TURANCIYIZ,NE OLACAK?*
Doç. Dr. M. Bahadır AYAS
Anadolu Üniversitesi
Tarihinnihai amacı insanın kendini tanımasıdır. Bu amaç çerçevesinde tarihin değeri,insanın neler yaptığını, dolayısıyla insanın ne olduğunu bize öğretmesidir. Tarihinsanla başlar ve insanın bütün gelişim sürecini incelediği gibi dünyadakideğişimi neden-sonuç ilişkisi kurarak hafızasında taşır. Bu bakımdan Türk’ü tanımak, neler yaptığını,neden yaptığını anlamak, Türk’ü dünyaya anlatmak için dünya tarihinin Türk tarihiüzerinden okunması gerekmektedir. Dünya tarihine bakıldığında, Türk’ün sebepolduğu değişim ve dönüşümler, aynı zamanda Türk tarihindeki değişim vedönüşümler incelendiğinde karşımıza Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi yani TuranDavası çıkar. Çünkü Türk tarihe Turan olarak giriş yapmış, tüm eylemlerininsebebi Turan Davası oluşturmuştur. Bu bakımdan Türk’ün tarihi Turandır, TürkTurandır yerinde bir genelleme olacaktır.
Yakın tarihokumalarından hareketle bazı kaynaklarda Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerindevar olan şartların oluşturduğu bir ideoloji olarak lanse edilse de kurulan tümTürk devletlerinde Turan karşımıza çıkar. Çünkü Turan Semerkant'tan, Ötüken'denyayını çekerek Cihan hâkimiyeti ülküsüyle yola çıkan bir milletin davasıdır. Zenginve derin bir fikrî zemine oturan Turan ideolojisi, Türk milletini merkeze alan,Türk birliği ve Türkeli idealidir. İsmail Gapıralı’nın “Dilde, Fikirde, İşteBirlik” çağrısıdır Turan. Ziya Gökalp’ın “Vatan ne Türkiye'dir Türklere, neTürkistan; Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan." dizeleriyle ifadeettiği Türk’ün vatanı, geçmişi ve geleceğidir Turan.
Türk tarihininher dönemine damgasını vuran Turan fikri, küresel ve dönemin Türk devletlerininiçinde bulunduğu şartlara göre farklı şekillerde kendisini göstermiştir. 19.yılda küresel siyasi çalkantılar Osmanlı İmparatorluğu’nu da etkilemiş, siyasi,ekonomik, sosyolojik birçok problem baş göstermiştir. Bu dönemde Osmanlıaydınları arasında yükselmeye Türkçülük-Turancı fikirler, zor şartlar altındayayımlanan dergilerde ifade edilemeye başlanmıştır. Birçoğunun yayın hayatıkısa sürse de bu dergiler etrafında aydınların toplanması hem kültürel hem defikriyat olarak bir zenginliğe sebep olmuş. Siyasi bir zeminde tartışılma imkânıbulan Turan fikri, romantik yaklaşımdan uzaklaşarak ideolojik bir yapıya doğruevrilmiştir. Türkçü-Turancı dergilerin Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi’nin fikrîaçıdan zenginleşmesi, yayılması ve yeni nesillere aktarılmasındaki rolüyadsınamaz. Bu bakımdan bu yazının konusu olarak Turan Davasının gelişmesindeve yayılmasında önemli bir yere sahip olan bu dergiler seçilmiştir. KonumuzTuran Davası olup amaç Turan Davasını anlatmak değil, Turanı anlatan dergilerehatırlamaktır. Burada amaç bahse konu dergilerin tamamına değinmek ve detaylıolarak irdelemekten çok, kısa tanıtımları üzerinden hatırlamak ve TuranDavasına katkıları yadsınamaz büyük mütefekkirlerimizi bu dergilerin yazarkadroları üzerinden yad etmektir.
