KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARINDA TÜRKÇE YANLIŞLARI
Nevin BALTA
(Dil Uzmanı- Araştırmacı Yazar)
“Modern üretim koşullarının hâkim olduğu toplumların tüm yaşamı devasa bir gösteri birikimi olarak görünür. Dolaysızca yaşanmış olan her şey yerini bir temsile bırakarak uzaklaşmıştır”.
Guy Depord
Dil kültürün aynasıdır, milletlerin kimliğidir. Dil, geçmişle bugün arasında köprü vazifesi gören en önemli iletişim aracıdır, toplumsal hayatın bir şartıdır. Dil, kültür kavramı içinde bulunan çok önemli bir öge olduğuna göre, kültürlü olmanın öğrenime dayandığı, öğrenimin de genel olarak dille sağlandığı düşünülürse dilin insanın yetişmesinde ve olgunlaşmasında ne kadar önemli rolü olduğu ortaya çıkar.
Dil, kültür ve medeniyet kavramlarını içerir. Başka bir deyişle kişinin ve toplumun varlığını korumak ve devam ettirmek amacıyla ortaya koydu maddi ve manevi vasıtalardan meydana gelir. Bir dilin temel başvuru kaynaklarından başlayarak, basılı sözlük, atasözleri ve deyimleri, destan, menkıbe, efsane gibi halk kültür unsurları ile dünya medeniyetleriyle etkileşimi sonucu elde ettiği söz varlıkları ait olduğu milletin bünyesinde saklanmaktadır.
Kültürün oluşmasında belirleyici olan, insana, doğaya ve inanca değer yükleme biçimidir. Kültürel yapının belirlenmesinde, gelenek ve görenekler taşıyıcı ve aktarıcı rol oynamaktadır. İnanç, toplum ve doğa üçgeninde dengelenen bilincin oluşturduğu ve bir iç tutarlılığı ifade eden “kendine özgü” olma durumu, bu süreçlerin ortak özelliğidir. Kültür unsurları toplumsal bilinci etkileyerek, toplumsal bilinç de kültür üzerinde belirleyici olarak biçimlenir. Böylece kültür ve bilinç karşılıklı olarak birbirlerini ortaya kayar. Bu iç dengenin oluşturduğu kültür zemininde, kültüre uygun görülen yabancı unsurların seçilerek alındığı bir yapı ortaya çıkar. Binlerce yıldır her kültürde önce sözlü kültür yapısı içinde ortaya çıkan birikim, yazılı kültürle birlikte belirli sınıflamalar çerçevesinde ele alınmıştır. Sözlü kültür öğrenmenin yöntemleri, dinleme, dinleneni tekrarlama, atasözleri ve kalıplaşmış deyişlerle, özgün deyişler oluşturma, kısaca ortak geçmişe tek vücut olarak katılmadır. Yazılı kültür ise bu malzemenin yazı yoluyla aktarılması yönündeki yöntemleri kapsar.
Kendi kültürüne yabancı imgeler aracılığıyla ortak bilinçten koparılarak yalnızlaştırılmış bireyler, dilin gerektirdiği bilinç dünyasından koparılırlar ve imgenin dünyasına doğru çekilirler. Günümüzün emperyalist ortamında, belli bir kültürün imgelerini yayan üretim sektörlerinin etkisiyle imge, dil karşısında güçlenmeye ve bilinçleri kendi düzlemine çekmeye başlamıştır. Marshall McLuchan’ın belirttiği gibi “İmgeler yoluyla düşündüğümüzde, her imge bir totalitedir ve art ardalık içinde krizler ve başlama hareketleriyle ilerler.”
İnsanların kültürel alandaki varoluş biçimleri dile bağlıdır. Oysa yabancı imgelerle şekillenen kolaycı bilinç, dille bir varoluş tarzı geliştirmek yerine, hangi kültür hazinesinde oluştuğuna bakmaksızın yabancı imgeleri benimseme yoluna gitmiştir. Modernizmle ortaya çıkan etkilerle nesnel ve kültürel bağlamından koparılan ulusal diller, “moda imgelerin yol açtığı yapay bilinçlenmeye uğramış bireylerin gelişigüzel söyleyişler, kelime biçim bozuklukları, (deformasyonları) ve yabancı nidalarla kendilerini sundukları iğreti bir gösteri alanına dönüşme tehlikesi yaşamaktadır. Bu gelişigüzel ve tutarsız dil kullanımına yol açan kültürün, kedine özgü anlam ve değerine yeniden canlılık kazandırılması gereklidir.
