TÜRK KÜLTÜRÜNÜN SONSUZLUK UFKUNDA SAKLI NAĞMELERİNİ DERLEYEN BİR BİLGE: DR. MÜJGÂN CUNBUR

11 Ekim 2014 13:19 Coşkun BAĞIR
Okunma
8067
TÜRK KÜLTÜRÜNÜN SONSUZLUK UFKUNDA SAKLI  NAĞMELERİNİ DERLEYEN BİR BİLGE: DR. MÜJGÂN CUNBUR


-İrtihalinin birinci sene-i devriyesinde-
 
 
  Türk Kültürüne hizmetle bir ömür geçiren ve bu hizmetle  dünyadaki zamanını tamamlayan, muhterem büyüğümüz –kültürümüzün sonsuzluk ufkunda saklı nağmelerini derleyerek- milletimize sunan Müjgân CUNBUR Hanımefendi’yi irtihalinin birinci sene-i devriyesinde -25 Eylül 2013- rahmet, minnet ve hasretle anıyoruz. Bu yazımızda Müjgân CUNBUR Hanımefendi’yi anarken hem bizlere bizzat anlattığı  hem de yazılı olarak elimizde bulunan kaynaklardan yola çıkarak kendileriyle ve yazdıklarıyla ilgili bilgilerimizin bir kısmını paylaşacağız..
  Müjgân CUNBUR Hanımefendi, memuriyet hayatına Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Kütüphanesi’nde  31 Ekim 1952 tarihinde başlamışlardır. O günü ve gecesini kendileri şöyle anlatıyorlar:
  “Geçen yüzyılın ortalarına doğru kaybettiğimiz büyük âlim ve kitap dostu İsmail Saib Sencer’i[1] hayattayken tanımam nasip olmadı. Onunla manevi dostluğumuz, ölümünden sonra, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesine satılmış olan İsmail Saib yazma eserler koleksiyonu ile başladı.
Fakülte binasının birinci bodrum katında  kilitli üç kapıdan geçildikten sonra büyük bir odanın ortasında bu eserler büyüklü küçüklü yedi tepe hâlinde yığılmış duruyorlardı. Bu eserlerin yer alması gereken raflar ise boş ve bir kısmı bir kenara istif edilmişlerdi. Bir köşede de büyük bir tartı aleti duruyordu.
Benden istenen yazma eserleri düzenleyip yararlanılabilir bir duruma getirmemdi. Şaşkınlığıma ilkokul öğretmenimden dinlediğim vicdan borcu dersi yetişti. Ay sonu maaş alacaktım. Bu devlete karşı borçlanmam demekti. Bu borcu ödemem için de çalışmam gerekti.
Yerden beş altı yazma eseri alıp öndeki odaya geçtim. Bir ayağı kırık masayı kalorifere dayayıp  kitapları karıştırmaya başladım. Daha önceden kimden satın alındıkları kaydolunup mühürlenerek numaralandırıldıklarını gördüm. Hiç unutmam ikisi Raif Yelkenci’den, biri Mustafa Çon’dan satın alınmıştı. Üç tanesinde İsmail Saib Efendi’nin üç mirasçısının adlarının ilk harfi olan İHD damgası ve cildinde küçük bir etikete yazılmış numara vardı. Ön odaya getirdiğim ikinci kucak kitapta İHD damgalı  kitapların sayıca arttığını gördüm. Önce bunların ayrımını yapmam gerektiğini düşünerek çalışmaya başladım.
Kitaplarla aramızda sanki bir dostluk kurulmuştu, herhâlde bir acemiye yardımcı olmaya karar vermişlerdi. Çalışmaya dalmışım. Gece bekçisi akşam saat yedide vaktin geciktiğini haber verdi. Kalktım, kapıları kilitledik, elimi yıkamadan akşam karanlığında eve döndüm. İkinci şaşkınlığı annem geçirdi. “Kömürcü çırağı gibisin, çabuk yıkan da sofraya oturalım.” dedi.
  O gece, hiç unutamadığım bir rüya gördüm. Çalıştığım odanın kapısında kilidi açarken kapının açılıp büyük cüsseli, beyaz sakallı, barut rengi bir lata giymiş bir zatın biraz öfkeli bir sesle “Buraya girerken besmele çekmeyi, kitapları alırken bir Fatiha okumayı unutma!” dediğini duydum ve arkasından yığın hâlindeki kitapların Fatiha! Fatiha! diyerek kanatlanıp uçuştuklarını gördüm. Korkarak uyandım, sabah kalktığımda üst dudağımın şişmiş olduğunu gören annem “kitap tozundan” dedi.
Ertesi günler çalıştığım ve kitapların durduğu oda kapılarının kilitlerini açarken hizmetli Osman Efendi’ye yanımda bulunması için rica etmeyi ve içimden besmele çekmeyi ve Fatiha okumayı unutmadım. 
Kitapların karıştırılıp yığılması sebebini de Osman Efendi’den öğrendim. Meğer kütüphane müdürünün değişmesi  sırasında eski müdür, yeni müdüre kitapları kiloyla tartarak teslim etmiş.”
…………………
“Yazmaların kataloglanmasına başladığım sırada en büyük yardımı Kâtip Çelebi’nin Keşfü’z-Zünûn  adlı eserinden gördüm. Daha ilk gün bu değerli  eserin birinci cildinin başında Hocam Necati Bey’in[2] yakın dostu Şerefettin Yaltkaya merhumun kaleme aldığı Keşfü’z-Zünûn’a zeyl yazanların arasında İsmail Saib Sencer’in resmiyle karşılaştım. Bu zat, göreve başladığım günün gecesinde rüyamda gördüğüm kimseydi. Adı geçen eserin başındaki kısa hayat hikâyesini okudum. Bu suretle İsmail Saib Hoca’yı biraz daha tanımış oldum.”
Şimdi 1952 yılından geriye dönerek, Müjgân CUNBUR Hanımefendi’nin o zamana kadarki hayatından bahsetmek isterim. Biyografik olarak arz etmem gerekirse kendisinin bizatihi aktardıkları şekliyle şöyledir:
“12 Ocak 1926’da İstanbul’da  doğdu. Babası, Fişek Fabrikası ustabaşılarından Mudurnulu Salih Cunbur, annesi Seniye Vacide Hanım’dır.  İlk öğrenimine 1933’te Ankara Dumlupınar İlkokulunun şubesinde, Mehmed Âkif’in İstiklal Marşı’nı yazdığı odada başladı. Okul binası onarılacağı için ikinci sınıfta İnönü İlkokuluna nakledildi. İlkokulu onarımı biten Dumlupınar İlkokulunda tamamladı, 1938’de ortaokula İstanbul Karagümrük Akşemseddin Ortaokulunda başlayıp, 1941’de Ankara İkinci Ortaokulunda bitirdi, 1945’te Ankara Kız Lisesi Fen şubesinden mezun oldu, Dil ve Tarih-Coğrafya  Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde okuyup 1948’te bitirdi. Bitirme tezi Türk dili alanında “İbn Mühennâ ve Kitabu’l-İdrâk Lugatleri’nin Mukayesesi” konusunda idi. Adı geçen bölümde Prof. Necmettin Halil Onan ve Prof. Necati Lugal’in gözetimlerinde hazırladığı, 1952’de tamamladığı “Gülşehrî ve Mantıku’t-Tayr’ı” konulu teziyle edebiyat doktoru unvanını aldı. Yükseköğrenimini görürken 1947-1948’de Adnan Ötüken’in DTCF’de açtığı Kütüphanecilik kursuna da  devam etmişti.”
Bu arada bizlere çocukluk yıllarından konu etmişlerdir; Babası Salih Bey’in, Makina Kimya Kurumu –şimdiki adıyla Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu- Fişek Fabrikası ustabaşısı olduğunu, Mustafa Kemal Paşa’nın davetiyle üretimde kullanılacak  tezgâhların İstanbul’dan Ankara’ya getirilmesinde ve silah üretiminde  görev yaptığını, perşembe günleri bazı zamanlar Atatürk’ün de oldukları ortamda Atatürk Orman Çiftliği’ne -bugünki ifadeyle ailece yemekli gezmeye gittiklerini ve bir defasında  Atatürk’ün kendisini çağırarak “-Gel bakalım büyüyünce ne olmak istiyorsun?” diye sorduklarını, kendilerininde “arkeolog”dediklerini; Atatürk’ünde babasına “-Salim Usta sen bu kızı okut…”dediklerini ve kendilerini sevdiklerini anlatmışlardı.
Yazı hayatına Kırşehir gazetesinde çıkan “Üç Kırşehirli Dost”  başlıklı bir yazıyla girdi (1948).İlk yazılarında Müjde Nasipoğlu ve Salim Şehidoğlu müstear imzasını kullandı. Makaleleri Erdem, Bilge, Türk Kültürü, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, Belleten, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, Türk Dili, Türk Kadını, Türk Yurdu, Erdem, Bilge, Millî Işık, Kültür, Millî Kültür, Folklor Araştırmaları, Hisar, Önasya, Kubbealtı Akademi Mecmuası, Selâmet,  Vakıflar Dergisi,  Ka-De-Fe ve Mudurnu gibi dergilerde ve bazı gazetelerde çıktı. Türk Ansiklopedisi’ nde kütüphanelerle ilgili maddeleri yayımlandı. Az sayıda şiir yazdı. Manzumeleri Atatürk Yolu, Türk Kadını gibi dergilerde yayımlandı.
 
