Mezarları ile Kadınca Köyü Kaya Mezarı’ndan Anadolu Piramidi olarak adlandırılan Araç Tümülüslerine, aslan heykelleri ile dönemin ihtişamını ziyaretçilerine anlatan Aşağı Güney Harabeleri’nden bu toprakları Türkleştiren Danişmen Beyi Melik Gazi adına yapılan Araç Melik Gazi Türbesi’ne kadar farklı dönemlere ait izler taşıyan Araç Depdep, Yukarı Gürne, Örencik, Aşağı Güney ve Kesüt Harabeleri’yle de tarihî birikimini kanıtlamaktadır. Kültürel mirasın diğer kanıtları ise bugün Araç Harp Müzesi’nde sergilenmektedir. Araç Müzesi’ni gezerken İstiklal Marşı’nın Ankara dışında ilk kez yayımlandığı Kastamonu Açıksöz gazetesinin 21 Şubat 1921 tarih ve 123 sayılı nüshasın görünce benliğinizi saran heyecanı durduramayacaksınız. Kastamonu Müzesi’nde sergilenen ve 1971’de yapılan Araç ve çevresinde yapılan tümülüs kazılarında ortaya çıkan mermerden yapılmış lahidi ve Hitit Aslanı’nı gördüğünüzde ise zamanın içinde zamansızlığı keşfedeceksiniz. Tarihî kentler birliğine neden üye olduğunu zengin dokusu ile açıklayan Araç’ta yüzünüzü nereye dönerseniz dönün her köşede ayrı bir tarihî ize rastlarsınız. 1902 yılında yapıldığı tahmin edilen üstü kubbeli ve iki tane yıkanma halvetinden oluşan Araç Tarihî Hamamı 1967 yılındaki yangın sonrasında kullanılamaz duruma gelmiş; ancak Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından restore edilerek varlığına bugüne taşıyabilmiştir. Şehir içinde bir başka tarihî nokta ise Araç Kötürüm Beyazıt Camii’dir. Bilinen diğer adıyla Uruz Oğlu Mehmet Camii, her bir zerresinde Türk mimarisinin özgünlüğünü yansıtmaktadır. Cami, kabartma tekniği kullanılarak ve celi sülüs ile yazılı mermer kitabesinden anlaşıldığı üzere 1374 yılında Candaroğlu Hükümdarı Kötürüm Beyazıd Dönemi’nde yaptırılmış olup bugün de halkın kullanımına açıktır. Yine Candaroğulları zamanında yapılarak günümüze ulaşan bir başka cami de Küre-i Hadid İsmail Bey Camii’dir. Candaroğulları zamanında demir çıkarıldığı için “demir küresi” anlamını taşıyan cami, 1451 yılında Candaroğlu İsmail Bey tarafından yaptırılmıştır. Masalsı bir yanı yapılış hikâyesinde barındıran caminin yapısında bulunan ağaçları zarafetin simgesi olan geyiklerin taşıdığına inanılmaktadır. Asya ve Türkistan geleneğini, Anadolu’da yaşatan kökü süslü ahşap çadır direklerine dayandığı için Direkli Camii olarak da bilinen yapı el işçiliğinin en güzel işleme örnekleri ile süslenmiştir. 1891 yılında tamir edilen cami bugün de varlığını sürdürebilmektedir. Şehrin yaşayan diğer mimari yapıları ise Araç mermerlerinden yapılı mihrabıyla Veznedar Camii ve 1727 yılında Kıblelizade İbrahim Bey tarafından yapılan Tatlıca Köyü Camii’dir. Kültürel varlıkları koruma altında olan Araç ilçesi, tarihi ile uyumlu mimari dokusuyla görenleri kendine hayran bıraktırmaktadır.
COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ VE DOĞAL GÜZELLİKLERİ
Tarihî zenginlikleri taşıyan ilçe merkezinden uzakta doğanın zenginliğini sırtlanmış köyleri ise nadir rastlanan doğa hazinelerine ev sahipliği yapmaktadır. Kayaların içinde birbiri ile bitişik iki mağaranın içine gizlenmiş hamamları ile Araç Gıcırık Suyu Hamamları doğanın mucizesini ziyaretçilerine yaşatmaktadır. Mağara tavanından damlayarak akan su ile kaşıntı, kızarıklık, sivilce gibi cilt problemlerinin şifalandığı söylenmektedir. İlçe merkezinden 12 km uzaklıkta bulunan Aşağıoba köyü yaylasında bulunan Araç İndaş Mağarası ise içinden geçen derenin ışıkla yaptığı oyunla tırmandığınız mağaranın bir diğer ucuna taşıyarak doğa içinde yapmış olduğunuz serüvene ortak olmaktadır. Kayaboğazı köyüne girip Oycalı köyüne geldiğinizde ise kimsenin girmeye cesaret dahi edemediği büyülü bir kanyon karşılar sizleri... Dik kayalar arasında nefes kesen bir maceranın sözünü veren Araç Saltuklu (Çibiş) Kanyonu, doğa severlerin keşfini beklemektedir. Yolunuz Araç Ekincik Türbe Çamı Tabiat Anıtı’na düştüğünde ise gördüklerinize şaşıracaksınız. Heybetli duruşu ile sekiz yüz yıllık bir varlığın simgesi olan Bektüre köyündeki çam ağacı ise Araç’ın doğasıyla masalsı bir an yaratmaktadır. Yaşına rağmen hâlâ çürümemesi, dallarının kılıç şeklinde olması ile kendine özgü bir güzelliğe sahip olan bu çam ağacının ne dallarının koparılmasına ne de kozalaklarının yakılmasına izin vardır. Derin bir nefes aldığınız tertemiz doğası, günün her vakti ayrı bir renk cümbüşüne ortak olmaya hazır manzarası, yorulmak nedir hiç bilmeden her daim akan turkuaz rengi akarsuları, uçsuz bucaksız duruşuna baharda taktığı yeşilden bir taçla bambaşka bir güzelliğe bürünen düz ve geniş yaylalarıyla Araç ilçesi dünyadaki cennetin kapılarını gezginlere aralamaktadır. Bu diyarda akarsuların gürüldemesini nerede duyarsanız duyun içiniz gider. Hele ki buz gibi sularından bir yudum içmeye görün, var mıdır ki böylesine güzellikte başka bir diyar? Hele bir de o buz gibi suların Karadeniz’in enfes çayları ile yaptığı iş birliği yok mu, üzerinde buğusuyla bir yudum içilen sıcacık tavşankanı demli çaylar eşliğinde rüzgârın burnunuza getirdiği binbir çiçeğin kokusuyla yemyeşil yaylarının tadını çıkarmak paha biçilemez bir keyif doğrusu. Bu nedenledir ki Araç, anlatılmaz yaşanır denilen şehirlerden biridir. Karadeniz bölgesinin Batı Karadeniz bölümünde yer alan bulunduğu coğrafi konum sebebiyle karasal iklimin geçiş bölgesi olan ilçede karasal iklimin bölgede kurduğu egemenliği hissettirir. Yazları sıcak, kışları ise soğuk ve karlı olan bölgede kışın zirvelerdeki yerini alan kar yağışının yer yer yaklaşık 1-1,5 m’yi bulduğu söylenmektedir. Genellikle ilkbahar ve sonbaharda yağmur şeklinde düşen yağışın toprağa bıraktığı o muazzam koku doğadaki şenliğin başlangıcı sayılır. Serin geçen ilkbahar mevsimi doğada elle çizilmiş gibi muazzam bir manzara oluşturma telaşının içine düşüverir. Yüzölçümünün %83’ünü oluşturan mera, yayla ve ormanlarıyla bir başka zenginliği yaşayan ve yaşattıran Araç; sık ormanlarını karaçam, sarıçam, kızılçam, köknar, kayın, meşe ağaçları ile süslerken bu devasa ağaçların gölgesinde huzurun sesine kuşların cıvıltısını da ekleyerek mis gibi çiçek kokularına arıların bile karşı koyamadığı tabiat harikası geniş yayların sahibidir. İlçe