İster yazılı ister sözel olsun dil kültür aktarma niteliğiyle kültürün kurucu ve taşıyıcı gücüdür. Anlamların miğferinden kaydığı bir dil yapısında örf, ahlak ve geleneklerin kendisi de insana yaraşır olmaktan uzaklaşacaktır. Çünkü anlamların caydırıcı görkemi yerini anlamsızlığın yol açtığı duyarsızlıkla gelen bahanelere bırakır. Böylece duyarsızlık ve şaşkınlık iklimi içinde boş sözlerle tartışılır duruma gelinmesi kaçınılmazdır. Böyle bir durumda doğallıktan söz etmek çok zordur. Çünkü sözün abartılarla ve/veya yalanlarla doldurulduğu bellekler gerçek kültürü üretme inisiyatiflerini kaybederler. Başkalarının sözlerini konuşan bireyler ortak bilinç geliştiremezler. Bunun yerine ortaklaştırılmış yapay bir bilinç haznesinin içinde yüzerler.
Nitekim Türk kültürünün abidevi eserlerinden Yusuf Has Hacip’in yazdığı Kutadgu Bilig’de eğitim açısından en yoğun işlenen konulardan biri de dil ve sözdür. “Bilerek söylenilen söz, bilgidir, bilgi, dil ile meydana çıkar ve çevreyi aydınlatır, insanın dilini ayarlayan bilgi onun anlayış ve bilgisine tercüman olan da dildir. Söz, akıl ile söylenmeli, bilgi ile süslenmelidir. Âlimlerin sözleri bilgisizler için gözdür. İnsanlar doğarlar, yaşarlar ve ölürler; ondan geriye miras olarak söz kalır. Dil ve söz bir insan için çok değerlidir.” Benzer biçimde Atabetü’l-Hakayık’ta da insanın diline sahip olması konusu üzerinde durulmuştur. “Edeblerin başı, dili gözetmektir. Düşünerek konuşmalıdır, yoksa dil ve söz insanın başına bela olur. İnsana ne gelirse dili yüzünden gelir.” denmiştir. Bu satırlar bir ulusun eğitiminde dile verilen önemi ortaya koymaktadır. Söz konusu olan doğruluk bilgisi olunca dilin önemi burada da kendini göstermektedir. Kurulmak istenen ahlaki bir kültür yapısıdır.
1. Kitle İletişim Araçlarında Kullanılan Türkçe
Kitle iletişim araçları halkın kültürel ve toplumsal değerlerini, insanoğlunun sahip olduğu başlıca değeri, yani kullandığı dili etkileme gücü yönünden en güçlü kaynak durumundadır. Kitle iletişim araçları içinde bulundukları toplumlarda köklü davranış ve tutum değişikliklerine yol açarlar; bazı günlük davranışları, tüketim alışkanlıklarını, etik ve estetik değerleri etkilemektedirler. Değerler, kültür, bireysel ve toplumsal kimlikler kitle iletişim araçları vasıtasıyla her gün yeniden harmanlanmaktadır. İnsanların yaşamlarını hangi değerler üzerine kurmaları gerektiği, kitle iletişim araçları tarafından belirlenmekte; kitle iletişim araçları her gün “iyi-kötü”, “doğru-yanlış” üzerine yeni değerler sunmaktadır. Kitle iletişim araçlarının bireye ulaşma yolu dilsel anlatımdır. Yazılı medyada dilin aktarımı yazı ile, görsel medyada ses ile olur. Toplumsal ve sistematik bir olgu olan dil, bir iletilim biçimidir ve geniş toplumsal ve simgesel düzenin bir parçasıdır. Dil sosyal olguların en önemli göstergelerinden biridir. Anlamın toplum tarafından kurgulandığını, dilin de kurgulanan anlamları yansıtan bir araç olduğunu belirten dilbilimcilere göre, her dilsel metin o toplumun politik, kültürel ve tarihsel yapılanmasının getirdiği bilinci yansıtır. İdeolojiler bütününden oluşan simgesel düzen kendini dil yolu ile ifade etmekte, böylece dilin kullanımı ile oluşan söylemin çözümlenmesi sonucu bu toplumsal simgesel düzenin ayrıntılarına varılabilmektedir. Bireyi imgesel evreninden koparıp, simgesel düzeni benimsemeye koşullayan güç ilişkileri, değerler, ideolojiler, kimlik tanımlamaları gibi çeşitli toplumsal olguların dilsel kurgulamalar yoluyla yansıması ile belirlenebilmektedir.
