TÜRKİYE – ABD İLİŞKİLERİ NASIL DÜZELEBİLİR?

08 Temmuz 2023 11:30 Prof. Dr.Celalettin YAVUZ
Okunma
1322
TÜRKİYE – ABD İLİŞKİLERİ NASIL DÜZELEBİLİR?

TÜRKİYE – ABD İLİŞKİLERİNASIL DÜZELEBİLİR?

Prof.Dr. Celalettin Yavuz – Güvenlik Politikaları Uzmanı

 

ABD’nin, kendi çıkarlarıgereği küresel ölçekte rejim ve iktidar değişiklikleri için yoğun çabalar safettiği bilinmektedir. Aslında aynı işlem Soğuk Savaş Dönemi’nde SovyetlerBirliği tarafından da yapılıyordu. Son yıllarda ise ABD ve zaman zamanİngiltere’nin bu konuda öne çıktığı görülmektedir. ABD’nin “demokrasi” kisvesialtında Karadeniz sahildarı ülkelerden Ukrayna, Gürcistan ve hatta son yıllardaErmenistan’da bile “renkli devrimleri” hatırlatan gelişmelere ön ayak olduğuhenüz unutulmadı. Uzlaşamadığı, daha doğrusu ABD’nin çıkarlarına boyun eğmeyen,müttefik ülkelerde dahi muhalefete “demokrasi ve insan hakları” bahanesiyle destekvermekte, bu müdahaleler sonucunda kalıcı iç çatışmalar ve karışıklıklar çıkabilmektedir.Daha önceleri seçimlere müdahale yeterli olmadığında fiilen askerî müdahaledebulunduğu görüldü. Soğuk Savaş sonrasında ilk akla gelen örnekler arasındaPanama’da, ardından Afganistan, Irak ve “Arap Baharı” ile birlikte Libya ileSuriye’de yaşananlardır. Türkiye’de ise Ergenekon, Balyoz vb. düzmece davalarlaTürk Silahlı Kuvvetlerini hedef alanlarla birlikte hareket etmiş olduğu dönemlerhenüz unutulmadı. Soğuk Savaş öncesinde ülke yönetimlerine müdahaleleri LatinAmerika ülkelerinde sıkça tekrarlayan ABD, yakın geçmişte Orta Doğuülkelerinden İran’da, Irak’ta ve Mısır’da denedi. Hatta geleceğin kral adayınıöne çıkartmak maksadıyla Suudi Arabistan’da bile bazı manevralar yapmaktaolduğu görülebilmektedir. ABD’deki Mevcut Joe Biden yönetimi de ABD çıkarlarınakarşı direnenlere “Silahlı harekât yerine, onların muhaliflerine destekverileceği” mesajını açıkça vermişti. Hem bu stratejilerinden hem de ABDKongresi Araştırma Servisinin 2023 Türkiye Raporu’nda belirtilen “Türkiye’deiktidar değişse dahi iki ülke ilişkilerinde söylem dışında pak fazlaiyileşmenin beklenmediği”ne ilişkin ifade üzerine iki ülke ilişkileri masayayatırıldı. Çünkü iki ülke ilişkileri kangren olacak derecede kötüleşmektedir.Türkiye açısından, ilişkilerin düzelip düzelemeyeceği, düzelirse nasılolabileceği üzerinde bir analiz yapılmaya çalışıldı.

TÜRKİYE-ABD DİPLOMATİKİLİŞKİLERİNİN BAŞLANGICI

Kasım 1800’de ilk Amerikanharp gemisi “George Washington”, Albay William Bainbridge komutasındaİstanbul’u ziyaret ettiğinde iki ülke arasında bir anlaşma da imzalandı.Anlaşma ile Osmanlının Amerika’da harp gemisi inşası ve teknik malzeme teminiöngörülüyordu. 1830’da Amerika ile Osmanlı Devleti arasında ticaret anlaşmasıimzalandı. Osmanlıda ilk konsolosluğunu 1831’de İzmir’de açan ABD’nin konsolosluksayısı hızla artarak 1911’de 45’e yükselmişti. Osmanlı Devleti ilk kez 11 Nisan1867’de Washington’da orta elçilik düzeyinde bir temsilcilik açarken bu göreveBulak Bey atanmıştı.