sınırları içinde bulunan 21 yayla arasında Sıragömü, Fındıklı, Başköy, Munay ve Kirazlı Yaylaları bölgenin öne çıkan güzelliklerindendir. Kaybolmasına izin verilmemesi gereken bir bilgelik ile yapılan geleneksel çantı tipi denilen, ağaçların çivi kullanmaksızın birbirine geçme yöntemiyle inşa edildiği evleri ile kültürel mirasın zenginliğine zenginlik katılmaktadır. İşte tüm bu doğal zenginliklerin kaynağı ise bölgede yer alan akarsulardır. İlçe sınırları içindeki tüm akarsular Araç Çayı ile Soğanlı Çayı’nda toplanmaktadır. Yüce Ilgaz Dağlarının zirvelerinden inip meşakkatli yolları aşarak gelen Obruk, Kızıleller ve Sübog dereleri ile beslenirken; Aktaş Deresi de Ersük ile birleşerek gücüne güç katmaktadır. Kuzeyden güneye doğru var gücüyle sakin ama kendinden emin duruşuyla akan Araç Çayı’na karışan dereler ise Avlacık ve Kuzlan Dereleridir. Bölgenin kuzeybatısındaki Karadere ise, ıslık çalarak Daday ormanlarından çıkar ve Kayaboğazı mevkiinde Araç Çayı’na ulaşmanın keyfini yaşar. Durgunlaştığı noktalarda suya yansıyan tek şey ise bembeyaz bulutların arasından gülümseyen masmavi bir gök, göğün tebessüm kaynağı yemyeşil ormanlar ve böylesi bir yolculuğun içinde dinginleşen ruhunuzla kendinizi görünürsünüz. Metrelerce uzunluktaki ağaçların yeşiline gizlenmiş gökyüzünü seyrederken bu ağaçları usul usul aşarak gelen Okçular Şelalesi’nde doğanın senfonisi içinde kendinizi dinlersiniz. Nice yollar katedip hedefe ulaşarak bir tabiat harikasını ilk görenlerden olmak için verilen çabanın tadı ise bir başkadır.
EKONOMİK VE KÜLTÜREL YAPI
Zengin su kaynaklarıyla beslenen toprak, yöre halkından bereketini hiçbir zaman eksik etmemektedir. Bahar aylarında çıkan kanlıca, koç, tellice mantarı ve ütüh mantarı (kuzugöbeği mantarı) ile yaz aylarında canlanan kiren, ahlat, alıç, kuşburnu yöre halkı için önemli gelir kaynağıdır. İlçedeki diğer önemli geçim kaynakları hayvancılık ve el sanatlarıyken son zamanlar el sanatları tamamen kaybolmamak için mücadele vermektedir. Oysa eskiden her evden gelen dokuma tezgâhının sesine yayık, çalmaç, güvlek (ahşap su kabı), anadut, dirgen, yaba, düve, tahta kaşık gibi eşyaların ahşap işçiliğinde usta ellerden çıkan sesi de eklenerek sokaklarda oynayan çocukların neşeli seslerine karışıverirdi. Sepetçilik ve yayla evi maketi yapımı ise zaman içinde yok olmamaya âdeta kafa tutmaktadır.
Bölgenin eşsiz yaylarında beslenen hayvanlardan elde edilen et, süt, yoğurt ve tereyağıyla yapılan yemeklere sıra gelindiğinde ise Araç’ın bir başka mütevazı yönü ile tanışırsınız. Sofrasının zenginliğinin de daha nice tesciller beklediği ilçenin tadına doyum olmaz lezzetlerinden Araç kül çöreği, incecik açılan hamuruyla ünlü etli ekmeği, çeşit çeşit çorbaları, çörekleri ve börekleri ile midelerde esen bayramın damaklara taşınıp ince ince işlemesini sağlayan saray helvası, köy helvası, kaşık helvası, pestili ve baklavaları ile tam bir şölendir… Araç mutfağı. Bir sağlık deposu olan ve yüzyıllar öncesinden gelen bölgeye özgü siyez bulguruyla yapılan ekşili pilava, çullu böreğe, bandumaya, kuyu kebabına (büryan), çılbıra, kiren ekşisine, bulhayıra ve gavuta da bu eşsiz şölende mutlaka yer ayırın. Tatlının ustası burada yetiştiğinden midir bilinmez ama Araçlı ustaların ellerinin lezzeti tatlılara bir başka lezzet katmıştır. Tarihte sarayın şekercisi olarak bilenen Hacı