Ülkemizde kitle iletişim araçlarında kullanılan dilin belirli zaman aralıklarında sorgulanması ihtiyacının duyulmasının nedeni, kitle iletişim araçlarında kullanılan Türkçenin gün geçtikçe ölçünlü dil kurallarından ayrı nitelikler sergilemeye başlamasıdır. Kitle iletişim araçlarında kullanılan dili ele almak, kültüre ve kültürel değerlere olan etkisini kısaca incelemeye çalışacağız. Bu anlamda kitle iletişim araçlarında kullanılan dilin kültürü ve kültürel değerleri nasıl ve ne ölçüde etkilediği ülke genelinde yayın yapan ulusal televizyon kanallarından alınan örneklerle açıklanacaktır.
2. TV Kanallarındaki Türkçe Yanlışları
İletişim teknolojilerinin hızla yayılması ile birlikte bilgiye ulaşma, bilgiyi kontrol etme imkânları da artarken insan yaşamının her alanına nüfuz eden “değişmenin gücü” dünya kültürlerini, dillerini olumsuz yönde etkilemektedir. İngilizce gittikçe artan bir geçerlilik kazanırken, öteki diller yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Küreselleşmenin kurallarıyla beliren günlük yaşam koşulları, dillerin bölgesel bir önemsizliğe itilmesine neden olmaktadır.
Küreselleşme sonucu oluşan tüketim kültürünün getirdiği, günlük dilde İngilizce sözcük kullanma alışkanlığımız her geçen gün artarken, bilişim teknolojileri ve İnternet alanında İngilizcenin ana dil gibi benimsenmeye başlandığı gözlenmektedir.
Günlük yaşamda, yazın yaşamında ve yayın kuruluşlarında iki dilli konuşma, iki dille yazma ve iki dille yayın yapma yaygın bir alışkanlık hâline geldi. İki dil ile konuşan ve yazanların, bir dil ya da öteki arasında gidip gelmesi olarak tanımlanan kod/dil kaydırımı (code-switching), özellikle Türkiye’de, öğrenimini yurt dışında yapmış veya ilköğretimden başlayarak yabancı dilde eğitim görmüş “iki dilli” kişilerde gözlenen bir dil davranışıdır. Yabancı sözcük ve kısaltmaların kullanımının, bireysel düzeyde olmayıp kitle iletişim araçlarında her geçen gün sayıca arttığı bilinmektedir.
Çalışmamızda ulusal yayın yapan TV kanallarının değişik türde programları izlenmiş ve yabancı dillerde oluşturulmuş kurum, kuruluş adları ile kavram vb. kısaltmaların dilimizde farklı şekillerde seslendirildiği ve Yazım Kılavuzu’na uyulmadığı tespit edilmiştir. Yabancı kısaltmaları oluşturan harflerin, alfabedeki harflerin Türkçe okunuşuna göre seslendirilmesi ve yabancı kısaltmayı oluşturan yabancı sözcük ve sözcük gruplarının Türkçe karşılıklarının kullanılması gerekmektedir. Ulusal TV kanallarımızda karşılaştığımız örneklerde bu kurala uyulmadığı görülmüştür. Yabancı kökenli sözcüklerin İngilizcesi ve İngilizce kısaltmalarını, İngilizce yazılış ve okunuşu tercih eden TV kanalları, bu sözlerin Türkçe karşılığını kullanmak yerine, İngilizce kısaltmanın İngilizce okunuşunu esas almaktadırlar. Tespit ettiğimiz yabancı dillerde oluşturulmuş kurum, kuruluş adları ile kavram vb. kısaltmaların dilimizdeki kısaltma biçimime ve Türkçe yazılışları aşağıda yer almaktadır.