Bu arada Pliny Fisk veLevi Parsons adındaki Protestan misyonerlerinin 1820’de İzmir’e ayak basmasıylabirlikte Osmanlı Devleti’ndeki Amerikan misyonerlerinin sayısı hızla arttı.Aynı yıl içinde Amerikan misyonerlerinin ilklerinden Prosbiterienlerden birBeyrut’a çıkarken, 1830’dan itibaren Amerikan misyoner hareketleri de Osmanlıcoğrafyasında güç ve yoğunluk kazanmaya başladı. 1831-1850 Dönemi’nde Türktopraklarında özellikle Ermenilerin yoğun olduğu yerlerde faaliyetlerine hızveren 268 Amerikalı misyonerin kurduğu 7 Protestan Kilisesi mevcuttu. I. DünyaHarbi başladığında Amerikalı misyonerlerin kurduğu kilise sayısı 163’e,misyoner sayısı ise 15.348’e ulaşmıştı. Aslında bu belirtilen Protestanmisyonerleri dışında da Yahudiler için “Mesihçi” (Binyılcı) gibi veyaMormonların başlattığı diğer Amerikan kaynaklı misyoner faaliyetleri demevcuttu.  I. Dünya Savaşı’nın başlarında151 Amerikalı misyoner ve 1.200 yerli çalışanı ile dokuz hastane, sekiz kolej,24 ortaokul, 369 ilkokul ve 137 kilisede hizmet veriyorlardı.

ABD İLE İLK ÇATIŞMALAR

I. Dünya Harbi sırasındaİstanbul Büyükelçisi Henry Morgenthau’nun sözde Ermeni soykırımı konusundaErmeni hizmetkârının uydurma hikâyelerine göre kitabı ABD’de dikkat çekti.Heath W. Lowry, Morgenthau’nun “Büyükelçi Morgenthau’nun Öyküsü” adlı kitabısayesinde ABD’nin, I. Dünya Harbi’nde İtilaf Devletleri’ni desteklemeye iknaolduğunu ileri sürmektedir. O dönemde Osmanlı savaşa girmeden önce ABD’ninOsmanlı sularına savaş gemisi göndermesi üzerine Waşington Büyükelçisi AhmetRüstem Bey Amerikan basınına ABD aleyhtarı demeç verince, ABD’den özür dilemesiya da ülkeyi terk etmesi istendi. Bunun üzerine istifa etti ve yerine AbdülhakHüseyin Bey atandı. ABD, savaşın başlarında vatandaşlarına ve misyonerlerine “Osmanlıtopraklarını terk etmeleri” çağrısı yapmışsa da misyonerler devam ettiler.Genellikle savaştan zarar gören Ermenilere yardımcı olan bu misyonerlerininsayısı 1916’da yarıya düşerken, 1917’de ise sadece 24 misyoner ve ailebireyleri kalmıştı. Osmanlı Devleti tarafından, Şubat 1917’de ABD, Almanya’yasavaş ilan edince, “ABD’nin müttefik Almanya İmparatorluğu ile savaş hâlindeolduğu” gerekçesiyle diplomatik ilişkiler kesildi. I. Dünya Harbi sonrası ParisKonferansı’nda ve Sevr görüşmelerinde bir Kürt devletinin kurulmasını öngörenİngiltere ve Fransa’ya da destek veren ABD Başkanı T. Woodrow Wilson, Osmanlıİmparatorluğu’nda yaşayan azınlıklara özerklik verilmesiyle ilgili düşüncelerisebebiyle ülkenin doğusundaki bazı Kürt aşiret reislerini heveslendirerek, birKürt devleti kurma yönünde harekete geçirmişti. Üstelik başlangıçta bazı Türkaydınları tarafından benimsenen “Amerikan Manda Grubu” dahi kurulmuştu. ABD’ninbu faaliyetleri İstiklal Harbi kadrosunun karşısındaydı.

CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE NATOÜYELİĞİ VE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNDE GELİŞMELER

6 Ağustos 1923 tarihindekarşılıklı olarak bir “Genel Anlaşma” ABD Senatosunca kabul edilmedi. Ancakdaha sonra aynı kapsamdaki yeni antlaşma 17 Şubat 1927’de imzalandı.

II. Dünya Harbi sonrası ABDBaşkanı Truman, Türkiye ve Yunanistan’a yardım yapılarak, Sovyet tehdidinindengeleneceğini açıkladı. Avrupa ülkelerine ekonomik yardımı öngören ”MarshallYardımı” projesi kapsamında Türkiye-ABD arasında 1948’de protokol imzalandı.

