21’İNCİ YÜZYILDA KÜLTÜR VE EĞİTİM ÜZERİNDEN TÜRKİYE’NİN NÜFUZUNA DAİR BİR DEĞERLENDİRME

23 Haziran 2023 11:52 Prof. Dr.Burhan Sayılır
Okunma
311
21İNCİ YÜZYILDA KÜLTÜR VE EĞİTİM ÜZERİNDEN TÜRKİYENİN NÜFUZUNA DAİR BİR DEĞERLENDİRME

21’İNCİYÜZYILDA KÜLTÜR VE EĞİTİM ÜZERİNDEN TÜRKİYE’NİN NÜFUZUNA DAİR BİR DEĞERLENDİRME

Prof. Dr.Burhan SAYILIR

 

Dünyanın farklı yerlerinde büyük sıkıntılar içerisindevarlıklarını sürdüren Türkler tarihin hiçbir döneminde birbirleriyle bağlarınıkoparmamışlardır. Bundan dolayı kültürel anlamdaki birliktelik, karşılaşılankimi olumsuz durumlara rağmen devam etmiştir. Türkistan’dan gelen aydınlarınOsmanlı Devleti’nde kültür, eğitim alanlarındaki faaliyetleri, Osmanlı Devletiiçinde diğer milletlere göre son olsa da Türklük bilincinin yeşermesine veyayılmasını sağlamıştır.

Osmanlı Devleti’ni kurtarma çareleri arayan Türk aydınları,Osmanlıcılıkla başladıkları yolculuğu İslamcılık ve nihayet Türkçülükletamamlamışlar ve bu yolculuğun sonunda büyük zahmetler çekilerek, büyükmücadele verilerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur.

Oldukça geniş bir coğrafya alanını kapsayan “Türk dünyası”içinde en batıda Kosova, Karadağ, en doğuda Moğolistan yer alır. Bu kavramTürkiye, KKTC, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistangibi tüm bağımsız yedi Türk devletlerini, Doğu Türkistan, Tataristan, Çuvaş,Başkurdistan, Saha-Yakutistan, Altay, Karaçay, Balkar gibi yarı özerk bölgelerive dünyanın her yerinde Türk halklarının yaşadığı bölgeleri ifade eder. Uçar’agöre Türk Dünyası dört farklı şekilde sınıflandırılabilir:

1- Bağımsız Türk devletleri (Türkiye, KKTC, Azerbaycan,Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan)

2- Özerk olarak yaşayan Türk devletleri/toplulukları (Altay,Başkırdistan (Başkurdistan), Çuvaşistan, Dağıstan, Gagauz (Gökoğuz) Yeri,Hakas, Kabartay-Balkar (Malkar), Kırım, Tataristan, Tuva, Doğu Türkistan, Yakutistan(Saka, Saha Eli)

3- Azınlık olarak yaşayan Türk toplulukları (Afganistan,Bulgaristan, Irak, İran, Kosova, Makedonya, Moğolistan, Rusya, Suriye,Tacikistan, Yunanistan)

4- Göç yolu ile başka ülkelere yerleşen Türk toplulukları(Avustralya, ABD, Avrupa ülkeleri, Kanada, S. Arabistan ve diğer Ortadoğuülkeleri ve Kuzey Afrika ülkeleri)

Yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin banisi Gazi MustafaKemal Atatürk önderliğinde büyük bir teşkilatlanma ve yapılanma mücadelesinegirilmiştir. Bu süreçte Türk yurtlarından Musul ve Hatay ile ilgili ciddifaaliyetlerde bulunulurken Türkistan, Balkanlar ve Kafkasya’daki Türklerleilgili çalışmalar yapılmasına yönelik enerji, güç ve birikim henüzsağlanamamıştır.

