SAMSUN’DA,PONTUS’LA MÜCADELEDE
BİR KAHRAMAN: YARBAY ŞEFİK AVNİ (ÖZÜDOĞRU) BEY
Özen TOPÇU
Giriş
Samsun’da Pontus eşkıyasının en güçlü, devletimizin de maalesef en zayıf ve ölüm kalım mücadelesi verdiği buhranlı günlerinde bölge halkının âdeta kurtarıcısı gibi ortaya çıkan 15. Fırka Komutanı Yb. Şefik Avni Bey’in, bugün özellikle her Samsunlu da hakkı vardır. 23 Haziran 1884 yılında Samsun’da doğan Şefik Avni Bey’in şeceresi, Samsun’u fetheden Türklere dayanır. İlk öğrenimini Samsun’da Türk ve Fransız mekteplerinde yapan Şefik Avni Bey, daha sonra İstanbul’daki “Mühendishane-i Berrî-i Hümayûn” askerî okuluna girmiş ve istihkâm subayı olarak mezun olmuştur. Bunu müteakip girdiği “Erkân-ı Harp Mektebi”ni (HarpAkademisini) İsmet Paşa ile birlikte bitiren 15 subaydan birisidir. İnönü,(1319-Sah.top.1) siciliyle topçu sınıfının birincisi, Şefik Avni ise(1319-İs.1) siciliyle istihkam sınıfının birincisidir.[1]
Millî Mücadele’mizin en umutsuz günler yaşadığı 1920 yılı boyunca Şefik Avni Bey’in Samsun’daki insan üstü çabaları, büyük bir teşkilatçı ruhla oluşturduğu örgütler Türkleri Pontus zulmünden kurtarmıştır.İyi bir kurmay subay olan Şefik Avni Bey’in aldığı tedbirler sayesinde Samsun’a yabancı çıkartması da önlenmiştir.
İstihkâm subayı olarak vatan görevine atılan Şefik Avni Bey, belki de bu tecrübesine güvenerek Samsun’da belediye başkanlığı görevi de üstlenmiştir. Samsun’da ilk olarak “şehir suyu” sorununu çözen Şefik Avni Bey, yine ilk defa şehrin elektrik probleminin etüdünü hazırlamıştır. Aslen Samsunlu olan Şefik Avni Bey,ailesinin sahibi olduğu ve II. Meşrutiyet’ten (1908) bu yana yayın yapan Aksi Seda gazetesinin başyazarlığını da sürdürerek, halkı aydınlatma yolunda oldukça faydalı hizmetler yapmıştır.[2]
Şefik Avni Bey’in askerî eğitimini tamamladıktan (1906) sonra başladığı vatan hizmeti15 yıl gibi kısa bir zaman dilimidir. Ancak, bu 15 yıla neler sığdırmamış ki?Altı ayrı cephede savaşan, 25 ayrı görev yerinde hizmet eden Şefik Avni Bey’in belki de en büyük hizmeti Samsun’da 15’inci Tümen K’lığı günlerinde de kurduğu“Oymak Teşkilatı” olmuştur.
Yb. Şefik Avni Bey’in Kısa Biyografisi
Şefik Avni Bey, Samsun’un tanınmış ailelerinden Hüseyin Avni Bey’in oğludur. İlk ve ortaöğrenimini Samsun’da yaptı. 14 Şubat 1901’de Mühendishane-i Berrî-iHümayundan (Topçu Okulundan) 26 Eylül 1903’te istihkâm teğmen rütbesiyle mezun oldu. Hemen ardından girmiş olduğu Harp Akademisini 26 Eylül 1906’da 22 yaşında kurmay yüzbaşı rütbesiyle bitirerek 3’üncü Orduda vatan hizmetine başladı. 1909 yılında mesleki eğitim öğretimini geliştirmek amacıyla Alman Genelkurmayında bulundu. İki buçuk yıl süreyle görev yaptığı Almanya’dan, Balkan Savaşı’nın başlamasıyla geri çağrılarak Trakya’daki 5. Kolordu’da görev aldı. Balkan Harbi sonrası Genelkurmay üçüncü şubede görevlendirildi, Harp Akademisinde Almanca öğretmenliği yaptı. Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Erzurum Müstahkem Mevki Komutanlığı kurmay kadrosuna tayin edildi. Burada iki yıl görev yaptı.1915 yılında binbaşı olan Şefik Avni Bey, bu rütbe ile 31 ve 17. Tümenlere vekȃleten komutan tayin edildi. 1917 yılında Galiçya’daki 4. Kolordunun Kurmay Başkanlığını yaptı. Daha birçok kolordularda kısa aralıklarla kurmay Başkanlığı yapan Şefik Avni Bey, 1 Mart 1918’de yarbaylığa yükselmiştir. Şefik Avni Bey19. Tümen Komutanı olarak Sina Cephesinde çarpışırken, 23 Eylül 1918’de yaralanmış ve İngilizlere esir düşmüştür. Mısır’da yaklaşık bir yıl esir hayatı yaşayan Yb. Şefik Avni Bey esir mübadelesi sonucu 27 Ağustos 1919’da esaretten dönmüştür.