Sovyetlerin artan tehdidikarşısında Türkiye, ABD’nin liderliğindeki NATO şemsiyesi altında güvenliğinisağlayabilmek maksadıyla Kore’ye asker gönderdi ve ardından ABD’nin desteğiyle 1952’deYunanistan ile birlikte NATO ittifakına üye oldu. Demokrat Partinin sondönemlerinde ABD ile ilişkiler bozulmaya başladı. 1959’da Türkiye ekonomikolarak sıkıntı çektiği sırada, kredi başvurusu için Washington’a giden BaşbakanAdnan Menderes’in talebi reddedildi. Daha sonra Temmuz 1960 içerisindeMenderes’in Moskova’yı ziyaret edeceği duyuruldu ama 27 Mayıs 1960 Darbesiüzerine bu ziyaret gerçekleştirilemedi. 27 Mayıs İhtilali’ni yapanların ilkaçıklamalarında, “Türkiye’nin NATO ve CENTO’ya bağlılık kararlılığı”tekrarlandı.

JOHNSON MEKTUBU: ABD’NİNGERÇEK YÜZÜ VE İLK UZLAŞMAZLIKLAR

1960’lı yıllarda U-2 Uçağıkrizi, Küba Krizi gibi olaylarda sorun yaşansa da Türkiye-ABD ilişkilerinin enbelirgin kırılma noktası Kıbrıs konusunda ABD Başkanı’nın 1964’te gönderdiği“Johnson Mektubu” idi. Muhtıra niteliğindeki mektupta, Türkiye’nin Kıbrıs’aNATO’nun rızası ve mutabakatı dışında yapacağı bir askerî müdahale üzerine,Sovyetlerin Türkiye’ye yapacağı olası bir müdahalede NATO üyelerinin yükümlülükalamayacağı belirtiliyordu. Örtüşen çıkarlarda Türkiye’ye destekte pek kusuretmeyen ABD, Türk-Yunan ve Kıbrıs meselelerinde görüldüğü gibi, kendisine dahayakın ülkeler ve milletler söz konusu olduğunda Türkiye aleyhinde hareketetmekte bir an bile tereddüt etmiyordu. Ya da iç kamuoyunda oy kaygısıylaErmeni ve Rum lobilerinin isteklerini Türkiye’ye rağmen karşılamakta bir beisgörmüyordu. Türkiye, bir zamanlar ABD liderliğindeki Batı savunması altınagirmek için “hayranlıkla” karşıladığı ABD’nin gerçek yüzünü görmeye başlıyordu.

Türkiye’nin; Kıbrıssorununda Arap Birliği’nin desteğini çekebilmek maksadıyla 1973 Arap-İsrailSavaşlarında Arap ülkelerinden yana tavır alması, ABD ile ilişkilerde bir diğerkırılma noktasıydı. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı, ABD baskısına rağmen haşhaşekme ısrarı üzerine Türkiye’ye Aralık 1974’te silah ambargosu uygulanmasıylaABD, Türk kamuoyunda önemli prestij kaybına uğradı. 12 Eylül 1980 Darbesisonrasında Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Arap ülkelerini 1980’li yılların ilkyarısındaki ziyaretleri sırasında İsrail’i, “bölgedeki istikrarsızlığın enbüyük kaynağı” olarak gösterince ABD’de tepkiyle karşılandı. 1981’de 61Amerikalı senatörce Türkiye’nin Washington Büyükelçiliğine gönderilen mektupta,Türkiye’nin İsrail politikasının Türk-ABD ilişkilerine zarar vereceği uyarısıvardı. İlişkiler gerilirken, Türkiye’ye gelmek isteyen bir ABD spor kafilesinevize verilmedi.

