DEVLET-İ ALİYYE’DEN DEVLET BAHÇELİ’YE: OSMANİYE VİLAYETİ

02 Ocak 2023 15:50 Prof. Dr.Temel ÇALIK
Okunma
1909
DEVLET-İ ALİYYEDEN DEVLET BAHÇELİYE: OSMANİYE VİLAYETİ

DEVLET-İ ALİYYE’DEN DEVLET BAHÇELİ’YE: OSMANİYE VİLAYETİ

Prof. Dr. Temel ÇALIK

 

Klasik model, tek kapılı, zamanın kıymetlilerinden bir otomobildeçiziyoruz rotamızı. Başbuğ’un izinde kutlu davanın sorumluluğunu üstlenmişbüyük liderin memleketine doğru… Önce Efebey radyosunda kulaklardan yüreklere işleyen o ezgiler karşılıyorbizleri: “Bana yurdumun bir köşesinde/ Bir çadırlıkyer verin bu bana yeter/ İster çöl ortası ister dağ başı…/ İlkbaharı, yazı,kışı bu bana yeter…” Sonrasında ise Çukurova’dan esen o tanıdık rüzgârkulağımıza fısıldıyor bu toprakların azizliğini… Ardından dile geliyor dağı,taşı, ovası.  Kadim Anadolu şehri onurlave gururla anlatıyor tüm konuklarına Türk dünyasının eşsiz lideri olanBaşbuğ’un gösterdiği yolda yüce Türk milletinin büyük Türklük ülküsü içinyiğitçe savaşmasının sorumluluğunu üstlenen; Türk milliyetçiliğinin ateşini biran olsun söndürmeden ebediyete taşıyan; Başbuğsuz kalmış Türk’e yol göstericiolan büyük liderin ocağı olduğunu. Turan ülküsüyle ilerleyen Türk’e liderlikeden Türkmen Beyi’nin izinde yürürken tüm asaleti ve vakur duruşu ile ziyaretçilerinikarşılıyor Osmaniye.  Her birköşesi neden kadim bir Anadolu şehri olduğunun kanıtı âdeta, sükûnetindebilgeliği, tarihinde kahramanlığı, doğasında olağanüstülükleri,insanının yüreğinde ise hoşgörü ile taçlandırılmış olan sevgiyi ve saygıyıtaşıyor bu şehir. Sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü en güzel şekliyle dile getirenhalk ozanlarının, âşıkların, şairlerin memleketi. “Çukurova bayramlığınıgeyerken,  cennet dense sana yakışırdağlar…” diyen Karacaoğlan’dan  “O âlemden bu âleme, gelişimizboşa değil, bir ruh iken âdem sıfat,  oluşumuzboşa değil,  bulmuşuz yolun hasını, içmişizaşkın tasını, bu Feymâni mahlasını,  alışımızboşa değil.” diyen Âşık Feymâni’yeuzanan bir kültür birikiminin kayıt defteri… Her bir satırı birbirinden değerlitarihî zenginliği ve sahip olduğu stratejik konumu ile dikkatleri üzerinden biran olsun düşürmeyen Osmaniye, bir güneş gibi Çukurova’ya doğusundan kucakaçarken, Türk kültürünün benzersizliğini mutfağı ile taçlandırmış olan Gaziantep’le doğudan, Anadolu’ya olan vuslatı 1939 yılı ile son bulup Türkkültürünün zenginliğini her daim yaşatan Hatay ile güneyden, destanlara sığmayan kahramanlık öyküleri ile taşıtoprağı altın değerinde olan Kahramanmaraş ile kuzeyden ve sırtınıToroslar’ın heybetli duruşuna yaslanmış, Türk kültürünün yaşayan eşsizmiraslarından biri olan Adana ile batıdan çevrili olan Osmaniye olağanüstügüzellikleri, tarihî ve kültürel birikimi ile ağırbaşlı duruşu ve dile gelmedengönüllerdeki yerini alan sayısız değerleriyle birlikte gezginleri buyuretmektedir.

 