(1911-1912)Osmanlı-İtalyan, (1912-1913) Balkan; (1914-1918) Birinci Dünya, (1919-1922)İstiklal (7 Mayıs 1920’de katıldı, 19 Şubat 19121’de kendi isteği ile emekli oldu.) savaşlarına katılan Yb. Şefik Avni Bey, katıldığı bu harplerde Osmanlı,Alman, Avusturya-Macaristan Devletlerince nişan ve madalyalarla; TBMM tarafından da İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir. Şefik Avni Bey’in“Keşif” ve “Ağır Topçuların Eğitimi” adlarında iki eseri bulunmaktadır.[3]
Mütareke’de İstanbul’da ileri görüşlü subaylarla Anadolu’ya geçmeyi ve vatanı için mücadeleyi uygun gören Şefik Avni Bey; kendisini Samsun’daki 15. Tümene kumandan tayin ettirmiş, 1920 yılında Samsun’a gelerek Ankara hükümetine iltihak etmiş ve Karadeniz Mıntıkası Örfi İdare Kumandanlığını da üzerine almıştır. Bu görevde iken Pontusçu çetelere karşı kurduğu “milis teşkilatları” ile ismini bir kere daha duyurmuştur. Ankara’ya iltihak dolayısıyla İstanbul’daki Kürt Mustafa ve Saray mahkemeleri tarafından gıyaben idama mahkûm edilmiştir. Şubat 1921’de ordudaki bir anlaşmazlık yüzünden emekliliğini istemiş ve 1908 yılından beri ailesinin neşrettiği Aksi seda gazetesinin başına geçmiştir.
Ankara hükûmetini destekleyen Şefik Avni Bey, Belediye Reisi Nihat Bey’in (1920-1921)1921’de Emniyet Genel Müdürlüğüne atanması üzerine Samsun Belediye Reisliğine getirilmiştir. 1925 yılına kadar kaldığı belediye reisliğinde öncelikle ele aldığı işler arasında “şehir içme ve kullanma suyu” ile “elektriğin temini”,“fener bataklıklarının kurutulması” ve “itfaiye teşkilatının ıslah edilmesi”sayılabilir.
Kendi belediyereisliğinden önce Samsun Mebusu Arzoğlu Todoraki Efendi’nin imtiyazı altındaolan Samsun şehrinin su ve elektrik işletmesine el koyup imtiyazını feshederekidareyi belediyeye mal eden zat, Şefik Avni Bey’dir.
Belediye reisliğinden ayrıldıktan sonra 1930 yılında Samsun’da Serbest Fırkanın şubesini kurmuş ve parti 13 günlük iken girdiği belediye seçimlerini %90 ekseriyetle kazanmıştır. Türkiye’de, Serbest Fırkanın kazandığı 2-3 şehirden biri olan Samsun o zamanki idarenin dikkatini ve öfkesini üzerine çekmiştir. Serbest Fırka kapatıldıktan sonra 1946 yılına kadar siyasi hayattan çekilen Şefik Avni Bey, aynı yıl kurulan Demokrat Partinin Türkiye’de ilk ocak teşkilatını Samsun’da kurmuştur. Demokrat Parti Samsun’da Şefik Avni Bey’in etkili şahsiyeti ve kuvvetli mücadelesiyle büyük gelişme göstermiştir. 1949 yılında parti ileri gelenleriyle anlaşmazlığa düşmesi üzerine Demokrat Partiden istifa etmiş ve bir daha aktif siyasette yer almamıştır.
Çok iyi Almanca, Fransızca ve İngilizce bilen Şefik Avni Bey, 3 Temmuz 1960 tarihinde vefat etmiştir. Mezarı, Samsun Asri Mezarlık’tadır. Evli olan Merhum Şefik Avni Bey’in çocuğu yoktur.4
15’inci Tümen Komutanı Yb. Şefik Avni Bey’in Samsun’daki Faaliyetleri
Yarbay Şefik Avni Bey, 15. Fırka Komutanlığını devraldığı Mayıs 1920 tarihi, tüm Anadolu’nun olduğu gibi, Samsun civarının da en zor, en karanlık günleridir. Önceleri Batum’da bulunan 15. Tümen, Samsun’da Mondros Mütarekesi sonrası Pontusçu faaliyetlerin artması ve asayişin bozulması üzerine Aralık 1918’de kara yoluyla Samsun’a intikale başlamış, 532 km’lik bu zorlu yolculuk ancak Şubat 1919’da tamamlanmıştı. Fırka, bu tarihten itibaren,Batı Cephesine intikal edeceği Mayıs 1921’e kadar Samsun’da konuşlandırılacaktır.5 Bu dönem içerisinde 15. Fırka, başta Pontusçu çetelerin tenkili olmak üzere, pek çok meselenin halledilmesinde ve özellikle Samsun’da millî direniş yolundaki teşkilatlanmalar üzerinde önemli rol oynayacaktır. Ayrıca, stratejik açıdan Anadolu’ya giriş kapısı niteliğinde bulunan Samsun’un Millî Mücadele Dönemi içerisinde yabancı işgaline uğramamasında etkili olacaktır.