GENÇ KALEMLER(1910-1912)
Dil konusundahassasiyet, hemen her Türkçü’de birinci gündem maddesini oluşturur. Türkçülükülküsünün önde gelen her siması Türk diline ve dilin korunmasına büyük önematfetmiştir. Atsız’ın da belirttiği gibi dil, bir milletin en değerli malıdır.Ona göre ordusunu kaybeden bir millet tehlikeye, istiklalini kaybeden milletkorkunç bir felakete düşmüştür. Dilini kaybeden milletse yok olmuş demektir.Dil birliğinin Turan için önemini ilk fark edenlerden Ömer Seyfettin, Ali CanipYöntem ve Ziya Gökalp tarafından çıkartılmaya başlanan Genç Kalemler dergisi bubakımdan önem arz etmektedir. Selânik’te 1910 yılında yayımlanmaya başlanan "Hüsünve Şiir" dergisinin isminin 9. Sayıdan itibaren "Genç Kalemler"olarak değiştirilmesiyle yayın hayatına girdi. İmtiyaz sahibi ve sorumlu müdürüNesimi Sarım Bey, başyazarı ise Ali Canip Bey'dir. Yeni Lisan hareketinin veGenç Kalemler dergisinin çekirdeğini Ali Canip Yöntem, Ömer Seyfettin ve ZiyaGökalp oluşturur. Bunların dışında, derginin önemli yazarları arasında MustafaNermi, Kâzım Nami, Enis Avni, Mehmet Ali Tevfik (Yükselen), Subhi Edhem, ÂkilKoyuncu ve Rasim Haşmet Beyler vardır.
İkinci cildindenitibaren İttihat ve Terakki desteğiyle çıkarılan dergi, Millî Edebiyat akımınınöncüsü olmuş; millî bir edebiyat oluşturulması için önce dilde sadeleşmegerektiğini savunarak Yeni Lisan hareketini başlatmıştır. Esasen bir dil veedebiyat dergisi idi ancak tarih, siyaset, felsefe, sosyoloji, antropoloji vetasavvuf gibi konularda yazılar da yayımlanmıştır. Dört cilt hâlinde toplam 33sayı çıkan derginin yayını, Balkan Savaşı'nın başlamasının ardından Selânik'inKasım 1912'de Osmanlı Devleti'nin elinden çıkmasıyla son buldu.
Ali Canip YöntemDergi’nin başyazılarını yazan, onu bir şiir dergisi olmaktan çıkarıp aynızamanda bilim dergisi yapan Genç Kalemler’in de lideridir. Ömer Seyfettin ise“Yeni Lisan” makalesi ile dilde Türkçülüğün manifestosunu yayımlayan kişidir.Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem’e yazdığı 28 Ocak 1911 tarihli mektubundaedebiyatta yeniliğin dilden başlaması gerektiğini belirtmektedir: “Geliniz CanipBey edebiyatta, lisanda bir ihtilal vücuda getirelim.” Genç Kalemler Dergisi(GKD) ile başlayan Yeni Lisan hareketi bir anda Türk kültür ve düşüncedünyasını etkilemiştir. GKD ve bu üçlü, bahsedilen ihtilali pratiğe geçirmeyemuvaffak olmuşlardır.
TÜRK YURDU(11.1911)
Türkçülüğüyaymak üzere 1911 yılında kurulan Türk Yurdu Cemiyeti’nce 24 Kasım 1911’de yayınınabaşlanan Türk Yurdu dergisi, cemiyetin kapanması üzerine, bir yıl sonra kurulanTürk Ocağı’nın yayın organı olarak çıkartılmaya başlandı. O günden bu yana, yani101 yıldır, Türkçülük çizgisinden ayrılmayan bir yayın organı olma niteliğinikorudu. “Türklüğe hizmet etmek, Türklüğe faide dokundurmak” emeliyleyayımlanmaya başlanan Türk yurdu, imtiyaz sahipliği ve yönetimi, Mehmet EminYurdakul ile Yusuf Akçura arasında birkaç kez el değiştirdikten sonra, 1917yılında, 13. cildinden Türk Ocağı’nın resmî yayın organı konumunu kazandı.Halen Türk Ocakları genel merkezinin aylık yayın organı olarak yayın hayatınadevam eden dergi, Temmuz 1997 yılından bu yana hakemli dergi statüsünegeçirilmiştir. Her ne kadar 100 yıldan fazla bir tarihi olsa da 1911 yılındanbu yana yayın hayatına çok fazla ara verilmiştir. 