OSMANİYE’NİN TARİHİ

Güneş’in Akdeniz’e olan sevgisi ve cömertliğinden midir bilinmezbinlerce yıla uzanan bir yerleşim söz konusu olagelmiştir bu topraklarda. Binlerceyıl önce bereketli topraklarına ayak basan Hititlerden Asurlulara, Perslerden Büyükİskender’e, Romalılardan Bizanslara, Emevilerden Abbasilere kadar birçokmedeniyeti ağırlamış olan Osmaniye, havasının güzelliği, doğasının yeşili,toprağının bereketiyle birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. MS 7.yüzyıldan itibaren Arap devletlerinin Anadolu’yu elde etme amacıylagerçekleştirdikleri akınlara, Avrupa’dan gelen haçlı akınları eklenerek bu hâkimiyet mücadelesindeki yerini almıştır. Neolitik, Kalkolitik, Tunç veDemir Çağlarına ait yerleşimlerin yanı sıra Akad Krallarının yazıtlarında,Hitit İmparatorluğu tabletlerinde ve nice mimari kalıntılarda tarihin bıraktığıizler açıkça okunmaktadır. Tüm bu izleri kendisine verilen “Amanum, Amana, Hamanu, MaurunOros, Montana Migra, Cebel’ül lukkam” şeklindeki isimlerinde de taşıyan bölge topraklarıtarihseverlerin merakını bugün de canlı tutmayı başaran bir birikime sahiptir. Hoşgörüyükendine ilke edinmiş bu aziz topraklar, asıl sahiplerine Türk yurdununanahtarını teslim etmeyi sabırla beklemiş ve Anadolu’da Türklük ateşi hiçsönmemek üzere 1071’deki büyük zaferle birlikte yakılmıştır. Malazgirt Zaferiile birlikte Anadolu’ya vurulan Türk mührü, tüm Anadolu topraklarında olduğugibi Osmaniye ve çevresinde de yerini bulmuştur. Büyük Selçuklu SultanıAlparslan’ın emriyle kısa süre içinde Anadolu’nun her bir köşesinde Türk’ünayak sesinin yankılanmasını sağlayan fetih ve iskân siyaseti gerçekleşmiş ve buhareket neticesinde Türk ocağının koruyucusu olan Türkmen boylarının bu bölgeyede yerleşimleri gerçekleştirilmiştir. Yollar, şehirler, kasabalar kurulmuş; Anadolu, ev sahiplerine kavuşmanınmutluluğu ile dolup taşmıştır. Bu mutluluğa kara bir bulup gibi çöken HaçlıSeferleri’nin ardından Çukurova bölgesi Ermenilerce zapt etmiştir. Ancak Türkmengüçlerinin desteğini alan Memlukler Ermenilerden bölgeyi alarak şehrinyönetimini ele geçirmiştir. Bu dönemde Osmaniye ve çevresine büyük Türk göçleriyaşanmış olup Kınık, Bayat ve Yüreğir aşitlerinin de bölgeye yerleştirilmiştir.12. yüzyıl sonlarında bu topraklara iskân ettirilen kırk bin Halep Türkmen’inide unutmamak gerekir. Yıl 1517’yi gösterdiğinde Osmaniye tarihinde bir başkadönemin kapıları açılıverir. Adana çevresinde yaşayan Üçoklu Türkmenlerininbaşı olan Yüreğir oğlu Ramazan Bey’in önderliğinde kurulan Ramazanoğullarınınardından Yavuz Sultan Selim Dönemi’nde Osmanlı Devleti’nin topraklarına katılanbölge sancak hâlinde teşkilatlandırılmış ve Kanuni Sultan Süleyman Devri’ndeHalep eyaletine bağlanmıştır. Hacı Osmanlı köyü çevresine aşiretlerinyerleştirilmesi sonucunda Osmanlıya ait manasını taşıyan ve bugünkü isminekavuşan Osmaniye 19. yüzyılda Kavalalı Mehmet Paşa’nın bölgede hükmünü ilan etmesineşahit olmuş, ancak bu hüküm kısa sürmüştür. Bölge topraklarının OsmanlıDevleti’ne yeniden bağlanması çok geç olmamış ve kent tarihçesinde Adanaeyaletine bağlandığı yazılmıştır. 19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin merkeziyönetiminde yaşanan sıkıntıların etkisi bölgeye gönderilen askerî birlikler ileçözülmeye çalışılmış. O sırada Adana’ya bağlanan Payas Sancağı’nın merkezi 1877‘de Yarpuz’a nakledilmiş ve arazinin verimli olmasından dolayı Gâvur Dağı’na, âdetabereketli toprakların timsali oluşunu simgeleyen Cebel-i Bereket (Tanzimat Dönemi’ndegayrimüslimlere Gâvur denmesi yasaklandığı için Fırka-i Islahiye olarak dabilinen) adı verilmiş ve Osmaniye kazası da bu sancağa bağlanmıştır. 2.Meşrutiyet’in ilanından sonra da sancağın merkezi Osmaniye’ye nakledilmiştir. Şehrinkuruluşundan itibaren yaşadığı tarihsel gelişimini: Osmaniye köyü (Haraz mevkii)(1087), Kınık nahiyesi (1517-1696), Osmaniye kazası (1865-1905), Osmaniye Cebel-iBereket Sancağı (1905-1924), Osmaniye vilayeti (1924-1935), Osmaniye kazası(1935-1996) ve son olarak yeniden Osmaniye vilayeti (1996) şeklinde özetlenmekmümkündür.