Samsun bölgesinde 1900’lü yılların başlarında Rum nüfus, Müslüman Türk nüfusunun yaklaşık 5’te 1’i kadardı. Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında nüfusta birtakım değişmelerin meydana geldiğini görmekteyiz. Bunda en önemli etken Pontus Meselesi’nin ortaya çıkmasıdır. 1919-1921 yılları arasında kurulan Pontusçu cemiyetler kanalıyla Rum nüfusu artırmak için bölgeye Rum göçmen getirilmeye başlanır. Yunan hükümeti, İstanbul Rum Patrikhanesi, bölgedeki Rum metropolitler ve çeteler tarafından sistemli bir şekilde organize edilen göçler sonucu, bölgenin hem Rum nüfusu artmış hem de güvenliği tehdit etmeye başlamıştır.6 İtilaf Devletleri savaş gemilerinin Karadeniz’de dolaşması, Samsun’un da İzmir gibi işgal edileceği endişesini doğruyordu. Rumlar sevinçli, Türkler hüzünlü idi. Halk, Rum çetelerinin varlığından son derece tedirgin, ülkenin geleceğinden ümitsiz,yılgın bir haldeydi.7 Mondros Mütarekesi sonrası İngilizler Samsun’daki Rum çetelere 10.000 adet silah dağıtmışlardı.8 Daha Birinci Dünya Savaşı sırasında dışarıdan gönderilip dağıtılan silah, cephane, bomba ve makineli tüfeklerle Samsun, Çarşamba, Bafra ve Erbaa Rum köyleri silah deposu durumuna getirilmişti. Pontus eşkıyasının kuvveti başlangıçta 6.000-7.000 silahlıydı.Daha sonra her taraftan katılanlarla 25.000’e yaklaşmıştı.9
Bağımsız Pontus Devleti kurma kışkırtıcılığının alabildiğine yaygınlaştığı o günlerde,Rusya’daki bütün Rumları kıyı ve hinterlandı bölgesine yerleştirmek büyük hedefti. Getirilen göçmen Rumların en yoğun yerleştirildikleri yer Samsun bölgesiydi.10 Göçmen getirme ve Rum nüfusu çoğaltma faaliyetlerini Samsun Metropolit Yardımcısı Eftimas Zilos organize ediyordu.11Samsun’da Pontusçuların başında bulunan Metropolit Germanos Karavengelis’in de Samsun bölgesindeki Pontusçuların teşkilatlanması ve çeteler kurmalarındaki rolü büyüktür.12
Atatürk,Samsun’a çıktıktan 3 gün sonra 22 Mayıs 1919 tarihinde İstanbul’a Sadaret Makamına (Başbakanlığa) çektiği telgrafta bölgede 40 kadar Rum çetesi olduğunu kaydeder.13 İlerleyen aylarda busayı daha da artacaktır. Bünyamin Kocaoğlu, ATESE belgelerine dayanarak, 25Aralık 1920 tarihi itibarıyla bölgede 56 ayrılıkçı çetesini ve bu çetelere reislik yapan toplam 85 çete reisinin isimlerini ve sorumlu oldukları yerleşim birimlerini tablolar hâlinde göstermiştir.14
Yukarıda özet olarak bilgi vermeye çalıştığımız Pontusçu faaliyetler, dış desteğin de etkisiyle üstesinden gelinemez bir hâl almıştı. 15. Fırka, bu faaliyetleri önlemek, bölgedeki güvenliği temin etmek, Türklerin can ve mal güvenliğini korumak, halkın Millî Mücadele’ye katılımını daha etkin bir hâle getirmek amaçlarıyla bölgede birtakım teşkilatlar oluşturmuş, tedbirler almıştır. Bu teşkilatlar ve tedbirler şunlardır: Asayiş Mıntıkaları Teşkilatı, Mıntıka Komutanlıkları Teşkilatı, Karakol-Yol Devriyeleri Teşkilatı, Yerel Millî Direniş Teşkilatı (Kuvayımilliye), Bekçi Teşkilatı, Samsun Merkez Komutanlığı,Muhafız Taburları, Oymak Teşkilatı, Askerî Polis Teşkilatı, Tetkik Heyetleri Amirlikleri, Sahil Gözetleme Faaliyetleri, Kavak’ta Savunma Hattı Oluşturulması.15 Bunların birçoğu Şefik Avni Bey tarafından oluşturulmuştur. Bu teşkilatlar içerisinde ayrı bir yeri olan ve halk arasında günümüzde bile anlatıla gelen Şefik Avni Bey’in meşhur“Oymak Teşkilatı”nı biraz detaylı ele alacağız. Oymak Teşkilatının kurulmasıyla, yukarıda adı geçen oluşumlardan bazıları da kaldırılıp, görevini Oymak Teşkilatına devretmiştir.