30 Kasım 1911- 15 Temmuz 1918arasında on beş günde bir otuz iki sayfalık bir dergi olarak İstanbul'da yayımhayatına başlayan Türk Yurdu dergisi ilk sayısından itibaren büyük ilgi gördü. Derginin imtiyaz sahibi ilk çıktığı günlerdeMehmet Emin Bey idi; 1911'de Mehmet Emin vali olarak Erzurum'a atanınca mesulmüdürü Akçuraoğlu Yusuf, imtiyaz sahibi görevini de üstlendi. Onun BalkanSavaşı'na katılması üzerine 3. ve 4. ciltleri Mehmet Emin çıkardı; 5.ciltten12. cilte kadar dergi yine Akçuraoğlu Yusuf tarafından çıkarıldı. 13. ve 14.ciltleri Celal Sahir Bey çıkardı. Dergi, I. Dünya Savaşı’nın yarattığı olumsuzşartlar nedeniyle 15 Temmuz 1918'de yayınına ara verdi. Türk Yurdu dergisi 1923-1931arasında Ankara'da yeniden yayımlanmaya başlandı. 1929 Şubat'ında tamamen yeniharflerle çıkmaya başladı. Bu dönemde derginin müdürlüğünü sırasıyla Nihat Bey,Cemil Behçet Bey, Enver Kâmil Bey, Ferit Celâl (Güven) Bey, Mustafa (Uluğ) Beyüstlendi. 10 Nisan 1931'de Türk Ocağının kapatılmasıyla Türk Yurdu 233. sayıdayayınını durdurdu. 1943-1943 arasında dergi 32 sayfa hâlinde İstanbul’dabasıldı. Derginin Sahibi ve Müdürü; Hasan Ferit Cansever'dir. Bu dönemde dergi9 sayı yayımlandı. Alt başlığı “Türklüğün Faydasına Çalışır On beş Günde BirÇıkar” idi. 1954-1957 arasında Türk Yurdu dergisi yeniden yayımlandı. Altbaşlığı, "Türk Ocaklarının Fikirlerini Neşreder” şeklinde idi. Ocak1955'ten Haziran 1957'ye kadar derginin sahibi Türk Ocakları Merkez heyetiReisi Hamdullah Suphi; Neşriyatı Fiilen İdare Eden, Abdülhak Şinasi Hisar'dır. 1959-1968arasında derginin sahibi, Ankara Türk Ocağı adına Osman Turan yönetimindeçıkartılmıştır. 1961’de sahibi Hamdullah Suphi olarak değişti, 1966’daHamdullah Suphi'nin vefatı üzerine önce Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu sonra OsmanTuran derginin sahibi oldu. 1987-2001 arasında Türk Ocağı Merkez Heyetininyayın organı olarak yayın hayatına devam etti. Şubat 1987 - Mart 1989 arasındaTürk Ocakları İstanbul Şubesi tarafından İstanbul'da çıkarıldı. Kasım 1989’danitibaren Ankara'da çıkarılmaktadır.
ATSIZMECMUASI (05.1931-09.1932)
Büyük TürkçüAtsız’ın çıkardığı, ‘Orkun süreci’ diyebileceğimiz süreçte yayımlanandergilerin ilki. Aylık olarak, İstanbul’da çıkarıldı. 15 Mayıs 1931–25 Eylül1932 arasında, 17 sayısı yayımlandı.28x21 cm. boyutlu, 24 sayfa olarak çıkarılan derginin kapağını, büyük bir ‘aylıkurt’ amblemi ve Ziya Gökalp’ın “’Ben’, ‘sen’, ‘o’ yok; ‘biz’ varız.” söylemisüslüyordu.
Atsız Mecmua’nınsahibi ve mesul müdürü Hüseyin Nihal (Atsız) idi. Dergi, o yılların genç,sonraki yılların tanınmış düşünce ve edebiyat adamları olan 70 dolayındakişinin yazılarına yer veriyordu. Başlıca yazarlar arasında A. Ziya (Karamuk),Abdülbâki (Gölpınarlı), Abdülkadir (nan), Adnan Cahit (Ötüken), Ali Fethi(Tevetoğlu), Fevziye Abdullah (Tansel), Hüseyin Nihâl (Atsız), M. Fuad(Köprülü), M. Halit (Bayrı), Mahmut Ragıp (Kösemihal), Mehmet Şakir(Ülkütaşır), Nihad Sami (Banarlı), Orhan Şaik (Gökyay), Pertev Nailî (Boratav),Sabahattin Ali (Alı), Sadettin Nüzhet (Ergun), Şerefeddin (Yaltkaya), ZekiVelidî (Togan) yer almaktaydı.
