Türk Tarihine Yön Veren Lider: SULTAN ALPARSLAN

11 Mart 2024 14:11 Prof.Dr.Hakan AKDAĞ
Okunma
114
Türk Tarihine Yön Veren Lider: SULTAN ALPARSLAN

”nın AlpArslan’da meliklik döneminde görüldüğü ifade edilebilir. Daha geniş birperspektifle belirtmek gerekirse bu konuda Salim Koca, Alp Arslan’ın kazanmışolduğu meşruiyetin etki alanının Sultan Tuğrul Bey’in çevresindeki devletadamlarına kadar uzadığı ifade etmektedir (Koca, 1996:82).

Alp Arslan’ın bir başka özelliği isedönüşümcü liderlerin geneline atfedilen “ilerigörüşlülüğe” sahip olmasıdır. Bu yönüne bakıldığında kendisinin meliklikdöneminde ileride tahta oturması halinde destekleyicileri olan yöneticimaiyetini titizlikle hazırladığını görmek mümkündür. Daha başka olarakMalazgirt Savaşı’nın hazırlığı sürecinde de savaşın zaferle sonuçlanmasınınardından Anadolu topraklarına yapılacak olan harekâtı hazırlamış olması daileri görüşlülüğünün bir örneğidir. Malazgirt Savaşı’ndan önce Halep’egeldiğinde Halep emiri Mirdasoğlu Mahmud’u yanına çağırmış, Mirdasoğlu budavete icabet etmeyince Selçuklu ordusunca Halep kuşatılmıştır. Selçukluordusunun mancınıkları kullanarak ve sert bir muhasara ile şehri tahrip ederekşehri alabilecek bir kuvvette olmasına rağmen Alp Arslan, şehre ve savunmasınaverilecek bu zararın ileride olası Bizans kuşatması karşısında Halep’insavunmasını zayıflatacağı düşüncesinden dolayı şehrin muhasarasınıkaldırmıştır. Alp Arslan’ın bu hareketi İbnü’l-Adîm’e göre, bu Selçuklusultanının ileri görüşlü bir hükümdar olduğu şeklinde yorumlanmıştır (Sevim,1976:67). Türk hükümdarlarının önemli liderlik özelliklerinden birisini deadalete olan inançları ve bağlılıkları oluşturmaktadır. Bu bağlamda birçoktarihsel metinde Sultan Alp Arslan’ın adaletli bir hükümdar olarak devletiyönettiği belirtilmektedir. Sultanın o dönem halkın devlete vermekle yükümlüolduğu vergiler arasında yalnızca “el-Harâcü’l- aslî”yi aldığı, hatta bu verginin halk tarafından kolay birşekilde ödenebilmesi için yılda iki taksitte alınmasını emrettiği ifadeedilmektedir. Daha başka olarak Mısır seferi sırasında Diyarbakır idarecisikendisinin huzuruna çıktığında Alp Arslan’a 100 bin dinar ve çeşitli hediyelersunmuştur. Bu paraların halktan zorla alındığını öğrenince Sultan bu paralarınhalka geri ödenmesini emretmiştir (İbn’ül Esir, 1987:70).