Oymak Teşkilatı, 15. Fırka Kumandanı Şefik Avni Bey tarafından ilk etapta Bafra, Samsun,Çarşamba, Kavak mıntıkalarında teşkil edilmiştir.16Rum saldırılarına karşı canlarını koruma kaygısına düşen halk, çetelere karşı milis kuvvetleri oluşturacaktı. Şefik Avni Bey tarafından teşkilatın yapısı ve işleyişi hakkında bir de talimatname hazırlanmıştır. Buna göre oymak kırağalarının başkanlığındaki teşkilat, doğrudan doğruya bulunduğu bölgedeki mıntıka komutanının emri altında bulunacak ve ondan talimat alacak ve uygulayacaktı. Oymak kır ağası, bölgesindeki her türlü olaydan haberdar olacak,asayişi sağlayacaktı. Şefik Avni Bey'in bu konudaki emri şu şekildedir:
“1- Oymak kırağalarının maiyetinde köy kır ağaları vardır. Oymak ağalarının maiyetinde deköy ağaları vardır. Oymak kır ağalarının maiyetindekiler muharip, oymak köyağalarının maiyetindekiler muhafızdırlar. Bu ağalar, doğrudan doğruya mıntıka kumandanının emri altında olup ondan emir ve talimat alırlar.
2- Oymak kır ağalarınamıntıka kumandanı tarafından herhangi bir zaman herhangi bir mahalde toplanmaemrolunursa, efrad seferber hâlinde orada içtima edecektir. İçtima edemeyecekderecede hastalık gibi mazeret-i kat'iye-i meşru'ası olanların hey'et-iihtiyariyesinin şehadetnamesini köy kır ağasının tarh-ı tasdikinde oymak kırağası tarafından mıntıka kumandanlığına verilecektir. Bu hususta sahtekârlık edenler hakkında ceza alınır.
3- Oymak kır ağalarının iki ehemmiyetli vazifeleri vardır. Biri asayiş-i mahallinin temin ve muhafazası, diğeri muharebe etmek vazife-i vataniyesidir.
4- Her oymak kır ağası kendi mıntıkası dâhilinde her türlü vukuattan haberdar olacak sirkat, gasp,vukuu bulunca ki, bunun ne suretle ve kimin tarafından yapılmış olduğunu mutlaka bilmiş ve öğrenmiş olacağından, şiddetle takip edecek gasıbı derdest,malı sahibine iade edecektir. Katîl vukuu bulduğu takdirde oymak kır ağası katili her nereye giderse gitsin maiyetiyle şiddetle takip edecek ve behemehâl katili elde edecektir.
5- Oymakları,bulundukları köyün ismine nispetle bir'den itibaren numara ita edilerek isim verilecektir.
6- Oymak ve kırağalarından vazife ve hizmetlerinde fevkalade yararlıkları görülenlerin nişan ve sair mükȃfatla taltiflerine delȃlet edilecektir.”17
Oymak Teşkilatı buşekilde kurulduktan sonra, askerî usullerle eğitime başlamıştır. Bölük, takımve manga düzeninde çalışan Oymak Teşkilatı, "gerilla usulü eğitim"le yetiştiriliyordu. Oymak Teşkilatı özellikle Orta Karadeniz, yani Samsun ve Canik taraflarında yoğunlaştırılmıştı. Bu yapılanmanın mimarı durumunda olan Şefik Avni Bey'e göre, vatanperver Anadolu Türk'ünün kurduğu bu teşkilatlar "çete"olamazdı. Çünkü yapılan bu didişme, kavga millî varlığın korunması, namus,şeref ve en önemlisi de istiklal içindi.18 Bilindiği üzere çetecilikte, soygunculukta alın teri dökmeden, hiçbir emek sarfetmeden başkasının canına, malına, ırzına, namusuna göz koymak vardı.Vatanperver bir subay olan Şefik Avni Bey, bundan dolayı, halkın oluşturduğu kuvvetlerin Oymak Teşkilatı adıyla anılmasını daha uygun bulmuştu.
Oymak Teşkilatının, faaliyetleri içerisinde en önemlisi atıcılık talimleri idi.Silaha sahip olma, onunla atıcılık yapmak öteden beri, Türk milleti tarafından aynı zamanda bir millî spor telakki edilmiştir. Oymak Teşkilatının üyelerikendi silahlarını kendileri temin edeceklerdi. Resmî kuvvetler bunlara cephane yardımı yapacaktı. 8 Temmuz 1920 tarihinde verilen bir emirde atıcılık talimlerinin şu şekilde yapılacağı belirtilmekte idi:
“1- Teşkilat-ıMillîyeye (Oymak Teşkilatı kasdediliyor.) dâhil olan, henüz teşkilatı ikmaledilmeyen yerlerdeki efrad-ı ahali Müdafa'a-i Hukuk Cemiyeti marifetiyle gerek meccanen ve gerek bedelini tesviye ederek elde ettiği fişenkleri artık düğünlerde ve keyf için sarf etmemeli ve daha mühim anlar için elde bulundurmalıdır. Yalnız cuma günü köyün Atıcılık Meydanı’nda adam başına üçer fişenk kadar endahta müsaade vardır. Bunu da hedeflere sarf etmeli. Atıcılık Meydanı’nı askerlik etmiş olanlar idare eder.
