Devlet Bahçeli, MHP’den ayrılanlara Adana’dan Çağrı Yaptı:
"ARAMIZDAN KOPAN ÜLKÜCÜLERLE HELALLEŞMEYE HAZIRIM”
Hazırlayan: AHHEM DENİZ AĞCA
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin 50. kuruluş yıl dönümü için gittiği Adana'da yaptığı tarihî konuşmada MHP'den ayrılanlara "yuvanıza dönün" çağrısında bulunarak, artık üç hilalin altında toplanma zamanının geldiğini bildirdi.
Bahçeli, "Aramızdan bir şekilde kopup giden, samimi pişmanlık yaşayan, yuvasının özlemini çeken her dava arkadaşımla helalleşmeye hazırım. Onlara sadece kapımızı değil, gönlümüzü de açıyorum. Samimi çağrımı tekrarlıyorum. 9 Şubat 1969'dan 9 Şubat 2019'a kadar geçen 18 bin 262 günde herhangi bir sebepten dolayı küsen, kızan, kırılan kardeşlerime diyorum ki; kavuşmak için vazgeçilmez yeminle 50 yıllık emanet hepimize yetecek. Gelin millî bekamızın bu zamanki mücadelesine katılın. El birliği yapalım, ülkü birliği yapalım; ne kadar iş birlikçi ve terör sevici varsa yakalarından tutalım." dedi.
Bahçeli, MHP genel başkan yardımcıları, milletvekilleri ve tüm yöneticilerinin katılımıyla, MHP'in 50. yıl dönümü kutlamaları kapsamında TÜYAP Adana Fuar Alanı'nda düzenlenen törene katıldı.
Törende, AK Parti adına Parti Sözcüsü Ömer Çelik ile AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Jülide Sarıeroğlu da hazır bulundu.
Fuar alanı ve çevresini dolduran mahşeri bir kalabalığa hitap eden Bahçeli, kutlamalara katılanlara teşekkür etti.
"Partimizin 50. yılı kutlu olsun. Niyaz ederim ki tarihî varlığımız, haklı bahtiyarlığımız ebedî olsun." diyen Bahçeli, kutlama programı için Adana'ya gelirken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisini telefonla aradığını söyledi.
Bahçeli, "Sayın Cumhurbaşkanı şahsımı telefonla arayarak Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesinin ismini Alparslan Türkeş Üniversitesi olarak değiştirmeyi düşündüklerini ifade etmiştir. Partimizin 50. kuruluş yıl dönümünü kutladığımız bugünde, böylesi heyecan verici bir düşünce, MHP mensuplarını ve dava arkadaşlarımızı ziyadesiyle memnun etmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı'nın böyle bir düşünce ve tasarrufu 50. kuruluş yıl dönümümüz için müstesna ve muazzez bir armağan olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanı’mıza hep birlikte, ayakta takdir, tebrik ve teşekkürlerimi sunuyorum." diye konuştu.
Konuşmasında birlik, beraberlik ve kardeşliğin öneminden bahseden Bahçeli, şunları kaydetti:
"Allah'a şükrediyorum ki 9 Şubat 1969'dan tam 50 yıl sonra yine aynı yerdeyiz, yine aynı çizgideyiz, yine aynı iradenin izindeyiz. Dile kolay bir ülkünün peşinde 50 yıl geçti, kopan takvim yaprakları sarardı, yıllar yılları kovaladı, ömürler su gibi akıp gitti. Elden ele aktarılan, dilden dile anlatılan, gönülden gönüle akıtılan vazgeçilmez yeminle 50 yıl geride kaldı. Böyle bir şubat ayıydı, tarih yine 1969'un 9 Şubatı'ydı, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisinin olağanüstü kongresi Adana'da toplanmıştı. Bir karar verilecekti, bir adım atılacaktı, bir hareket başlayacaktı. Merhum Başbuğ’umuz 50 yıl önce bugün, Türkiye'nin şanlı geleceği için yeni bir başlangıcı, yeni bir çağı, yeni bir Ergenekon'u müjdeliyordu.
Kutlu bir doğum gerçekleşiyor, kaynağını Türk-İslam ülküsünde bulmuş Türk milliyetçiliği fiile geçiyordu. 1919 Samsun'undan 50 yıl sonra yeni bir yürüyüş başlıyor, yeni bir meşale yanıyordu. Ne mutlu ki 9 Şubat 1969'da partimizin ismi Milliyetçi Hareket Partisi olmuştu. Amblemlerimiz üç hilalin mührüyle oluştu."
