14 Mayıs’tan 19 Mayıs’a: Liderin Gözünde Türk Genci

08 Temmuz 2023 11:22 Prof. Dr.Babek KUBANOV
Okunma
514
14 Mayıstan 19 Mayısa: Liderin Gözünde Türk Genci

14 Mayıs’tan 19Mayıs’a: Liderin Gözünde Türk Genci

DOÇ. Dr. M. BahadırAYAS

Eskişehir AnadoluÜniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi

 

Birçok alanda doğruluğu tespitedilen “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” söyleminin siyaset kültüründekabul görmediği söylenebilir. Her ne kadar Rönesans, Reform ve Aydınlanmahareketi gibi küresel değişimlere kaynaklık eden Avrupa Orta Çağ zihniyeti Batısiyasetinde hâlâ kendisini hissettirmektedir. Orta Çağ Avrupa’sının yabancıdüşmanlığı, İslamofobi, ırkçılık, ayrımcılık ve kutuplaşma üreten söylemlerininsözde milliyetçi siyasette hâlen kendisine zemin bulduğu görülür. Türkiye’deise, Türk milliyetçiliğinin Kutup Yıldızı MHP ve Bilge Lideri Devlet Bahçeli,millî birlik ve bütünlüğü esas alan; ancak yabancıları da milletler ailesinintemel haklara sahip fertleri olarak karşılayan kâmil bir çizgiden ayrılmadansiyaset üretmeye devam etmektedir.               Değişimien fazla hissedenlerin orta ve yaşlı kesim olduğu doğrudur. Nitekim zamanegençliğine bakıp kendi gençlikleri ile karşılaştıran her yetişkin değişimkarşısında şaşkınlık, hüzün, mutluluk, karamsarlık, ümit, korku gibibirbirlerine tezat çok farklı duyguları bir arada yaşamaktadırlar. Bazıyetişkinler erken doğmuş olduğuna hüzünlenirken, bazıları gençliğin dinamizmikarşısında mutluluğunu saklayamaz. Bazı yetişkinler kendi gençliklerindekimücadele ve azmi göremediği için karamsarlığa kapılırken, bazıları gençlerinsahip olduğu imkân ve donanımlara bakarak ümitlenirler. Anne-babalarının dedeve ninelerinin tecrübelerini dinleyen gençlerde şaşkınlık, hüzün ve hayranlıkgibi benzer duygular yaşarlar. Tüm bu yoğun duygular bazı yetişkinlerigençlerle yürümeye, bazı gençleri ise yetişkinlerle yürümeye yönlendirmektedir.Sosyolojik bir paradoks olarak değerlendirilebilecek bu durum aslında ÜlkücüMilliyetçi Hareket neferleri için bir zarurettir. Bir eğitim hareketi olarakdeğerlendirilebilecek Ülkücülük fikriyatı özünde tecrübe aktarımı yolu ile gençve yetişkinlerin birlik ve beraberliğini öngörür.

Bilge Lider Devlet Bahçeli, “Ülkücününeskisi yenisi olmaz.” söylemi siyasi görüş değişikliğinden daha çok nesillerarası birlik şeklinde yorumlanabilir. “Ülkücünün genci yaşlısı olmaz.” söylemiolarak da yorumlanabilir. Çünkü gençliğe yönelik değerlendirmelerinde LiderDevlet Bahçeli değişimi görmezden gelmez, dönüşümcü bir lider olarak yenidentamınlar. Herhangi bir olgu için değişimin sürekliliği yüzeyde değil özündengelen bir farklılığa tabi oluşundandır. Nesiller boyunca değişmeyen Türk milliyetçiliğifikrî özünü korumakta, büyüyerek genişlemekte, genç nesillerde karşılığınıbulmaktadır. Bu hâli ile lider değişimi ayrıştıcı bir unsur olarak değilbirleştirici bir değer olarak ele alır ve gençliği bu çerçeveden selamlar.Örneğin:

"Biz kuşaklarıX, Y, Z kategorisiyle ele almıyor, bu şekilde analiz etmiyoruz. Çünkü buayrımın alfabenin diğer harflerine kadar ulaşacağını, buradan da bir sonuççıkmayacağını düşünüyoruz. Milleti bir görüyor, adına Türk milleti diyoruz.Gençliği bir değerlendiriyor, müstesna unvanına Türk gençliği diyoruz.Yaratılan her insan bizim için hürmete layıktır. Ve hepsi Cenabıallah'ın eşsizbir emanetidir. Geleceğimizden tasarruf yapamayacağımıza göre,gençlikten taviz vermemiz, onlara kulak tıkamamız, onları hayatın kaotikşartlarında sahipsiz bırakmamız kuşku yok ki söz konusu olamayacaktır.Düşüncesi, siyasi ve ideolojik aidiyeti ne olursa olsun, evvelemirde söylemekisterim ki Türk gençliği bizim has bahçemiz, parlak yüzümüz, muazzamhazinemizdir."

Devlet Bahçeli,birçok toplumsal olgu ve olayı ruh kavramı çerçevesinde ele alır. Her 19 Mayıs’taTürk gençliği yüzeysel bir Kemalist perspektifle değil, Türklüğün makûs talihinideğiştiren, Anadolu’ya ve nesillere dalga dalga uzanan bir mücadele ruhuyla kucaklar.Bu ruh kucaklayıcıdır, birleştiricidir. Zamandan ve mekândan münezzeh, kayıtsızşartsız ve siyasetüstü bir değerlendirmede vücut bulur:

“Gazi MustafaKemal Atatürk'ün dediği gibi ‘Genç fikirler demek, gerçek fikirler demektir.’Hiç ayırt etmeksizin, hiçbir fark gözetmeksizin, her genç kardeşime elimiuzatıyor, alayını birden hasretle kucaklıyorum. Onlar bizim her şeyimizdir neoy kaygısına ne siyasi tartışmalara ne de basit çıkar hesaplarınahapsedilemeyecek mümtaz değerlerimizdir. Gençlik hür istikbalimizin mimarı,mihmandarı, mirasçısı, mihrabıdır. Merhum Necip Fazıl'ın dediği gibi, 'Zamanbendedir ve mekân bana emanettir.' şuurunda bir gençliktir Türk gençliği. 'Kimvar?' diye sorulduğunda, sağına/soluna bakmadan, fert fert 'Ben varım.'diyebilen haykırışın ta kendisidir Türk gençliği. Gözümüze nasıl bakıyorsakonlara da öyle bakmalıyız. Bizim kalbimizde her gencimize yer vardır, bizimsevgimiz hepsini sarıp sarmalamaya kâfi gelecektir. Biz gençlerimizin gözbebeklerinde derin teessür uçurumları görmek istemiyoruz. Onun bunun şiddetaparatı olmalarına tahammül edemiyoruz. Ölüm döşeğine düşmüş bir uygarlığınkorkudan kasılmasına benzer şekilde, herhangi bir kaygıya kapılmalarınıaklımızın ucuna bile getirmiyoruz. Kendi evlatlarına el bebek gül bebekmuamelesi yapan, başkalarının evlatlarını siyasal ihtirasları için kavgayayönlendirenler zilletin dipsiz çukuruna düşen sorumsuz ve kirli zihniyetlerdir.Bu çürük ve günahkâr zihniyet failleri, büyük bir tezat ve ikilik içine gömülühâlde olduklarından dolayı sürekli bocalıyorlar. Hiçbiri sırtında taşıdığı vemuhafazaya mecbur olduğu mevki veya paye ile ahenk içinde yaşamıyor. Kafalarızekâ itibarıyla olsun, vatan sevgileri itibarıyla olsun, hakikaten merhametemuhtaçtır. Şahsiyetleri kırpıntı bohçası gibidir. Üstelik her şeyleri deiğretidir.”