2- Köy Atıcılık Meydanı yalnız tüfenk ve tabanca endahtına değil, bomba (humbara) talimine de müsait olmalıdır. Köy namına bir iki bomba sarf edilebilir. Daha evvel hazırlık talimleri yapılmalıdır. Talimlerde kütükten hafif bomba sıklet, cesamet ve vs şeklinde talim bombaları kullanılır. Vücudun her vaziyetinden yatarken, dizüstü ve ayakta günün her vaktinde gece ve gündüz lüzumu vefa edecek surette koşarken ve otururken bomba (humbara) endahtı talimleri yapılmalıdır. Tabii ki,ayakta ve koşarken endahtı müteakip atıcı yere yatar.
3- Bomba ve humbaratalimlerinde istihsaline çalışılacak gaye attığını vurabilmek, uzun 40-60 metrekadar ve yüksekten atabilmek ve isabet ettirmek hususunun teminidir. Talimlerde takip edilecek sırayı şekiller gösterir.
4- Fişengin beyhude yeresarf olunmamasından köy ağası sorumludur.
5- Küçük yaştaki çocuklar kat'iyen mektepten alıkonulmayacak, büyükler ziraatten ve işten mahrum kalmamalı, talimler yalnız Cumaları namazdan sonra akşama kadar yapılmalıdır.
6-Atıcılık Meydanlarından mıntıka komutanları aylık raporlarda bahsedeceklerdir.”19
Bu emirden de anlaşılacağı üzere, atıcılık eğitimine son derece büyük önem verilmekte idi.Zaten savaşta kan dökmeyi aza indirmek maksadıyla barış zamanı yapılan eğitimin önemi büyüktü. Burada üzerinde durulması gereken en önemli nokta da şudur:Atıcılık yapılacak diye halkın işinden gücünden alıkonulmaması ve en önemliside istikbalde memleketi emanet alacak olan genç nesillerin mekteplerinden kesinlikle alıkonulmaması konusu idi. Şefik Avni Bey, 26 Temmuz 1920 tarihlibir başka emrinde de çocukların mutlaka okula gönderilmesi lüzumuna dikkat çekerek, eğitim ve öğretime azami önem verilmesini istediği gibi, mıntıka komutanlarının bulundukları bölgelerde okul açmalarını da istemekte idi.
Bundan başka, yapılan bu düzenlemeye göre her oymağın ayrı bir bayrağı olacaktı. Bayrağın şekli de belirlenmişti. Buna göre şekli Osmanlı/Türk bayrağı olacak ve bayrağın sol üst köşesinde oymağın ismi yazılacaktı. Her oymağın bayrağı törenle müftüler tarafından yapılan dualardan sonra verilecek, bunun kudsiyeti üzerinde durulacaktı. Dört oymaktan mürekkep bir heyete bölük adı verilecekti. Bölük oymak ağası bunları idare ederken müşavir olarak bir de zabit bulunacaktı.
Oymak Teşkilatı, düzenli ordunun kuruluşuna kadar Orta Karadeniz ve Orta Anadolu bölgesinde başarılı faaliyetlerini sürdürmüş; yöredeki Rum eşkıyasına karşı gerekli takibatı yaparak halkın zarar görmesini önlemeye gayret sarf etmiştir. Bu teşkilatlanma ile halkın Millî Mücadele hareketine katılımı daha da kolaylaştırılmıştır.20
Bölgenin en zor günlerinde Oymak Teşkilatı görevini kurursuzca ifa etmiştir. Düzenli ordunun kurulmasıyla birlikte bölgenin asayişi de ordunun emrine bırakılmıştır.Bilindiği gibi karargȃhı Amasya’da olmak üzere Merkez Ordusu kurulacak,komutanlığına de Sakallı Nurettin Paşa getirilecektir. Oymak Teşkilatının vazifesini artık bu Merkez Ordusu üstlenecektir.21
Sonuç olarak şunları ifade etmek gerekir. Oymak Teşkilatı, Türk milletinin öteden beri taşradaki sosyal teşkilatlanmasında var olan bir yapılanma olduğundan,kısa sürede halk tabanında büyük destek bularak benimsenmiştir. Günümüzde bölücü eşkıyaya karşı yürürlükte olan korucu teşkilatının o dönemdeki uygulama şekli diye ifade edebileceğimiz bu yapılanma; Türk milletinin İstiklal Harbi yıllarında vatan müdafaasına verdiği önemi göstermesi bakımından son derece önemlidir. İstiklal Harbi yıllarındaki askerî erkân, mütarekenin o ağırşartları altında düşmanla mücadelede başarılı olabilmek amacıyla bir sivil halk örgütlenmesini gerekli görmüşlerdi. Resmî devlet kuvvetlerinin olmadığı,-sayıca azlığından dolayı- görevini layıkıyla yapamadığı bir zamanda, bölgede bulunan yöre halkı, hemen bir teşkilatlanma vücuda getirerek ordu-millet işbirliği ile Orta Karadeniz bölgesindeki Pontusçu faaliyetlerin yok olmasına zemin hazırlamıştır.22