a. TV Kanallarında İngilizce Kısaltmalar
- Asymmetric Digital Subscriber Line-ADSL (ey-di-es-el) - Asimetrik sayısal abone hattı
- Curriculum Vitae - CV (si-vi) - Öz geçmiş
- Compact Disc - CD (si-di) -Yoğun disk
DJ, VJ (yapımcı ve yayıncı yerine)
- Digital Versatile Disc - DVD (di-vi-di) - Sayısal çok yönlü disk
- e-mail - (elektronik mail) - e-posta
-General Packet Radio Service - GPRS (ci-pi-ar-es) - Genel Paket Radyo Servisleri
- International Monetary Fund - IMF (ay em ef) - Uluslararası Para Fonu
-Personel Computer - PC (pi-si) - Kişisel Bilgisayar (Personel Computer).
-Random Access Memory - RAM (rem) - Bilgisayarda okunabilir ve yazılabilir bellek
-Short Message Service - SMS (es-em-es) - Kısa Mesaj Servisi
- Video CompactDisc - VCD (vi-si-di) - Video yoğun disk
- Disk Jockey - DJ (di-cey) - yapımcı ve yayıncı
- Frequency Modulation - FM (ef-em) - Frekans modülasyonu
- Long play - LP (el-pi) - Uzunçalar
-Very Important Person - VIP (vi-ay-pi) - Çok önemli kişi
- Save Our Souls - SOS (es-o-es) - Uluslararası yardım isteme uyarısı
-Trans European Motor Way - TEM (tem) - Avrupa Transit Kara Yolu
-Test of English as a Foreign Language - TOEFL (to-fıl) - Yabancı dil olarak İngilizce testi
-Video Jockey - VJ-(vi-cey) - Müzik videoları sunucusu
- Acquired immune deficiency syndrome-AIDS (e-ids)-Edinilmiş bağışıklık yetersizliği belirtisi
- Antilock Braking System - ABS (a-be-se) - Motorlu taşıtlarda fren sistemi
- Agence France Pres - AFP (a-fe-pe) - Fransız Basın Ajansı
- Associated Pres - AP (a-pe) - ABD Haber Ajansı
- Deoxyribonucleic acid - DNA (de-ne-a) - Deoksirübo nükleik asit
- Dichloro-diphenoltrichloro-ethane- DDT (de-de-te) - Böcek öldürücü
- Liquified Petroleum Gas - LPG (le-pe-ge) - Sıvılaştırılmış petrol gazı
- Ribonucleic acid - RNA (re-ne-a) - Ribo nükleik asit
- Union of European Football Associations - UEFA (u-e-fa) - Avrupa Futbol Federasyonları Birliği
- Unidentified Flying Object - UFO (u-fo) - Tanımlanmamış Uçan Nesne
- Global System for Mobile Communications - GSM - İngilizce okunuşu (ci-es-em), Türkçe okunuşu (ge-se-me) - Mobil cep telefonu
- British Broadcasting Corporation -BBC - İngilizce okunuşu (bi-bi-si), Türkçe okunuşu (be-be-ce) - İngiliz Radyo Televizyon Kurumu
- NTV- İngilizce okunuşu (en-ti-vi), Türkçe okunuşu (ne-te-ve) Nergis Televizyonu.