Özellikle Sovyetler Birliği ve Çin gibi güçlü ülkeleriniçinde yaşayan Türklerle ilgili eğitim ve kültürel alanda bile olsa çalışmayapmak devlet bazında çok zordu. Hem bölgesel güç dengeleri hem Soğuk Savaşkoşullarının hüküm sürdüğü ortamda bu çok da kolay değildi. Ancak devletdışında basım yayın yoluyla, dernekler ve siyasi partiler yoluyla Türkiyedışındaki Türklerden bahseden ve bu Türklerle birlik fikrini savunan kişileryavaş yavaş sesini yükseltmiş ve bu kurumsal yapılara da bürünmüştür.1980’lerin ortalarından itibaren ve özellikle de 1990’lı yıllardan Türkiyedışında yaşayan Türkler konusuna eğilen siyasi partilerin ve dernek ve diğerörgütlenmelerin de sayısı artmaya başlamıştır. Bu yıllarda ilk kez “DışTürkler” konusu gündeme gelmiştir. Hükûmetler kabinelerinde devletbakanlıklarından birini dış Türklerle ilgili işleri yürütmesi için tahsisetmişlerdir. Ayrıca 90’lı yıllardaTürkiye devletinin dış politikadaki önceliği yeni bağımsız olan Türkdevletlerinin uluslararası alanda kabul edilmesi olmuştur. Daha sonra bu yenikurulan Türk devletlerinde yaşana Türkler için sosyal, ekonomik ve kültürelalanda birçok çalışma yapılmaya başlanmıştır. İlk başta yapılan yardımlar zamaniçinde uzun soluklu projelere, kalkınma merkezli iş birliği çalışmalarınadönüşmüştür. Bölgede yapılacak faaliyetleri ve dış politika öncelikleriniuygulayacak, koordine edecek bir organizasyon ihtiyacı doğmuş ve bu doğrultudaTürk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) 1992 yılındakurulmuştur. Türk dünyasının UNESCO'su olarak tanımlanan TÜRKSOY,1993 yılında, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan veTürkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanları tarafından imzalanan anlaşmaylakurulmuştur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu'na bağlıTataristan, Başkurdistan, Altay, Saha, Tıva, Hakas Cumhuriyeti ve Moldova'yabağlı Gagavuz Yeri TÜRKSOY'a gözlemci üye olarak katılmışlardır. TÜRKSOY;kurulduğu günden buyana Türk halklarının gönül birlikteliğini ve kardeşliğinigüçlendirmek, ortak Türk kültürünü gelecek nesillere aktarmak ve dünyayatanıtmak için çalışmaktadır. Bu resmebakıldığında Türklerin yedi kıtaya yayılmış olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bugeniş alan içinde bugün için yedi bağımsız ve çok sayıda yarı bağımsız ya dabağımlı Türk devletleri ve bölgeleri vardır. Bu devlet ve bölgelerin üzerineoturdukları coğrafyanın toplam yüzölçümü 4,899.178 kilometre kareyibulmaktadır. Rusya Federasyonu’ndaki özerk cumhuriyetlerin yüzölçümü ise 3,8milyon km2 kadardır. Bunlara Türkiye ve Doğu Türkistan’ın da ilave edilmesiyle,Türk dünyasının toplam alanı 12 milyon kilometre kareye ulaşır. Bu alan Avrupakıtasının yüzölçümünden fazladır. Türk dünyasının toplam nüfusu ise yaklaşık300 milyonu geçkin olarak ifade edilmektedir. Bu bölünmüşlüklere rağmen, toprakanlamında bütünleşme olmasa bile Türklerin eğitim, kültür, tarih, ekonomi gibialanlarda ortak paydada hareket etmeleri çok önemlidir. İsmail Gaspıralı’nın“Dilde, işte, fikirde birlik” düsturu oldukça önemli bir rehber özelliğindedir.Bunların yanı sıra Orta Asya ile Türkiye arasındaki güçlü bir ilişkinin 21.Yüzyıldaki tüm siyasal dengeleri etkileyeceği de herkesçe malumdur. Ankara’da1992 yılında Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirvesi toplanmıştır. 2006 yılında ise dönemin KazakistanCumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev tarafından teşkilat haline getirilmesiönerilmiş olup, 3 Ekim 2009 tarihinde Nahcivan'da imzalanan Nahcivan Anlaşması ilekonsey olarak yapılandırılmıştır. 