Müjgân CUNBUR hanımefendi ilk yazılarında Yunus Emre’yi konu ettiğini, yaşarken verdiği  son konferansında; “Türk Kadınları Kültür Derneği Genel Merkezinde -5 Aralık 2010 tarihinde- şöyle anlatmışlardı: [3]
“Bugün Yunus Emre köyü adını taşımakta olan Sarıköy, Ankara-İstanbul demir yolu üzerinde küçük bir duraktı. Çocukluğumdan kalma bir anıdır. Anlatmak isterim. Trenler bu duraktan geçerken uzun uzun düdüklerini çalarlardı.  Gece karanlığında bu  sesleri, biraz da ürküntü ile dinlerdim. Bir İstanbul’a gidişimizde annem tren görevlisine sordu. Öğrendik ki tren yolunun kenarında Yunus Emre’nin mezarı bulunmaktaymış. Demiryolcular Yunus’u manevi büyükleri sayar, düdüklerini öttürerek bu büyük veliyi selamlarmış.
 Yunus Emre’nin adı -o yaşlarda- benim için yabancı değildi. Annemin, anneannemin güzel seslerinden dinlediğim Yunus ilahileri ile büyümüştüm. Her salı günü İstanbul’daki evimizin önünden Yunus’un “Dertli Dolab”ını söyleyerek bir yoksul geçerdi. Kapıları çalmazdı. Onun sesini duyunca biz de komşularımız gibi, pencerelerden, kapılardan uzattığımız üç beş kuruşu fukaraya sadaka olarak verirdik.
Yıllar sonra Eskişehir’de kurulan Yunus Emre Kültür Vakfına kurucu üye olmam, ilk konuşmalarımı bu eşsiz kişi ve şiirleri üzerinde yapmam, ilk yazılarımda onu konu olarak ele almam, onunla ilgili ilk iki küçük kitapçığı yayımlamam ve  Yunus’un kemiklerini Sarıköy’de kurulan anıt kabre taşınmasında tanık olarak bulunmama sebep olmuştu. Sanırım Türk Kadınları Kültür Derneğinin genel merkezinde, değerli huzurlarınızda yaptığım bu son konuşmanın da Yunus Emre üzerinde olması nasipmiş.
  Yunus Emre’nin çocukluğuna ait tek menkıbe, Hacı Bektaş Velâyetnâme’sinde şöyle anlatılır. Anadolu’da büyük bir kıtlığın yaşandığı yıllarda, annesi Yunus’u bir torba buğday istemek için Hacı Bektaş Dergâhı’na gönderir. Anadolu’nun menkıbevi tarihinin kaynaklarından Saltuknâme’de  de aynı hikâye şöyle anlatılır:
 Yunus dergâha eli boş gitmekten utanır. Torbasını yolda karşılaştığı alıç ağaçlarından  topladığı meyvelerle doldurur. Dergâha gider, Hacı Bektaş’ın huzuruna kabul edilir. Annesinin buğday istediğini söyler. Hacı Bektaş, buğdayın tez tükeneceğini belirterek Yunus’a tükenmeyecek bir şey yani himmet vermeyi teklif eder. Yunus “Anam buğday istiyor.” diyerek himmeti reddeder. Hacı Bektaş’ın ikinci ve üçüncü himmet tekliflerinin de reddedilmesi üzerine, Hacı Bektaş “Şunun torbasını buğdayla doldurup gönderin.” der. Yunus torbayı sırtına vurup  köyüne dönerken aklı başına gelir. “Acaba bu himmet ne mene şey imiş ki, pir hazretleri bu kadar ısrar etti.”diyerek Hacı Bektaş Dergâhı’na  döner, “Alın buğdayınızı, bana o himmet denilen şeyi verin.” der. “Sen himmet nasibini bu kapıdan almakta geciktin, var Tapduk Emre’nin kapısından iste.” cevabıyla karşılaşır. Genç Yunus üzülerek geri döner. Annesine buğdayı teslim ettikten sonra, arayıp Tapduk Dergâhı’nı bulur; dervişliğe kabul edilir; şiirlerini söylemeye başlar:
 
  “Şeyh u dânişmend u velî, cümlesi birdir er yolu
   Yunus’tur dervişler kulu, Tapduk gibi serveri var”
   
  “Tapduğun tapısında(hizmetinde), kul olduk kapısında
    Yunus miskin çiğ idik, piştik elhamdülillâh”
 
Yunus kırk yıl o kapıya hizmet eder, dergâha odun taşır. “Bu kapıdan eğri odun girmez.” deyip hep budaksız, doğru odun getirmeye çalışır. Bu arada şeyhinin kızına da âşık olduğu söylenir.
  Çevresindeki bazı dervişlerin “Bu kapıya bunca yıldır hizmet edersin. Hazret-i pîre sor bakalım, hangi makama yükselmişsin.” diye ısrar etmeleri üzerine Tapduk Emre’ye makamını sorar. Şeyhten “Senin seyahat zamanın geldi, var yolun açık olsun.” cevabını alır. 
  Emir kesindir, şairimiz çaresiz boyun eğip yollara düşer.
 