BİZ 50 YILDIR BU BEDHAHTLARLA MÜCADELE ETTİK
Devlet Bahçeli, MHP'nin 50. yıl dönümünün hayırlı olmasını temenni ederek, "Partimizin 50. yılı kutlu olsun. Niyaz ederim ki tarihî varlığımız, haklı bahtiyarlığımız ebedi olsun." diye konuştu.
Vazgeçilmez yeminle 50 yıla eriştiklerini, bu geçen zamanda vatan sevgisinin kefili olduklarını belirten Bahçeli, "Beyaz Türk-zenci Türk" ayrımının maksatlı olduğunu, Türkiye'de hiç kimsenin ikinci sınıf insan şekilde tabir edilemeyeceğini vurgulayarak şunları söyledi:
"Bugün de kan aynı kandır, fıtrat değişmemiş, fikir değişmemiş, fiilî mücadele değişmemiş ve tıpatıp aynı noktada düğümlenmiştir. Tarihimizle kavgalı, milletimizle mesafeli, değerlerimizle arası açık sözde aydınlar, sözde siyaset mühendisleri, çürük demokrasi havarileri için elbette ne söylense beyhudedir. Onlar Türkiye’nin kuyusunu kazmakla meşgul olan köksüzlerdir. Onlar değişim çığlığı atarken aslında teslimiyet ve yabancılaşmayı kelime ve kavram oyunlarıyla öven ve temenni eden ihanet lobisidir. Biz 50 yıldır bu bedhahlarla mücadele ettik."
TÜRKİYE'NİN BEKASI İÇİN BEKÇİ OLMAYA HAZIRIZ
MHP Lideri Devlet Bahçeli, 31 Mart 2019 Yerel Seçimlerini bir beka imtihanı olarak değerlendirdiklerini belirterek konuşmasına şöyle devam etti:
"Bugünkü nöbet bizdedir, bugünkü nöbetçiler felaketler karşısında celadet anıtı gibi yükselen Milliyetçi-Ülkücü Harekettir. Bu nöbete girenlere utanmadan 'bekçi' diyorlar. Akıllarınca alay edip aşağılamaya çalışıyorlar. Ancak battıkça batıyorlar, çakıldıkça un ufak oluyorlar. Bekçilik şerefli bir vazifedir. Sabırla beklemek, sebatla nöbet tutmak onurların en onurlusudur. Büyüklük Allah'a mahsustur, ne var ki milletse mevzu bahis, hayattan geçmeyen, ruhunu teslim etmeyen namerttir. Millî bekaysa konu, canımızın ne ederi, cananımızın ne değeri var, bin defa feda olsun. Eli titreyenin, tereddüt geçirenin billahi kanı kurusun. Bize 'Saray bekçisi.' diyen Kılıçdaroğlu'na gerçekten acıyorum, perişanlığına üzülüyorum. O da biliyor ki Türkiye'nin bekası için bekçi olmaya hazırız. O da görüyor ki Türk milletinin bekası için bekçilikse bize düşen seve seve yaparız. Allah'tan emperyalizmin piyonu değiliz. Allah muhafaza, terör örgütlerinin taşeronluğuna heves etmiyoruz. YPG’ye 'vatanlarını savunanlar', hendek kazan teröristlere 'arkadaş' demiyoruz. 15 Temmuz’a 'tiyatro' diyen alçalmanın muhatabı değiliz. Evet, bekçiyiz, kalpleri imanla çarpan vatan bekçileriyiz. Evet, bekçiyiz, vatan ve millî bekanın nöbetini, uğruna 'ha ekmek yemişiz ha kurşun' adanmışlığıyla tutuyoruz."
ZEKÂ SORUNU VAR DİYENLER HİLKAT GARİBELEİRDİR
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na, "CHP’nin mirasını yiye yiye kuşa çeviren bela mıdır, cefa mıdır, heba olmuş bir siyaset enkazı mıdır?" diyerek tepki gösteren Bahçeli, "Bu zihniyet sahipleri mazideki ihtişamdan utanan sefillerdir. Utançları daha sonra unutkanlığa dönen gafillerdir. 'Beka sorunu değil, zeka sorunu.' var diyen hakikat katilleri, hilkat garibeleridir." dedi.
