TÜRK YÜKSEKÖĞRETİM SİSTEMİNİN MEZUN İSTİHDAM EDİLEBİLİRLİK GÖSTERGELERİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

11 Mart 2021 13:33 Prof. Dr.Ferudun SEZGİN
Okunma
2969
TÜRK YÜKSEKÖĞRETİM SİSTEMİNİN MEZUN İSTİHDAM EDİLEBİLİRLİK GÖSTERGELERİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

TÜRK YÜKSEKÖĞRETİM SİSTEMİNİN MEZUN İSTİHDAM EDİLEBİLİRLİK GÖSTERGELERİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Prof. Dr. Ferudun SEZGİN
Dr. Çiğdem ŞAHİN
Giriş
Türk millî eğitim sistemi içinde yükseköğretim giderek daha fazla önem kazanmaya başlamıştır. Bugün ulaştığı niceliksel büyüklüğün yanında, nitelik ve kalite açısından da kendini geliştirme çabası içindedir. Yükseköğretim Bilgi Yönetim Sisteminde paylaşılan güncel verilere göre Türkiye’de 129 devlet üniversitesi, 74 vakıf üniversitesi ve dört vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere toplam 207 yükseköğretim kurumu bulunmaktadır. Bu sayılara 175 binden fazla öğretim elemanı ve yaklaşık sekiz milyon öğrenci de eklenenince yükseköğretim sistemimizin geldiği niceliksel büyüklük daha iyi anlaşılmaktadır. Eğitimde nicelik ve nitelik birlikte anlam kazanan kavramlar olduğu için, Türk yükseköğretim sisteminin niceliksel büyüklüğünün değerli bir parametre ve gösterge olabilmesi için nitelik ve kalitenin de buna uygun olarak geliştirilmesi ve sürdürülmesi zorunludur. Yükseköğretimde nitelik arayışı, çok geniş bir çerçevede ele alınması gereken önemli bir konudur. Yeni nesil üniversite, araştırma üniversiteleri, bölgesel kalkınma odaklı üniversite, yükseköğretimde misyon farklılaşması ve ihtisaslaşma gibi kavramların gündeme geldiği günümüzde Türk yükseköğretim sistemi açısından nitelik ve kalite bakımından dikkate alınması gereken olgulardan biri de mezun istihdam edilebilirlik göstergeleridir.
Hizmet öncesi eğitim ve istihdam edilebilirlik, herhangi bir ülke için sosyal ve ekonomik kalkınmanın ana unsurlarındandır. Mezunların, istihdam kazanma ve seçtikleri mesleklerde başarılı olma olasılıklarını artıran bir dizi bilgi, beceri ve kişisel niteliklerle donatılması olarak tanımlanabilecek olan (Holmes, 2013; Yorke, 2006) mezun istihdam edilebilirliğinde vurgu, istihdamdan çok yetenek, beceri ve donanım üzerindedir. İş gücü piyasasının ihtiyaç duyduğu niteliklere sahip mezunlar yetiştirmek, yükseköğretim sistemlerinin en temel hedef ve öncelikleri arasındadır. Bu bağlamda, akademik programların en güncel ve talep gören mezun niteliklerini ve becerilerini kazandıracak şekilde tasarlanması ve zenginleştirilmesi hayati önem taşımaktadır. Dolayısıyla, yükseköğretim sistemlerinin öğrencilere mezun olduktan sonra etkin bir şekilde kullanabilecekleri becerilerin kazandırılmasını sağlamak amacıyla geliştirilmesi ve güçlendirilmesi gerekmektedir.