  “Acep şu yerde var m’ola şöyle garip bencileyin
    Bağrı başlı gözü yaşlı şöyle garip bencileyin
    Gezerim Urum ile Şam’ı Yukarı illeri kamu
    Çok istedim bulamadım şöyle garip bencileyin
    Kimseler garip olmasın hasret oduna yanmasın
    Hocam kimseler yanmasın şöyle garip bencileyin
    Söyler dilim ağlar gözüm gariplere köynür(yanar) özüm
    Meğer ki gökte yıldızım şöyle garip bencileyin
    Nice bu dert ile yanam, ecel ere bir gün ölem
    Meğer ki sinimde(mezarımda) bulam şöyle garip bencileyin
    Bir garip ölmüş diyeler, üç günden sonra duyalar
    Soğuk su ile yuyalar(yıkayalar) şöyle garip bencileyin
    Hey Emre’m Yunus bîçâre, bulunmaz derdine çâre
    Var şimdi gez şardan(şehirden) şara şöyle garip bencileyin”
 
Şiirdeki Rum, Anadolu; yukarı iller, Kafkasya ve Azerbaycan’dır. Gittiği yerlerde bazı şairlerle de karşılaşır. Bunlardan biri Azerbaycan şairlerinden Molla Kasım’dır. Molla Kasım, Yunus tarzı şiirler yazmış ancak, herhâlde kıskançlığından Yunus’u tenkit etmekten de geri kalmamıştır. Yunus:
 
  “Seni sigaya(sorguya) çeker bir Molla Kasım gelir”
 
dizesinin yer aldığı şiirini Azerbaycan’da yazmış olmalıdır. Gittiği diğer şehirlerden de şöyle bahseder:  
 
  “Kayseri, Tebrîz ü Sivâs, Nahcuvan, Mar’aş u Şirâz
    Gönül sana Bağdat yakın âlemlere divânesin”
 
  Bu seyahatlerin sonuna doğru bir menkıbe anlatılır: Yunus bir gün dört yol ağzında üç dervişle karşılaşır. Bir ağacın altına oturup sohbete başlarlar. Akşam olmuştur. Dervişlerden biri “Bu akşamki çorbanız fakirden olsun.” der. Hırkasının yakasından içeri bir dua okur. Ağacın yaprakları arasından bir sofra iner. Yemeklerini yer, namazlarını kılıp uyurlar. Sabah kuşluk vaktinde ikinci derviş “Kuşluk çorbanız da fakirden olsun.” der. O da bir dua okur. Yine gökten bir sofra iner. Akşam çorbası da üçüncü derviştendir. Ertesi sabah sıra Yunus’a gelmiştir. “Bu sabahki çorbanız da izin verirseniz bu kuldan olsun.” deyip hırkasının yakasını kaldırıp Allah’a yalvarır. “Ben bir garibim dua bilmiyorum. Onlar ne dediyse onu dilerim.” der. Bu kez yaprakların arasından türlü yemeklerle donanmış bir sofra iner. Yemeklerini yerler, helâlleşip ayrılacakları sırada Yunus sorar: “Allah’a ne söylediniz de o sofralar indi?” der. Dervişler “Allah’ın bir sevgili Yunus’u varmış, onun yüzü suyu hürmetine bir çorba diledik.” derler. Bu kez dervişler sorarlar “Ya sen ne diledin de o mükellef gök sofrası indi?”diye sorarlar. Yunus, onların dua edip indirdikleri gök sofralarından Allah’ın sevgilisi Yunus’un kendisi olduğunu öğrenmiştir, ama dervişlere kendisinin Yunus olduğunu açıklamaz, sadece “Ben bir garibim, dua filan bilmem, Allah’a onlar ne dediyse ben de demiş olayım diye yakardım.” der ve Tapduk Dergâhı’na döner.
Onu kapıda Tapduk’un eşi karşılar. “Sen burada bekle, şimdi abdest almaya çıkacaklar, sen eşiğe yat, üzerine basarlar. “Bu kim?” diye sorduklarında ben kendilerine “Yunus geldi.” diyeyim, eğer “Bizim Yunus mu geldi?”, derlerse içeri girersin; eğer “Hangi Yunus gelmiş?” diye sorarlarsa, bil ki seyâhatin tamamlanmamıştır.” der.
  Tapduk Emre’nin “Bizim Yunus mu gelmiş?” demesi üzerine, Yunus, şeyhinin ayaklarına kapanır. Hizmetine devam eder.
Yunus seksen iki yaşında bu dünyadan ayrılır. İki kere evlendiği, bir kızı bir oğlu olduğu, “Bunda dahi verdin bize oğul u kız u çift helâl.” mısraından anlaşılmaktadır.”
Müjgân CUNBUR Hanımefendi’nin 1952 ‘den sonra ki memuriyet hayatını yine kendilerinden aktarıyorum:
“Görevi 1954’te Adnan Ötüken’in Millî Kütüphane’de kurmak istediği Yazma Eserler Mikrofilm Arşivi’ni geliştirmek üzere 30.11.1955’te Millî Kütüphane’ye nakledildi. Millî Kütüphane’de önce kütüphaneci, 22.2.1956’dan itibaren mikrofilm uzmanı kadrolarında çalıştı, sonra uzman kadrosuyla  Yazmalar ve Nadir Eserler Şube şefliğine, 1959’da da Millî Kütüphane müdür vekilliğine atandı. 1960’da Adnan Ötüken’in Almanya’daki Kültür Ateşeliği görevinden yurda dönmesi üzerine, müdür vekilliğinden istifa ederek nadir ve yazma eserlerle ilgili uzmanlığına döndü. 8 Temmuz 1965’te Adnan Ötüken’in kültür müsteşarı olmasıyla  boşalan Millî Kütüphane Müdürlüğüne  atandı. Müdürlük statüsünün  bir hafta sonra genel müdürlüğe çevrilmesiyle genel müdür unvanını aldı; 30.11.1970’de de kendisine genel müdür kadrosu verildi.
Bu görevdeyken Millî Kütüphane’yi yeni bir binaya kavuşturmak için yıllarca uğraştı, önce binanın yapılacağı arsa kısmen bağış, daha çok kamulaştırma yoluyla sağlandı. Bayındırlık Bakanlığınca bir proje yarışması açılmışsa da ancak üç safhada tamanlandı. 1973’te Cumhuriyet’in 50. yıl dönümü kutlandığı günlerde yeni binanın temeli atılıp inşaata başlandı.” 
Efendim bu bölüme biraz ara vererek -gelecek sayımıza kadar- Müjgân CUNBUR Hanımefendi’nin ömrünün son yıllarında özellikle üzerinde çalıştığı bir eserden bahsetmem gerekiyor. “ANADOLUNUN SAHİPLERİ”  adını taşıyan bu eser; Müjgân CUNBUR Hanımefendi’nin üzerinde titizlikle çalıştığı ve bu eserin tamamlanmasında kendilerine yardımcı olan Zeliha Şentürk Bağır’ın da ismini ekledikleri bir tarihi eserdir.
Dergimizin yayım tarihinde “BERİKAN YAYINEVİ” yayımlarından okuyucularıyla buluşacak olan bu eserin “İlk Söz” ünde  Müjgân CUNBUR Hanımefendi şöyle diyor:
“Baş tacı yaptığımız millî ve manevi değerlerimiz vardır. Onların incitilmesini, onlara en ufak bir sataşma olmasını istemeyiz. Bu değerlerin başında millet ve din gelir. Türk’e ve İslam’a büyük değer veren, Türk olmanın gururunu taşıyan, Müslüman olmanın şuurunda olan bir aile içinde yetişmek nasip oldu. Çok genç yaşlarımda iken mütefekkir yazarımız Sâmiha Ayverdi manevi hayatımda rehberliğime tayin edildi. Bu değerli insan, yazıları, sohbetleri ile tutacığım yolu gösterdi. Millet ve din konusunda da  sanki şükreder gibi ve iftiharla kaç kere ‘Türk’üm ve Müslüman’ım.’ dediğini duydum, yazdıklarını okudum. Onun gibi Türk ve Müslüman olduğum için yüce Tanrı’ya  daima şükretmeye başladım.
Türk’e yan gözle bakanların artmaya, İslam’ın siyasetle karıştırılmaya çalışıldığı son yıllarda, bu iki millî ve manevi değerin toplumuzdaki temelleri üzerinde durmak gereğini duydum.  İşte bu kitapta yaşamakta olduğumuz, vatan dediğimiz bu aziz topraklara Türklüğü ve İslamlığı getirip yerleştirenlerin, bu topraklara tapu senedi gibi kültür eserleri bırakanların yani bu toprakların gerçek sahiplerinin ve Anadolu’ya hizmet edenlerin hikâyelerini okuyacaksınız.
 