b. TV Kanalarında Yanlış Söyleyiş Biçimleri
Kitle iletişim araçlarının pek çoğunda, Türkçeyi doğru kullanma ve düzgün telaffuz etme özelliklerinin kaybolmaya başladığı görülmektedir. Ülkemizde sanayileşme, kentleşme ve ekonomik gelişme sonucu köylerden kentlere nüfus akınları toplumsal değişimlere ve dilde bozulmalara neden olmuştur. Toplumsal, ekonomik ve kültürel boyutları içinde çok daha geniş bir değişim olarak algılayabileceğimiz “kentleşme” olgusu yapay ve yüzeysel bir Türkçeyi oluşturmakta gün geçtikçe “dil kirlenmesi” artmaktadır. Radyo ve televizyonlarda, dil bilinci ve sevgisi kazandırılmadığı için Osmanlı Türkçesinden gelme kelimelerin yanlış telaffuzları, dilin giderek argo dile dönüşmesine, vurgu ve tonlamaların yanlışlığına, görüntülü yayınlarda sunucuların garip el kol hareketleri ile tuhaf konuşmalarına yol açmaktadır. Bazı özel ve yerel televizyon kanalları ile radyolar Türkçeye karşı alabildiğine sorumsuz tutum içindedirler. TRT kanallarını ve bazı özel yayın organlarını bu tutumun dışında tutmamız gerekir. TV kanallarında tespit ettiğimiz yanlış söyleyiş biçimleri aşağıdadır:
“Künefeye genelde limon sıkmazlar” - doğrusu: genellikle
“Çünkü sana yaptıkları için nasıl teşekkür edeceğimi bulamadım.” - doğrusu: nasıl teşekkür edeceğimi bilemedim
“Hayat geçmektedir.” - doğrusu: ömür
“Aileler problem çekiyorlar.” - doğrusu: sıkıntı
“Görüşmeler teati edildi.” - doğrusu: yapıldı
“...biraz daha rafineri bir şekilde söylüyoruz.” - doğrusu: rafine, Türkçesi: ince
“Toplumdaki bozuşmanın sebebi oluyor.” - doğrusu: bozulmanın
“Üniversitelerde yönetici yetiştirme gibi bir dal yok.” - doğrusu: yetiştirmek için, ana bilim dalı veya bölüm
“Bazı fikir ayrıntıları olacak.” - doğrusu: ayrılıkları
“Geçtiğimiz hafta...” - doğrusu: Geçen
“Geçtiğimiz haftadan bu yana...” - doğrusu: Geçen haftadan
“Geçtiğimiz hükûmetlerden bu tarafa...” - doğrusu: geçen
“Yurt dışına gitmek illâ ki de gerekiyor mu?” - doğrusu: mutlaka
“... imkânlı kılmak ...” - doğrusu: mümkün
“Dört dörtlük bir şey beklemenin mümkünatı yok.” - doğrusu: imkânı
“Ancak Türkiye’de verilen sözlerin ne derece tutarlı olduğunu bize zaman gösterecek.” - doğrusu: tutulduğunu
“Arkadaşlarımız telefonu hazır ettiklerinde bağlanacağız.” - doğrusu: hazırladıklarında
“Cehalet oldukları konular...” - doğrusu: Cahili
“Belki benden daha çok çektirim yaşantınız var.” - doğrusu: çekilmez
“yapacağımız maceralar” - doğrusu: başımızdan geçecek (olan)
“...yoğun telefonlarına duçar kaldık.” - doğrusu: Bize çok sık telefon etti(ler).
“Özel emeklilik fonları ülke yararına kısa zamanda ortalığa çıkacak bir vücut bulacak mı?” - doğrusu: ortaya çıkacak mı
“Onların eğilimlerini alıyor.” - doğrusu: tespit ediyor / saptıyor
“Bunu 365 günün geneline yaymayı...” - doğrusu: tamamına
c. TV Kanallarında Yabancı Kökenli Sözcükler
Yabancı sözlerin kullanımı, son yıllarda basın yayın organlarında hızla artmakta ne yazık ki bunların Türkçesi göz ardı edilmektedir. Türk dilin kendi kaynaklarından beslenerek zenginleştirilmesi gerekmektedir. Basın yayın organlarıyla, çok kısa sürede ve bir istila hâlinde dile sokulmaya çalışılan yabancı kelimeler ise dili zenginleştirmekten çok yozlaştırmaktadır. Elbette bu sözlerden bir kısmı zamanla dile yerleşebilir; ancak en doğru yol, bunlar yerleşmeden önce Türkçede karşılıklarını bulmaktır. Basın yayın organlarımız ise yeni Türkçe sözleri kullanmak bir yana, eskiden beri dilimizde var olan Türkçe sözler yerine dahi yabancı kelimeler kullanabilmektedir. Aşağıda televizyonlardan derlenen yabancı kökenli sözlere ilişkin örneklere yer verilmiştir:
“Kongrenin saat onda start alması gerekiyordu.” - doğrusu: başlaması
“...sizleri akompanya etmek....” - doğrusu: sizlere eşlik etmek
“... daha önceki bekrauntta da bu tür başarıları var.” - doğrusu: geçmişinde de / önceki meslek hayatında da
“dokümante etmek” - doğrusu: gerekli malzemeyi vermek
“Çünkü Uzak Doğu’da turistleri çiçek seralarına götürüp gezdiriyorlar, çiçek yani botanik gardına götürüp gezdiriyorlar.” - doğrusu: botanik bahçesine
“Tabiî giderek benim hissettiğim bir fütüroloji diye de söyleyebilirsiniz... Amerika Birleşik Devletleri’yle bu noktada zaten bir konsensüs var diyebiliriz.” - doğrusu: benim bir tahminim, uzlaşma
“...ve işte o an yolüstü absürdlükleri ilke olan, o masallardan anlatılan şatoyla karşılaştık.”. - doğrusu: saçmalıkları
d. TV Kanallarında Yanlış Anlamda Kullanılan Sözcükler
TV kanallarında dil yanlışları sadece yabancı sözcüklerin kullanılması ve vurgu ile sınırlı değildir. Dilimize yabancı dillerden geçmiş veya Türkçe kökenli sözcüklerin de yanlış anlamda kullanıldığı gözlenmektedir. Söz konusu örnekler aşağıdadır:
- Erdoğan haberi öğrenince şok oldu. - Şok haber - Fransızca kökenli şok sözcüğü bir durumu gösteren addır. Sıfat biçimi ise şoke olmak, şoke etmek’tir. Fiil hâli ise şoka sokmaktır.
- Dikkati sağlamak – doğrusu: dikkat çekmek sözüdür.
- Konuşma yapmak - Konuşmak sözü, konuşma eylemini ifade ermektedir. - doğrusu: konuşmak
- fakslamak - İngilizce kökenli faks sözüne Türkçe ek getirmek yanlıştır. - doğrusu: belgegeçer ile göndermek
- Deniz kenarında mal gibi yatmak. - Mal sözü, Anadolu ağızlarında büyükbaş hayvanlar için kullanılmaktadır. - doğrusu : uzun süre yatmak
“Maçın finiş düdüğü çaldı.”. - İngilizce kökenli finish’ten dilimize giren bu söz, “bitme” anlamındadır. - doğrusu : bitiş
- efor göstermek. - Fransızca kökenli efor sözü, “çaba, güç” anlamındadır.- doğrusu: efor sarf etmek.
e. TV Kanalarında Türkçeye Uygun Olmayan Yabancı Kökenli Sözcükler
Ülkemizdeki “yabancı sözcük severler”, sadece günlük konuşma dilinde değil TV kanallarında da Batı kökenli sözcükleri, kullanmayı alışkanlık hâline getirmeye başladılar. Ölçünlü dili özellikle etkileyen en önemli olgu teknoloji ile gelen araç gereç adlarıdır. Bilgisayar-televizyon ve iletişim teknolojileri alanında dilimize geçen yabancı kökenli sözcükleri seslendirmekte bir sakınca görmeyen TV haber sunucusu veya programcılarının en dillerinden düşürmedikler sözler şunlardır:
- disket, mouse, printer, fotokopi, modem, data, faks, fakslamak, video, videotex vb.
Ekonomi ve siyasal alanda kullanılan sözcükler:
- Yap işlet devret, megapol, medya, rating, promosyon, showrom vb.
Türk Dil Kurumu tarafından dilimize geçen yabancı kökenli birçok sözcüğe Türkçe karşılıklar bulunmasına rağmen, bu sözcüklerle kurulan terim ve deyimlerin geldiği yabancı dilin kurallarına uydurulduğu görülmektedir. Yabancı dillerde yaygın olan iki ya da üç sözcükten oluşan adların, Türkçe olmasa da, Türkçeye uygun olan söyleyişlerle dilimize yerleştiğine tanık oluyoruz. Kitle iletişim araçlarında sıklıkla kullanılan bu kavram ve sözcüklerin bazıları şunlardır:
Alt geçit, anakent, atıksu, çevre kirlenmesi, çevre yolu, doğa yürüyüşü, iç göç, endüstri tasarımı, gürültü kirliliği, halı saha, indirimli satış, kamuoyu araştırması, kadın sığınma evi, konut üretimi, okul öncesi eğitim, otobüs özel yolu, özel sürücü kursu, toplu konut, turizm patlaması vb.