17 ay aralıksızyayımlanan dergi, Zeki Velidî Togan’a sataşan Reşit Galib’e protesto telgrafıçekti ve kendisine hakaret eden İstanbul Edebiyat Fakültesi dekanını birtoplantıda tokatladığı için görevden alınması üzerine, 80 sayfa olarak çıkarılan I.Terin (Ekim) 1932 sayısı ile,yayımına son vermek zorunda kaldı. Bu sayının sonuna Atsız’ın “Yolların sonu”şiiri ve onun altına da “BİTTİ” sözcüğü konulmuştu.
ORHUN (05.11.1933-04.05.1944)
Büyük TürkçüHüseyin Nihâl (Atsız)’in, Atsız mecmua’nın kapanışından bir yıl sonra, EdirneErkek Lisesi’nde edebiyat öğretmeni iken çıkarmağa başladığı Türkçü dergi. İlksayısının kapağında “Atsız mecmua’nın devamı” olduğu ve “büyük Türkçülükülküsüyle” çıktığı açıklanan aylık Orhun dergisi, Edirne’de çıkarıldığı bu ilkdöneminde, Kasım 1933 ile Temmuz 1934 arasında, 9 sayı çıkarılabildi. O dönemdedergi, Edirne’nin basımevi imkânları yeterli bulunmadığı için, İstanbul’dabasılıyordu. Derginin ‘sahip ve mes’ul müdürü Hüseyin Nihâl (Atsız) idi.Yazarları arasında Atsız, Nihat Sami (Banarlı), Fevziye Abdullah (Tansel),Orhan Şaik (Gökyay), Suut Kemal (Yetkin), Ahmet Yekta, Ahmet Özdemir, Ali İhsan(Sâbis), Atsıza Yolda (Fethi Tevetoğlu), Tolunay (Bedriye Atsız), Zâhir Sıdkı(Güvemli), Zeki Velidî Togan, Cezmi Türk, Yılanlıoğlu İsmail Hakkı, OsmanYüksel vb. bulunuyordu.
ERGENEKONDERGİSİ (10.11.1938-01.02.1939)
Gençlik ve fikirdergisi /İlmî-edebî-içtimaî”. Ünlü Türkçülerden Reha Oğuz Türkkan’ınİstanbul’da çıkardığı dergilerin ilki. 10 Kasım 1938’de çıkarılmaya başlandı.Yayımı dört sayı sürdü. Ergenekon’un “sahibi ve neşriyat müdürü” Reha OğuzTürkkan’dı. Baş yazıları da o yazıyordu. Felsefe, tarih, ülkeler, edebiyat,spor konularında A. Aksakoğlu, Şükrü Murat Alçın, Mahmut Esat Bozkurt, AbbasGegin, Abdülkadir İnan, Cafer Seydahmet Kırımer, Reha Kurtuluş, İlhan Kut,Necip Ali Küçüka, Hüseyin Nâmık Orkun Hasan Ortekin, Halit Fahri Ozansoy, LütfiSipahi, Fethi Tevet, Muharrem Feyzi Tokay, A. Mete Turanlı, N. Atillâ Türkkan,Reha Oğuz Türkkan, yazıyorlardı. R. O. Türkkan’ın, her sayıda başka yazıları dayayımlanıyordu.
Ergenekon, 10 Şubat1939’da çıkan 4. sayısının ardından mahkeme kararı ile kapatıldı. Kapanmagerekçesi, ilk sayıda başlanan “Faşizm tehlikedir!” ve “Türkiye’deki Naziler vetehlike” başlıklı dizi yazıların “Almanya ile dostluğumuzu tehlikeyedüşüreceği” bahanesi idi.