Kitabın adına neden Anadolu’nun Sahipleri denildiğine gelince bunu biraz açıklamak gerekecek.
Bir şehrin sahibi olduğunu küçük yaşlarımda ilk defa annemden duymuştum. Hacı Bayrâm-ı Velî’yi ziyarete gittiğimiz zamanlar, annem bu zatın Ankara’nın sahibi olduğunu söylerdi. Nitekim son sokağa çıkışında Hacı Bayram-ı Velî ile Anıtkabir’i ziyaret etmişti. Sanki bu annemin iki Türk büyüğünün kabirleriyle vedalaşması idi. Anneme göre İstanbul’da da Eyüb Sultan, Merkez Efendi, Yavuz Sultan Selim ve Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul’un daima ziyaret ettiğimiz sahipleriydi.
Sonra kimi görev icabı, çoğu katıldığım toplantılar için gittiğim şehirlerin manevi sahiplerini öğrenmek ve ziyâret etmek isteyerek notlar almaya başlamıştım. Bu notlar Mevlânâ, Yunus Emre, Ahi Evran gibi bazı ulular hakkında hazırlayıp sunduğum bildirilerin konusu olmuş ve zamanla çoğalıp birikmişti.
İşte Anadolu’nun Sahipleri bu eski notların düzenlenip eksiklerinin giderilmeye çalışılmasıyla meydana getirilebildi. Eksiklerin giderilmesinde aziz dost Zeliha Bağır yardımıma koştu, eksiklerin bir kısmını giderip bazı alt bölümcükleri de yazdı. Bunları yazarken bazı kaynakları mirî malı gibi kullandık. Bu kaynakların yazarlarının adlarını dip notlarda sıkça andık, bunlardan hayatta olanlara şükranlarımızı sunuyoruz. Bu dünyadan göçenlerin adlarını da rahmet dileyerek anıyoruz.” 
Bu önemli eseri irtihalinin birinci sene-i devriyesinde yayımlayabilmenin -özel- mutluluğunu taşıyoruz. Müjgân CUNBUR hanımefendiyle ilgili bu ilk yazımızı sağlığında yayımlanan kitaplarının isimleri ve 1973 yılına kadar olan -Cumhuriyet’imizin kuruluşunun 50. yılı- dâhil makale isimlerini ve kaynaklarını okurlarımıza sunuyor; önümüzdeki sayımızda da Müjgân CUNBUR Hanımefendi ile ilgili bilgilendirmeye devam edeceğimizi arz ediyor ve Tanrı’dan rahmetini esirgememesini diliyoruz..
 
MÜJGÂN CUNBUR’UN KİTAPLARI :
 