Söylemlerinde Devlet Bahçeli,gençler ve gelecek ilişkisi yeniden tanımlar. “Genç” ve “gelecek” ilişkisiniözne-nesne perspektifinde gelecek-gelenek ekseninde derinleştirdiği görülür.Geleceğini planlayamayanları yalnızca bir nesne, etkisiz eleman olaraknitelendiren bu yaklaşımda, gelecek demek var olmak demektir, hayata tutunmakdemektir. Hayata tutunmak ve gelecekte de var olmak gelenek ile gelecekarasında bağ kurmak ile mümkündür. Ne geçmişi unutma lüksü ne de geleceği ihmalhakkımız vardır. Gençlik geleceğin gerçeği olarak ümidin ve iradenintemsilleridir. Lider geleceğe yönelik umudunu gençlik ile örtüştürür. Bubakımdan tavsiyelerini empati kurarak sunar:

“Şahsiyetinizi kazanın,kazandıysanız sağlamlaştırın, faziletlerinizi kemale eriştirin, kendiniziyetiştirin, mensubiyet bilincinizi her daim müdafaa etmeyi göze alın. Ziracisminizle değil ruhunuzla insan olacağınızı lütfen aklınızdan çıkarmayın.Bunun için de her yaptığınız işe inanın, bağlanın, daha doğrusu yüreklerinizdehissedin. Hepimiz genç olduk, bundan mütevellit hatalarımız, heyecanlarımız,zaman zaman hezeyanlarımız, bazen de hesabını yapamadığımız hayal kırıklarımızoldu. İnsanız, beşeriz, hâliyle şaşmak bize özgüdür. Kanın damarlarda hızlıaktığı çağlarımızda dünyaya kafa tutacak, hatta baştan ayağa değiştirmeyeteşebbüs edecek bir cüretin müdavimi ve misafiriydik.

Yeri geldi yılgınlığın tozunuyuttuk, yeri geldi çılgınlığın tomurcuklanmasıyla yürüdük. Ancak niyetimizhalisti, düşüncemiz harbiydi, fikriyatımız hasbiydi, akıbetimiz çok şükür hayıroldu, harcı da haysiyetle karıldı. Hayatın belli bir aşamasından sonra bazıaksiliklerin, bazı eksikliklerin telafisi çok müşkülatlıdır, bir bakarsınızönünüzde sadece geçmişinizin derinlere işlemiş silik izlerinden, bulanıkhatıralarından başka bir şey bulamazsınız."

Milliyetçi Türk gencinin, LiderDevlet Bahçeli’nin beklentilerine binaen, geç kalmanın açmazına sürüklenmemekiçin yapması gereken ödevleri, yerine getirmesi gereken bireysel ve toplumsalgörevleri vardır ve bunlar bellidir. Türk genci çoğu kez kirli hesaplarınyapıldığı, Türk milletine kefenlerin biçildiği, fırtınaların koptuğu dönemlerinortasında kalmış, olağanüstü bir olgunluk, azim ve sebatla sorumluklarına dörtelle sarılmıştır. Bu dönemler Türk gençliği, geçmişte Gazi Mustafa Kemal veBaşbuğ Alparslan Türkeş ve günümüzde Dr. Devlet Bahçeli gibi liderlerin becerive vizyonları yanında ideolojik olarak Türk milliyetçiliği fikri ve geleneğimizdengelen değerlerimize sadık kalarak yollarına devam edebilmişlerdir. Bu hep böyleolmuştur. Türk gençliğinin bu nesli için de böyle olacaktır.