Düşmanişgalinden kurtuluşunun 100. yılını da her yıl olduğu gibi Dr. Devlet BahçeliMeydanı’ndaki Atatürk Anıtı önünde düzenlenen törenler eşliğinde coşkuyla,minnetle ve şükranla kutlayan Osmaniye, Millî Mücadele Dönemi boyunca sabırlatopraklarına bir nakış gibi işlediği kahramanlığı ile Anadolu’nun kadimşehirlerinden biri olmasının onurunu her daim taşımaktadır. Birinci DünyaSavaşı devam ederken 1916’da yapılan Sykes-Picot Anlaşması gereği bölgeyi elegeçirme faaliyetlerini başlatan Fransızlar, bir zamanlar Osmanlı Devleti’nin askeribirliklerinde yetişmiş; ancak er meydanında firar etmiş, bu devletin ekmeğiniyemiş Ermenilerin de aralarında bulunduğu askerî birlikler ile hain emellerineulaşmak için zaman kaybetmeden işgal girişimlerine başlamışlardır. MondrosMütarekesi ile birlikte işgallerini hızlandıran düşman kuvvetleri Türk’ün yurduolan Anadolu’da hadsiz varlıklarına resmiyet kazandırmanın telaşına kapılmıştır.Mütarekenin gerekleri doğrultusunda hareket edilmeye mecbur bırakılmayaçalışılan Türk milletinin önce sesi sonra nefesi kesilmeye çalışılsa da vatanıcanından kutsal sayan Anadolu evlatlarının ne bileği bükülebilmiş ne de sesikesilebilmiştir. Öyle ki Millî Mücadele Destanı yedi cihana birden duyurulmuştur.Fransızların askerî üniformaları ile kuşandırılan ve yine bizzat Fransızlartarafından silahlandırılan Ermeniler yüzünden Türklerde ne can ne mal ne denamus emniyeti kalmamıştır. İşgalin acı yüzü kendini göstermiştir, evlere giripayak bastıkları her yeri yağmalayan ve şehirleri talan eden Ermeni taburları,köyleri yakıp yıkmış, masum canlara kastetmiş, zulmü ise kendilerine hak saymışlardır.Tüm bu yaşananların karşısında dimdik duran yüce Türk milleti tüm benliği ilebağımsızlık mücadelesindeki yerini almıştır. Yaşananlar karşısında devlettenbeklediğini bulamayan Çukurova halkı nefsimüdafaa durumuna geçerek bölgede çeteharbini başlatmıştır. Önce ferdî, sonra kitle hareketine dönüşen bu mücadele,güneyde millî mukavemeti ortaya çıkarmıştır. Böylelikle, bütün Çukurova'yısaran millî direnişler, Osmaniye ve çevresinde de kendisini göstermiştir. Bahçeve Haruniye’nin yanı sıra (Düziçi), Kovanbaşı ve Kanlı Geçit Muharebeleri ileMamure Baskını destansı mücadelelerin arasına ismini yazdırmıştır. Fransızbirliğinin yapmış olduğu çıkarmaların sonucunda 25 Aralık 1918 tarihindeOsmaniye tüm hatları ile işgal edilmiş ve bölgede kurtuluşa erişmenin sesi UluÖnder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da harekete geçtiğibağımsızlık mücadelesi ile birlikte duyulmaya başlamıştır. Öncelikle SivasKongresi’nde alınan kararlar doğrultusunda örgütlenmelerin yanı sıra haksızişgaller protesto edilmeye başlamıştır. Ancak bağımsızlık mücadelesini dört birkoldan başlatan vatanseverlerin bu haklı sesi yedi cihan tarafından ne duyulmakne de görülmek istenmiş. Kaybettiği koluna, geride bıraktığı anasına, evladınınözlemine inat vatan müdafaasından bir an olsun taviz vermeyen kahraman birecdadın zaferidir bu mücadele. Yörük Selim’in (Yüzbaşı Selim İnebolu),Aydınoğlu Tufan’ın (Yüzbaşı Osman Nuri), Saim Bey’in, Onbaşı Rahime’nin, YastıKelle’nin, Mamık Hüseyin’in, Kadir Çavuş’un, Palalı Süleyman’ın, NacarÖkkeş’in, Borazan Mehmet’in, Alibekiroğlu Ahmet’in ve vatan sevdası uğrunacanını hiçe sayan sayısız kahramanın zaferidir. Bu topraklarda, kendilerineasırlardan beri kucak açmış Anadolu insanına yaptığı namertliği reva görenleretarihî bir ders verilmiştir hiç unutulmamak üzere. Maraş’ın kahramanlığı ile bozgunauğramaya başlayan Fransız askerleriErmenilerle beraber geri çekilmeyebaşlayınca Osmaniye ve çevresini bağımsızlığın heyecanı sarıp sarmalamıştır. Bölgeninileri gelenlerinin Mustafa Kemal Paşa’nın üstün askerî zekâsı ve ilerigörüşlülüğünün izinde attıkları adımlar kahraman Türk milletinin bir an olsuntereddüt etmeden vatan uğruna düşmana siper ettiği bedeni ve cesaretini birkalkan gibi üzerine giymiş asil ruhu ile destanlara sığmayan bir mücadeleverilmiştir. Geceye güneş misali doğan bu vatan sevdasıyla bir an olsunarkasına bakıp geri adım atmadan şehadete yürüyen Mehmetleri, yüreği kuvvetli efekadınları, korku bilmez gençleri, yorulmak bilmeyen yaşlılarının yanı sırakundaktaki bebeği ile Türk’ün bileğinin bükülmeyeceği verilen eşsiz mücadeleile bir kez daha kanıtlanmıştır. Bu millî şuur ile 7 Ocak 1922’de düşmanişgalinden kurtulan Osmaniye sabırla, ilmek ilmek işlediği kurtuluşmücadelesinin zaferini diğer Anadolu şehirlerinde olduğu gibi gururla tarihdefterine altın harflerle kazımıştır.

 

