ULUSLARARASI GÜVENLİK SİSTEMİ DEĞİŞEBİLİR Mİ?

28 Aralık 2023 11:31 Prof. Dr.Celalettin YAVUZ
Okunma
632

ULUSLARARASI GÜVENLİKSİSTEMİ DEĞİŞEBİLİR Mİ?

Prof. Dr. Celalettin Yavuz GüvenlikPolitikaları Uzmanı, Ekim 2023

 

Son yıllarda uluslararası güvenliksisteminin ihtiyaca cevap veremeyecek hâle geldiği sıkça tekrarlanır oldu. SoğukSavaş Dönemi’ndeki iki kutuplu dünyada ABD ve Sovyetler Birliği’nin karşılıklıvetolarıyla da olsa uluslararası güvenlik sisteminde hiyerarşi ve buna bağlıbir düzen vardı. Ancak özellikle Soğuk Savaş’ıın sona ermesinin ardındandünyanın âdeta tek kutbu haline gelen ABD’nin zamanla zaten hegemon olan bugücünü fütursuzca mutlak güce çevirmeye kalkması, bu konuda kendisine yakınolan Avrupa’daki müttefiklerini bile rahatsız etti.

2017’de Kudüs’ü İsrail’in başkenti olaraktanımaktan vazgeçmesini talep eden tasarı, bizzat ABD tarafından veto edildi.Balistik füze denemeleri sebebiyle Kuzey Kore’ye yaptırımların artırılmasınıisteyen Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tasarısı ise Çinve Rusya tarafından engellendi. Benzer hukuksuzluklar Libya, Suriye ve Ukraynakrizlerinde de görüldü. Mayıs 2022 itibariyle Rusya (Sovyetler Birliği dahil)121 veto ile ilk sırayı alırken onu ABD 89, İngiltere 29, Çin 17 ve Fransa 16veto ile izlemektedir. Yani açıkçası BMGK daimî üyeleri, küresel barışıkorumaktan çok uluslararası güvenlik sistemini sadece kendi millî çıkarlarıdoğrultusunda domine ederek, barışa zarar vermektedirler.

Uluslararası güvenlik sisteminin yozlaştığıkonusunda Türk kamuoyu, Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler GenelKurulunda birkaç kez dillendirdiği “Dünya beşten büyüktür!” şeklindekieleştirileri daha yakından bilgi sahibi oldu. Bu konuda 78. Birleşmiş MilletlerGenel Kurulunda “Sizin köleniz değil, ortağınız olmak istiyoruz!” şeklindekonuşan Togo Dışişleri, Afrika Entegrasyonu ve Yurtdışı Togolular Bakanı RobertDussey’in, “Kim oluyorsunuz ki bize böyle patronluk taslıyorsunuz, kimoluyorsunuz ki bizi böyle aşağılayabiliyorsunuz? (…) Üstenci tavrınızdanyorulduk, kamuoyumuzu, halkımızı, idarecilerimizi aşağılamanızdan yorulduk,küçümseyici tavrınızdan yorulduk, kibrinizden bıktık. Bıktık, bıktık, bıktık!”şeklindeki ifadesi de, Afrika ülkelerinin uluslararası sistemin değişmesigerektiğini işaret etmekteydi.  Bu yazıdauluslararası sistemin bugün geldiği durumu ve çeşitli ülkelerin talepleri elealınmaya çalışıldı.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLERGÜVENLİK KONSEYİ VE İŞLEVİ