Bekir’in yetiştiği bu topraklarda Hacı Bekir Usta’nın öğretilerinin nesilden nesile aktarılması ve usta çırak ilişkisi ile yetiştirilen usta ellerden çıkan lezzetleri yeme imkânı bulmak bir başka nimettir. Boğaza iyi gelen anlamında kullanılan lokum, nişasta ve suyun karışımıyla şifa olup ün salarken bir zamanlar yeniçeri ocağının memnuniyet göstergesi olarak ikram edilen ve akit anlamından gelen isim kökeni ile akide şekeri de sadece Anadolu’nun değil tüm dünyanın gözdesi olmuştur. Ninnilerde “Hacı Bekir’e usta olsun.” temennisiyle büyütülen çocukların nesilden nesile aynı geleneğin içinde yoğrularak günümüze bu kültürel mirası taşımaları öyle kıymetlidir ki… Bu nedenle şekerciliğin sembolü olarak Osmanlı Dönemi’nden bugünlere gelen Türk şekercilik zanaatında menkıbeleşmiş isim olan Hacı Bekir, Araç ilçesinde başlatmış olduğu bu leziz zanaatını önce 1777 yılında İstanbul’a taşımış ardından lezzetinin eşsizliğini tüm dünyaya duyurmuştur. Kısacası Araç’ta kurulan geleneksel sofralar hem şifalı hem bereketlidir.
SONUÇ
Türk örf ve âdetlerinin, gelenek ve göreneklerinin yaşatıldığı bölgenin festivalleri de bayram tadındadır. Birlik ve bütünlüğün timsali olan ve her yıl temmuz ayında düzenlenmeye devam eden Araç Hacı Bekir Şekerciler, Pastacılar ve Yayla Kültürü Festivali’nde Hacıbekir lokumu ve akide şekeri yapımı gerçekleştirilerek geleneklerin yaşatılması devam etmektedir. Festivalde kıran kırana geçen çeşitli yarışmaları izlerken Araçlıların hazırladığı yöresel ürünlere de bir göz atmayı ihmal etmeyin. Yılın farklı zamanlarında çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapan bölgeyi ziyarete geldiğinizde bu etkinliklerde yaşanan coşkuya ve mutluluğa ortak olmadan gezinizi sonlandırmayın derim. Doğa ve keşif seven gezginler için en güzel rotaları içinde bulunduran, Türk yurdu olmaya yaraşan zarafet ve sadeliğini her bir köşesinde taşıyan, sayısız tarihî yapıyı sinesinde barındıran, söyledikleri kadar gizlediklerini de anlatmak için siz kıymetli ziyaretçilerini dört gözle beklemektedir… Araç.
KAYNAKLAR
Akkuş, G., & Akkuş, Ç. (2019). Kastamonu ilçeleri temel turistik arz kaynakları envanteri: Tabiat turizmi alt türleri ve doğa sporları. Uluslararası Türk Dünyası Turizm Araştırmaları Dergisi, 4(2), 146-164.
Aydın, Ç. ve Haberal, H. (2022), Araç ilçesi turizm potansiyelinin destinasyon planlaması
Çerçevesinde değerlendirilmesi, Nişantaşı Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:10, Sayı:1.
Çelebi, E. (2014). Millî Mücadele'de Kastamonu. Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi, 10(19), 105-117.
Karakök, T. (2010). H. 1288 (M. 1871) tarihli Kastamonu Vilayet Salnamesine göre Kastamonu vilayeti. ZKÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 6(11), 267-276.
Maden, F. ve Çifçi, F. (2022). Kastamonu şer’iyle sicillerinde araç. Ankara: Sonçağ Yayıncılık.
Sarıcı, G., ve Ustaoğlu, B. (2015). Araç’ın (Kastamonu) fiziki coğrafya özelliklerinin coğrafi bilgi sistemleri ile analizi. Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD), 1(1), 129-151.
Tosunoğlu, A. (1993). Tapu-tahrir defterlerine göre XVI. yüzyılda Kastamonu Sancağı. Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
https://kastamonu.ktb.gov.tr/TR-94815/sekerci-haci-bekir.html
http://www.arac.gov.tr/
https://www.arac.bel.tr/
https://kastamonu.ktb.gov.tr/TR-63810/arac.html