OSMANİYE’NİN COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ

Zirvelerin sahibi, gökyüzünün hâkimi olan delici bakışlı kara kartalı el değmemiş doğanın içinde görmekve ona bu kadar yakın olabilmek tarifsiz bir duygu… Tarihi ve doğası ile apayrıbir yolculuğun başlangıç noktası olan Osmaniye’de başta orman kartalları olmaküzere leylekleri, şahinleri, kara çaylaklarını ve daha nicesini engin gökyüzünedoğru kanatlanışını görmek mümkün. Göçmen kuşlara yuvaolan Osmaniye’de kuşların senfonisi ise bir an olsun eksik olmaz kulaklardan. Göz alıcı renklere sahip doğası içindebüyülenmemek elde değil. Çünkü bu coğrafyada hayat,benzersiz bir doğal güzellik içinde akmaktadır. Sis bulutlarıyla kaplanmış görkemlidağların zirveleri tüm heybetiyle karşılamaktadır konuklarını. Batıdankuzeye doğru Orta Toroslar yükselirken doğu ve güneydoğudan da Amanos (Gâvur) Dağlarıyalnız bırakmaz Osmaniye’yi.  DüldülDağı, Turna Dağı, Koyunmelen Dağı, Kelda Dağı, Büyük Kösür Dağı, Tozaklık Dağı,Hacıdağı, Honazin Gediği, Haçbel Dağı ve Boğatepe’nin zirvelerindeki yalnızlık sesi yer şekillerinin sanatkârları olansuyun ve rüzgârın sesiyle bölünmektedir. Doğanın yüzyıllar boyunca yavaş yavaşher bir köşesine işlediği bu muhteşem uyumun güneş ışınlarının gökyüzü ileoynadığı oyunlara izin vermesi ise neşeli bir şarkı gibi yankılanmaktadır. İştetüm bu eşsiz bütünlük Akdeniz iklimi ile taçlanır. Yazları sıcak ve kurakkışları ılık ve yağışlı geçen bölgede yıllık ortalama sıcaklık 18-19 º olup yılın en sıcak ayı ağustos iken en düşük sıcaklıklar aralıkayına aittir. Bölge suyunun kaynağı olan yağışlar ise özellikle kış ve sonbaharmevsiminde kendisini göstermektedir. Osmaniye’de Akdeniz iklim özellikleri hâkimiyetini sürdürüyor olsa da dağlık ve ovalık alanlarda farklıiklim özellikleriyle de karşılaşmak mümkündür. Her şehir içinbahar tüm güzelliği ile gelir ama Osmaniye’de bahar bambaşka bir güzellikleçıkagelir… Bu yüzden gezi rotanızı oluştururken her mevsimi birbirinden güzelolan bu şehri ziyarete özellikle bahar aylarında gelmeniz tavsiye edilir. Yazaylarında gelen ziyaretçilerini, cennet köşelerinde ağırlamanın mutluluğunu hersene yaşayan Osmaniye’de nefes alabildiğinizi hissettiğiniz, serinliğinteninize işlediği, yemyeşil coğrafyasıyla Zorkun Yaylası ilk durağınız oluverir.Çocukların neşe içinde koştuğu, ağustos böceklerinin sesine kuşlarıncıvıltısının karıştığı Zorkun-Olukbaşı-Ürün, Sumbaş-Bağdaş,Hasanbeyli-Almanpınarı, Kadirli-Maksutoğlu,Kadirli-Beyoğlu-Savrungözü-Dokurcun-Çığşar, Kadirli-Almacık yaylaları özellikleyaz mevsiminde bir nefestir Osmaniye için. İklim çeşitliliğinincömertliği ise bitki örtüsü için bulunmaz bir nimettir. İşte bu sebepledir kiyeşil örtüsü ile göz kamaştıran tarım arazilerinde yetişen yerfıstığıüretiminde Türkiye’nin başkenti olmanın yanı sıra turpun da anavatanı olanOsmaniye’de 2003 yılında yer fıstığına, 2020 yılında da Kadirli turpuna menşeadıyla coğrafi işaret tescili verilerek koruma altına alınmaları sağlanmıştır. Yerfıstığı ve turp gibi buğday, pamuk, mısır, ayçiçeği ve arpa ilezeytin, narenciye, kiraz ve ceviz de bölge topraklarında yetiştirilmektedir.Osmaniye mutfağının lezzet sırrı da tam bu noktada gizlenmiştir. Bahçelerdekimis kokulu ağaçların dallarından koparılan, uçsuz bucaksız tarlalarından toplanantaze meyve ve sebzeler Osmaniye mutfağının lezzet kaynağıdır.  Zengin tarım topraklarında yeşeren her birtohum hem mutfaklara hem de Osmaniye ekonomisine katkıda bulunmaktadır. Bölgeekonomisinde tarımın yanı sıra hayvancılık da önemli bir yere sahiptir.Alabalık üretiminden büyükbaş besiciliğine kadar hayvancılıkta kendiekonomisini ayakta tutan Osmaniye’de son yıllarda modern besi çiftliklerindeyapılan hayvancılığın gelişmesi de ekonomisinde önemli bir paya sahip olmuştur.Tarıma dayalı olan sanayi sektörüne eklenen yeni dallar da bölge ekonomisinehareket getirmiştir. Ormancılığa elverişli arazilerin katkısını da belirtmekgerekir. Öyle ki Osmaniye’nin %39’u ekili dikili tarım alanlarıile kaplıyken %42’si de ormanlık alanlarla kaplıdır. Orman vefundalıklarda; kızılçam, Halep çamı, karaçam, meşe, servi, sakız ağacı, göknar,sedir, ardıç, kayın, karaağaç, kızılağaç gibi ağaçlar yükselirken krakos,Çukurova orkidesi ve Çukurova menekşesi gibi değerli bitki çeşitleri de sadecebu topraklarda can bulup filizlenmektedir… Bir kartalın kanadında başlayan budoğa yolculuğu sırasında suyun izine düşerken buluveriyor insan kendini. Yeryüzündekitek bir damla ile başlayan suyun yolculuğu ise bu diyarda bir başkadır.Tertemiz su damlaları kimi zaman birleşip dere olup akarken kimi zaman ise çayolup çağlar. Yorulmak bilmeden akan Ceyhan Nehri ise geçtiği yerlerde birheykeltıraş gibi toprağı şekillendirir, ona hayat verip dua alır. Akdeniz ilebuluşmanın heyecanı içinde coşku ile akmaya devam eder. Ceyhan Nehri gibi bölgetopraklarının canına can katan Kalecik, Karaçay, Kesiksuyu Dereleri ile Horu(Hamis), Savrun, Sabunsuyu ve Yarpuz Çaylarını da söylemeden geçmemek gerekir.Suyun, Osmaniye topraklarındaki bu yolculuğu berekete bereket katmaya barajlarıile devam etmektedir.  Başta Aslantaş veBerke Barajları olmak üzere bölgedeki diğer barajlar sadece Osmaniye’nin değilaynı zamanda ülke genelindeki enerji ihtiyaçlarını karşılamaya hizmet etmektedir.Tarihî birikimini ve doğal güzelliklerini kültürel zenginliğinin içindeharmanlamayı başarmış bu şehir, ilçeleri ile birlikte o eşsiz kimliğinioluşturmaktadır. Stratejik konumu nedeniyle tarih boyunca medeniyetler beşiğiolmuş, delice esen rüzgârı enerji santralleri ile dize getirmiş, saldığıkökleriyle bölge topraklarına yüzyıllardır sıkı sıkı tutunan Kızlaç Köyü KocaÇınar’ına sahip çıkan, boraks üretiminde söz sahibi olan, şifa dağıtan pınarınınyanı sıra binlerce yıllık soluksuz tarih serüveni ve bu serüvendeki yerinigösterişli mimari yapılarından olan Ağcabey Camii ile birlikte alan Bahçe; kaplıcaları ile sağlık merkezi olmanın yanı sıra Amanos Dağları’nınen yükseği olan Düldül Dağı’na sahip olmanın gururunu yaşarken Akdenizikliminin hâkim olduğu coğrafyasında Karadeniziklimine özgü bitki topluluklarını sinesinde yaşatmanın ayrıcalığını taşıyan,eşine az rastlanır eğitim müzesine sahip olan, yüksek dağların eteklerinekurulmuş olan kalesinin etrafında endemik bitki örtüsü olan Adana Çiğdemi’ne evsahipliği yapan Düziçi; canlı bir tablo misali görenleri kendisinehayran bıraktıran, Elamlardan Osmanlılara uzanan soluksuz tarihinde uygarlıklarınkendisine miras olarak bıraktıkları kaleleri günümüze ulaştıran, başta kirazolmak üzere renk renk, çeşit çeşit meyve ağaçları ile çevrili Hasanbeyli; bölgenin turp üretim kaynağı olmanın yanı sıra kökü yüzyıllaröncesine dayanan renklerin ilmek ilmek işlenip süslediği, el emeği göz nuruolan usta ellerin ürünü kilimlerin sahibi Kadirli; bölge tarihindeönemli bir yer tutmanın yanı sıra yazı dağlarının doruklarında eriyen buz gibi sularıile yaylalarını şenlendiren, portakal çiçeklerinin kokusuyla sokaklarınıdolduran, incir ağaçlarının ve pamuk tarlalarının yetiştiricisi olan Sumbas; eski çağlara uzanan tarihî kökleri, bolluk ve bereket fışkırangeniş ovası ve ismini sınırları içinde bulunan kaleden alan Toprakkale ilçeleri Osmaniye’nin kimliğinin tamamlayıcılarıdır.