İkinci Dünya Savaşı’ndan galip çıkan büyükdevletler, 20. yüzyılın ilk yarısında yaşanan savaşlar ve barışa yöneliktehditlerden ders çıkartarak uluslararası barış ve güvenliği korumakmaksadıyla; savaşları ve barışa yönelik tehditleri önlemek, ülkeler arasındadostane ilişkiler kurmak, uluslararası ekonomik ve sosyal iş birliğini sağlamakdüşüncesiyle Birleşmiş Milletler (BM) teşkilatını kurdular. Merkezi New Yorkolan kurumun ayrıca Cenevre, Viyana ve Nairobi’de de ofisleri de bulunmaktadır.Üyeler, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasında BM’nin hızlı ve etkilihareket etmesini sağlamak maksadıyla başlıca sorumluluğu BMGK’ye bırakırlar.BMGK’nin, bu görevleri yerine getirirken BM’nin amaç ve ilkeleri’ne uygunşekilde hareket etmesi esastır. 15 üyeli Konseyin beş üyesi (ABD, Rusya, ÇinHalk Cumhuriyeti, Fransa ve İngiltere) veto hakkına sahiplerdir. Diğerleri isecoğrafya bakımından bir dağılım da göz önünde tutularak her iki yılda bir BM GenelKurulundaki seçimlerle belirlenirler. BM Antlaşması’nın 108. maddesi gereğiKonsey de kararlar 3/5 oy çokluğu ile alınır. Yöntem sorununa ilişkin birkararda herhangi dokuz üyenin olumlu oyuna başvuran Güvenlik Konseyi, yöntemdışı kararlarda daimî üyelerin olumsuz oyları bulunmamak (veto vermemeleri)kaydıyla dokuz olumlu oy arar. Sürekli üyelerden birisinin olumsuz oykullanarak bir kararın alınmasına engel olması, o ülkenin veto hakkınıkullanması anlamına gelmektedir. BM Antlaşması’na göre altı çizilecek şu önemlihususun da belirtilmesinde yarar vardır: “BM Antlaşması’nın hiçbir hükmü, üyelerindenbirinin silahlı bir saldırıya hedef olması hâlinde, Güvenlik Konseyiuluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek,bu üyenin doğal olan bireysel ya da ortak meşru savunma hakkını tehlikeyedüşürmez. Üyelerin bu meşru savunma hakkını kullanırken aldıkları önlemlerhemen Güvenlik Konseyine bildirilir ve Konseyin işbu Antlaşma gereğinceuluslararası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için gerekligöreceği biçimde her an hareket etme yetki ve görevini hiçbir biçimdeetkilemez.” Ancak bu madde bazı art niyetli ülkelerce çarpıtılabilmektedir.Örneğin ABD ve Rusya gibi ülkeler Orta Doğu gibi kendilerine coğrafi olarakoldukça uzak bölgelerde bile bu maddeyi öne sürerek askeri müdahaleyi “meşrumüdafaa hakkı” gibi kullanmaktan çekinmemektedir. 