Geçtiğimiz son 10 yıla baktığımızda siyasi bir krizintam ortasında olduğumuzu idrak etmek durumundayız. Kurtuluş Savaşı’nıverdiğimiz yıllara benzer bir ortamda 2023 Genel Seçimlerine girilmiştir.Değerlerimiz, bürokrasimiz, ülkülerimiz, gençlerimizin hayalleri masalardapaylaşılmak istenmiştir. Ülkücü Türk gençliği yalan, iftira, nifak ve nefretledolu yaygın bir kampanyanın ana hedefine koyulmuştur. Bu kampın mahfillerininaynı zamanda tüm kurum ve kuruluşları ile devletimizi de hedefe koyduğuna dairher gün yeni nümayiş ve neşriyatla karşımıza çıkacak kadar da cüretkâr olduğunugörüş bulunmaktayız. Karşı karşıya olduğumuz ihanet apaçık, somut ve ciddi, hemnitelik olarak hem de nicelik olarak can sıkıcı bir hâl aldığını kabul etmekgerekiyor.

Bu vahim tablo birçoğumuzu karamsarlığa sürüklese deliderin inandığı gençliğimiz liderin izinde tarihî sorumluluklarını yerinegetirmişlerdir. Ülkemizin, devletimizin ve milletimizin masabaşlarından veuluslararası lobiciler tarafından servis edilen süslü cümlelerin toplamındandaha fazlası olduğunun idraki içerisinde, devletimize, milletimize ve liderimizeverdikleri sözü yerine getirmişlerdir: ihanet sabırla, azimle ve inançla 14 Mayıs’tave 28 Mayıs’ta aşılmıştır, bertaraf edilmiştir. Liderimizin Türkiye Yüzyılıvizyonunu teyit edilmiştir. Korku yerine umudun, gerilim ve çatışma yerine ülkübirliği tercih edildiği bu süreçte, başarının asla verilmiş bir nitelikolmadığının farkına varmamız gerekmektedir. Başarı hak edilmiştir.

Gelecek ve geleneği birleştiren vizyon sayesindebizden önceki Ülkücü nesiller faşizm, komünizm, sosyalizm ve kapitalizmlemücadelelerinde başarılı oldular. Ülkücü irade zamanın kirli tezgâhlarını,tutarlılıkla “Önce ülkem ve devletim” diyerek yenilgiye uğrattı. Bu mirasın birbekçisi olarak bugün mücadele ettiğimiz hizipler farklı ve yeni olabilir. Ancakbu zafer için elimizdeki enstrümanlar yine aynıdır. Bunlar değerlerimiz,cesaretimiz, davaya ve lidere sadakatimiz ve en önemlisi de Ülkücükimliğimizdir. Yeni zorluklara eski yöntemlere karşı durmak bazıları içinanlamsız gelebilir. Ancak bu ilkeler bizim için hakikidir, mutlaktır. Zafere inancımızınözünü oluşturan bu ilkeleri çağın gerektirdiği beceriler ile harmanlayarakmücadelemize devam etmeliyiz.  Yine aynıilkelerin, haklı davamızın emrindeyiz. İhtiyatlı-itidalli-alçak gönüllü olarakyine sahalarda olmalıyız. Çalınmadık kapı, girilmedik gönül kalmayana kadar dasahalarda olacağız. İdeallerimizi, ülkümüzü, büyük ve güçlü Türkiye hedefimizianlatmaktan, asla vazgeçmeyeceğiz. İdeallerimiz ilk gün gibi: güçlü, yıkılmaz.Kalıcıyız ve kazanacağız.

Alınması gereken riskleri ertelemek, bireyselfaydalara öncelik tanımak, geride kalmıştır. Çocuklarımıza, çocuklarımızınçocuklarına, liderimize borcumuzdur: devrin defalarca sınadığı Turanyolculuğunun sona ermesine izin vermeyeceğiz, geri dönmeyeceğiz,sendelemeyeceğiz.  Gözümüz ufukta, Allah'ıninayeti üzerimizde; büyük bir hediye olan Türklüğümüz gönlümüzde güvenlegelecek nesillere Turan fikrini, Büyük Türkiye vizyonunu aktarmak için yılmadançalışacağız.

giyim, kişi, şahıs, spor ceket, resmi kıyafet içeren bir resimAçıklama otomatik olarak oluşturuldu