ÖZAL’LA DÜZELENTÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNDE SOĞUK SAVAŞ SONRASI ZİKZAKLAR

1983’te iktidara gelen TurgutÖzal, ABD’yle daha yakın ilişkiler kurmak suretiyle ABD’deki Ermeni, Rum veYahudi lobilerinin verebileceği zararı hafifletme düşüncesindeydi. Tekstilbaşta olmak üzere, Türk ürünleri üzerindeki ABD kotalarının yükseltilmesi hedefleniyorduİsrail’le ilişkilerin düzeltilmesi taraftarı olan Özal, Arap liderlere bile“…çıkarlarımızı düşünmek zorundayız. ABD’deki İsrail Lobisi’nin de rolünübiliyoruz!” şeklinde cevap veriyordu. Zamanla Özal yönetimindeki Türkiye,İsrail ve Filistinliler arasında denge politikasını izlemedi. Soğuk Savaş sonaererken 1991 yılı başlarında ABD ve müttefiklerinin Irak müdahalesi sırasındaCumhurbaşkanı Özal’ın âdeta tek başına yönettiği Türkiye-ABD ilişkileri vesonrasındaki “Çekiç Güç” ile “Huzur Harekâtı” (Provide Comfort) sırasındaTürkiye mümkün olan yardımı göstermeye çalıştı. Türkiye ABD’ye destek verirken,ABD ise bölgedeki Kürt grupları (KDP, KYB) bir araya getirip devletleştirmesürecini başlattı. PKK terör örgütü de önemli mevziler kazandı. 1992’de ABD’deBill Clinton’ın başkanlığı döneminde silah alımları, SMS kredileri veTürkiye’de terörle mücadele sırasındaki “insan hakları ihlalleri” sebebiyle ABDile ilişkiler pek parlak sayılmazdı. 1994’te ABD; eğitimleri bile tamamlanan,hizmet dışına çıkarttığı gemileri ve bazı hava vasıtalarını vermeyi geciktirdi.1996’da ABD Senatosu, “Ermeni meselesi” bahanesiyle Türkiye yardım programınıkaldırdı. REFAHYOL hükûmeti ve Başbakanı Necmettin Erbakan Dönemi’nde Türkiye-ABDilişkileri daha sancılı hâle geldi. Ancak Balkanlar’da Bosna-Hersek ve Kosova krizlerindeiki ülke son derece uyumlu iş birliği sergilediler. 1999’da PKK elebaşısıÖcalan’ı ABD (CIA) teslim etti. 11 Eylül 2001 tarihli ABD’deki küresel terörsonrası Türkiye, ABD’nin uluslararası kurumlarda terörle mücadele taleplerinetam destek verdi. ABD’nin Aralık 2001 sonuna doğru Afganistan’a asker göndermekararına katıldı. Doğu Akdeniz’de, terörün önlenmesi için oluşturulan AktifÇaba Harekâtına (Active Endeavour) bir muharip gemiyle katılarak destek verdi.

ABD’NİN 2003 IRAKMÜDAHALESİ VE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNDE ÖNEMLİ KIRILMALAR  

Soğuk Savaş sonrası, “NATO’nunönemini kaybettiği” AB ülkelerinde sıkça söylenince MGK Genel SekreteriOrgeneral Tuncer Kılınç, Harp Akademilerinin Mart 2003’teki “Türkiye’ninEtrafında Barış Kuşağı Nasıl Oluşturulur?” konulu sempozyumda “AB yerine İranve Rusya ile iş birliğine gidilmesi!” şeklindeki sözleriyle küresel ve güçlüülkelere karşı bilinen ilk tepkilerden birini verdi. Aynı tarihlerde ABD’yle,Irak’a Türkiye’den ikinci bir cephe açmak ve Türkiye’nin Irak’ın kuzeyinde TSKile güvenlik kuşağı oluşturması konusunda görüşmeler de yapılmıştı. TBMM, 1Mart 2003’te bu duruma onay vermeyince, Türkiye-ABD ilişkileri uzun bir aradansonra tekrar gerilmeye başladı. Önce ABD Başkanı G.W. Bush’un Türkiye’yi “atpazarlığı” yaptığı şeklinde aşağılayıcı ifadesi geldi. Bunu takiben Irak’ıişgalinin “yeni bir haçlı seferi” gafı geldi. 4 Temmuz 2003’te Irak’ınkuzeyindeki Süleymaniye’de Türk Özel Kuvvetler personeli, müttefik diye bilinenAmerikan askerleri tarafından başlarına çuval geçirilerek sorgulandı. İşgalciABD Kerkük’te Türkiye aleyhtarı gelişmelere göz yumdu. PKK terör örgütününyeniden yeşermesine zemin hazırladı. Türkiye-Irak ticaret yolu “Yeni İpek Yolu’nuntekrar akamete uğramasına sebep oldu. CIA Türkiye masası eski şeflerindenGraham E. Fuller, Soğuk Savaş sonrasında giderek bozulan Türkiye-ABDilişkilerini daha 2007’de yazdığı kitapta şu özetle açıklamıştı:

- ABD’nin Orta Doğu’yayönelik amaç ve politikaları ile Türkiye’nin kendi çıkarları arasındaki farklılaşmayailişkin Türk kaygıları