BM’DE GERÇEKLEŞENREFORMLAR VE REFORM ARAYIŞLARI

Kuruluşu 51 ülke ile gerçekleşen BM’yebağımsızlıklarını kazanan ülkelerin 1960’lı ve 1970’li yıllar boyuncakatılmasıyla üye sayısında kayda değer bir artış olmuştur. Bu durum BMGK’dekitemsilde dengesizliğin yanı sıra BMGK üyelik sayısı ve BM’ye dâhil olandevletlerin sayısı arasındaki orantısızlık gibi sebeplerle temsil adaletininsağlanamadığı bir sisteme dönüşmüştür. BMGK’de 1963’te geçici üye sayısı altıdanona çıkartılarak ilk reform gerçekleştirilmişse de daha sonra sadece 1971’dedaimî üyelerden Çin Cumhuriyeti (Milliyetçi Çin veya şimdiki adıyla Tayvan) yerineÇin halkının büyük bir çoğunluğunu temsil eden Çin Halk Cumhuriyeti’nin daimî üyeliğekabulü dışında önemli bir değişiklik yaşanmamıştır. Buna karşılık bilhassa SoğukSavaş’ın sona ermesinden sonra Butros Butros-Gali’nin BM Genel Sekreteri seçildiği1992 yılından itibaren BM’de reform çalışmaları ve istekleri de giderek hızkazanmıştır. Gali Dönemi’nde BM Güvenlik Konseyinin seçiminden sonraki ilkzirvesinde “Barış İçin Bir Ajanda” başlıklı bir çalışma ile reform çalışmalarıbaşlatıldı. Çünkü 1992 yılı itibarıyla ABD ile birlikte dünyanın ilk üçekonomik gücü arasında yer alan Japonya ve Almanya, aynı zamanda BM’nin finansalyükünü çeken ilk üç ülke arasındaydı. Bu sebeple de daimî üyelik taleplerinisıklaştırmaya da başlamışlardı. Bu talepler üzerine BM’de 1993 yılında GenelKurul bünyesinde kapsamlı bir reforma için açık katılımlı bir çalışma grubu oluşturuldu. Bu grup 2009’da hükûmetler arasımüzakere formatına dönüştürülürken, küresel siyasette daha fazla söz sahibiolmak isteyen ülkelerin sayısı da artış kaydetti. Bu ülkeler içerisinde LatinAmerika’nın güçlü ve yüz ölçümü açısından dünyanın beşinci büyük ülkesi Brezilyaile gene o dönemde nüfus açısından ikinci büyük ülkesi (günümüzde birinci) Hindistanile Türkiye gibi kendisini bölgesel güç veya kilit ülke olduklarını ileri sürenülkeler BMGK’de kalıcı koltuk talebinde bulundular. Bu ülkelerden kendilerini çeşitlibölgesel ve küresel alanlarda güçlü olarak nitelendiren Almanya, Japonya,Brezilya ve Hindistan daha sonra bir araya gelerek G4 adıyla yeni bir çıkargrubuna dönüştü.

BMGK İÇİN REFORM TALEBİNDEBULUNAN GRUPLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

BMGK’nin beş daimî üyesinden son yıllardabilhassa ABD, Rusya ve Çin’in veto yetkisini kendi çıkarlarına göre kullanmasıve hayati konularda bile gerekli müdahale yapılamaması sebebiyle küresel çaptayeni krizler çıkmakta, çözümler ertelenerek kangrene dönüşmekteydi.

Öte yandan 65-7 milyon nüfuslu Fransa veİngiltere daimî üye iken, nüfusu 1.2 milyarı aşan Afrika ülkeleri, dünyagenelinde 1,5 milyarı aşan nüfusuyla Müslüman ülkeler, 650 milyonu aşannüfusuyla Latin Amerika ülkeleri ve Karayipler’de BMGK’de daimî üyedenyoksunlardı.

Bu hususta aslında uluslararası güvenliksisteminin adil olamayacak bir diğer yüzüydü.

İşte bu sebeplerle G4’ün ardından içindeArjantin, İtalya, İspanya, Kanada, Meksika, Pakistan ve Mısır gibi ülkelerinüye, Çin ve Endonezya’nın gözlemci olduğu ülkeler tarafından önce adı “KahveKulübü” iken daha sonra “Konsensüs için Birlik” (KiB) adını alan başka bir grupdaha kuruldu. 54 ülkeye rağmen BMGK üyesi bulunmayan Afrika kıtası da eşzamanlı olarak ülke adı belirtmeksizin daimî üyelik talebini dile getirdi. Bugrupta Cezayir, Mısır, Etiyopya Güney Afrika, Kenya ve Nijerya gibi ülkeler öneçıksa da henüz daimî aday ismi verilmemişti. L.69 adlı ve Bolivya, Jamaika,Papua Yeni Gine gibi 32 ülkeden oluşan ve BM’deki %20’lik üye sayısına ulaşanbir diğer grup da gelişmekte olan küçük ada ülkelerine dönüşümlü Güvenlik Konseyiüyeliği isteğinde bulundular. Arap Grubu da reform yapılmasını desteklediğiBMGK’nin genişlemesi hâlinde Arap ülkelerine de daimi üyelik talep etmektedirler.Bu arada BMGK sisteminde değişiklik talep eden az sayıdaki münferit ülkeler demevcut olup, bunlar arasında Türkiye ve Ukrayna öne çıkmaktadır. TürkiyeCumhurbaşkanı Erdoğan, BMGK’nin beş daimî üyesinin haksız, adaletsiz ve sadecekendi küresel ve bölgesel çıkarlarına hizmet edecek hâle getirilen vetohakkını, “Dünya beşten büyüktür!” şeklindeki bir slogana dönüştürdü. Busöylemin başlangıçta Türkiye’yi küresel güçlerin hışmına uğratacağı endişesidoğsa da özellikle Cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte iyice kurumsallaştı.Dış politikayı büyük ölçüde sahiplenen Erdoğan’ın, henüz başbakanlığı döneminde2013 yılında ilk kez, sonuncusunu 19 Eylül 2023’te olmak üzere BM GenelKurulundaki konuşmalarında kullandığı bu ifadenin giderek çok sayıda taraftarcadile getirildiği görülebilmektedir.