Türkçeyi en iyi şekilde kullanmak Prof. Dr. Ahmet Ercilasun’un deyişi ile sadece mesleki bir sorumluluk değil, millî bir görevdir. Dili en iyi şekilde kullanmak, hem yazı hem de konuşma dilinde ölçünlü dilin yapılarına uygun normları kullanmak gerekmektedir.
Ülkemizde dil bilincinin zayıflığı yanında güncel hevesler ve özenti duyguları baskın geldikçe yabancı sözcükler Türkçenin ses güzelliğine uymasa hatta söylenişleri zor olsa bile yine de tercih edilmeye devam edilecektir. Unutmamalıyız ki ana dilimiz, bayrağımız gibi millî varlığımızı simgeleyen ve temsil eden çok önemli bir unsurdur ve onu bozabilmek diye bir özgürlük tanımlaması olamaz. Bir toplum yabancı sözcük sevenlerin aydınlanmamış özenti dünyasına göre anlayış ve tutum geliştiremez. Hiçbir bahane bu düzeysizliği ve sadakatsizliği haklı çıkaramaz. Toplumumuzun yapması gereken böyle sözcükler kullanan yazarların yazılarını okumamak ve bu sözcüklerle konuşanları dinlememektir. Koruması gereken dil onurunun varlığından habersiz olanların mesleki, siyasi, medeni ve nihayet millî onurundan söz edilemez.
Yabancı kökenli sözcük ve anlatımların kitle iletişim araçlarına yansımalarının ve günlük yaşamda kullanılan yapay dilinin yabancı özentisinden, bilgisizlik, eğitimsizlikten ve dikkatsizlikten kaynaklandığı gözlenmektedir.
Kültür emperyalizminin bir sonucu olarak yabancı kökenli sözcük akını ile karşı karşıya kalan dilimize yerleşen yabancı sözcüklerin, sadece konuşma ve yazı dilinde değil yazılı ve görsel basında da önüne geçilmesi millî görevlerimizdendir. Kitle iletişim araçlarında ölçünlü (standart) dile uymayan ve ağız özelliklerini yansıtan söyleyiş şekillerine da sıkça rastlanmaktadır. Bilgisayar ve iletişim teknolojileriyle gelen sözcükleri dilimizin yapısına uygun hâle getiren, bu sözcüklerin yazılış ve söyleyiş kurallarını koyan Türk Dil Kurumunun Genel Ağ ortamında takip edilmesi ve yayınlarının okunmasının yararlı olacağı kanaatindeyiz.
Kaynakça:
- Aristoteles, Retorik, Çeviren: Mehmet H. Doğan, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1995, s. 37, 1355 b.
- Çelik, Ejder, “Modernizmin ve Ulusal Dil Bilinci Üzerine Etkisi”, Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi, Cilt: 2002/II, Sayı: 609, Dil Bayramının 70. Yılı Özel Sayısı, s. 767-770.
- Çelik, Ejder, “Dilin Etik Yapılanması ve Ahlaki İşlevi”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-BELLETEN, Yıl: 2008-1, s. 56-57.
- Erol, Gülbuğ, “Kitle İletişim Araçlarında Kullanılan Türkçe ve Yozlaşan Bir Değer Olarak Dil Üzerine”, 38. ICANAS (10-15.09.2007) Bildiriler- Dil Bilimi, Dil Bilgisi ve Dil Eğitimi, Cilt: II, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yayınları, Ankara, 2011, s. 569.
- Pieper, Annemarie, Etiğe Giriş, Çev. Veysel Atayman-Gönül Sezer, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 1999, S. 16-18.
- Redhouse İngilizce-Türkçe Sözlük, Redhouse Yayınevi, Elif Ofset, İstanbul 1968.