Yarbay Şefik Avni Özüdoğru Kışlası
Samsun’da, Amasya’da bulunan 15’inci Tugaya bağlı Piyade Er Eğitim Taburumuz vardır. Eski 15. Tümenin bulunduğu İlyas köy Esentepe mevkiinde daha sonraları 56. Alay konuşlandırılmış, son olarak da birliğin çapı tabur seviyesine düşürülmüştür. Bu tabur halk arasında Makineli Tüfek Taburu olarakda bilinir. Bu birliğin konuşlu bulunduğu kışlanın adı “Esentepe Kışlası” idi.2005 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığından, bu kışlanın adının uygun birisimle değiştirilmesi emri gelmişti. Ben o zamanlar Sahra Sıhhiye Okulunda görevliydim. Bu, uygun isim bulma görevi bana verildi. Yönerge gereği üç farklı isim, gerekçeleri ile birlikte bir rapor hâlinde sunulacak, nihai karar Kara Kuvvetleri Komutanlığınca verilecekti. Ben bu emir kapsamında; Atatürk’le Samsun’a çıkanlardan, - o tarihlerde tabip albay rütbesiyle Ordu Sağlık Başkanı konumunda olan – Tbp. Gnl. İbrahim Tali Öngören, Atatürk Samsun’a giderken Gnkur. İkinci Başkanı olan, Atatürk’e verilen geniş yetkileri büyük bir ustalıkla hazırlayan ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında Samsun Valiliği yapan Diyarbakırlı Kâzım İnanç Paşa ve nihayet üçüncü olarak da – benim de gönlümden geçen – Kurtuluş Savaşı’mızın en zor yılı olan 1920’lerde Samsun’da 15. Tümen Komutanlığı yapmış olan Şefik Avni Bey isimlerini geniş bir açıklamayla rapor hâlinde hazırlamıştım. Kara Kuvvetleri bu üç isim arasından Yb. Şefik Avni Özüdoğru’yu uygun buldu ve Ocak 2006 yılından itibaren Samsun’daki piyade birliğimizin bulunduğu kışla “Yarbay Şefik Avni Özü doğru Kışlası” adını aldı.
Şefik Avni Bey’le ilgili araştırma ve bilgi toplama faaliyetleri sırasında Şefik Avni Bey’in yeğeni - o tarihlerde Samsun’da Sosyal Sigortalar Kurumunda şef olarak görev yapan - Halûk Erkaya’nın büyük desteğini gördük. Erkaya bize, Şefik Avni Bey’in at çiftlikleri ve çok sayıda Arap atı olduğundan söz etti. Tabii onlardan geriye bir şey kalmamış. Ailenin büyük bir hevesle sakladığı, Şefik Avni Bey’in 10-12 kadar çeşitli çap ve marka silahları, 12 Eylül sonrası başlatılan silah toplama kampanyası sırasında yetkililere teslim edilmiş, elde ondan geriye tek bir hatıra silah kalmamış.Genelkurmay yayınında, Şefik Avni Bey’in özlük dosyası bilgilerinde “Fransızcave Almaca biliyordu.” ifadesi yer alıyor.23 Hâlbuki ben, Halûk Erkaya’da ondan kalan kitaplar içerisinde, Wilson Churchill’in “The World Crisis 1911-1918” (Dünya Bunalımı 1911-1918) adlı 4 ciltlik kitabını orijinal İngilizce baskısıyla gördüm. O dönem insanlarının bir alışkanlığı olsa gerek, Şefik Avni Bey de kitabın sahifelerinin yan taraflarına notlar almış. Ancak bu notlar Almanca idi. İki buçuk yıl Almanya’da eğitim gören, Harp Akademisinde bir dönem Almanca dersleri öğretmenliği yapmış olan Şefik Avni Bey’in Almancası, herhâlde ikinci ana dili gibiydi. Kitaplar içerisinde çok sayıda Fransızca mecmualar da vardı: Larousse, L’ıllustrationgibi… İlginçtir, Şefik Avni Bey, okuduğu Fransızca mecmuaların yan tarafına açıklamaları bu sefer Osmanlıca olarak yapmıştı.
Şefik Avni Bey’den kalabilen kitap, dergi ve mecmuaları,tabur girişine bir stant hâlinde koyalım istedik. Sn. Erkaya da bu girişime gönülden razı olduğu hâlde bu isteğimizi gerçekleştiremedik. Silahlarını bulup buraya naklederiz diye düşündük, ancak bir ilerleme kaydedemedik. En fazla üzüldüğümüz konu ise, bu kahraman komutanın aldığı nişan ve madalyaların birine bile ulaşamamamız oldu.