Türk Kadın Yazarların Eserleri Bibliyografya, 1928-1955. Ankara 1955 . 255 s.  
“Kadının Sosyal Hayatını Tetkik Kurumu Yayınları: 3”.
Fuzûlî Hakkında Bir Bibliyografya Denemesi, Maarif Vekâleti, İstanbul 1956. ıv+129 s.
“Türk Kültür Eserleri”.
Yunus Emre’nin Şiirlerinde Namaz, Ankara 1957 Ayyıldız Matbaası, 14 s. 
“Hilâl Yayınları: 6”.
Yunus Emre’nin Gönlü, Ankara 1957 Bereket Matbaası. 42 s.  
“Yunus Emre Derneği Yayınları: 3”.
Milletimizi Ayakta Tutan Kıymet Hükümleri. Türk Kadınları Kültür Derneği, Ankara 1967.16 s.
Başakların Sesi. Türk Halk Şairleri Hayat ve Eserleri. Ankara 1968 Şark Matbaası. 439+ [7] s.
“Poyraz Reklâm Yayınları”
Türk Kadınınım Şiiri. (N. Duranoğlu- Saryal ile birlikte). Ankara 1970. s. Genişletilmiş 2. bs. 1996,260 s. genişletilmiş 4.bs. Ankara 2000. 288 s.  “Kadının Sosyal Hayatını Araştırma ve İnceleme Derneği Yayınları: 12”
Selçuklu Tarihi, Alparslan ve Malazgirt  Bibliyografyası (Malazgirt Zaferinin 900. Yıldönümü Sebebiyle Hazırlanan Bir Bibliyografya Denemesi)- (İ. Binark ve N. Sefercioğlu ile birlikte). Millî Kütüphane, Ankara 1971.
Ölümünün 20. Yılında Ord. Prof. Dr. Sadri Maksudî Arsal, Millî Kütüphane, Ankara 1972, 20 s. 
Atatürk ve Millî Kültür, Ankara 1973, 70 s.
Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Cumhuriyetin 50. Yıl Dönümü Yayınları: 12”
-Genişletilmiş 2.Bs. Ankara 1983, Sakarya Valisi Nuri Okutan’ın Sunuş yazısı ile 3.ve 4.Basımlar, Sakarya Valiliği, 2006. 119 s. 
Karacaoğlan-Hayatı ve Şiirleri. Ankara 1973 Millî Eğitim Basımevi. XXVII-398 s. , 2.bs. İstanbul 1993 Millî Eğitim Basımrvi.432 s.3.bs. Karacaoğlan Bütün Şiirleri, Çağrı Yayınları,  İstanbul 2001, XLVI+400 s. 
Ali Kuşçu Bibliyografyası.  Millî Kütüphane, Ankara 1974. 78 s.  
Millî Mücadele’de Türk Kadını (İ. Enginün ve C. Özdemir’le ortak), Kadın Dernekleri Federasyonu, Ankara 1983, 5+135 s.
Anadolu’nun Bütünleşmesinde Ahmed Yesevî’nin Yeri, Ankara 1997, 49 s.
“Atatürk Kültür Merkezi Yayınları”
“Türk Kültüründen Görüntüler Dizisi: 27”.
Türk Kadını İçin, Ankara 1997 Desen Ofset, 246 s. - Genel başkan Emine Bağlı’nın Önsözü ile 2.bs. Ankara 2007 Grafiker Ofset, 251 s.
“Türk Kadınları Kültür Derneği Genel Merkez Yayınları: 21.
Ziya Gökalp, Yeni Hayat ve Doğru Yol, (1975),
Gelibolu’lu Mustafa Âlî, Hattatların ve Kitap Sanatçılarının Destanları (Menakıbu’l-Hünerveran’dan uyarlama, 1982, 2.bs.2012).
Millî Kütüphane Yazmalar Kataloğu (D.Kaya ve N. Ünver ile birlikte, 6c.1987-1997).
Türkiye Basmaları Toplu Kataloğu Arap Harfli Türkçe Eserler (1729-1928) (D.Kaya ve N.Ünver ile ortak, 1990-1998).
Türk Dil Kurumu Kütüphanesi Yazma Eserler (D.Kaya, N.Ünver ve H.Yılmaz ile ortak, 1999),
İbn’ülEmin Mahmud Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri, (1.c, 1999).
Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi, (proje alt grup başkanı ve madde yazarı, 8 c.2002-2007).
Ken’an Rifâî, Seyyid Ahmed er-Rifâî, (Hazırl.; Prof.Mustafa Tahralı, sadeleştiren M.Cunbur, 2008),
Osmânlı Dönemi Türk Kadın Şâirleri (2011).  
 
 
MAKALELER
 
   1956
“Ölmeden Evvel Ölün Hadis-i Şerifinin Mevlâna ve İlk Muakkiplerine Göre İzahı”, İslâm, Ankara , Haziran 1956, c.1, sayı:6, s.21-22.
“Yunus Emre’nin Şiirlerinde Namaza Davet”, İslâm, Ankara Ekim/Kasım 1956,, c.1, sayı: 7, s.16-17.
“Fuzûlî’de Peygamber Sevgisi”, İslâm, Ankara Aralık 1956/Ocak 1957, c.1,sayı. 8, s.14-16. .
“İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde Yapılmış Tarih Tezlerinden Bazıları<1937-1953>”, Vakıflar Dergisi, Ankara, 1956, sayı:3, s. 289-290.
“İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde Yapılmış Vakıflar ve Sanatla İlgili Tezler <1937-1953>, Vakıflar Dergisi, Ankara, 1956, sayı:3, s.287-289.
“Şark ve Türk Vakıflarıyla İlgili Birkaç Garp Eseri”.Vakıflar Dergisi, Ankara 1956, sayı:3,s . 285-286.
 
     1957
“Fâtih Devri Kütüphaneleri ve Kütüphaneciliği”, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni,1957, c.6, sayı:4, , s. 1 -16.
  1958 
“Kâtip Çelebi Hayatı ve Eserleri”, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, Ankara 1958, c.7 sayı.1-2, s.1-6.    
  1959
“Batıya Kaçırılan Kitaplarımız”, Türk Kütüphaciler Derneği Bültenı, Ankara 1959, c.8, sayı:1, s.1-16. 
“Yazmaların Fişlenmesinde Faydalanılan El Kitapları”, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, 1959, c.8, sayı: 2, s.3-19.
“Yeni Cami Kütüphanesi Kurulurken”, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, 1959, c.8, sayı: 3-4, s.3-6.
“Dil Devriminin Yönü”, Atatürk Yôlu, Ankara, Nisan 1959, c.1, sayı: 4, s.10,22.  Yeni Işın,  Mayıs 1959, x.14-16.
“Yunus ve Divan Şairleri”, Yeni Ses, Eskişehir, Mayıs 1959, s.1,4.
“Yunus Emre ve Gülşehrî”, Türk Yurdu, Aralık 1959, c.1, sayı: 9(279). s.55.
“Mevlâna ve İlk Muakkipleri”, Tarih ve Coğrafya Dünyası,Mevlâna Özel sayısı, İstanbul 12.1.1959, c.2, sayı:12, s.441-442. 
 
    1960
“Dede Korkut Oğuznamelerinde Kadın”, Türk Yurdu, Ankara, Şubat 1960, c.1, sayı: 11(281), s.53-54. ve Türk Kadını, Ankara Mayıs 1973, c.7, sayı: 84, s. 12-15.
“İlk Türk-Osmanlı Şeyhülislâmı Molla Fenârî”, Türk Yurdu,  Ankara, Nisan 1960, c.2, sayı;1(283), s.17-18. 
“Yunus’tan Bir Şiir ve Beşerî Aşk”, Türk Yurdu, Ankara, Mayıs 1960, c.2, sayı:2(284), s.39.
“Millî Kütüphanemiz ve Kurucusu”, Dağarcık, Ankara 1 Nisan 1960, c.1, sayı: 1, s.13-14.
 “Onsekizinci Yüzyılda Bir Okul Kütüphanesinin Açılışı”, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, 1960, c.9, sayı 1-2, s. 1-5.
“Kütüphanecilik Bakımından ‘Türkiye Eğitim Millî Komisyonu Raporu’”, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, 1960, c.9, sayı: 3-4, s. 83-88.
   
  1961
“Kur’an-ı Kerim’in Türk Dilinde Basılmış Tercüme ve Tefsirleri”, Diyanet İşleri Başkanlığı Dergisi, Ankara, Ocak 1961, s123-141. .
“Nazîm’in Ramazaniyesi”, Diyanet İşleri Başkanlığı Yıllığı, Ankara 1961, s.59-62.   
 
1962
“Yunus Emre ve Söze Verdiği Değer, XIII. Yüzyılda Bir Türk Ahlâkçısı)”, Selâmet Dergisi Ankara, 1962, c.1,sayı:1, s.16-17.
“Mesleğe Saygı”, Kütüphaneciliğin Sesi, Ankara, Mayıs 1962, c.1, sayı:l, s.5-6.
 