Bahçeli, 15 Temmuz 2016'da dehşet verici bir gece yaşandığını hatırlatarak, FETÖ iblisinin silaha davrandığını, bombayı kuşandığını, işgale teşebbüs ettiğini vurguladı.
Bahçeli, şunları kaydetti:
"Türk tarihinde yaşanan ihanetlerin en şiddetlisiydi. Millî bekamız ağır bir saldırıya maruz kalmıştı. Tarihî 'Şark Meselesi' tekrar masaya koyulacaktı. Anadolu karanlığa gömülecek, Türk milleti birbirine düşecek, Mütareke yıllarından daha ağır bir manzara karşımıza çıkacaktı. Tarih şuuruyla hareket ettik, millî sorumluluğumuzun gereği neyse onu yaptık. Türk milleti sevdalılarını beka nöbetine çağırmıştı. Bu çağrı Çanakkale’yi geçilmez yapan çağrıydı. Bu çağrı ölürsem şehit, kalırsam gazi inancının tezahürüydü. 7 Ağustos Yenikapı buluşmasının ana çatısı beka hissiyatıydı."
Bahçeli, küresel emperyalizm Türkiye'nin üstüne geldiğini, köşeye sıkıştırmak için kurgular yaptığını dile getirdi.
"Pensilvanyalı kardinal, arkasındaki Trump, FETÖ sığınağı diğer ülkeler Türkiye’nin zaaf anını kolluyorlardı." ifadesine yer veren Bahçeli, şöyle devam etti:
"İş başa düştü, tarihî görev cumhurun iradesine tevzi ve teslim edildi. Cumhur ittifakı bu şekilde doğdu. Türk milleti 16 Nisan Halk Oylamasıyla Cumhuriyet tarihinde yeni ve üçüncü bir sayfa açtı. 24 Haziran Cumhurbaşkanı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri ile Türkiye resmen yeni bir hükûmet sistemine geçiş sağladı. Partimize olmadık saldırılar yapıldı. Âdeta siyasi lince uğradık, sanki ölüm fermanımızı ilam ettiler. 1 Kasım’dan sonra başlayan hain akın, 24 Haziran öncesinde zirveye çıktı. 7 Haziran 2015 Seçimlerinden sonra yine Kılıçdaroğlu’nun FETÖ-PKK mihmandarlığında planladığı tuzağı tam merkezinden bozduğumuz için 1 Kasım 2015’ten sonra başımıza gelmedik kalmadı. Kötüden iyi çıkarmak için tezgah kuruldu. İhanete irade kılıfı geçirmek için akla hayale sığmayan iğrençlikler sahnelendi. Paradigma değişikliği parolasıyla duyguları istismar edilmiş arkadaşlarımızdan imzalar toplandı. Olağanüstü kurultay fırtınası koparıldı. 'İktidar olacağız.' diyerek tarlalarda toplaşıp siyasi şovlar yapıldı. Ne günlerdi ne büyük bir trajediydi, tam bir imha operasyonuydu."
İP, KANDİL'E BAĞLANDI, HDP'YE ULANDI, CHP'YE DOLANDI
Bahçeli, MHP’yi tellere asmak, tarihsel hüviyetini yok etmek, ahlaki ve fikrî omurgasını kırmak, Ülkücüyü ülküsünden ayırmak için korsan kurultaylardan siyasi kundakçılığa kadar her şeyin yaşandığını hatırlatarak, "Geldiğimiz bugünkü aşamada İP, Kandil’e bağlandı, HDP’ye ulandı, CHP’ye dolandı, Pensilvanya’yı çoktan dolaştı. Üstelik CHP-İP-HDP-ÖDP zillet ittifakı, aziz Ülküdaşlarımı 12 Eylül’den sonra kurulan zulüm mahkemelerinde inim inim inleten bir işkencenin oğlunu İzmir’den Büyükşehir Belediye Başkan adayı gösterdi. İP’in başkanı buna tam destek verdi. 'Babadan oğla suç geçmez' diyerek telaşını gizlemeye heves etti." dedi.