KOPUZ DERGİSİ(04.1939-05.1944)
Aylık MillîSanat ve Fikir Mecmuası tanımı ile 1939 yılında İstanbul da yayın hayatınabaşlayan Dr. Fethi Tevetoğlu’nun çıkardığı Türkçü dergidir. Tevetoğlu askerolduğu için, imtiyaz sahipliği ve yazı işleri müdürlüğü görevlerini Cemal Tiginüstlenmiştir. Tevetoğlu’nca çıkarıldığının anlaşılması ve yayımına hemen sonverilmezse askerlikten atılacağının bildirilmesi üzerine, 15 Ocak 1940 tarihli9’uncu sayısından sonra, Kopuz’un bu ilk döneminin yayımını durdurmak zorundakalındı. 1940-43 yılları arasında yayımlanmayan dergi 1944 yılında Samsun’da tekrarçıkarılmış ve aynı yıl kapanmıştır. Amacı ilk sayısındaki başyazının başlığıolan “Amacımız: Türk’e fayda.” sözüyle özetlenen ve yayınını başarı ilesürdürmekte olan Kopuz da öteki Türkçü dergiler gibi, 3 Mayıs 1944'debaşlatılan Türkçülere yönelik devlet terörü yüzünden, Mayıs 1944'te çıkarılanII. Cilt, 1. sayısından sonra kapanmak zorunda kaldı. Çünkü onu çıkaran Dr.Fethi Tevetoğlu da, ünlü “Irkçılık- Turancılık Davası”nın sanıkları arasınaalınmak üzere tutuklanmıştı. Geniş bir çevrede ilgi ile takip edilen Kopuzdergisi geniş bir yazar kadrosuna sahipti. Besim Atalay, Atsız, İhsan Aydın,Mehmed Hâlid Bayrı, İhsan Boran, Behçet Kemal Çağlar, Zeki Ömer Defne, EminHekimgil, Abdülkadir İnan, Rıza Nur, Hüseyin Nâmık Orkun, Adnan Cahit Ötüken,Ziya Özkaynak, Nejdet Sançar, Fethi Tevet, Cemal Tigin, Zeki Velidî Togan,Osman Turan, Alparslan Türkeş, Nimet Turgun Uluğtürk, İhsan Unaner, Osman FarukVerimer, Kerim Yund, Fethi Yücel, Halide Nusret Zorlutuna yazıları ile dergiyedestek veren yazarlara örnek olarak verilebilir.
BOZKURT (05.1939-03.1942)
Bozkurt dergisiilk olarak 1938’de yayımlanan Ergenekon kapatılınca onun yerine çıkarılmayabaşlanmıştır. Bozkurt’un yayım hayatı da, yerine çıktığı dergininkine benzerbir seyir izledi ve 1942 yılında mahkeme kararı ile kapatıldı. Kapaklarıntepesinde tek satıra yazılı “Her şeyin üstünde Türk ırkı!” söylemi, altında iriharflerle yazılımı logosu, onun altında koşan bir bozkurt resmi vardı. Dahaaltlarda da içindekiler dizimi, sayı belirteci, çıkı tarihi ve 15 kuruş olanfiyatı yazılı idi. I. cildi oluşturan 12 sayısı aylık yayınlanan derginin II.cilt sayıları haftalık olarak yayınlandı. Dergiyi, Ergenekon’daki gibi, RehaOğuz Türkkan ve arkadaşları yayımladı.
12 Mart 1971muhtırasının akabinde dönemin olağanüstü şartlarında Ülkücü gençliğin sesi olanBozkurt dergisi yayım hayatına geri döndü ve 1972’nin Ekim ayında çıkan ilksayısında “Aylık Ülkü Dergisi” sloganı kapağını süsledi. 1977’ye kadar büyükhizmet veren Bozkurt, 1 Aralık 1975’ten itibaren 15 günde bir yayınlanmayabaşladı. 1977 başında yayın hayatına son veren derginin ilk sahibi SadiSomuncuoğlu, Yazıişleri Müdürü Nedim Ünal, İdari İşler Müdürü ise MahirDurakoğlu idi. 1974’ten itibaren sahipliğini Osman Oktay’ın yaptığı Bozkurt’un,Umumi Neşriyat Müdürlüğünü Burhanettin Özbilici, Yazıişleri Müdürlüğünü iseOsman Çakır yaptı.
TANRIDAĞ (05-09.1942)
Haftada bir cumagünleri çıkar, ilmî, edebî Türkçü dergi”yi yurt dışındaki mecburî ikametindendönen Türkçü Dr. Rıza Nur çıkarmıştı. 08 Mayıs-04 Eylül 1942 arasıTaşdemiroğlu,nda, 18 sayı yayımlanabildi .Sahibi ve umumî neşriyat müdürü RızaNur idi. Dergide Türkçülük düşüncesi doğrultusunda yazılar yayımlandı. Başlıcayazarları Rıza Nur, Mustafa Hakkı Akansel, Atsız, Hüseyin Nâmık Orkun, HasanFerit Cansever, Mehmet Halit Bayrı, Şerif Bilgehan, Nejdet Sançar, İhsanUnaner, İzettin Şadan, M. N. Gencosman, Fethi Tevetoğlu, Nurettin Ardıçoğlu,Vahit Lütfi Salcı, M. Fahrettin Çelik (Kırzıoğlu),Feridun Nafiz Uzluk, Enver vb.idiler.