“Vakfiyelere Göre Eski Türk Kütüphanelerinin Yönetimi”, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, Ankara 1962, c.Xl, sayı: 1-2, s.3-21.
“Birleşmiş Milletler Kütüphanesi” Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, 1962, c.XI, sayı: 3-4, s. 63-82.
”Ölümünün Birinci Yıl Dönümünde Osman Nuri Ergin ve  Türk Kütüphaneciliğine Hizmetleri”, Kütüphaneciliğin Sesi . Ankara, Kasım 1962, c.1, sayı: 2-3, s.12-15.
 
  1963
 
“Ragıp Paşa Kütüphanesi Hakkında Yabancıların Görüşleri”, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, 1963, c.XII, sayı: 1-2, s.17-26.
“Türk Kütüphaneciliğinin Tarihî Kökleri”, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, 1963, c.Xll, sayı: 3-4, s. 105-116. 
“Yusuf Ağa Kütüphanesi ve Kütüphane Vakfiyesi”. Ankara Üniversitesi DTCF Tarih Araştırmaları Dergisi, Ankara 1963, c.1, sayı:1, s.203-217.
“Yunus Emre’yi Anarken”, Selâmet, Ankara, Mayıs 1963, c.2, sayı: 14, s.9.
“Bir Çarşı Kütüphanesinin Açılışı”, Harp Malûlü Gaziler Dergisi, Ankara, Mayıs 1963, sayı 87, s.15-16.
“Çelebi Halife’nin Yeni Alınan Altı Manzum Eseri”, Türk Yurdu, Ankara,Temmuz 1963, c.3, sayı: 6(300), s.27-28.
“Eyüp Kütüphaneleri”, Selâmet, Ankara 1963, c.II, sayı:17,s.4. 
“Saliha Hatun Vakfiyesi ve Kütüphanesi”,Kütüphaneciliğin Sesi, Ankara Kasım 1963, c.1, sayı:4, s.6-8,12.
 
  1964
“Münif Paşa ve Kütüphanelerin Yönetimi ile İlgili İlk Talimatname”, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, Ankara,1964, c.XIII, sayı: 1-2, s.28-35.
“Münif Paşa Layihası ve Değerlendirilmesi”, Tarih Araştırmaları Dergisi, Ankara,1964, c.2, sayı: 2-3, s.223-231.
“Prof. Necati Lugal’i Kaybettik”, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, 1964, c.XIII, sayı: 3-4, s.45-46.
“Tanzimatın Kütüphaneciliğimize Etkileri”, Belleten, Ankara 1964, c. 28, sayı. 112, s. -691-700.
“I. Abdülhamid  Vakfiyesi ve Hamidiye Kütüphanesi”, Dil ve Taih Coğgrafya akültesi Dergisi, 1964, c.XXII, sayı:1-2,s.17-69. 
“Mevlâna’nın Çevresindeki Kadınlar”, Türk Yurdu, Ankara, Temmuz 1964, c.3, sayı: 8-9-10(302-304), s.73-74.
“Mevlâna ve Kadınlık”, Mevlâna, Ankara 1964 Ankara Üniversitesi Basımevi. s.26-30 .
“Türk Millî Talebe Federasyonu ve Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu Yayını”
-1997’de Türk Kadını İçin, s.23-28’de tekrar basıldı.-
“Mevlâna ve Tabiat”, Hisar, Ankara Ocak 1964, c.5, sayı: 12,  s.14-16.  
“Üsküdar Kütüphaneleri” Kütüphaneciliğin Sesi, Ankara 1964, c.2, sayı:1-4, s.8-10.
 
1965
“Atatürk ve  Gökalp Bağlantısı,  Hisar Dergisi . Ankara, Ekim 1965, 5.c., sayı:22(97), s.14-17.
“Ziya Gökalp ve Kadın”, Türk Kültürü, Ankara, Ekim 1965, c.3,sayı: 35, s. 75-81. 80
“Fuzûlî’nin Şiirlerinde Adalet”, Türk Yurdu, Ankara, Ekim 1965, c.4, sayı: 10(316), s.14-16.
“Camilere Kitap Vakfı”, Diyanet Başkanlığı Dergisi, Ankara Eylül 1965, c.4,sayı:9 s.141-143.
“Atatürk ve Kadın”, Türk Kültürü, Ankara, Kasım 1965, c.4,sayı: 37, s.102-110. 80  Türk Silâhlı Kuvvetler Dergisi Ankara, Mart 1966, c.5, ayı:72, s.3-12.
 
  1966
“Yunus Emre’nin Gözüyle Yurt ve Tabiat”, Türk Yurdu, Ankara, Ocak 1966,, c.5, sayı:319, s. 51-53. 
“Kitap Dostları”, Hisar, Ankara Şubat 1966,  Sayı:26, s. 12-13.
 “Sema Göksel Vakfı ve Hatırlattıkları”, Kütüphaneciliğin Sesi, Ankara, Mart 1966, c.3, sayı:3-4, s.39-42.
“Tarihimizde Anadolu’da Kütüphane Kurma Çabaları”, Türk Kütüphaneciler DerneğiBülteni, 
1966, c. XV, sayı:3, s. 129-133.
“III. Kütüphane Haftası Açılış Konuşması”, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, 1966, c.XV, sayı: 4, s.223-227.
“Atatürk’ün Türk Kadın Giyimi Üzerine Düşünceleri”, Türk Kadını, Ankara Ocak 1966, c.1, sayı:1, s.8-9.
“Atatürk’ün El Yazısıyla Kadınlar Hakkında Bir Düşüncesi”, Türk Kadını, Ankara 1966,Yıl:1, sayı:2, s.12-13 
“Çorumlu Piroğlu”,Ön Asya, Aralık 1966, sayı:16.
“Mevlâna ve Yunus Emre”, Mevlâna Güldestes, 1966, Ankara 1966. s.25-31.
“Türk Kadınlarının Kurdukları Vakıf Kütüphaeleri”,  Türk Kadını, Ankara, Ağustos 1966, c.1, sayı:3-4, s. 10-11,33. 
“Mevlâna ve Yunus Emre”, Mevlâna Güldestesi, Konya 1966, s.25-31; Çağrı, Eylül 1968, c.12, sayı:126, s.14-16.
“Mevlâna ve Kadınlık”, Türk Kadını, Ankara Ocak 1966, c.l, sayı:7,s.6-8.
 