Mart 2005’te dönemin BM Genel SekreteriKofi Annan “Büyük Özgürlük İçinde” başlıklı bir planla, aşağıda iki seçenektenbirinin kabulüyle BMGK’yi 24 üyeye genişletme çağrısında bulundu. Bunlardan PlanA’ya göre altı yeni daimî üye ve bunun üstüne üç yeni geçici üye alımıylakonseydeki koltuk sayısı toplamda 24’e çıkartılacaktı. Daha karmaşık olan PlanB kapsamında ise “Yeni bir üyelik sınıfına sahip sekiz yeni koltuk açılacak, buyeni üyeler dört yıl boyunca çalışacak ve üyelik durumu değiştirilebilecek vebuna ek olarak bir yeni geçici üye eklenerek toplam üye sayısı yine 24’eçıkarılacaktı.” Brezilya, Almanya, Hindistan ve Japonya’dan oluşan G4 grubuMart 2023’te BMGK’de koltuk sayısının 25’e yükseltilmesini, kendileri dâhil 6ülkeye yeni daimî üyelik ve 4 ülkeye de geçici üyelik talebinde bulundular.Hatta bu G4, BMGK’ye alınmaları hâlinde 15 yıl veto haklarından feragatedebileceklerini de önerdiler. Afrika grubu ise 2’si daimî, 2’si geçici olmaküzere 4 üyelikte ısrarcıdır. Bu grup ayrıca Asya ülkelerinden 2, Latin Amerikaile Batı Avrupa veya “Diğer Devletler Grubu”ndan da 1’er daimî üye de teklif etmektedir.Keza Asya’dan, Doğu Avrupa’dan ve Latin Amerika’dan veya Karayipler’den de 1’ergeçici üyelik önermektedir. Aslında veto yetkisinin karşısında olsalar dadevamı halinde kendilerine de bu hakkın verilmesini savunmaktadır.

L.69 adlı grup BMGK’de Afrika, Asya, Latin Amerika,Karayipler, Batı Avrupa ile “Diğer Devletler Grubu” için de daimî üyeliktenyanadır. Arap Grubu da özellikle BMGK’nın son 80 yılda Arap coğrafyasındakikrizlerde 5 daimî üyenin vetosuna bağlı kalınmasına karşıdır. 