12 Eylül Dönemi'nde Mamak Cezaevi'nde Ülkücülere işkence ve zulüm yapan Savcı Nurettin Soyer’in oğlu Tunç Soyer’e yönelik eleştirilerde bulunan Bahçeli, şunları belirtti:
"Tunç Soyer'in hayatı boyunca yediği önünde, yemediği ardındaydı. Bir eli yağda, diğeri baldaydı. Gelin görün ki 12 Eylül’de çarmığa gerilen, gözleri bağlanan, askıda günlerce işkence gören Ülküdaşlarımın çocukları yıllarca devlet hizmetine bile alınmadı. Haksız ve hayâsız şekilde sabıka kayıtları yıllarca sakıncalı gösterildi. Ne öğretmen olabildiler, ne hâkim, ne savcı. Ne polis olabildiler, ne subay, ne bürokrat. Ne işe girebildiler ne de iş kurabildiler. Hani babadan oğla suç geçmiyordu? Ey zalimler, size gelince geçmeyen, bize gelince kurşun gibi deldi de geçti."
Devlet Bahçeli, 12 Eylül’ün hemen sonrasında aradıkları Ülkücüleri bulamayanların babalarını aldığını, annelerine eziyet ettiklerini, kardeşlerini sorguladıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Hani babadan oğla suç geçmezdi? Yürekleri varsa konuşsunlar, cesaretleri varsa itiraf etsinler. C-5’te en adi insanlık suçları işlendi. Mamak’ta vicdan rafa kaldırıldı. Malum şahsa sorarım, Ülkücülüğün abinden geçerken bir şey olmuyor da suç babadan oğla geçerken mi sorun çıkıyor?
Bu tenakuz değil mi, akıl tutulması değil mi? Suçun babadan oğla geçip geçmediğini 12 Eylül’den sonra Soyer işkencesine uğrayan kahramanlarımıza sorsunlar. Mahşer günü, Nurettin Soyer işkencesinde şehit düşen, sonra da intihar süsü verilen Ülküdaşımız Bekir Bağ’a sorsunlar. Sefa Nar’ı, Dürüst Oktay’ı, Zeki Kaman’ı, elbette Nurettin Soyer’i bir parça insanlığı, biraz vicdanı biraz da vefası kalmış o günlerin tanıklarına sorsunlar da zalim kimmiş, cani kimmiş, gaddar kimmiş, barbar kimmiş, işkenceci kimmiş ibretiâlem için öğrensinler. Be hey Vandallar, masumlara elektrik verip felaketi yaşatırken, mahdumlarınız geziyor, tozuyor, eğleniyor, gül gibi geçinip gidiyordu. Mazlum Ülküdaşlarımız tecritte çürümeye girerken, Nurettin Soyer’in oğlu sıcacık yatağına giriyordu. Bu mudur adaletiniz? Bu mudur insanlığınız? Bu mudur sizin adamlığınız?"
ÇİLEYİ ÇEKEN BİZİZ, BEKAYI DERT EDEN BİZİZ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Zulüm Savcısı Nurettin Soyer aralarında Başbuğ’umuzun da bulunduğu yaklaşık 220 Ülküdaşımıza idam cezası isterken, hiç mi dudağı titremedi hiç mi bu kadarı fazla diyemedi?" diye sorarak, şu değerlendirmede bulundu:
"Biz yıllarca ses çıkarmadık, ne yapalım devlet de bizim, ordu da bizim, kader de bizim dedik. Gözyaşlarımızı içimize akıttık, metanet ve vakarımıza sığındık. Sızlanmadık, şikâyet etmedik. Babasıyla gurur duyan Tunç Soyer ismine rıza göstermemizi de hiç kimse beklemesin. Babadan oğla suç geçmez diyenler bilsinler ki, Anadolu’yu fetheden ecdadımızın hesabını bin yıldır Türk milletinden sormaya çalışıyorlar."
Bahçeli, 1915 Olaylarını hatırlatarak, "1915 Olaylarının intikamını almak için her imkânı kullanmıyorlar mı? Mesela Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un en son yaptığı gibi, sözde soykırımı anma günü ilanlarıyla devamlı milletimizi haksız, ahlaksız ve alçak şekilde suçlamıyorlar mı? Çileyi çeken biziz, bekayı dert eden biziz. İşkenceleri nasıl unuttuk sayalım, işkencecilere, cellatlara nasıl göz yumalım? Biz unutsak vicdan unutur mu? Vicdan unutsa millet unutur mu? Millet unutsa Allah unutur mu?" dedi.