Böylesine kahraman, bilgili, becerikli ve değerli birkişinin adının kendi memleketinde, bir zamanlar komutanlık ettiği bir kışlaya verilmesi Samsunluları mutlu etmiştir.24Şefik Avni Bey’in sahibi olduğu Aksi Seda Matbaası, günümüzde Gürses Matbaasıadıyla faaliyetlerine devam etmektedir. Şefik Avni Bey’in yıllarca baş yazarlık yaptığı Aksi Seda gazetesinin arşivini araştırdık. Tek bir nüsha yazıya bile erişemedik. 1960’lı yıllarda emekli tabip albay ve Samsun Milletvekili Fethi Tevetoğlu bu yazıların kopyalarını sandıklara doldurarak Ankara’ya götürmüş.Ancak Tevetoğlu, bildiğimiz kadarıyla bu makaleleri yazılarında kullanmadı.
Sonuç
Samsun’u Pontus zulmünden kurtaran Şefik Avni Bey’in kısa süren subaylık yılları gerçekten dolu dolu geçmiştir. Değişik coğrafyalarda farklı görevler üstlenen Şefik Avni Bey’in 1 yılı, Sina Cephesinde İngilizlere esir düşmesiyle hapislerde geçmiştir. Erkȃn-ı Harbiye Mektebi (Harp Akademisi)birincisi olan Şefik Avni Bey’in en büyük özelliği teşkilatçı bir ruha sahip olmasıdır.
Üç Batı dilini bilen, Avrupa’da yayımlanan mecmualara abone olan25 böylesine kültürlü bir subayın, henüz35-36 yaşlarında iken, ordu içindeki bir anlaşmazlık yüzünden (Bu anlaşmazlık onunla, merkezi Amasya’da bulunan Merkez Ordusu Komutanı Nurettin Paşa(Sakallı) arasında olsa gerek.) emekli olması kendisi için bir talihsizlik,Türk ordusu için bir kaybolmuştur. Biz belki de onu bugün başka bir konumda anlatacaktık.
Şefik Avni Bey, Samsun’da 1887 yılında ilk matbaayı kurmuş olan Hüseyin Avni Bey’in oğludur. Bu matbaada 1908 yılından itibaren basılanAks-ı Sadâ (Anadolu’nun Sesi) gazetesinde 1921’den 1949 yılına kadar başyazarlık yapmıştır.26
Günümüzde Samsun’un simgesi hâline gelmiş olan Atatürk Anıtı’nın bulunduğu alan vaktiyle şehir mezarlığı idi. Şefik Avni Bey, belediye başkanlığı yaptığı dönemde buradaki mezarlığı daha sakin bir yere naklederek, o mekȃnı Samsunlulara kazandırmıştır.
Çok dürüst bir kişiliğe sahip olan Şefik Avni Bey, aynı zamanda büyük bir hayırseverdi. Samsun’un Çatal armut köyüne yaptırdığı veüzerinde “Aksiseda Gazetesi Sahibi Şefik Avni Özüdoğru Hayratıdır” yazılı olan çeşmeler maalesef günümüze erişmemiş, yol yapımı vs. yüzünden yıkılmıştır.
Şefik Avni Bey’i tanıyanlar, onun Almanya’da gördüğü eğitimler sırasında mikroplar ve bulaşıcı hastalıklar konusunda edindiği bilgiler nedeniyle çok titiz bir insan olduğunu ve ömrünün sonuna kadar eldivensiz dolaşmadığını söyler.
Şefik Avni Bey, 15. Fırka K’lığı sırasında Samsunluların canlarını kurtarmanın, belediye başkanlığı dönemindeki temel hizmetleri ve Aksiseda gazetesindeki eğitici çalışmaları ile Samsunluların gönlünde yerini almıştır. Samsun Asri Mezarlığı’ndaki ebedî istirahatgȃhında sonsuza dek huzur içinde yatacaktır.
FOTOĞRAF ALT YAZILARI
Resim-1: Samsun’da 15’inci Tümen Komutanı Kur. Yb. Şefik Avni Bey.
(Yukarıdaki fotoğraf günümüzde Em. Sb.lar Derneği olarakkullanılan, eski As. Ş. Bşk.lığı binasıdır. Fotoğraf, Şefik Avni Bey’in yeğeni Sn. Halûk ERKAYA’dan alınmıştır)
Resim-2: Bu fotoğrafı Şefik Avni Bey’in yeğeni Sn. Halûk Erkaya’dan aldık. Fotoğraf büyük olasılıkla 31Mart Vakası sonrası, Selanik treni ile Makedonya’dan İstanbul’a gelen Hareket Ordusuna aittir. Ancak, fotoğraftaki subaylar içinden, o tarihte Yzb. rütbesinde 3. Orduda görevli olan Şefik Avni Bey’i seçemedik. (Önde, sağ baştan üçüncü,kılıçlı subay Şefik Avni Bey olabilir.)
Resim-3: Kur. Yb. Şefik Avni Bey
Resim-4: Şefik Avni Bey
Resim-5: Şefik Avni Bey,Samsun’daki Demokrat Parti Seçimlerinde
Resim-6: Yb. Şefik Avni Bey’in Türk bayrağına sarılı tabutu Samsun sokaklarında (3 Temmuz 1960) Samsunlular kahramanhem şehrilerine son görevlerini yapıyor.