 

OSMANİYE’NİN DOĞAL VE KÜLTÜREL DEĞERLERİ

Yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan bucoğrafya, kendi başına kol kanat germiştir aziz toprakları ocak bilenlere.Heybetli yüce dağlarının geçit vermez duruşunu kendine örnek alırcasınabölgenin dört bir yanına konumlandırılmış tarihî kaleler bunun en güzelörneğidir. “Kaleler şehri” olarak da bilinen Osmaniye, görkemli doğası içindesaklayarak bugünlere ulaştırdığı kıymetli kültür mirasını gelecek kuşaklarataşıyabilmenin telaşını yaşamaktadır her daim. Başta Toprakkale olmak üzere aşılması güç sur ve burçlara sahip Savranda Kalesi, Nur Dağları’nın içine gizlenmiş Mitisin Kalesi, Lale Gölü köyü sınırları içinde hayat bulan Kürek Kalesi, gözetleme kulesi olarak kullanıldığı düşünülen Kurt Kalesi, tüm çabalara rağmen baraj suları altında kalsa da sularınçekildiği anlarda benliğini gösteren Kum Kalesi, binlerce yıl öncesine ait şehir kalıntılarını içinde saklayan Kastabala Kalesi, bölgenin kavşak noktasında olup geçişlerin kontrolünü yüzyıllarcaelinde tutmuş KarafenkKalesi, Orta Çağ mimari özelliklerini taşımanınyanında yalçın kayaların üzerine inşa edilmiş olan Kalkan Kalesi, tahliye ve ısınma amaçlı mimari düzenlemelerle görenleri hayretedüşüren KalealtıKalesi, Hitit kabartmalarına benzer özellikteki kayakabartmaları ve verimli ovaya hâkim konumuyla Hemite Kalesi, ulaşılması güç sarp bir kayanın üzerinde tamamına yakın kısmı ilezamana meydan okuyan Heçkeren Kalesi, Roma, Bizans veOsmanlı Dönemi’ne ait mimari dokuyu yüzeyinde taşıyan GebeliKalesi, aslan figürlü kabartmaları ve ayakta kalmayı başaran kitabesiyle ÇemKalesi, on burçlu ve sadece askerî amaçlı inşa edildiği düşünülen ÇardakKalesi, Kurtlar Kalesi üzerinden Harun Reşit Kalesi ile bağlantısı olan, Romave Orta Çağ Dönemi izlerini taşıyan Bahçe Kalesi, uzağındakitepede ana kayaya oyulmuş kabartmasıyla dikkatleri üzerine toplayan BabaoğlanKalesi  ve daha niceleri Osmaniye’ninneden kaleler şehri olduğunun açık göstergeleridir. Dağların ve yüksek tepelerin tek sahibi kaleleri değildir tabii.Doğa başlı başına tüm kültür mirasına sahip çıkarken bölge coğrafyasınınyükseltilerinde oluşmuş yaylaları da kucaklamaktadır. Başta patika yollarınsonunda ulaşılan bir doğa harikası olan Karaçay Şelalesi ve mesire yeri olmaküzere seyretmeye, uzun uzun bakarken dalıp gitmeye doyulamayan güzelliktekiparkları, nefes kesici yayla manzaraları, yaban hayatın devam ettiği yemyeşilormanları ve bu ormanların içinde huzur veren sesiyle akan tertemiz akarsularıile cenneti bu dünyada yaşatan kuş seslerinin sahibi Osmaniye, Çukurovabölgesinin batmayan güneşidir. Gözünüzün ne maviye ne de yeşiledoyacağı eşsiz doğa manzaraları ve her döneme ait tarihî birikimi bugün deyaşatan Osmaniye’nin ön plana çıkan gezi duraklarından başlıcaları iseşöyledir:

 

1. Devlet BeyKonağı

 