CHP-HDP-İP-ÖDP-PKK-FETÖ ittifakının netleştiğini dile getiren Bahçeli, şunları kaydetti:
"Zilletin taşları iyice yerli yerine oturmuştur. Kılıçdaroğlu’nun siyasi tükenişine çok az kalmıştır. 'Nurettin Soyer’e hakkını yemeyelim, başarılı bir hukukçudur.' sözlerinin cürüm ve ceremesine demokratik olarak katlanacağı günler yakındır. Yara kaşımaktan bahsedenler saptırmasın, bizim derdimiz, söylediğimiz 12 Eylül öncesi karanlık yıllar, ideolojik cepheleşmeler, kanlı olaylar değildir. Bizim meselemiz cunta mahkemelerindeki haksızlıkları, insafsızlıkları, şerefsizlikleri ve bunların faillerini afişe etmek, milletimizi bilgilendirmektir. Babasıyla gurur duyan Tunç Soyer’e devrimcilerin de söyleyeceği söz mutlaka vardır ve olmalıdır. Acının rengi yoktur, gözyaşının ideolojisi yoktur, insanlığın sağı solu yoktur. Siyasetçi olmadan, belediye başkanı olmadan, bakan olmadan, milletvekili olmadan önce insan olmak, adam gibi adam olmak lazımdır."
ARTIK ÜÇ HİLALİN ALTINDA TOPLANMA ZAMANI GELMİŞTİR
MHP Lideri Bahçeli, "üç hilalin" altında toplanma zamanı olduğuna işaret ederek, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
"50. yıl münasebetiyle diyorum ki aramızdan bir vesileyle kopup giden, gözü üç hilalde kalan, 'Bir hatadır yaptık.' diyen, samimi pişmanlık yaşayan, yuvasının özlemini çeken, 'Ülkücü Ülkücünün kurdu değil yurdudur.' diyen her kardeşimle, her dava arkadaşımla helalleşmeye hazırım. Onlara sadece kapımızı değil, gönlümüzü de açıyorum. Samimi çağrımı tekrarlıyorum. 9 Şubat 1969’dan 9 Şubat 2019 tarihine kadar geçen on sekiz bin iki yüz altmış iki günde herhangi bir sebepten dolayı küsen kızan kırılan kardeşlerime diyorum ki kavuşmak için 'Vazgeçilmez Yeminle 50 Yıllık' emanet hepimize yetecek, ülkümüz hepimizi kucaklaştırmaya kâfi gelecektir. Gelin millî bekamızın bu zamandaki mücadelesine katılın, el birliği yapalım, güç birliği yapalım, ülkü birliği yapalım, ne kadar iş birlikçi ve terör sevici varsa akalarından tutalım. Türkiye’ye sahip çıkalım. Yaşanmadık bir şey kalmadı. Türkiye içte ve dışta büyük bir tehdidin kapanında. Türkiye siyasi, sosyal ve ekonomik çembere alınmış.
Millî bekamız bıçak sırtında, millî güvenliğimiz diken üstünde. Ya istiklal kararında olacağız, ya imhaya razı geleceğiz. 'Ya beka ya da bela.' diyeceğiz. Kemal Kılıçdaroğlu Kuvayıinzibatiyenin yolundan gitsin gidebildiği kadar. Anzavur’un, Ali Kemal’in, Sait Molla’nın, tüm mandacıların izinden yürüsün yürüyebildiği kadar. Biz Türk asırlarının beka davasını sonuna kadar savunacağız. 50 yılda mahcup olmadık, gelecek 50 yıllarda da inşallah olmayız."
Bahçeli'ye konuşmasının ardından AK Parti Sözcüsü Çelik ile AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Sarıeroğlu tarafından hediye takdim edildi.
Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, MHP'nin kuruluşunun 50. yıl dönümünü dolayısıyla bir kutlama mesajı yayımladı: Erdoğan, mesajında şunları kaydetti:
"Millî kimliği ve duruşu ile ülkemizin ve demokrasimizin gelişiminde önemli bir yeri olan Milliyetçi Hareket Partisinin 50. kuruluş yılını tebrik ediyorum. MHP Kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş'i rahmetle anıyor, AK Parti ve şahsım adına başta Genel Başkan Sayın Devlet Bahçeli olmak üzere, cumhur ittifakı içinde birlikte mücadele verdiğimiz tüm MHP'li kardeşlerime en kalbi duygularımla selamlarımı sunuyorum."