Mezun İstihdam Edilebilirliği
Yükseköğretim kurumları, geçmişte, hemen her ülkede, yalnızca belirli bir seçkin gruba hizmet veren ve sosyal sorumlulukları sınırlı olan (Gedikoğlu, 1991) kurumlar iken, zaman içerisinde küresel ve toplumsal dönüşümlerden etkilenmiş ve sorumlulukları ve amaçları daha kapsamlı hâle gelmiştir. Artık üniversitelerden bilgi toplumunun gereklerine uygun insan kaynağını yetiştirebilmesi için nitelikli, öğrencinin heyecanını koruyan, merak uyandıran dinamik bir eğitim sistemi kurmaları, araştırma ve geliştirme yoluyla teknolojik gelişime yön vermeleri, toplum ve sanayi iş birliği uygulamaları ile toplumsal ve ekonomik büyümeye proaktif katkı sağlamaları beklenmektedir (Şahin ve Alkan, 2016). Bu nedenle, ülkeler yükseköğretim sistemlerinde iyileştirme çalışmaları yapmış ve yapmaktadırlar. Bu çalışmalardan şüphesiz ki en kapsamlılarından birisi Avrupa’da ortak yükseköğretim alanı oluşturma çalışmasıdır. Bu çalışmanın başlangıcı, Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere’nin eğitim bakanlarının toplantısının ardından yayınlanan Sorbonne Bildirgesi’dir. Bu bildirgenin akabinde 1999 yılında Bologna Bildirgesi yayımlanmış ve Bologna sürecinin altı hedefi belirlenmiştir. Bu hedeflerden birisi de yükseköğretimde kalite güvencesi sistemlerinin oluşturulmasıdır. 2007 yılına kadar, Bologna sürecinde çeşitli bildirgeler yayımlanmış ve 2007’de, 46 ülkenin katılımıyla imzalanan Londra Bildirgesi’nde yer alan ana başlıklardan bir tanesi de “istihdam edilebilirlik” olarak belirlenmiştir. 2007 yılından günümüze, ülkelerin yükseköğretim bakanlarının bir araya gelmesiyle imzalanan bildirgelerde ve yükseköğretim ile ilgili raporlarda, mezunların istihdam edilebilirliğinin teşvik edilmesi önemli bir boyut olarak yer almaktadır. Dolayısıyla, istihdam edilebilirlik (employability), Bologna sürecinin gerçekleştirmek istediği reformlarda yer alan, aynı zamanda bu reformların sonuçlarından etkilenen bir kavram olarak görülmektedir. Mezun istihdam edilebilirliğini tanımlarken, Harvey ve Morey (2003), mezunların kendi kariyerlerini yönetmek için ihtiyaç duydukları ve çalışma hayatları boyunca öğrenmeye devam etmelerini sağlayacak becerileri vurgulamaktadırlar. Dolayısıyla istihdam edilebilirliğin, sadece “iş bulma” ile sınırlı olmadığı, bir yükseköğretim mezununun iş bulmasını veya mevcut bir kariyer içinde ilerlemesini sağlayacak nitelikleri ve uygulama yeterliklerini hizmet öncesinde azami düzeyde kazanmasını ifade ettiği söylenebilir. İşverenlerin ihtiyaç duyduğu niteliklerle, hizmet öncesi eğitimde kazandırılan nitelik ve becerilerin birbiriyle uyumlu olmasının gerekliliği, mezun istihdam edilebilirliğinin önemini bir kez daha vurgulamaktadır. Bu nedenle, hizmet öncesi eğitimin sağlayıcıları olan yükseköğretim kurumlarının paydaşlarla, işverenlerle iş birliği içerisinde olması ve hizmet öncesi eğitimin bireylere mesleklerini uygulamaya hazır hale gelmeleri amacıyla yeterli teorik ve pratik eğitim olanaklarını sağlaması gerekir.
Mezun İstihdam Edilebilirlik Göstergeleri
“Avrupa'da Eğitim ve Öğretim Sistemlerinin İzlenmesi İçin Yapısal Göstergeler” başlıklı EURYDICE (Avrupa Komisyonu Avrupa Eğitim Bilgi Ağı) Raporu, 2015 yılından beri Avrupa genelinde eğitim ve öğretim sistemlerinin politikalarındaki gelişmelere ilişkin veri sağlamaktadır. Bu raporda yer alan yapısal göstergeler, EURYDICE tarafından hazırlanan eğitim öğretime ilişkin farklı raporlardaki verilerin, Avrupa Komisyonu tarafından seçilerek bir araya getirilmesi yoluyla oluşturulmaktadır. Bu sayede her bir göstergenin derinlemesine analizi yapılabilmektedir. Mezun istihdam edilebilirlik göstergeleri bu raporda yer alan altı temel göstergeden birisidir. Diğer göstergeler ise; (i) erken çocukluk bakım ve eğitimi, (ii) temel becerilerin kazanımı, (iii) eğitim ve öğretimden erken ayrılma (okul terki), (iv) yükseköğretim ve (vi) öğrenim hareketliliği şeklindedir (European Commission, 2018).