DEVLET BEY KONAĞI

Başbuğ’unbıraktığı emaneti aynı inanç ve şuur ile üstlenen Türkmen Beyi’nin ad günü ilebirlikte asil Türk milletine liderlik etmek üzere dünyaya geldiği Devlet BeyKonağı, Çukurova yöresinin karakteristik özellikleri ile bezenmiştir. Üç katlıolarak inşa edilen Osmaniye Devlet Bey Konağı; cumbalı yapısı, göz alıcı ahşapgiriş kapısı ve kepenkleriyle Selçuklu- Osmanlı mimarisi özelliklerinin tek biryapı üzerinde buluştuğu eşsiz bir örnektir. Konağın ön cephesinde,merdivenlerle çıkılan giriş kısmının iki yanında ise Türk destanlarına efsanevigücü, zekâsı, bağımsızlığına olan düşkünlüğü, savaşçılığı ve koruyuculuğuylamühür olmuş bozkurt heykelleri bulunmaktadır. Konağın arka bahçesinde ise kameriye de denilen gösterişli ve geniş birçardak yer almaktadır. Osmaniye Alibeyli Mahallesi İstasyon Caddesi'nde yeralan konağın inşaatı Türk kimliğini yansıtan mimari dokusu ve Türkmilliyetçiliğinin çevik ve sağlam duruşuna binaen 3 Mayıs Türkçülük Günündetamamlanmıştır.

 2. Devlet Bahçeli Meydanı

 

DEVLET BAHÇELİ MEYDANI

Enginmaviliğin içinde kahraman Türk milletinin asil kanını taşıyor olmanın onuru vegururuyla dalgalanan şanlı Türk bayrağı, Devlet Bahçeli Meydanı’nda selamlıyorOsmaniye’ye gelen konuklarını.  Osmaniye’nin güzelliğine ve asaletine anlamkatan meydanda bir başka güvenle yürüyor insan üzerinde dalgalanan ay yıldızsebebiyle. Şehrin en görkemli meydanı olan Devlet Bahçeli Meydanı, 600 m²’likboyutlu Türk bayrağıyla bir başka değerli bir başka anlamlı.

3.Devlet Bahçeli Bulvarı

 

DEVLET BAHÇELİ BULVARI

Doğayave tarihe duyduğu saygıyı şehirleşme ve mimari dokuları üzerinde de en güzelşekilde gösteren Osmaniye, geleceğin şehri olma yolunda emin adımlailerlemektedir. Osmaniye’de bu durumun en güzel örneklerindenbiri ise Devlet Bahçeli Bulvarı’dır.  Etaplarhalinde düzenlenen çalışmalarla inşa edilen bulvarda güven içinde yürüyerekOsmaniye şehrinin güzelliklerine şahit olabilirsiniz…

KARATEPEASLANTAŞ AÇIK HAVA MÜZESİ

Doğanıniçinde tarihe dokunmak isteyenlerin ilk durağı… Tarihin derinliklerinden niceeşsiz izlerin sahibi konumunda olan şehir üzerinde MÖ 8. yüzyılda bölgeyegelebilecek saldırıları önlemek amacıyla yapılan sınır kaleleri ve birbiri ilebağlantılı olarak inşa edilen binlerce mimari eser âdeta bir kültür mozaiğiolarak bugünlere ulaşmayı başarmıştır. Konumu bir kez olsun değişmemiş tarihîeserlerin varlığı korunarak misafirlerini büyülemeye devam eden bu açık havamüzesinde doğanın tarih ile yapmış olduğu muazzam iş birliğine hayrankalacaksınız… Yapılan kazı çalışmalarında 1946 yılında ortaya çıkarılan çiviyazıları sayesinde önceden tam çözümlenememiş olan hiyerogliflerin okunabilmesikonusunda anahtar olabilecek bir bilginin de sahibi olan açık hava müzesiAnadolu’da bulunan ve MÖ 2 binli yıllara kadar uzanan hiyerogliflerin tamamınınokunabilmesini sağlayarak tarihe ışık tutmanın gururunu da yaşamaktadır.

 4. Kastabala Antik Kenti

 

KASTABALAANTİK KENTİ

TarihiPers İmparatorluğu Dönemi’ne kadar uzanan Kastabala Antik Kenti, MÖ 2binli yıllara tarihlenmektedir. İlk kez 1875 senesinde bulunmuş olan antik kentüzerinde bölgenin tarihini aydınlatmak ve bilinmeyenleri gün yüzüne çıkarmakiçin araştırmalar yapılmaya başlanmış olup günümüzde bu araştırmalara duyulanihtiyaç devam etmektedir.  Doğal birtepenin üzerinde konumlanan ve günümüze ulaşan caddesi, kilisesi, tiyatrosu vekalesi ile Kastabala Antik kenti, geçmişe doğru uzun bir yolculuğa çıkarıyorziyaretçilerini. Bir zamanlar bu tarihi caddesi üzerinde sıralı dükkânların yeraldığı düşünülen antik kent içindeki yürüyüş o dönemin yaşamına götürüyorinsanı. Osmaniye’nin tarihî değerleri arasında öne çıkan Kastabala Antik kenti,böylesi bir atmosferin içinde gün batımını izlemenin unutmayacak anılarınarasında yer alacağının sözünü veriyor gezi rotasını Osmaniye’ye çevirenlere.

 5. Toprakkale Kalesi

 

TOPRAKKALE KALESİ

Zamanameydan okuyan önemli tarihî yapılardan biridir Toprakkale Kalesi. Yaklaşık 4bin yıldır dimdik ayakta olan tarihî yapı, MÖ 2 binli yıllarda inşa edilmiştir.Çukurova bölgesinden Suriye’ye uzanan yolu kontrol altında tutmak amacıylayapılmış olan kale, yığma bir tepe üzerine konumlandırılmıştır. Osmanlılarzamanında Kınık Kalesi olarak anılan yapı, 8. yüzyılda yeniden yapılandırılmış ve bugünkü görünümüne kavuşmuştur. Siyah taşlar iledikdörtgen planlı ve 12 burçlu olarak düzenlenmiş bu kültürel miras, Anavarza,Hemite, Bodrum, Çardak Kalelerinin görüş ve kontrol merkezi olması nedeniyle OrtaÇağ’da Anavarza ile birlikte çok büyük önem kazanmıştır.