12 Kasım 2021 tarihinde düzenlenen 8. TürkDevletleri Teşkilatı İstanbul Zirvesi sırasında Türk Devletleri Teşkilatıolarak yeniden yapılandırılmıştır. Teşkilatın Genel Sekreterliğiİstanbul’dadır. Kasım 2021 tarihinde gerçekleşen İstanbul zirvesine ilk kezgözlemci ülke statüsünde katılan Türkmenistan 11 Kasım 2022'de gerçekleştirilen9. Türk Devletleri Teşkilatı Semerkant Zirvesi’nde tam üye olacağı duyurulmuş,KKTC ise teşkilata gözlemci üye olarak katılmıştır. Ayrıca Macaristan dakonseyin gözlemci üyesidir. Türkiye bütün bu jeopolitik ve jeostratejikgüçlü yönlerini eğitim ve kültür alanında da kullanarak nüfuz alanını genişletebilmesimümkündür. Türkistan bölgesindeki bağımsız Türk devletleri ile muhtariyetyönetimine sahip bölgelerdeki Türkler ile Osmanlı Devleti bakiyesi Balkanlar’dakive Kafkasya’daki Türklere yönelik eğitim faaliyetlerinin yoğunlaştırılmasıgerekmektedir. Ayrıca ortak kültürel miras üzerinden kimlik gelişi veişbirliğine yatkın hale getirme için de kültürel faaliyetler, işbirlikleri veeğitim faaliyetleri önemlidir. Ayrıca son dönemde kimi çevreler tarafındanOsmanlı Devleti’nin hâkimiyet veya egemenlik alanları olan Balkanlar, Kafkasya,Arap Yarımadası, Kuzey Afrika için kullandıkları Türk kültür coğrafyası da yineTürkiye’nin nüfuz alanını genişletmek açısından oldukça önemlidir. Türkiye21’inci yüzyılda Adriyatik’ten Çin Seddi’ne Altaylar’dan Afrika ortalarınakadar olan bölgede Türkiye’nin nüfuz alanını genişleteceği faaliyetler yapmakelzemdir. Elbette siyasi, askerî güç çok önemli ancak yumuşak güç olarakbilinen alanlarda çalışmak kalıcı nüfuz ve etki alanının tesis edilmesindeönemli katkı sağlayacaktır. Türkiye’nin özellikle uzaktan eğitim seçeneğinibütün bu coğrafyada faaliyete sokması, buralarla anlaşmalar yapmaları ve gerektek taraflı Türkiye üzerinden gerekse iş birliği içinde açılacak programlar,buralardaki eğitimli insan kaynaklarını genişletecek, aynı zamanda daTürkiye’nin nüfuz alanına da katkı sağlayacaktır. Öğrenci değişimleri, ya daikili anlaşmalarla yapılan ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığıüzerinden gelen öğlencilerin sayılarını artırmak, eğitim kalitelerini iyileştirmek,sosyal ve kültürel imkanları artırma yerinde olacaktır. Kültür Sanat alanıeğitiminde de yapılacak değişim ve paylaşımlar da yine Türkiye devletininyukarıda sayılan coğrafyada nüfuz elde edeceği en önemli zemin ortak geçmiş,kültür, inanç, sosyal hayat gibi sosyo kültürel alanlardır. Bu konulardaakademisyenlerin çalışmaları kadar önemli olacak bir diğer önemli konu dahayatın her alanındaki insanlara dokunabilmek ve bunda başarılı olabilmektir.Türkiye’nin uzaktan öğretim tecrübesi hem Türk dünyası içinde hem de Türklüğünve kültürünün etkilediği Balkanlar’ı Kafkasya ve Afrika ülkelerinin hepsindendaha tecrübelidir. Teknik ve bilimsel alt yapı çeşitliliği, ihtiyaçlarıbelirleme, hedefin tespiti gibi konular çözüldüğünde eğitim alanındaTürkiye’nin dokunmadığı bir bölge kalmayacaktır. Bu nedenle vakit geçirilmedengerek bağımsız programlar gerekse bağımsız Türk Devletleri ile ortak programlargeliştirip sisteme sokulmalı sağlıklı çalışması temin edilmelidir. Eğitim alanıgibi kültür sanat alanında da karşılıklı iş birliği yapılıp etkin etkiyisağlayacak projelerin hayata geçirilmesi lazımdır. Bu noktada Türk dünyasınınbağımsız ülkelerinin alanında iyi yetişmiş tiyatrocuları, sinema oyuncuları,müzisyenleri, geleneksel sanatlar ustalarının birbiri ile etkileşimlerinin yoluaçılmalı, karşılıklı tecrübe ve bilgi aktarımı yapılmalı. Bütün bunlar yadevletin bizatihi kendisi ve kurumları tarafından yapılacak, ya da devletindesteği ile özel girişimlerin imkânları ile yapılabilecektir. Bu konuda sadecebu çalışmaları destekleyecek bir bağımsız kurumun oluşturulmasında yararvardır. Yaygın nüfuz etkisi yaratacak veya bu etkiye temel oluşturacakçalışmalarla ilgili projeler burası tarafından desteklenmelidir. Belirlenecekamaç ve hedef dâhilinde bu projelerin uygulanması ve daha geniş alanaulaşmasına gayret gösterilmelidir. Bütün bu çalışmalar “dostlar alışveriştegörsün” şeklinde değil gerçekten hedefi gerçekleştirmeye yönelik samimiyettaşımalıdır. Türk dünyasında dilde birlik, Türk’ün avazının duyulduğu, ayağınıbastığı bölgelere gönül dilinde birlik, her ikisinde de fikirde ve işte birliğigerçekleştirmek önemlidir. Bu zordur, çok çaba gerektirir. Türkiye’nin veTürklerin bu zorluğu aşacağına ve bunun için gereken çabayı serf edeceğine hiçşüphemiz olmadı. Tarih bunu birçok kez teyit etmiştir. 21’inci yüzyıl Türklerinolacaktır. Merhum Gaspıralı İsmail Bey’in “Dilde, fikirde, işte birlik.” sözügerçekleşecektir. Çoğu gitti, azı kaldı.