    1967
“İlk Dernek Kütüphanemiz”, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, 1967, c.XVI, sayı: 1, s.2-9.
“Kütüphane Haftasının Amacı” Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, 1967, c.XVI, sayı: 4, Ek s.6-7.
“Kanunî Süleyman’ın Baş Müzehhibi: Karamemi”, Önasya, Ankara, Temmuz 1967, c.2, sayı. 23, s.22-23.  
“Millî Kütüphane 19 Yıldır Kültür Hizmetinde”, Önasya, Ankara, Ağustos 1967. c.2, sayı:24 .6-7.
“Dede Korkut Oğuznâmeleri”nde Kadının Sosyal Durumu”, Kadının Sosyal Hayatını Tetkik Kurum Aylık Konferanslar, Ankara 1967, s.92-112. 80  <yeni basımı: Türk Kadını İçin, s.31-56.
“Fuzûlî’nin Eserlerinde Kadın”, Kadının Sosyal Hayatını Tetkik Kuruu. Aylik Konferanslar, Ankara 1967, s.51-68, 80 ; Türk Kadını,Ankara Eylül, Ekim 1967, c.1, sayı: 6 s.6-9, sayı:7, s.12-15;  <yeni basımı. Türk Kadını İçin, , s.57-77.
“Karacaoğlan’ın Şiirlerinde Kadın Giyimleri” –Mut- Karacaoğlan Şenlikleri’nde 1967’te verilen konferans, Türk Kadını İçin, s.79-92.    
“Yunus Emre’yi Anıyoruz”, Türk Kadını, Ankara, Haziran 1967, sayı13, s.13-14.
“Dimidereli Şerif Hala”, Türk Kadını, Ankara, Temmuz 1967, c.2 ,sayı: 14, s.9-10.
“Halk Şairlerimizden Karslı Aşık Şevki”, Halkevleri Dergisi, Ankara, Nisan 1967, sayı:6, s.18-20.
“Sabrın Zaferi”, Türk Kadını, Ankara, Ağustos 1967, c.sayı:s. 9-10.
“Halk Kütüphaneleri Açısından Halkevleri”, Halkevleri Dergisi, Ankara Ocak 1967, sayı:3, s.20,30.
“Mehmed Âkif’in Çevresindeki ve Şiirlerindeki Kadınlar”, Ankara Türk Ocağı’nda 1967
Mehmed Âkif Gecesi’nde yapılan konuşma, Türk Kadını, Ankara, Ocak 1967, c.1, sayı.8, s.8-9; Türk Kadını İçin, s.109-116.
“Mevlâna ve İlim”, Mevlâna Güldestesi 1967, Ankara 1967, s. 18-23. Çağrı, Aralık 1968, c.12, sayı:131, s.12-16.
“Tevfik Fikret’in Eserleri”, Tevfik Fikret 1867-1915,Unesco Türkiye Milllî Komisyonu, Ankara 1967, s.11-19.
“Halkevi Kütüphaneleri”, Hakevleri Dergisi, Ankara, Kasım 1967, c.2, sayı:13, s.25.
 
1968
“Şeyhülislâm Veliyüddin Efendi Vakıfları ve Kütüphanesi”, Necati Lugal Armağanı, Ankara 1968, 
“Fehmi Ethem Karatay”, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, Ankara 1968, c.XVII, sayı: 1, s.2-7.
“Türk Kitap Sanatlarına ve Minyatürlerine Genel Bir Bakış”, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, Ankara 1968, c.XVII, sayı: 2, s.74-82.  
“Kanunî Devrinde Kitap Sanatı, Kütüphaneleri ve Süleymaniye Kütüphanesi”, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, Ankara 1968, c.XVII, sayı:3, s.134-142.  
“Beşınci Kütüphane Haftası Açılış Konuşması. Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, 1968, c.XVII, sayı: 4, s. 252-254.
“Atatürk Bibliyogra.fyaları”, Halkevleri Dergisi,Ankara, Mayıs 1968, c.2, sayı: 19, s.14-15.
“Atatürk’ün Türk Kadınına Verdiği Değer”, Türk Kadını Dergisi, Ankara Temmuz 1968, Yıl: 3, sayı: 26, s. 8-9 .
“Atatürk Türk Kadının Cehaletine İslâm Dininin Sebep Olduğu Düşüncesine Katılmıyor, Türk Kadını Dergisi . Ağustos 1968, Yıl:3, sayı: 27, s.  8-10.
“Atatürk Devrimlerinin Işığı Altında Türk Kadınının Fikir ve Yazı Hayatı”, Atatürk ve Türk k Kadını,. Kadının Sosyal Hayatını Tetkik Kurumu, Ankara 1968. 15-42 s. 80  Türk Kadını, Ankara  Eylül 1968 c.3, sayı:28, s. 15-17,32.
“Mevlâna veYunus Emre”, Çağrı, Konya, Eylül 1968, c sayı:128, s.18-24.
“Fikret ve Kadınlık”, Hisar Dergisi, Ankara Ocak 1968, c.8, sayı.49(124), s.10-11.
“Yeni Bir Kaybımız: Necmettin Halil Onan”, Hisar Dergisi. Ankara, Eylül 1968, c.8, sayı: 57(132), s.7-10. 
“Mevlâna ve İlim”, Çağrı, Konya Ocak 1968, c.12, sayı: 131, s.12-16 .
 
  1969
“Kayseri’de Râşid Efendi Kütüphanesi ve Vakfiyesi,  Vakıflar Dergisi, Ankara 1969, s.185-195.
“Kütüphanelerle İlgili Destanlar”, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni. 1969, c.XVIII, sayı:2, s.113-116.
“Millî Kütüphane Yaptırma Teşebbüsleri”, Halkevleri Dergisi, Ankara, Mayıs 1969, c.3, sayı:30, s. 11-12. 
“Kahraman-Şair <Fatih Sultan Mehmed Hakkında>, Türk Kadını, Ankara, Mayıs  1969, c.3, sayı:36, s.8-9.
“Fatih’in Kurduğu Kütüphaneler”, Önasya, Ankara Mayıs 1969, c.4, sayı:45, s.6-7.
“Fuzûlî’nin Adaleti Öven Şiirleri”, Halkevleri Dergisi, Ankara, Eylül 1969, c.3, sayı:35, s.6-7.   
 
1970
“Yazma Kütüphanelerimiz Bugünkü Durumları ve Meseleleri”, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, 1970, c.XIX, sayı:1, s.3-17.
“Kütüphane Vakfiyelerinde İlimlerin Sınıflandırılması ve Bibliyografik Künyeler”, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni,1970,c.XIX, s. 309-316.
“Şemail-i Şerife ve Hilye-i Nebevîler”, Diyanet İşleri Başkanlığı Dergisi. Ankara 1970, özel sayı, s. 37-45. 
“Mutasavvıf Halk Şairlerimizden: Sıdkı Baba”, Folklor, İstanbul Şubat-Nisan 1970. c.1, sayı: 10-11, s.8-13.
“Dünya Nimetleri Karşısında Yunus”, Karaman-Kırım Kültür ve Dayanışma Derneği Hatıra Gecesi Özel Sayısı, 3 Mart 1970, “Yunus’a Göre Dünya Nimetleri”, Çağrı, Ekim 1971, sayı:237, s.18-28.
“Ömer Seyfettin’in Milliyetçiliği, Millî Kültür Anlayışı ve Dilciliği”, Türk Kültürü, Ankara, Mart 1970, c.4,sayı:46, s. 14-17.4, Önasya, Ankara, Mart 1970, c.5, sayı:55, s. 6-7,
“Süleyman Nazif’in Hayatı ve Eserleri”, Hisar, Ankara, Ağustos 1970, c. 10, sayı:80, s.8-9.   
 