Eski dönemlerde birçok Türk hükümdarıisimlerinin yanı sıra künye de kullanmışlardır. Sultan Alp Arslan’ın kullanmışolduğu künye “Ebû Şücaa” olup,“cesaretin babası” anlamına gelmektedir. Malazgirt Savaşı’nda Selçukluordusunda bir er gibi ön saflarda mücadele etmesi, kendisinden kat be kat üstünolan Bizans ordusunun çokluğundan korkmadığını göstermektedir. Alp Arslan’ın buyönü akla Orhun Kitabeleri’nde Bilge Tonyukuk’un “Korkmadık, savaştık” özdeyişini getirmektedir. Tarihler 1071Ağustos’unu gösterdiğinde Rum ordusu karşısında Türk yiğitleri gerçekten dekorkmamış, savaşmış ve “el-Muzaffer daima”sedasını bugüne değin ulaştırmışlardır. Büyük ordular yöneten liderlerin barizözelliklerinden birisi de kesin sonuç odaklı hareket etmeleridir. Bu durumdabaşarıya ulaşabilmek için içinde bulunulan şartları iyi tetkik etmek ve onagöre çözüm bulmak önemlidir. Savaş öncesinde çoğul düşman askerine karşı kendiaskerlerinin ruh halini bilen ve askerleri motive eden konuşmalar yapmakliderin kuvvetler üzerindeki etkisini arttırmakta ve orduyu başarıya daha dayaklaştırmaktadır (Köymen, 2001:31). Liderlerin bulundukları yerde emri altındabulunan kişilere yapmış oldukları konuşma aynı zamanda onların karizmatikotoritesinin bir nişânesi olarak da kabul görmektedir. Bu bağlamda Sultan AlpArslan’ın Malazgirt Savaşı öncesi Allah’a yakarışı ve ordusuna hitaben yapmışolduğu konuşma onun nasıl bir lider olduğunu açık bir şekilde ortayakoymaktadır. Malazgirt Savaşı öncesinde hazırlıklarını tamamlayan Sultan AlpArslan’ın kefen olarak gördüğü beyaz kıyafeti ve kumanda ettiği Kurtlarordusuna karşı yapmış olduğu konuşma sonrasında Selçuklu askerleri için çoğul Bizanskuvvetleri sadece sürüye dalınacak bir koyun gibi görülmüştür. Alp Arslan’ınhitabı şöyledir:

Eyaskerlerim ve kumandanlarım! Daha ne zamana kadar biz azınlıkta, düşmançoğunlukta olmak üzere, böyle bekleyeceğiz? Ben bizzat Müslümanlarınminberlerde bizim için duâ etmekte oldukları bu saatte düşmanın üzerine atılmakistiyorum. Gâlip gelirsek arzu ettiğimiz sonuç hasıl olacaktır, aksi takdirdeşehit olarak cennete gideriz. Beni izlemek isteyenler gelsinler, geri dönmekisteyenler ise serbestçe geri dönebilirler. Bugün burada ne emreden bir sultan,ne de emir alan bir asker vardır. Bugün ben de sizlerden biriyim ve sizinlebirlikte savaşacağım.” (Sümer ve Sevim, 1988:13-14).

Yukarıda yapmış olduğu konuşma ileSultan Alp Arslan, zorluklar karşısında yılmayan, yıkılmayan bir iman kalesiminvalinde emri altındaki askerlerine zaferi neyin getireceğinin bilincinde birliderdir. Burada kitle psikolojisini bilen ve bu psikolojiyi kendi hedeflerineulaşmada en iyi şekilde kullanabilen, bu süreçte zaman ve koşullara yönelikhamleler geliştirebilen bir liderlik perspektifi görünmektedir (Kesik, 2014:49).

Türk hanedanları içindeki tahtkavgaları bilindiği üzere birçok defa ülke birliğini zora sokmuş ve devletinzayıflamasına yol açmıştır. Bu hususun bilinci ile hareket eden Türkhükümdarları devletin ve milletin birliğinin bozulmaması adına önemlitedbirlere başvurmuşlardır. Bu tedbirler arasında tahtta iken veliaht tayinetmek etkili bir yol olarak öne çıkmaktadır. Sultan Alp Arslan, söz konusukardeş kavgasının baş göstermemesi, Türk’ün kanının boş yere akıtılmaması adına1066 yılında, -ki bu tarihte Alp Arslan henüz 3 yıllık hükümdardır- oğluMelikşah’ı kendisinden sonra Selçuklu Sultanı ilan etmiştir. Alp Arslan’ın bukararına bütün devlet ricali baş eğmiş ve kendisinin şehadetinden sonraMelikşah Selçuklu Sultanı olmuştur (Merçil, 2005:48). Bu şekilde kendisigirişmiş olduğu savaşlarda ölmesi durumunda devletin, askerin ve halkınbölünmemesi, devlet düzeninin bozulmaması ve kaos ortamının meydana gelmemesiadına kendisinden sonra sultan olarak Melikşah’ın adını yöneticilerine vekomutanlarına vermiştir. Sultan Alp Arslan bu yönüyle liderlik yönlerindentedbirli ve ileri görüşlülüğünü ortaya koymaktadır.