Tanrıdağın yayımı,Rıza Nur’un âni ölümü üzerine, 18 Eylül 1942 günlü 18. sayısı ile son buldu.Tevetoğlu, Rıza Nur’un ölümünü şu sözlerle açıklamıştır: “Büyük bir titizliklederginin bütün yükünü taşımaya çalışan Dr. Rıza Nur, bu ağır işi güçlüklesürdürüyordu. Nitekim 21 Haziran 1942 tarihli mektubunda bana aynen şunlarıyazmıştı: 'ismet Rasin imtihanlarla meşguldü. Birkaç güne kadar bitirecek,yardıma gelecek. Buradaki gençlerden gördüklerim içinde en terbiyelisi vedürüstü odur. Eğer ben teknik işleri üstümden atamazsam mecmuayı zarurîkapatacağım. Bu yaşta tahammül imkânı yok. Ben yalnız yazıya kalmalıyım. Yoksabu herhalde beni öldürür.’ Umduğu başına gelmiş ve Dr. Rıza Nur, 8 Eylül 1942Salı günü, yazı masası üzerindeki Tanrıdağ dergisinin 19 sayısına ait müsveddeve tashih kâğıtları üzerine başını koymuş bir halde ölü bulunmuştu”.
ÇINARALTI (08.1941-07.1944)
“Türkçü fikir vesanat mecmuası” olarak çıkarılan ve yayımlandığı dönemde oldukça etkili olanbir yayın organı idi. Çıkarılmasına 09 Ağustos 1941 günü başlanan Çınaraltı’nınyayımlanmasına, 6. cildindeki 15 Temmuz 1944 günlü 146. sayısı ile son verildi.Sahibi, Yazı İşleri Müdürü ve Başyazarı Orhan Seyfi Orhon olan Çınaraltı,“dilde, fikirde, işde birlik.” söylemi ile yazar ve şairleri Türkçülükdüşüncesine katılmaya çağırdı. Dergide, çok sayıda yazarın uzmanlıkalanlarındaki konuları Türkçü bir bakıla incelediği yazılar yayımlanıyordu.
Orhan SeyfiOrhon, Hüsnü Emir Erkilet, Atsız, Mustafa Hakkı Akansel, Besim Atalay,İbnülemin Mahmut Kemal İnal, Hüseyin Namık Orkun, Reşit Saffet Atabinen, ZekiVelidî Togan, Mükrimin Halil Yınanç, Enver Behnan Şapolyo, M. Şakir Ülkütaşır,Vecdi Bürün, Abdülhak Şinasi Hisar, Adnan Giz, Peyami Safa, Altemur Kılıç,Nejdet Sançar, Reha Oğuz Türkkan, Ali Canip Yöntem, Abdülkadir İnan, MahmutEsat Bozkurt, A. Süheyl Ünver, Nebil Buharalı, Ahmet Caferoğlu, NureddinArdıçoğlu, Fuat Köseraif, Sadettin Nüzhet Ergun, Mehmet Sadık Aran, Emin AliÇavlı, M. Fahrettin Çelik (Kırzıoğlu), Sedat Çetintaş, Ali Nüzhet Göksel,İsmail Hâmi Danişmend, Ali Canip Yöntem, İzettin Şadan bunlar arasında idi.
GÖKBÖRÜ (11.1942-05.1943)
Ergenekon veBozkurt dergilerinin kapanmasından sonra Reha Oğuz Türkkan’ın çıkardığı “Türkçüdergi”. 15 günde bir yayımlanıyordu.Gökbörü’nün Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü Reha Oğuz Türkkan’dı. Yazarlarıarasında Mustafa Hakkı Akansel, Nuri Akgün, Mehmet Altunbay, Besim Atalay, Süreyya Aygün, MehmetHalit Bayrı, Mahmut Esat Bozkurt, Nebil Buharalı, Cihat Savaş Fer, Şevket RaşitHatiboğlu, Abdülkadir İnan, Kadıoğlu,Hayrettin Karan, Mahmut R. Kösemihal, Akdes Nimet Kurat, Reha Kurtuluş, TahirOlgaç, Sofuoğlu M. Zeki, Ziya Tataç, Tesbihçioğlu, Zeki Velidî Togan, OsmanTuran, R. Oğuz Türkkan, M. Şakir Ülkütaşır….