  1971
“Lâle Devrinde İstanbul Kütüphaneleri”, Türk Kültürü, Ankara, Şubat 1971, c.9, sayı: 100, s. 1l5-120.
“Yunus Emre’nin Ahlâk Değerlendirmelerine Bir Bakış”, Uluslar arası Yunus Emre Semineri 6-8 Eylül 1971,  İstanbul 1971, s.84-101.
“Yunus Emre’nin Sanatı ve Kişiliği”, Yeni Edebiyat, İstanbul Eylül 1971, c.2,sayı:11, s.25-26.
“Atatürk’ün Türk Kadınına Verdiği Büyük Kıymet”, Türk Kadını, Ankara, Kasım 1971, c.6, sayı:66, s.18-19.
 
  1972
“Büyük Kaybımız Adnan Ötüken”, Türk Kültürü, Ankara, Nisan 1972, c.10, sayı: 114, s. 18-30.
“Türk Kütüphaneciliğinin Büyük Kaybı: Adnan Ötüken”, , Türk Kütüphaneciler Derneği
Bülteni,1972,c.XXl, sayı: 2, s.89-93.
“Millî Kütüphane ve Adnan Ötüken”, Türk Kadını, Ankara Nisan 1972, c.6,sayı:71, s.14-22.
“Necmettin Halil Onan Bibliyografyasıé,  Türkoloji Dergisi Ankara 1972,, c.4, sayı:1, s.81-88.
“Ahmed Midhat Efendi ve Bibliyografya”, Biblyografya Kitap Haerleri Bülteni, Mayıs 1972, c.1, sayı:3, s.129-132.
“Türkiye’de Bibliyografya Çalışmalarının Başlangıcı”, Kütüphanecilik, Kasım 1972, yıl:l, sayı:4, s.10-12,
“Önsöz”, Basın-Yayın Bibliyografyası, Millî Kütüphane,  Ankara 1972, 1-4. 
 
    1973
“Osmanlı Çağı Türk Vakıf Kütüphanelerinde Personel Düzenini Geliştirme Çabaları”, VII. Türk Tarih Kongresi Ankara 25-29 Eylül 1970,  1973, c.2, s.68-90.
“Menakıb-u Hünerveran’da İranlı Kitap San’atçıları “, İran Şehinşahlığı’nın 2500. Kuruluş Yıldönümüne Armağan, Millî Eğitim Bakanlığı. İstanbul 1973, s.65-92.
“Karacaoğlan’ın Şiirlerinde Kadın Giyimleri”, Türk Folklor Araştırmaları, İstanbul, Temmuz 1973, c.14, sayı:288, s.6694-6698.
“Atatürk ve Edebiyat”, Türk Edebiyatı, Ekim 1973, c.2, sayı: 22, s.15-18. 80 // Hayat:Ayna, Ocak 1974, Sayı: 1, s.35-38. 80  // Ankara Ticaret Odası Dergisi, Ekim, Kasım 1975, sayı:10-11, s.6-9. // Tarla, Temmuz 1976, yıl:10, Sayı. 50-8, s.11-12, 40 Türk Dünyası, Ekim-Aralık 1978, c.13, sayı:1, s. 35-36.
“Hiçbir Devlet Büyüğü Atatürk Derecesinde Kadın Sorunlarına Eğilmemiştir”, Türk Kadını, Ankara, Nisan 1973, c.7, sayı: 83, s. 6-8.
“Mevlâna’nın Eserlerinde Türk Boyları ve Türk Kelimesinin Değerlendirilmesi, Mevlâna’nın 700. Ölüm Yıldönümü Dolayısile Uluslar arası Mevlâna Semineri 15-17 Aralık 1973, Bildiriler. Türkiye İş Bankası Kültür Yayını, Ankara 1974, s.55-93.
“Yuvarlak Masa: 1923’ten 1973’e Kütüphaneciiliğimizdeki Gelişmeler ve Kütüphane-lerimizin Eğitime Olan Katkıları”, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, 1973, c.XXII, sayı, s.6-20.
“Mehmed Âkif’in Hayatındaki ve Şiirlerindeki Kadınlar” Türk Kadını, Ankara, Aralık 1973, c.3, sayı; 92, s. 10-13. 
“Sunuş”, Bayrak ve Toprak”.Âşık Boyacı’nın şiir kitabı için, Ankara 1974- s.3-4. 


[1] İsmail Saib Sencer (Müjgân Cunbur Hanımefendi’nin anlatımıyla):” Daha sonra okuduğum kaynaklarda bu değerli âlim için yazılmış yazılarda, merhumun 1873’te Erzurum’da doğduğunu, bir asker çocuğu olduğunu, İstanbul’da okuduğunu, askerî rüşdiyeyi bitirdiğini, Fâtih ve Süleymâniye ders-i âmlarından icâzet aldığını, Beyazıt Medresesinden mezun olduğunu, 1897’de Beyazıt Umumî Kütüphanesi’ne ikinci hâfız-ı kütüb olarak atandığını, bu görevin yanı sıra 1902’de Beyazıt ders-i âmlığına getirildiğini, daha sonra çeşitli medreselerde müderrislik yaptığını, 1916’da kütüphane müdürü Tahsin Efendi’nin ölümü üzerine Beyazıt Umumî Kütüphanesi müdürlüğüne tayin edildiğini, bu göreve de ek olarak saraydaki Huzur derslerine muhatap olarak katıldığını, bir askerî rüşdiyede Arapça okuttuğunu,  İstanbul Edebiyat Fakültesi’nde Arap edebiyatı dersleri verdiğini, 1925’te bu görevlerden ayrılıp kütüphanesine çekildiğini, kütüphaneye gelen birçok yerli yabancı ilim adamına büyük ilmî yardımlarda bulunduğunu, 1939’da emekli olduğunu, İstanbul Kütüphaneleri Tasnif Komisyonu’nda çalıştığını, İslâm Ansiklopedisi’nin ilk müşâvere heyetinde üye olarak bulunduğunu, 1940 martında İstanbul’da vefat edip Merkez Efendi Camii Kabristanı’na gömüldüğünü öğrendim. Hayattayken tanıyamadığım bu değerli insanın Merkez Efendi’deki kabrini birkaç kere ziyaret etmem mümkün oldu.”

[2]  Prof.Dr. Necati Lugal

[3]  Konferans metni Türk Kadınları Derneği Genel Başkanı  Sn.Emine Bağlı Hanımefendi’nin ilgileriyle “Yunus 
  Emre’ye Göre Ahlâk Değerleri” adıyla kitapçık olarak adı geçen derneğin yayımı olarak yayımlanmıştır.
  (Dr.Müjgân Cunbur, Yunus Emre’ye Göre Ahlâk Değerleri, Türk Kadınları Kültür Derneği Yayımı, No:30
  Mayıs 2011, Ankara)
*Araştırmacı-Mühendis-Öğretmen  (Ankara Türk Ocağı Başkan Yardımcısı)