Bizans tarihinin önemli kroniklerindenbirisini teşkil eden “Khronografya”başlıklı eserin müellifi Mikhail Psellos, ilgili eserinde Malazgirt Savaşı’nada yer vermektedir. Bu bilgiler arasında Sultan Alp Arslan’ın liderliközellikleri hakkında bilgiler de bulunmaktadır. Buna göre Psellos, “İmparator (Romanos Diogenes) farkındadeğildi ama ben Selçukluların (metinde: “Perslerin”) hükümdarı Sultanın (AlpArslan) bizzat ordusunun başında bulunduğundan haberdardım ve zaferlerininçoğu, onun liderlik vasıflarından kaynaklanıyordu. Romanos, bu başarılarda,Sultan’ın etkili olduğunu söyleyen kimselere inanmak istemiyordu.”(Demirkent, 1992:229) ifadelerine yer vermekte olup, Sultan Alp Arslan’ındönüşümsel liderliğinin girişmiş olduğu mücadelelerin çoğunda etkisinigösterdiğine değinmektedir.

Sultan Alp Arslan’ın maiyetindekiyöneticilerine güvenerek kararlar aldığı ve uygulamaya koyduğu bilinmektedir.Sultanın etrafındaki en güvenilir isim şüphesiz olarak Nizamülmülk’tür. Bubüyük devlet adamı hayatının çoğunu Selçuklu Devleti’ne hizmet ederekgeçirmiştir. Nizamülmülk ile Sultan Alp Arslan arasındaki ilişkinin güventemeline dayalı olması Alp Arslan’ın astlarına yönelik göstermiş olduğu olumludavranış sayesindedir. Çünkü lider, beraber yola çıktığı yol arkadaşlarınıuygun bir yerde bırakan değil, onlarla omuz omuza mücadeleye girişendir. SultanAlp Arslan’ın kuvvet komutanları olan Afşin Bey, Atsız Bey, Artuk Bey gibimaiyetindeki devlet yöneticilerine de güveni tam olmuştur. Bu husustaNizamülmülk ile yaşamış olduğu şu olay bu hususa örnek teşkil etmektedir:

Bir gün kendisine Nizamülmülk ileilgili olumsuz bir haber ulaştırılması üzerine Sultan Nizamülmülk’ü yanınaçağırmış ve kendisine haber metnini vererek, “Bu mektubu al, eğer burada yazılanlar doğru ise ahlâkını güzelleştir,durumunu düzelt; eğer yalan söylüyorlarsa onların hatalarını bağışla onlarıöyle mühim işlerle meşgul et ki, insanları aldatmaya vakit bulamasınlar”(Turan, 1993:192)[2]şeklinde ihtarda bulunmuştur. Bu örnekte görüldüğü gibi astlarının olası hataya da yanlış davranışları karşısında hiddete kapılmadan, ön yargıya bulaşmadanaklıselim bir şekilde hareket eden lider göz önüne gelmektedir.

