TİNİ’NİZ ŞAD MAKAMINIZ UÇMAG OLSUN

28 Aralık 2023 11:46 Öğr.Gör.Ahmet AKBAYIR
Okunma
471
TİNİNİZ ŞAD MAKAMINIZ UÇMAG OLSUN

TİNİ’NİZ ŞAD MAKAMINIZ UÇMAG OLSUN
Ahmet AKBAYIR
Tanrı Dağları’da sizleri bekleyen arkadaşlarınız; “Hedef Kızılelma.” diyerek yol ve yön gösteren Oğuz Kağan, bağımsızlık aşkı ile Çin Sarayı’nı basan Kürşad, taşa öğütlerini yazan Bilge Kağan, Türkçü Öğretmen Hüseyin Nihâl Atsız Bey sabırla kutlu günü bekliyorlar. Hiçbir karşılık beklemeden hayatını feda edebilenler kahramanlardır. Yirminci yüzyılın dünyaca ünlü kahramanı da ataları gibi Türk olan büyük Türk Atatürk Beyefendi’dir.

 

‘Atatürk, Türk’e Aşk, İnsan Sevgisi ve Bilimin Önderliğinde İman Demektir!’
Milliyetçilik en kısa tanımıyla milleti yükseltmek ülküsüdür. Bu ülkü de Büyük Türk Atatürk’ün yaşam tarzıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk; “Yeni Türkiye Devleti cihana hâkim o kadir fikrin (milliyetçiliğin) Türkiye’de tecellisidir, tahakkukudur.” demektir. Çok kitap okuyan ve tarihe ilgisi olan Mustafa Kemal Atatürk, bilimsellikten uzak ve ırkçı yaklaşımla yazılmış Batılı tarih kitaplarından rahatsız olmuştu. 1929 ve 1930 yıllarında iki gece hiç uyumadan üzerine notlar alarak ciltler dolusu kitap okuduğu oluyordu. Yeni çıkan yabancı kitapları veya bunların özetlerini uzmanlara çıkarttırıp okuyordu.  Atatürk, H. G. Wells'in “Dünya Tarihinin Ana Hatları” eserini  bitirince hemen Türkçeye çevrilmesini istedi.  Ataları gibi Türk olan büyük Türk Atatürk’ün amacı millî ve savunulabilir sınırlar dâhilinde, bir Türk millîdevletini kurmak için Türk milliyetçiliğini öne çıkarmaktır. 1931 ve 1941 yılları arasında liselerde okutulan dört ciltlik Türk Tarih Tezi kitabında Türk toplumunun ırkçı, dinci, etnik ayrımcı ve benzeri farklılıkların öne çıkarılarak tanımlanmasına karşı çıkar. Onun yerine Ne mutlu Türk’üm diyene anlayışını ortaya koyar.  Ulu Önder’imiz Ebedî Başkomutan’ımız Kemal Atatürk Beyefendi, Türk inkılabını anlatırken temel olan Türkçülüğün ne anlama geldiğini şu ifadelerle açıklamaktadır:
“Bizim devrimimiz, bir ihtilal olmaktan öte, bir milli yenilenmedir. Türk devriminin amacı, bir taraftan Türk ırkının hayat ve bekasını tehlikeye atan sebepleri ve Türk'ün refah ve mutluluğuna engel olan unsurları ortadan kaldırmak; diğer taraftan, eskimiş, yaşam gücü sönmüş temellere dayanan Doğu milletleri sınıfından çıkarak, hayatını çağdaş esaslar üzerine kuran, medeni bir Batı milleti olmanın gereklerini yerine getirmektir. Eski hukukumuzun kaynağı Arap İslam hukuku idi. Dinî bakış açısı bu hukukun ölçüsü idi. Dinî görüş sadece medeni hukukta değil, anayasalarda bile hükmünü yürütüyordu. Yeni hukukumuzun esin kaynağı, bir taraftan Türkçülük, diğer taraftan Batıcılıktır.”
Büyük Türk Atatürk, bu yazısında Türkçülüğü, Türk milliyetçiliği ile eş anlamlı kullanmış ve “Türk'ün refah ve mutluluğuna engel olan unsurları ortadan kaldırmak.” olarak açıklamıştır.
Milliyetçilik ilkesi büyük Türk Atatürk’ün her anında, öğrenciliği zamanında, stajyerliği döneminde,19 Mayıs 1919’da, savaşlar döneminde ve son olarak da inkılaplar devresinde ana unsurdur. “Ne mutlu Türk’üm diyene!” özdeyişiyle kalplere millî iman perçinleyen Atatürk, aynı zamanda insanlık ülküsünün ve insan sevgisinin de simgesidir. "Biz kimsenin düşmanı değiliz; yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız." diyen Atatürk’tür.
Büyük Türk Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı; Hiçbir zaman bencil bir milliyetçilik değildir; aksine bu anlayış, insanî bir ülkü ile el ele yürümektedir. Milleti ile mutlu olup milleti ile ağlamaktır milliyetçilik anlayışı.” Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi, ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk Beyefendi ve yüce Türk milletimizin ana eksenidir.1933 yılındaki 10. Yıl Nutku’nun sonunda yer alan “Asla şüphem yoktur ki Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti bundan sonraki inkişafıyla atinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır (..) Ne mutlu Türk’üm diyene!”’  ifadeleri Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk Beyefendi’nin Türk milliyetçiliği anlayışını açık bir şekilde ortaya koymaktadır.   
 
