“fena fi’d-devle ve’l mille”
(devlet ve millet kavramında erimiş yok olmuş)[1]
TÜRKLERDE DEVLET FELSEFESİNİN TEMELİ
(DEVLET-İEBED MÜDDET)
Gazi KARABULUT*
Türk Dil Kurumu, Devleti “toprak bütünlüğüne bağlı olaraksiyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık”[2] şeklinde tanımlıyor.
Thomas Hobbes, devleti Leviathan canavarınabenzetirken, Max Weber ise devletin meşru şiddet kullanma aracı olduğunu ifadeetmiştir.
Geçmişten günümüze oldukça farklı devlet tanımına rastlarız.
Andrew Heywood “Devletkurumunun oluşmasına yol açan etkenlerin başında tarım devrimi gelir. Özellikle Asya'daki tarım topluluklarının topluluk üzerindebir devlet olgusunu ilk olarak oluşturduğu söylenebilir.”[3]
Devlet anlayışı, Rousseau, Hobbes ve Locke tarafından toplumsalsözleşmenin sonucu şeklinde bir felsefeyle açıklanmıştır.[4]
Devleti oluşturan temel unsurları; insan, egemenlik ve ülke unsurları ileizah edilebilir.
Eğer devleti oluşturan unsurlar bunlar ise hukuki olarak şöyle bir tanımmümkün olacaktır.
“Sınırları belli bir coğrafya üzerinde şekillenmiş, yönetim tarzı belliolan bir organizasyon.”
Türklerde de göçebe hayatın son bulduğu ve tarım toplumuna geçiş süreciincelendiğinde devletleşme, kurumsallaşmayı da beraberinde getirmiştir. UygurTürk Devleti incelendiğinde bu durum somut bir şekilde ortaya çıkar. Bunarağmen Türklerde devlet geleneği, yazılı olmayan kurallar yani töre üzerindentarih sahnesine çıktığı andan itibaren varlığını ortaya koymuştur.
Yabancı kaynaklar da konargöçer bir hayat süren Türklerin, Altay Dağlarıçevresinde yaşam süren Göktürklerin, 552 yılında Bumin Kaan önderliğinde birkonfederasyon[5] kurduğunu yazar. Yine, Türk devlet geleneği ile ilgili temel yaklaşıma Kutadgu Bilig’de de karşılaşırız.Orada Hâkimiyetin, beye Tanrı tarafından verildiği kaydedilir.[6] Bu durum,Türk devlet felsefesinin sürekliliğini göstermesi açısından ve Devletindevamlılığı bakımından önemlidir. Devlet sürekliliği açısından bakıldığındaTürklerin aynı Tanrı’ya inanıyor olmaları ve Tanrı’nın, hâkimiyetin güvencesigörülmesi, siyasi otoritenin devlet anlayışını, konumunu oldukçagüçlendirmektedir. Hâkimiyetin Tanrı’dan alınmış olduğuna dair inanç, KutadguBilig’de gayet net bir şekilde ortaya konmaktadır.
“Tanrı fazlı ile sana ne kadar iyilik etmiştir…Kalabalık halk üzerine seni hâkim kıldı; dilek ve arzularını verdi vefermanlarını yürüttü… Tanrı kullarını sana muhtaç etti.”[7]
İşte bu inançdevletin kıyamete kadar devam edeceği düşüncesini inşa etti. Oğuz Kaan’a atfedilen “Gök çadırımız, güneşbayrağımız olacaktır.” sözü devletin cihana hâkim olacağı ve bu devletinsonsuza dek süreceği inancının işaretidir.
“Tanrı tarafından hükümdara verilen görevin amacıyeryüzünde adâleti hâkim kılmaktır. Bununla ilişki içerisinde, devlet; ‘dünyadevleti’ olarak düşünülmüştür. Bunun en önemli sonucu, siyasî otoriteye itaatedenlerin tümünün bu devletin ‘vatandaşı’ sayılması olmuştur. Böyleceayırımcılık engellenmiş ve bu durum Türk devletlerinin büyüme nedenlerindenbiri olmuştur.”[8]
“Devleti EbedMüddet” yaklaşımını yakın tarihimizde en iyi izah eden isimlerin başında hiçşüphesiz ki Dündar Taşer gelir. Ziya Nur Aksun’un, Dündar Taşer’ingörüşlerinden oluşturduğu “DündarTaşer’in Büyük Türkiye’si” adlı çalışmasında onun devlete bakışını anlattığışu bölüm Taşer’in Devlet-i Ebed Müddet idealine verdiği önemi göstermesibakımından gayet dikkat çekicidir.