Mezun istihdam edilebilirliği başlığı altında ise beş alt gösterge yer almaktadır: (i) iş gücü piyasası tahminleri, (ii) işverenlerin kalite güvence prosedürlerine katılımının gerekliliği, (iii) staj/uygulamalı eğitim etkinliklerinin teşvik edilmesi, (iv) yükseköğretim öğrencileri için kariyer rehberliği ve (v) mezun izleme anketlerinin sistematik olarak kullanımı. Bu göstergelerden “iş gücü piyasası tahminleri”, bir ekonomide orta veya uzun vadede beklenen istihdam sayısı ve bu istihdamların sağlanması için gereken özel beceri veya yeterlilikleri ön görmeyi ifade etmektedir. Nitelik ve nicelik açısından arz-talep dengesinin sağlanması açısından bu tahminlere ilişkin ön görülerin yapılması önemlidir. Bu gösterge, özellikle eğitim otoritelerinin ve paydaşların, iş gücü piyasası tahminlerinden elde edilen bilgileri sistematik olarak kullanıp kullanmadıklarına dair veriler sunmaktadır. İşverenlerin kalite güvencesine katılımının gerekliliğine ilişkin gösterge, yükseköğretim kurumlarının istihdam edilebilirlik performanslarını izleme ve değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Kalite güvencesi yoluyla, Eğitimde karar alıcılar iş gücü piyasasının ihtiyaçlarına cevap vermeye teşvik edilebilir. Bu yaklaşımla, eğitim-öğretim programları, mezunlara iş yerinde ihtiyaç duydukları becerilerin kazandırılacağı şekilde düzenlenebilir. Bu gösterge, işverenlerin yükseköğretimde kalite güvencesine dâhil olmaları gerekip gerekmediğine ilişkin verileri sağlamaktadır. Göstergelerden bir diğeri olan staj ya da uygulamalı eğitim etkinliklerinin teşvik edilmesi, işverenler tarafından talep edilen becerilerin hizmet öncesinde mezunlarca kazanılmasını vurgulaması bakımından istihdam edilebilirliği artırmada önemli bir unsur olarak kabul edilmektedir. Bu gösterge, yükseköğretim kurumlarında eğitim programlarının bir parçası olarak staj veya uygulamalı eğitim faaliyetlerine yer verilmesinin teşvik edilip edilmediğine yönelik veriler içermektedir. Kariyer danışmanlığı hizmetleri, öğrencilerin iş bulmak için ihtiyaç duydukları iş bulma becerilerini kazanmalarına yardımcı olabilir. Nitekim, istihdam edilebilirlik bağlamında yüksek öğretim kurumlarının önemli bir rolü, mezunlara iş bulmalarını sağlayacak iş becerileri kazandırmaktır. Söz konusu gösterge, kariyer rehberliğinin tüm yükseköğretim öğrencileri için mevcut olup olmadığını göstermektedir. Mezun izleme anketleri, yükseköğretim mezunlarının istihdam durumlarını ve kariyerlerini takip etmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, bu anketlere dayanarak mezunların bireysel özelliklerinin ve katıldıkları yükseköğretim programının göreceli etkileri üzerine analizler yapmak mümkündür. Bu analizler yükseköğretim kurumlarının öz-değerlendirmelerinde de kullanabilecekleri veriler sağlayabilir. Dolayısıyla, bu gösterge, mezun izleme anketlerinin eğitim otoriteleri tarafından sistematik olarak kullanılıp kullanılmadığını incelemektedir. Mezun istihdam edilebilirlik göstergeleri, Avrupa Birliği’ne üye ülkeler de dâhil olmak üzere pek çok ülke açısından karşılaştırılabilir veriler sunmaktadır.