Atatürk, 14 Eylül 1931 günü bir sohbet sırasında anlattığı aşağıdaki hatırasıyla kendisinde milliyetçilik fikrinin gelişmesini çok net bir şekilde dile getirmektedir:
"Şair Mehmet Emin Yurdakul'un, ilk defa Manastır Askerî İdadisinde öğrenci iken okuduğum 'Ben bir Türk'üm, dinim, cinsim uludur!' mısrasıyla başlayan manzumesinde, bana millî benliğimin gururunu tattıran ilk anlatımı bulmuştum.  Yine Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün milliyetçilik anlayışında vatan ve millet mefhumu net bir şekilde kendini gösterecektir. Bu anlayış da ‘Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına, Türk milleti denir.’  sözünde kendini gösterecektir. Büyük Türk Atatürk, yaşadığı sürece hep Türk milliyetçiliğini geliştirmeye çalışmıştır. "Ne mutlu Türk’üm diyene!" sözü, milletimiz yaşadıkça anlamı yücelecek çok üstün bir görüşün simgesidir. Atatürk bir Türk milliyetçisidir. Bütün konuşmaları baştan sona tarandığında açıkça görülür ki en çok kullandığı kelimeler Türk, Türklük, Türk milleti, millet, millî kelimeleridir. Atatürk’ün en yakınındakilerden biri olan Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 1975’te İstanbul Üniversitesi tarafından yayımlanan “Atatürk Devrimleri I. Milletlerarası Simpozyumu Bildirileri” adlı kitapta bu hususu çok açık şekilde belirtir:
“Atatürk’ün çeşitli yönlerinden birini diğerlerine bağlayarak sentezini yapmak istediğimiz vakit, bulabileceğimiz en hâkim vasfı Türkçülüğü ve milliyetçiliğidir. Millet, gene millet, daima millet, millî mücadele, millî kurtuluş savaşı, millî irade, millet egemenliği ve nihayet millî eğitim ve millî kültür davranışı… İşte Atatürk’ün dilinden hiç düşmeyen ve ölümünden beş yıl önce onu ‘Ne mutlu Türk’üm diyene!’ diye sesi kısılırcasına haykırtan slogan hep bu”’
‘Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine yüksek sahna oldu. Bu sahna 7 bin senelik, en aşağı, bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgârları ile sallandı; Beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı; o çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvelâ korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.’
‘ Ey Türk milleti! Sen… Fikirde ve medeniyette de insanlığın şerefisin. Tarih, kurduğun medeniyetlerin övgüleriyle doludur… On bin yıllık kültür mirası, ruhunda bakir ve tükenmez bir kudret hâlinde yaşıyor… Tarih, medeniyet safında layık olduğun yeri parmağıyla gösteriyor. Oraya yürü ve yüksel! Bu senin için hem bir hak hem de bir vazifedir! ’
‘ Bugünün Türk çocukları biliyor ve bildirecektir ki Türkler, dört yüz çadırlı bir aşiretten değil, on binlerce yılık, arınmış, medeni, yüksek bir ırktan gelen, yüksek kabiliyetli bir millettir... Dünya üzerinde Türk’ ten daha büyük, ondan daha eski, ondan daha temiz bir millet yoktur ve bütün insanlık tarihinde görülmemiştir.”
                                                                Ataları Gibi Türk Olan Mustafa Kemal ATATÜRK