Resim-7: 3 Temmuz 1960tarihinde Samsun’da vefat eden Şefik Avni Bey’in cenaze töreninden görüntüler. (Fotoğraflar,Şefik Avni Bey’in yeğeni, Sn. Halûk ERKAYA’dan alınmıştır.)
Resim-8: Şefik Avni Bey’inMezarı (Samsun Asrî Mezarlığı)
Mezar taşında şöyle yazıyor: “Erkȃn-ı Harbiye İstihkȃm sınıfından 1321-1905’de (1906 olacak) kurmay yüzbaşı rütbesi ile Makedonya’da,Balkan iç ve dış düşmanlarıyla, Çanakkale, Filistin Harbi’nde, Şarki Galiçya,nihayet Kurtuluş Savaşı’na iştirak etmiş, emekliye ayrıldıktan sonra Samsun’da belediye reisliği yapmıştır. Şuurlu bir münevver olarak candan bağlandığı hürriyet ve demokrasinin vatanında yerleşmesi için her imkȃnda ortaya atılmaktan, mücadele ve hizmet etmekten çekinmemiştir. Kadir-i mutlaktan başka rehber tanımamış, mevki menfaat ve şöhret gibi dünya nimetleri için kimsenin önünde eğilmemiş, kanaatlerinden fedakȃrlık etmemiş olması onun rütbe ve şerefidir.Şefik Avni ÖZÜDOĞRU. Ruhuna Fatiha. 1884-3 Tem-1960.”
Resim-9: Şefik Avni Bey’in mezar taşının arka yüzü.
Resim-10.1.2: Samsun’da İlyasköy’de bulunan ESENTEPE kışlasının adı, KKK.lığı tarafından OCAK 2006’da “Yarbay Şefik Avni Özüdoğru Kışlası”olarak değiştirilmiştir.
[1] Ali Kayıkçı, Mahalleden Bölgeye Samsun, Gürses gazetesi, Samsun, 19 Mayıs 2000, s. 289, 290.
[2] Ali Kayıkçı, TarihBoyunca Samsun ve Samsun Belediyesi, Ankara, 1977, Cilt: 1, s. 35.
[3] Türk İstiklâl Harbi’ne Katılan Tümen ve Daha Üst Kademelerdeki Komutanların Biyografileri,Gnkur. ATASE Bşk.lığı Yay., Ankara, 1989, s. 223-225. Ali Kayıkçı; Tarih Boyunca Samsun ve Samsun Belediyesi, s. 35.
4 Ali Kayıkçı; MahalledenBölgeye Samsun, s. 289, 290.
5 Bünyamin Kocaoğlu, 15.Fırka’nın Samsun’daki Faaliyetleri (1919-1921), (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Samsun 1998, s. 42, 43.
6 Kocaoğlu, agt.,s. 18-20.
7 Özen Topçu, Atatürk ve Samsun, Samsun Fuar Birliği Yayını, Erol Ofset, Samsun, 2005, s. 42.
8 Esin Dayı, “Karadeniz Sahillerine Rum, Ermeni Göçleri ve Onların Çete Faaliyetleri, 19 Mayıs Sempozyumu, Mayıs 1994, s. 18.
9 Mustafa Kemal Atatürk; Nutuk, Yay. haz.: Prof. Dr. E. SemihYalçın, Berikan Yay., Ankara, 2009, s. 460, 461.
10 Fatih Rıfkı Atay, Çankaya, İstanbul 1969, s. 179.
11 Mahmut Goloğlu, Erzurum Kongresi; Ankara, 1968, s. 36.
14 Kocaoğlu, agt., s. 108-123.
15 Kocaoğlu, agt., s. 83-100.
16 Kocaoğlu, agt., s. 94.
17 Kocaoğlu,agt., s. 94, dipnot: 118.
18 Mustafa Balcıoğlu, İkiİsyan Bir Paşa (Koçkiri, Pontus – Nurettin Paşa), Nobel Yayın Dağıtım,Ankara, 2000, s. 22.
19 Zekeriya Türkmen,“İstiklâl Harbi Yıllarında Eşkıyalık Olaylarına Karşı Orta Karadeniz’de Teşkil Edilen Bir Sivil Direniş Örgütü: Oymak Teşkilâtı”, İlmî Araştırmalar Dergisi,Sayı: 3, İstanbul, 1996, s. 118-119.
20 Türkmen, agm., s.119, 120.
21 Kocaoğlu, agt., s. 96.
22 Türkmen, agm., s. 120.
23 Türk İstiklâl Harbi’neKatılan…age., s.223.
24 Ali Kayıkçı; Samsunlu Şairler ve Yazarlar Ansiklopedisi,Gürses Gazetesi Yayını, Karadeniz Dağıtım, 2. Baskı, Samsun 2005, s.355.
25 Şefik Avni Bey’in abonesi olduğu bazı dergilerden (Larousse Dergisi gibi) birkaçı yeğeni Sn.Haluk Erkaya’da mevcuttur.
26 Baki Sarısakal; Samsun Basın Tarihi, Barış Gazetesi Yayınları-9, Cem Ofset, Samsun 2003, s.31.