- ABD’nin Orta Doğu’daTürk kontrolü dışındaki siyasi, ekonomik, askerî ve stratejik eylemleriyleegemenliğinin kaybedileceği yönündeki Türk kaygıları

- ABD’nin Türk millî onurve haysiyetine önem vermediği yönünde Türk kaygıları

- ABD’yle stratejikbağların, Türkiye’nin bölgedeki diğer seçeneklerini kısıtlaması

- İttifakların sebepolduğu karışıklıkların, Türkiye’yi istenmeyen bölgesel çatışmalarasürükleyebileceği endişesi

- Özellikle ABDçıkarlarına aykırı düşüldüğü anda, ABD güvenlik taahhütlerine ne derecegüvenilebileceğine ilişkin Türk kaygıları

- ABD liderliğindekiterörizmle küresel savaş, Müslüman dünyada gerginlikleri arttırmakta ve İslamdünyası-Batı ilişkilerini kutuplaştırmaktadır.

 - Irak’ta Türk çıkarlarına zarar verensavaşla, Kürtlerin bağımsızlığı teşvik edilip, ülkenin parçalanma sürecihızlandırılmakta, radikal İslamcı terör yaratılmaktadır.

- ABD, Irak’ta PKKsorununu çözmek için ciddi ölçüde gayret sarf etmemektedir.

- ABD, Irak’ta Türkiye’nineylem özgürlüğünü kısıtlamaktadır.

- ABD’nin İranpolitikaları, Türkiye’nin İran’la enerji politikasını engellemekte, İranmilliyetçiliğini ve Batı’ya karşı direniş ruhunu yoğunlaştırmaya hizmetetmektedir.

- İran’ın nükleer sorununaaskeri çözüm girişimleri etkili olmayacak ve bölgesel istikrarsızlıklarıTürkiye’nin çıkarları aleyhine geliştirecektir.

- Türkiye’nin güvenliği veçıkarlarını etkileyen stratejik ve askerî eylemler konusunda Türkiye’ye saygılıdavranmamakta ve ciddi olarak danışmamaktadır.

- İsrail’e kayıtsızşartsız desteğiyle Filistin sorununu derinleştirmekte, Müslüman-ABD geriliminikutuplaştırmakta, Türkiye’nin çıkarlarına zarar vermektedir.

- ABD politika tercihleri,tüm dünyada olumsuz reaksiyonlar yarattığından Türkiye’nin bu politikalarıbenimsemesini veya bunlarla iş birliğini zorlaştırmaktadır.

ABD’nin İslam dünyasınademokratikleşme dayatması istikrarsızlığı azdırmaktadır.

Fuller’e göre: “Gelecek negetirirse getirsin, bir şey kesindir: O eski, öngörülebilir ve sadık Amerikanmüttefiki olan Türkiye artık tarihe karışmıştır!”

TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİNDETÜRK KAMUOYUNU ETKİLEYEN SİNİR UÇLARI

G.W. Bush Dönemi’yle birlikteABD’nin giderek müttefiklik sınırlarını aşan ve ilişkileri gerilimler yaratacakdüzeye yükselten sinir uçlarından öne çıkanlar şöyledir: a) Türkiye’ninistediği modern silah sistemlerini vermekte isteksizken, Türkiye’ye tehditPYD-YPG’ye önemli ölçüde silah, cephane, eğitim ve siyasi destek vermesi, b)Türkiye’yi ele geçirmek, demokratik hukuk düzenini değiştirmek için 15 Temmuz2016 Darbe Girişiminde bulunan FETÖ’cüleri koruyup kollaması, c) ABD’nin 1991tarihinden itibaren Irak’ta Türkiye’ye zarar veren çıkar politikaları, ç) Irakve Suriye’ye yerleşerek Türkiye’nin güvenliğine ve ekonomisine verdiği büyükzarar, d) ABD’nin İran’a yaptırımları ve Türkiye’yi de bu yaptırımlarazorlayarak, Türkiye’ye verdiği ekonomik ve güvenlik sorunları, e)) İranlı karapara aklayıcısı Reza Zarrap üzerinden Halk Bankası yöneticilerine, dolayısıylaTürkiye’ye yönelik hukuki operasyon, f)  Rahip Brunson’un olayında ABD’nin Türkiye’yeekonomik yaptırımlarıyla verdiği zarar, g) Mısır ve Filistin konularındaTürkiye’nin tam tersi yönde farklı politikaları. Filistin sorununda İsrail’insınır tanımayan hareketlerine destekle bölgenin istikrarsızlığına dolaylıkatkısı, h) Türkiye’nin ihtiyacı olan gelişmiş hava/füze savar silah sistemi NATOülkelerinden verilmeyince, Rusya’dan S-400 füzesavar sistemi alınması üzerine tehditkârtavır ve CAATSA yaptırımları. Bu bağlamda üretim ortağı Türkiye’ye F-35 uçağıverilmesini dondurması, ı) Zaman zaman Montrö Sözleşmesi hilafına Karadeniz’eçıkma istekleri, i)  Önceleri Türkiye’yitehdit edici olan Sözde “Ermeni soykırımı”nı Nisan 2021’de tanıması, j) DoğuAkdeniz deniz yetki alanları konusunda Yunanistan’a diplomatik desteği. GüneyKıbrıs Yönetimi’ne uzun bir aradan sonra silah satma kararı alması, k) Rusya-Ukraynasavaşında Türkiye’nin “tarafsız” tutumuna tepkisi.

