ALİ ŞİR NEVAYİ’YE GÖRE ÜÇ RÜŞVETÇİ KARAKTER

14 Nisan 2014 18:14 Prof. Dr.Vahit TÜRK
Okunma
5895
ALİ ŞİR NEVAYİYE GÖRE ÜÇ RÜŞVETÇİ KARAKTER

Rüşvet alma ve verme bilindiği üzere insanoğlunun eski alışkanlıklarındandır. Devletler, rüşveti engelleyebilmek için her devirde çeşitli tedbirler almış, ancak herhâlde hiçbiri bunda tam başarılı olamamıştır.

Rüşvet; dinlere göre de insanlığın yozlaşmasının ve ahlak bozukluğunun göstergelerinden biridir. Hemen hemen bütün dinler, rüşvetin engellenmesini teşvik etmek üzere günah kavramını öne çıkarırlar. İslam’a göre rüşvet, kul hakkıdır ve kul hakkı, Allah’ın affına mazhar olamayan, ilgilisinden helallik almayı gerektiren bir günahtır. Bir devlet görevlisinin rüşvet alması veya bir vatandaşın bir görevliye rüşvet vermesiyle, yani kul hakkı yemekle oluşan günahın, birebir helalleşmeye bağlanması, İslam’ın meseleyi ne kadar ciddiye aldığını ve inanan bir insan için sonucun ne kadar çetin olduğunu göstermektedir.

Konuyla ilgili şu hadisi şerifler İslam peygamberinin ve dinin titizliğini yeteri kadar ortaya koymaktadır: “Mallarınızı aranızda (kumar gibi, hırsızlık gibi, rüşvet gibi) haksız sebeplerle yemeyin ve kendiniz bilip dururken, insanların mallarından bir kısmını günahla yemeniz için onları hâkimlere (hüküm ve yetki sahiplerine) aktarma yapmayın.” “Rüşvet veren de alan da ateşte(cehennemde)dir.” (Tirmizi), “Allah rüşveti verene, alana ve aracılığını yapana lanet etmiştir.” (Keşfü’l-Hafa 2. c.), “Nefs-i Muhammed’iyemi kudret elinde bulunduran Allah’a yemin olsun ki sizden biriniz, (başkasından) haksız yere bir şey alırsa, kıyamet günü onu boynunda taşıyarak Allah’ın huzuruna gelecektir. Bağıran deve, böğüren sığır ve meleyen koyunlarla (Allah’ın huzuruna gelmeyin)” (Buhari, Müslim). Acaba Müslüman olduğu iddiasında bulunan ve bu dinin bütün emirlerine bağlı olan bir insan, hadislerde tarif edilen durum karşısında neler hisseder?

  Dinin konuyu bu kadar ağır bir şarta bağlamasına rağmen İslam toplumlarında sürekli olarak rüşvetten şikayet söz konusudur. “Selam verdim, rüşvet değildir diye almadılar.” diyen bir Müslüman şairdir ve bu mısranın yazıldığı zamanlarda rüşvetin yaygınlığını gösteren sembol bir cümledir.

  Ali Şir Nevayi 15. yüzyıl Türkistan coğrafyasında yaşamış, bütün Türk edebiyatı ve Türk kültür tarihinin çok önemli isimlerinden biridir. Otuz civarında eser yazmış olan bu büyük şahsiyet; şair, tarihçi, devlet adamı, ahlakçı ve büyük bir hayırseverdir.

  Eserlerinin pek çoğunu; “Türklerde yoktu, Türklerin de bu konudan nasibi olsun diye yazdım.” diyen bilinçli bir Türk milliyetçisi olan Nevayi, hemen bütün eserlerinde toplumun ahlakının yükselmesi için yol gösterici bir kılavuz edasındadır. Bu büyük insan; çeşitli konulara değindiği Hayretü’l-Ebrar adlı mesnevisinin bazı beyitlerini de rüşvet konusuna ayırmış ve özellikle rüşvet almayı âdet hâline getirmiş olan devlet görevlilerini birkaç karakter üzerinde anlatmıştır.

Bu yazıda adı geçen eserden aldığımız bazı örnek beyitlerle Nevayi’nin konuyu nasıl değerlendirdiğini aktarmaya çalışacağız...