 

HARUN REŞİT KALESİ

Tarihine, yaşadığı savaşlardan yaralar alıp tahrip olmuş kale, uzuntarih yolculuğu sırasında bugünlere ulaşabilmek için onarım görmüştür. Kaleyidiğer kalelerden ayırıp benzersiz yapan nokta ise üç tip duvar tekniğikullanılarak yapılmış olmasıdır. Kalede çalışan ustaların sembollerinin yeraldığı duvarlarda ince dekoratif örgüleri incelerken kale manzarasınınoluşturduğu o mistik havayı solumanın keyfini çıkaracaksınız.

6. Ala Camii

 

ALACAMİİ

Osmaniye’nintarihî birikimi ve kültürel zenginliğinin en güzel örneklerinden biridir AlaCamii.  Roma, Bizans ve Türkmedeniyetlerini bir arada yaşatan muhteşem yapı, Romalılar Dönemi’nde birmanastır olarak inşa edilmiş olup Dulkadiroğulları Dönemi’nde onarılmış vemihrap ile minare eklemeleri yapılarak camiye dönüştürülmüştür. Yapılan budüzenlemeler sonrasında bugünkü hâline kavuşan bu kültür mozaiğinin üzeri yineDulkadiroğlu Alaüddevle Bozkurt Bey’in oğlu sarı Kaplan namıyla anılan KasımBey döneminde kurşunla kaplatılmıştır. Farklı medeniyetlerden edinmiş olduğubirikimleri bugüne de ziyaretçilerinin gözleri önüne seren bu anıtsal yapı,1924 senesine kadar aralıksız ibadethane olarak hizmet vermiş ancak Tevhid-iTedrisat Kanun’un çıkması ile medrese, cami cemaatinin daha çok öğrencilerdenoluşması o yıllarda Hamidiye Cami’nin ihtiyaca cevap vermesi nedeniyle de cami,kendiliğinden kapanmıştır. 1924-1960 yılları arasında kendi hâline terk edilenAla Cami, 1996 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğünün onarım programına dâhiledilerek onarımı tamamlandıktan sonra cami olarak kullanılacağı belirtilmiştir.

 

OSMANİYEKENT MÜZESİ

Selçuklumimarisinin imzası niteliğinde olan çift başlı kartal ile ziyaretçilerinikarşılayan Osmaniye Kent Müzesi, Türk kültürüne ait her bir ögenin tek bir çatıaltında toplandığı eşi bulunmaz bir değer.  Dış cephesinde Selçuklu mimarisinin, kapısındaAfyon Gedik Ahmed Paşa Camii’nin sivri köşeli, süslemeli, göze hoş gelenmukarnasının örnek alınarak inşa edildiği müthiş yapı hem Türk kültürüne hem deşehrin sosyal hayatı, ticareti, tarihi, sanatı, tarımı ve daha birçok yönünüayrıntılarıyla ziyaretçilerine anlatabilecek bilgeliğe sahiptir.

 

KARATEPE– ASLANTAŞ MİLLÎ PARKI

1958senesinde Türkiye’nin ikinci ve en büyük parkı ilan edilen Karatepe-AslantaşMillî Parkı, Ceyhan Nehri kıyısında yer alan cennet köşelerden biridir. Zenginbitki örtüsü ve doğası sayesinde nesli tükenmekte olan bazı hayvanlara (turaçkuşu, karaca) ev sahipliği yapan milli parkta bir yandan tarihin izini sürmeninkeyfini yaşarken diğer yandan doğanın sesini dinlemenin huzurunu yaşarsınız. Türkiye’ninilk açık hava müzesinin neden burada olduğunu Genç Hitit zamanına aitkalıntılara doğanın nasıl sahip çıktığını gördüğünüzde anlayabilirsiniz.

 

 7. Kırmıtlı Kuş Cenneti

 

KIRMITLIKUŞ CENNETİ-KASTABALA VADİSİ

Budiyarda doğanın söylediği şarkıları bir başka yerde duymak mümkün değildir…Sebebi ise yine doğanın içinde gizlidir… El değmemiş doğasının içinde yaşayanbinlerce çeşit canlının oluşturduğu bu eşsiz orkestranın kulaklardan ruhlaraişleyen ezgileri ile Osmaniye gezisinin bitmesini istemezsiniz… Baştayalıçapkını olmak üzere gece balıkçılı ve alaca gibi 250 farklı kuş türünün buluştuğunokta olarak anılan Kırmıtlı Kuş Cenneti, Kastabala Vadisi olarak dabiliniyor. Ceyhan Nehri çevresinde oluşan vadideki kuş cenneti her ne kadarşehrin merkezine 15 km uzaklıkta bulunuyor olsa da kuşların cıvıltıları butoprakların her bir köşesine neşesini götürüverir…

 8. Zorkun Yaylası

ZORKUNYAYLASI

Sislerinarasından yükselirken yeşili başına taç yapmış, heybetli Amonos Dağları’na isesırtını yaslamış Zorkun Yaylası. Sadece Osmaniye’nin değil aynı zamanda tümÇukurova’nın da en büyük yaylası olmanın sorumluluğunu bilerek vakur duruşu ilegörenleri kendine hayran bıraktırmaktadır. Çam, sedir, köknar ağaçları ileçevrili olan yayla her yıl düzenlenen çocuk şenliği ile sadece kuşların değil aynızamanda çocukların da mutluluk kaynağıdır. Konaklama ve sosyal tesisleri, kampalanları, ahşap evleri ve değişik mimari özellikteki konutları ile herkesehitap eden Zorkun Yaylası, kahveleri, bakkalları ve hatta seyyar sağlık ocağıile bakir doğasının içinde misafirlerine konforlu imkânlar sağlamaktadır.Görmüş olduğu yoğun ilgi ise göstermiş olduğu konukseverliğin doğal sonucudur.