“Nitekim o, hareketlerinde, çok yüksek olan büyükdevlet ve millet düşünce ve kavrayışına dayanırdı. Bu düşünce ve kavrayış iseiçi boş kavramlara yaslanarak çalışmaz; tarihten çıkan, sağlam ve değişmezverilere dayanırdı. Bu yüzden konuşmalarında, daima tarihe gider gelir;günümüzdeki olayları geçmişteki kökenlerine yaslayarak, geleceğe ait hükümlerçıkarırdı. Onun çıkardığı bu hükümleri de yeni olaylar pekiştirirdi. Busebeple, uzak görüşlü ve olayları derinlemesine değerlendiren bir adam olarakgörünürdü. Ona bu çok yüksek kavrayışı, büyük devlet ve millet bilinci ile (fenafi’d-devle ve’l mille) olmuş (devlet ve millet kavramında erimiş yok olmuş) birbüyük ‘devlet adamı’ demek doğrudur. Evet, devlet ve millet kavramlarındaerimiş; bunlardaki büyük ölçü ve sırlara ermiş bir adam: Bir devlet ve milletvelisi (ermişi).” [9]
Ziya Nur Aksun’un,Dündar Taşer ile ilgili kullandığı “Fena fi’d-devle ve’l mille.” ifadesiaslında Devlet-i Ebed Müddet ülküsünü anlatan en somut kavram desek hiç deyanlış olmaz. Tasavvufi bir kavramı devlet ve millete bakışa giydiren terim,devlet ve millet için sergilenecek tutumu en ince detayına kadar anlatmayayetiyor. Devlet ve millet içinde kaybolmak, onlar için varlığını feda etmek.Elbette, böylesine karşılıksız bir anlayışın tarihten getirdiği devlet vemillet şuuruna sahip olmak büyük bir tarih ve millet bilincini taşımaklaaçıklanabilir. Devlete böyle bir anlam yükleyen anlayış doğal olarak, onu ebedekadar yaşatmayı da ülkü edinir. İşte bütün bu yaklaşımlar ışığında, devletinvarlığı, ilahi bir misyon olarak değerlendirilir. Bu misyon Allah’ın ordusuanlayışını benimseyen bir milletteki devlet telakkisini ortaya koyar. Hâli ileböylesine vazifesi olan bir milletin Devlet-i Ebed Müddet ülküsüne sahip olmasıgayet doğaldır.
Türkler kendilerini dünyayı yönetmek ve bunu da Tanrı adına yapmaklagörevli olduklarına inandıkları için Devlet-i Ebed Müddet denilen bir anlayışla adaletli birdevlet anlayışına sahiptir. Devlet-i Ebedi Müddet, Türk devletinin başındakiBey’in şahsında bütünleşen “bilgelik, alplik ve erdemlilik” esasında devam edendevletin kıyamete kadar sürmesi anlamını taşır.
Eğitimci Yazar
[1] Ziya Nur Aksun, Dündar Taşer’in Büyük Türkiye’si, syf, 16Ötüken Yayınları,1974, İstanbul.
[2] Türk Dil Kurumu sözlüğü, s, 14,Ankara, 2005.
[3] AndrewHeywood, Siyaset, Say. 126, 127, Adres Yayınları, Ankara.
[4] FranzOppenheimer, Devlet, s, 29 Phoenix Yay, 2005.
[5] Rene Grousset, Steplerİmparatorluğu, s. 97, TTK Yayınları, 2011.
[6]Arat, Reşit Rahmeti, Kutadgu Bilig I:Metin, 3. bsk., Ankara, TDK, 1991.
[7]Arsal, Sadri Maksudi, Türk Tarihi ve Hukuk, İÜ Hukuk Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1947.
[8]Yılmaz Gökhan, Kutadgubilig Felsefe-Bilim Araştırmaları Dergisi, Sayı:9, Mart 2006,s. 75-79
[9] Ziya Nur Aksun, DündarTaşer’in Büyük Türkiye’si, syf,16 Ötüken Yayınları,1974, İstanbul