Sonuç

Lider davranışları toplumsalilişkilerin olduğu ilk dönemlerden bugüne kadar var olagelmiştir. Liderleretraflarına güven telkin eden, onları kendisine çeken ve hedeflenen amaca eniyi şekilde ulaştıran insanlardır. Toplumdaki bireyler her zaman kendiyaşamlarını daha iyi kılacak bir lider arayışında olmuşlardır. İstikrardevrinde her ne kadar liderliğin önemi toplum nezdinde pek öncüllenmese deönemli kuruluş ya da dağılma sürecindeki gibi olağanüstü zamanlarda ortayaçıkan liderler toplum tarafından daha fazla benimsenmiştir. Siyaset biliminderıza ve meşruiyetin göstergesi olarak görülen bu husus devlet adamlarınınnmeşru bir zeminde liderliğinin bir pekiştirecidir. Türk milletinin en önemliözelliklerinden birisi de içlerinden çok sayıda etkili lider çıkarmaları vetoplum ile bu liderler arasında etkili kaynaşmanın olmasıdır. Sultan alparslanda böyle bir liderdir. Gerek meliklik dönemi gerekse tahta oturup hükümdarlığınıilan ettiği dönemde yönetimi altındaki halkı ve askerlerini oldukça başarılıbir şekilde yönetmiş ve ardında Melikşah’a büyük bir devlet bırakmıştır. SultanTuğrul’un vefatından sonra kardeşi melik Süleyman tahta oturmuş olsa da AlpArslan’ın gerek devlet gerekse ordu içerisindeki meşruiyeti tahtı elegeçmesinde önemli rol oynamıştır. Meydana gelen otorite boşluğunda gücünü,cesaretini ve zekasını kullanan Alp Arslan tahta geçmek için amcaoğlu büyükTürk Beyi Kutalmış Bey ve kardeşi melik Süleyman’ı bertaraf etmiş; emrialtındaki insanları layıkı ile yönetmiş bir liderdir.

Sultan Alparslan’ın liderliközellikleri bariz bir şekilde devlet yönetimine ve komuta ettiği ordu düzenineyansımaktadır. Devlet idaresini İstişare yoluyla devam ettiren Sultan, girişmişolduğu mücadelelerde Selçuklu ordusunun kendisine olan bağlılığı ile bumücadelelerden başarıyla çıkmıştır. Yukarıda yer verilen liderlik özellikleriSultan Alp Arslan’ı Türk tarihinin müstesna şahsiyetleri arasına girmesinisağlamaktadır. Sultan Alp Arslan’ın kutlu mücadelesi ile birlikte İslâm dünyasıBizans ve Fatimîler karşısında büyük bir nefes almış, Anadolu’nun Türkleşmesihızlanmış ve 1040’ta Dandanakan’da kurulan Türkiye Devleti bugüne kadarvarlığını azimle devam ettirmiştir.

KAYNAKÇA

Ali Sevim, Kamâl al-Dîn İbn-al Adîm Buğyat At-Talab Fî Târih Halab (Selçuklularlaİlgili Hal Tercümeleri), Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1976.

Erdoğan Merçil, Büyük Selçuklu Devleti, Türk Tarih Kurumu, İstanbul, 2005.

Erdoğan Merçil, Gazneliler Devleti Tarihi, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2007.

Faruk Sümer ve Ali Sevim, İslâm Kaynaklarına Göre Malazgirt Savaşı,Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1988.

Theodore T. Herbert, Dimensions of Organizational Behavior,2nd Ed., Macmillan Publishing, 1981.

İbnü’l-Esîr,İslâm Tarihi İbnü’l-Esîr El KâmilFi’t-Tarih Tercümesi, (Çev. Abdülkerim Özaydın vd.,), Bahar Yayınları,İstanbul 1987.

Işın Demirkent, Mikhail Psellos’un Khronografya’sı, Türk Tarih Kurumu, Ankara,1992.

Mehmet, A. Köymen, Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi- Alp Arslan ve Zamanı, TürkTarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2001.

Muharrem, Kesik, Sultan Alp Arslan’ınLiderlik Vasıfları, FSM İlmi AraştırmalarDergisi, 4, 2014, 43-52.

Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk –İslâm Medeniyeti, Boğaziçi Yayınları, İstanbul1993.

Salim, Koca, Tuğrul beyden SonraSelçuklu Devleti’nde Yaşanan Otorite Bunalımı Sultan Alp Arslan TarafındanNasıl Giderildi? Bilig Dergisi, 3,1996, 80-85.

 



[1] MersinÜniversitesi

[2] Osman Turan, SelçuklularTarihi ve Türk –İslâm Medeniyeti, İstanbul 1993, s. 192.