 

OSMANİYEMASAL PARK

Türkiye’ninilk ve tek millî kültür temalı parkı olarak anılan Osmaniye Masal Park’ı,turizm açısından şehre önemli bir katkı sağlayan değerlerdendir. 14 Ocak2018’den beri hizmet veren parkta Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesinde yer alanönemli tarihî yapılar ve kültürel değerlere göre farklı temalar sunulmaktadır.Osmaniye Masal Park’ta hem Manavgat Şelalesi’ni hem Kapadokya peri bacalarınıhem de İzmir Saat Kulesi’ni aynı gün içinde görmek mümkündür.

 

SONUÇ

Çukurova’nın bereketli mirasıdır Osmaniye. Tarihî, kültürelbirikimi ve doğal güzellikleri ile Anadolu’nun bağrında sakladığı cennetköşelerdendir. Engin gökyüzüne dokunurcasına uzanan yüce dağların gölgesindekiyüksek yaylalarından bereketli düzlüklerine kadar uzanan topraklarında kimizaman bir bağlamanın telinden kimi zaman ise bir âşığın dilinden hikâyesini dinlediğinizmemleketin adıdır. Türk’e önder olmuş ve önderliği ebed-müdded devam edecekolan Türkmen Bey’inin ocağıdır… Yüreği vatan sevdası ile dolup taşarkenbenliğini unutan sayısız kahramanın yetiştiği toprakların adıdır… Bir bahardandiğer bahara ulaşırken yeşilin kızıla dönüşümünü tek bir ağaç dalındaizleyeceğiniz bir seyir noktasıdır… Unutulmaya yüz tutan elsanatlarının yaşatıldığı yerdir… Şiir gibi dize dize okunup, bir türkü gibiilmek ilmek yüreklere işlenen kadim Anadolu şehridir… Bayram kömbesi, zorkuntavası, toğga ve tutmaç çorbaları, içli köftesi, fıstıklı şekeri, tırşığı,kızılcık şurubu ve kaburga dolması ile Çukurova mutfağının karakteristiközelliklerini taşıyan zengin mutfağın sahibidir… Tarihinin derinliklerindekaybolurken tabiatın içinde kendinizi bulduğunuz bu büyüleyici topraklar sahipolduğu tüm bu özellikleri ile unutulmaz bir gezinin sözünü veriyor siz kıymetliziyaretçilerine…

Kaynaklar

Candeğer, Ü. Emen, H. (Ed.), (2020), Osmaniye Araştırmaları–1, GaziKitapevi. Ankara. Candeğer, Ü. Emen, H. (Ed.), (2021), OsmaniyeAraştırmaları–2, Gazi Kitapevi. Ankara.

Cengiz,O. (2014). Türkmen Beyi Devlet Bahçeli. İstanbul: Bilgeoğuz Yayınları.

Çelik,K. (1999). Millî Mücadele’de Adana ve havalisi (1918-1922). Ankara: TürkTarih Kurumu.

Çelebi,H. ve Gök, O. (2017). Osmaniye İli Çevre Sorunlarının Değerlendirilmesi . SinopÜniversitesi Fen Bilimleri Dergisi.

Dinçer,A. N. (1983). Rahime onbaşı. Osmaniye:Hançer Matbaası.

Gök,M., (2022), Osmaniye İli Ağızları ve Söz Varlığı I (Giriş-Dil İncelemesi),Grafiker Yayınları, Ankara.

Hatipoğlu,S. (1999). Doğu Meselesi ve Milli Mücadele'de Osmaniye. AtatürkAraştırma Merkezi Dergisi15(43), 235-252.

İşler,N. ve Gözüyeşil, R., (2016), Osmaniye İlinde Yerfıstığı Yetiştiriciliği ileİlgili Sorunların Saptanması, Tarla Bitkileri Merkez Araştırma EnstitüsüDergisi

Kılıç, A. (1976). Osmaniye çete harbi. Osmaniye: Özdoğuş.

Kılıç,A. (1976). Osmaniye tarihi. Osmaniye:Osmaniye Matbaası.

Kütükçü, M. (2022).Hatıralarda Osmaniye’nin kurtuluş mücadelesi. Tarih AraştırmalarıDergisi41(71), 483-495.

Sevgi, C. (1984). Adanailinin kuzeydoğu kesiminde yaylacılık: Kozan, Feke, Saimbeyli, Kadirli, Ceyhanve Osmaniye. Ege Coğrafya Dergisi2(1), 177-197.

Terzi, M. A. ve Ergün, A.,(2013), Kınık’tan Kıyı’ya Osmanlı Belgelerinde Osmaniye, Osmaniye BelediyesiKültür Yayınları, Osmaniye.,

Tıraş, M. ve Besnek, F.(2017). Osmaniye İli’nin Turizm Potansiyeli, Atatürk Üniversitesi SosyalBilimler Enstitüsü Dergisi.

 Türkan, O. (2021). Kentsel ve Kırsal NüfusTespiti Sorunu: Adana ve Osmaniye İli Örneği, Coğrafi Bilimler Dergisi.

Yurtsever, C., (2009),Osmaniye Tarihi, Çukurovalı Yayınları, Adana.

https://www.kulturportali.gov.tr/ sayfasındanerişilmiştir.

https://osmaniye.ktb.gov.tr/ sayfasından erişilmiştir.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Osmaniye_(il) sayfasından erişilmiştir.

https://www.medyagazete.com/haber/bahcede-bahceli-bulvari-guzellestiriliyor-26096 sayfasındanerişilmiştir.

https://www.radyo80.com/manset/devlet-bey-konagi-tamamlandi-h9357.html sayfasındanerişilmiştir.