DEVLET (04.1969)
’Adımız Devlet,Yolumuz Milliyetçilik, Rehberimiz İlim ve Fikir, Tarzımız Siyasettir”anlayışıyla ve “Ey Türk kendine dön!” sloganıyla 7 Nisan 1969’da yayın hayatınaatılan Devlet’in periyodu haftalıktı. CKMP’nin MHP’ye dönüştüğü bir dönemdeyayınlanmaya başlayan Devlet, “Yüksek İstişari Konsey” olarak adlandırılan 16kişinin öncülüğünde çıktı. Dündar Taşer ve Galip Erdem’in organize ettiğiYüksek İstişari Konsey’de, Haluk Karamağaralı, İskender Öksüz, Kâmil Turan,Sadi Somuncuoğlu, Reşat Genç, Atilla Özmen, Kazım Yaşar Kopraman, İbrahimMetin, Halil Özyıldız, Atilla Özer, Cihat Özönder, İsmail Hakkı Gökhun, FerhanÖzmen gibi isimler vardı. Yayım hayatına başlar başlamaz Türk siyasi hayatındabüyük akis uyandıran Devlet, o dönemde günlük yayın organı bulunmayanmilliyetçi-ülkücü çizginin basındaki müdafii oldu. 20 Eylül 1971’de yayınlanan128. sayısından itibaren maddi imkânsızlıklar dolayısıyla 15 günde biryayınlanmaya başlayan Devlet, kısa süre sonra yeniden başladığı haftalık yayınperiyodunu 1978 Nisan’ına kadar sürdürdü. Bu tarihten sonra yayın periyoduaylığa dönüştürülen Devlet, 1979’da kapandı. Abdurrahim Karakoç’un şiirleri,Ahmet Rifat’ın (Doç. Dr. Ahmet Nuri Yüksel) ve Doç. Dr. Necmettin Hacıeminoğlu’nunyazıları dolayısıyla çeşitli soruşturmalar geçiren Devlet’in ilk sahibi veyazıişleri müdürü Halil Özyıldız oldu. Özyıldız’ın vefatından sonra İbrahimMetin’in sahibi olduğu Devlet’in Teknik Sorumluluğunu Yılmaz Yalçıner,sekreterliğini ise Şevket Bülent Yahnici yaptı. Devlet’in Neşriyat ve İdariİşler Müdürlüğü’nü ise sırayla Mehmet Nedim Budak, Sadi Somuncuoğlu, OsmanÇakır yaptılar. Devlet’in aylık yayınlandığı dönemdeki sahipleri ise MehmetÇağatay Özdemir ve Şeref Savaş, Yazı İşleri Müdürlüğünü ise Süleyman Kürkçüüstlendi. Muhteva açısından hayli zengin olan Devlet’in başyazıları, vefatınakadar Dündar Taşer, daha sonra ise Galip Erdem, Nuri Gürgür, Sadi Somuncuoğluve Ayvaz Gökdemir tarafından yazıldı. 20. yüzyılda yaşanan küresel dönüşümlerhayatımızın her alanına sirayet ederek düşünce dünyamızda derin dönüşümleresebep olmuştur. Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi için Ötüken’de kınından çıkankılıç misali Turan, 20. Yüzyılda söz olmuş, şiir olmuş, kalem olmuş, dergilerdeyazı olmuştur. Turan davası en nihayetinde bu dergiler üzerinden yürütülmüştür.Fikir yazıları, hikâye, şiir vb. türlerle Türkçülük ve Turancılık fikri geleceknesillere aktarılmaya çalışılmıştır. Kısa yayın hayatlarında her sayıda, hermakalede Turanı anlatan bu dergilerin sonunu da bu yine cesaretle, yılmadan,yüksek sesle amaçladıkları Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi getirmiştir.
*Bu başlık,Hüseyin Nihâl Atsız’ın 25 Haziran 1966 yılında Ötüken dergisindeki makaleninbaşlığıdır.