Sonuç
Türk millî eğitim sisteminin önemli bir parçası olarak yükseköğretim kurumları çağın gereklerine uygun şekilde kendilerini geliştirmek ve dönüştürmek zorundadır. Bu değişim ve dönüşüm sürecinin başarısı ise büyük ölçüde yerel ve küresel eksende bir yükseköğretim sisteminden beklentilerin neler olduğunun doğru anlaşılabilmesine bağlıdır. Bu bağlamda, Avrupa eğitim sistemleri ve Türkiye açısından karşılaştırılabilir göstergeler sağlayan çalışmaların incelenmesi ve bu çalışmaların sonuçlarına ile oluşturulan göstergelere göre daha nitelikli bir yükseköğretim sisteminin kurgulanması ve sürdürülmesi adına özgün ve millî modeller üretilmesi için gerçekleştirilen çabalar desteklenmelidir. Avrupa’da Eğitim ve Öğretim Sistemlerinin İzlenmesi İçin Yapısal Göstergeler 2018 Raporu’nda, AB üyesi ülkeler ile Bosna Hersek, İsviçre, İzlanda, Lihtenştayn, Karadağ, Makedonya, Norveç, Sırbistan ve Türkiye olmak üzere çok sayıda ülkenin verileri karşılaştırıldığında, Türkiye’de mezun istihdam edilebilirlik göstergelerinden kariyer danışmanlığı hizmetinin mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Diğer göstergelerden iş gücü piyasası tahminleri 18 ülkede, işverenlerin kalite güvence prosedürlerine katılımının gerekliliği 24 ülkede, staj/uygulamalı eğitim faaliyetlerinin teşvik edilmesi 13 ülkede, yükseköğretim öğrencileri için kariyer rehberliği Türkiye ile birlikte 32 ülkede, mezun izleme anketlerinin sistematik olarak kullanımı ise 16 ülkede uygulanmaktadır. Raporun sonuçlarından da anlaşılacağı üzere, her biri ayrı önem arz eden göstergelerin Türkiye’de de daha etkili ve sistemli bir şekilde uygulanabilir olması gerekmektedir. Yükseköğretimde niteliğin artırılmasına yönelik, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından 2018 yılında başlatılan “Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporları” çalışmasında yer alan beş ana başlıktan “eğitim ve öğretim” ve “topluma hizmet ve sosyal sorumluluk alanları” başlıkları EURYDICE raporunda yer alan mezun istihdam edilebilirliğine dair göstergelerin içeriklerine benzerlik göstermektedir. Türkiye’de mezun istihdam edilebilirlik göstergelerine ilişkin doğrudan ve dolaylı olarak sürdürülen çalışma ve birikimin bir sonucu olarak önemli bir deneyim söz konusudur. Türk yükseköğretim sistemi mezun istihdam edilebilirlik göstergeleri bağlamında nitelik geliştirici çalışmalarını artan bir hız ve azimle sürdürmelidir. Dolayısıyla, yükseköğretim sistemimizde niteliğin geliştirilmesi ve mezun istihdam edilebilirliği açısından sistemin yapısal ve yönetsel süreçlerinin güçlendirilmesi bir öncelik olarak algılanmalıdır. Politika yapıcıların, yükseköğretim politikalarını düzenlerken bu hususu daha fazla dikkate almaları önerilebilir. Sonuç olarak, nitelikli ve istihdam edilebilir bireylerin yetiştirilmesi yükseköğretimin temel amaçlarındandır.
Kaynakça
European Commission/EACEA/Eurydice. (2018). Structural indicators for monitoring education and training systems in Europe – 2018. Eurydice Report. Luxembourg: Publications Office of the European Union.
Gedikoğlu, T. (1991). Çağdaş yükseköğretim: Önemi, sorumlulukları, planlı değişim ve yönetim. Eğitim ve Bilim, 15(81), 20–28.
Harvey, L., & Morey, A. (2003). Enhancing employability, recognising diversity. London: London Universities UK and Higher Education Careers Services Unit.
Holmes, L. (2013). Realist and relational perspectives on graduate identity and employability: A response to Hinchliffe and Jolly. British Educational Research Journal, 39(6), 1044–1059.
Şahin, M. ve Alkan, M. R. (2016). Yükseköğretimde değişim dönüşüm süreci ve üniversitelerin genişleyen rolleri. Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi, 5(2), 297–307.
Yorke, M. (2006). Employability in higher education. In E. Froment, J. Kohler, L. Purser, & L. Wilson (Eds.), EUA Bologna handbook: Making Bologna work (part 1.4–1). Berlin: Raabe.
Yükseköğretim Bilgi Yönetim Sistemi. (2020). Yükseköğretim Kurulu Yükseköğretim Bilgi Yönetim Sistemi. https://istatistik.yok.gov.tr/ adresinden alınmıştır.