TÜRKİYE – ABD İLİŞKİLERİNİDÜZELTEBİLECEK ADIMLAR

Aralarındaki faylarınbüyük ölçüde kırıldığı iki ülkenin ilişkilerini düzeltmeleri iki tarafın dayararınadır. Türkiye artık Soğuk Savaş Dönemi’nin, hatta 15-20 yıl öncesininülkesi değildir. Ayrıca İkinci Dağlık Karabağ Savaşı ile Rusya-Ukrayna Savaşı’ndagörüldüğü üzere Türkiye, ABD’nin küçük hesapları için bir kenara atılacakdeğil, dört elle sarılması gereken bir ülkedir. ABD yönetimi, Kongresi vedüşünce kuruluşları da tıpkı Avrupa ülkeleri gibi akıl almaz bir öngörüeksikliği içerisindedirler. Zira Avrupa için tehdit olduğu anlaşılan Rusya’yıKaradeniz’de durdurabilecek en güçlü bölge ülkesi Türkiye’nin, aynı zamanda sondönemlerde Orta Doğu’ya yerleşmekte olan Çin’e karşı da en önemli müttefikolabileceği görülememektedir. Oysa ABD’nin Rusya ve Çin’le giderekkeskinleştirmeye başladığı kutuplaşma sebebiyle birlikte hareket ederkenyanından ayrılarak karşısındaki kutupla yakınlaşacak yeni “düşmanlara” değil,aksine mevcut müttefiklerine dört elle sarılmaya ve yeni dostlar kazanmayaihtiyacı vardır. Buradan hareketle ABD’nin iki ülke ilişkilerini düzeltmekmaksadıyla başlatabileceği faaliyetlerden bir kısmı şöyledir:

· F-35 uçakları yerineTürkiye’nin istediği F-16 uçakları ve modernizasyon parçalarının verilmesi

· Suriye’de PKK/PYD’yedesteğini çekmesi, Suriye’den çekilmesi. Suriye’nin geleceğinde Türkiye ileişbirliğini dikkate alması

· Irak’ın kuzeyindeTürkiye’yi rahatsız eden faaliyetlerden vazgeçmesi

· Özellikle Ermenistan’ınkalkınmasına katkı ve bu ülkeyi Rusya ile İran etkisinden kurtarmak maksadıylaTürkiye-Azerbaycan-Ermenistan arasındaki ilişkilerin düzelmesi içinErmenistan’ı 10 Kasım 2020 tarihli Dağlık-Karabağ Ateşkes’inde belirlenenşartları yerine getirmesi yönünde ikna

· Türkiye’de darbe girişimindebulunan FETÖ elebaşısı ve önde gelen kadroların Türkiye’ye teslim edilmesi yada bu terör grubunun Türkiye aleyhtarı faaliyetlerinin engellenmesi

· Türkiye’ye yaptırımlarınkaldırılması

· Türk-Yunan sorunlarındatarafsızlık

· İsrail-Filistin sorununda ikidevletli çözüme ilaveten, İsrail’in çeşitli alanlarda frenlenmesi

İki ülke arasında önemlibulunan bu uzlaşmazlık konularından en azından Türkiye’nin F-16 uçaklarıylailgili 20 milyar dolarlık paketin Kongre’den geçirilmesiyle bir başlangıçyapılabilir.

Bununla birlikte Suriye’deYPG/PKK teröristlerine desteği çekebilirse, o zaman Türk kamuoyu, dolayısıylaTürk yöneticiler de iki ülke ilişkilerinin gelişmesi için adım atabilirler.