KiB adlı grubun önerisine göre, BMGK’ninüye sayısı 26’ya çıkarılırken mevcut 5 daimî üyenin statüsü korunmalıdır. İkiyıl süreli geçici 20 üye Genel Kurulda seçilmelidir. Bunlardan 6’sı Afrika, 5’iAsya, 4’ü Latin Amerika ve Karayipler, 3’ü Batı Avrupa, 2’si Doğu Avrupa’danseçilmelidir.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzatkaleme aldığı “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” isimli kitabında “Genel Kurulungüçlendirilmesi, BMGK’deki daimî üye sayısının artırılması, BMGK üyelerininrotasyonla görev yapması ve BMGK üyelerinin veto hakkının kaldırılması ya da buhakkın olabildiğince sınırlandırılması” önerilmektedir. Keza büyük bir nüfusaev sahipliği yapan Afrika, Latin Amerika, Orta Doğu bölgeleri ile Müslümantoplumların yoğun yaşadığı ülkelere de BMGK’de temsilde öncelik verilmesini önermektedir.BM’nin 78’nci Genel Kurulu sırasında ABD Başkanı Joe Biden ve Rusya DışişleriBakanı Lavrov da BM’de reforma ihtiyaç olduğunu daha öncekiler gibi isteksizceve biraz da kapalı şekilde söylediler. BMGK’nin beş daimi üyesinin ilk tercihi daimîüye statülerinin devamıdır. ABD, Japonya ve Hindistan’ın daimî üyeliği ile azsayıda geçici üye eklenmesini desteklerken, İngiltere ve Fransa, daimî/geçici üyelerinsayısının arttırılmasını, Almanya, Brezilya, Hindistan ve Japonya’nın daimî üyestatüsüne alınmasını, Konseye daha fazla Afrika ülkesinin katılmasınıdesteklediler. Hindistan dâhil gelişmekte olan ülkelerin daha güçlü temsilinidestekleyen Çin’e karşılık Rusya da Hindistan’ın BMGK daimî üyeliğine destekverdi.

BMGK’NDE REFORM MÜMKÜNMÜDÜR?

BMGK’nin beş daimî üyesi de dâhil olmak üzere,İkinci Dünya Harbi sonrası galip devletlerce oluşturulan uluslararası güvenliksisteminin çağın ihtiyaçlarına cevap veremediği, hemen tüm ülkelerce kabulgörmektedir. Bu çarpık düzenin devamı hâlinde BM’ye güven iyice kaybolurken,dünya da sonu tahayyül edilemeyecek çatışmalar sarmalına girebilir.  

Öte yandan BM reformunun gerçekleşmesiyolunda en büyük engel bizzat sahip oldukları bu imtiyazdan vazgeçmek istemeyenbeş daimî üyedir. BMGK üyesi ülkeler dâhil olmak üzere toplam üye 193 ülkeninuzlaşması hâlinde yeni bir düzen inşası mümkündür. Ama bu uzlaşma mümkünolabilir mi? Reform tasarısının 5 daimî üye de dâhil olmak üzere tüm BM GenelKurul üyelerinin 2/3 çoğunluğu tarafından kabul edilmesi gerekli. Bir grubunönerisi diğer gruplar tarafından kabul edilmeyebilir. Bu sebeple önce reform önerisiüzerinde uzlaşma sağlandıktan sonra daimî üye ve geçici üye önerileri üzerindemüzakereler yararlı olabilir.

Öneriler arasında G4 grubunun önerisi BMGKüyeleri tarafından daha kabul edilebilir bulunsa da BM’de yeni kararlarınalınması için 2/3 çoğunluk gerektiğinden, diğer gruplarca bu görüşünreddedilmesi kuvvetle muhtemeldir. Özellikle Afrika grubu, Müslüman ülkeler,Orta Doğu ve Latin Amerika ülkeleri isteklerinin gerçekleşmemesi hâlinde yenibir reformu engelleyebilir.

SONUÇ

Farz edelim ki üye sayısı arttırıldı,mevcut ve yeni konsey üyelerini bağlayıcı kurallar da kondu. Acaba ünlüpolitikacı Henry Kissenger’in “Üretim kapasitesine, ham maddeye, gıdaya,enerjiye (fosil olduğu kadar insan da) ve sağlam paraya sahip olan kişi dünyayıdeğiştirebilir!” sözü bir tarafa bırakılabilir mi? Yani daha önce de vetolarda görüldüğü üzere, yeni kurulacaksistemde veto hakkı olmasa bile ABD ve Çin gibi küresel güçler yeni oluşankonseyin yaptırım kararlarına rağmen, millî çıkarlarından ödün verebilirler mi?Vermezlerse bu küresel güçleri hangi güç “yaptırım”la veya caydırarak iknaedebilir? Anlaşılan o ki, bu konu daha yıllarca konuşulacak gibidir. Çünkü“Dünya beşten büyük” olsa da “beş büyük” eline geçirdiği güçten vazgeçmeye rızagösterecek gibi değildir…