Doğu Türkistan ve Uygur Türk bölgesinin bugün bile en önemli yerleşim birimlerinden biri ve bir büyük Türk şehri olan Kâşgar’ın; Türk İslam tarih, medeniyet ve kültüründe çok parlak bir yeri ve çok şerefli bir tarihi vardır. Tarihin hemen her derinde çok önemli bir din, bir kültür ve ticaret merkezi olan Kâşgar, bu önemli durumunu İslami devirlerde de devam ettirmiş ve İslam hidayet güneşinin parlak ışıkları bu toprakları aydınlatmasından sonra ise; Orta Asya ve Turan Yurdu’nun; Buhara, Semerkant, Farab, Fergane ve Harzem gibi en büyük bölgesel medeniyet merkezlerinden biri olmuştur. Asıl bundan sonradır ki bu bereketli topraklardan ünü cihanı dolduran birçok ilim ve fikir adamları, dil ve edebiyat otoriteleri, tefsir, hadis ve fıkıh âlimleri çıkmıştır. Onlar bizim din, fikir ve sanat hayatımıza yön verdikleri gibi, Orta Asya bozkırlarında inşa ettiğimiz büyük Türk-İslam medeniyetinin de asıl mimarları ve temel taşları olmuşlardır. Pekiyi bu nasıl böyle olmuştur? İşte burada sizlere sunmaya çalıştığımız bu mütevazı tebliğimizde bu çok önemli sorunun cevabı aranacak ve Türk dili ve edebiyatının en üstün âlimi Kâşgarlı Mahmut’un şahsında ve o nun kıymetli eseri Divanü Lügati’t-Türk’te bu ve benzer sorulara cevaplar aranacaktır. Bilindiği gibi, tarihî geçmişi milattan önce II. asır ve daha erken devirlere uzanan ve Doğu Türkistan’ın batı bölgesinde ve Pamir ve Tengri dağ silsilelerinin eteklerinde bulunan bu günkü Kâşgar şehrinin asıl yıldızı, Ötüken’de kurulan Türk Uygur Devleti’nin sınırları içine girdikten sonra daha da parlamış ve İslamiyet’in bu bölgeye ayak bastığı sıralarda yani VII ve VIII. asırlarda çok büyük bir Uygur kültür ve medeniyet merkezi hâline gelmiştir. Zira o sıralarda çoğunlukla Budist olan Uygurlar bu güzel şehri birçok güzel imaretler yanı sıra birçok Budist mabetleri yani, Burkanlarla süslemişler ve burasını sadece bir din, bir ticaret merkezi değil, Uygur Türkçesinin de konuşulduğu ve yazıldığı bir sanat ve kültür merkezi hâline getirmişlerdir. Ne var ki Karahanlılar devrinde ve Abdülkerim Satuk Buğra Han sayesinde önce Artuç’a çekilen İslam hidayet sancağı, daha sonra Kâşgar burçlarında dalgalanmaya başlamış ve Eski Çağlar ve Uygurlar devrinin din, kültür ve ticaret merkezi olan Kâşgar şehri şimdi yeni kurulan ilk Türk İslam devletinin de siyasi başkenti olmuştur. İşte asıl bundan sonradır ki Kâşgar daha da gelişmiş hem İslam hem Türklük ve hem de bu güzel Türkçe’nin kendi devrinde en parlak âdeta bir ekolü olmuştur. Zira bu devleti kuran Karahanlı hakanları ocaktan mümin ve Müslüman insanlardı. Onların ömürleri hep gaza ve cihat meydanlarında at koşturmakla geçmişti. Onların bu bitmez ve tükenmez ilahî gayretleri sayesinde İslam dini, Orta Asya da yeni bir hamle gücü kazanmış, İslamiyet Türk boyları arasında kolektif bir hidayet fırtınası hâline gelmiş ve birçok Türk boyu da Müslüman olmuştur. Müslüman olan Türkler arasında Kâşgarlı Mahmut’un babaları ve ataları da vardı ve onun Müslüman olan ilk atasının adı Muhammed yani Mehmet idi...