KÖKÜMÜZ BİNLERCE YILLIK, DALIMIZ ELLİ
(Milliyetçi Hareket Partisi 50 yaşında)
CANFER BALÇIK
Bölgemizin ve dünyanın çok karmaşık, vahşi ve çok boyutlu senaryolarla büyük kaosa sürüklenmekte olduğu bir süreçte, Milliyetçi Hareket Partisinin 50. yılını idrak etmekteyiz
Milliyetçi Hareket Partisi suyunu binlerce yıl derinlikteki köklerden alan, büyük bir budunun (milletin) özünü teşkil eden bir partidir.
Yarım asra ulaşan tavizsiz, fedakâr, kararlı ve soylu duruşu asırlar boyu yoğrulan hamuruyla mayalanmıştır.
MHP’nin temsil ettiği düşünce yaktığı meşale ve nesilden nesile taşıdığı bayrak; Türk Tarihi ile aynı yaştadır aslında…
Türklerin tarihi, ilk toplumların tarihiyle başlar.
MÖ 2000’li yıllarda ÖTÜKEN’de yakılan, âşığı TANRI DAĞLARI’nı aydınlatan meşalenin adıdır Türk.
Asıralara kök salmış bu dev çınar, ARAL’ın, SEYHAN’ın, HAZAR’ın, TUNA’nın, FIRAT’ın, SAKARYA’nın suyuyla dallarını deri yapraklarını yeşil tutar.
Türkler ve dolayısıyla Türk milliyetçiliği dünyanın her tarafına yayılmıştır.
Bugün “Türk” dediğinizde; üzerinden uçakla 36 saate yakın uçabileceğiniz geniş bir coğrafyayı ve üç yüz milyondan fazla bir nüfusu kapsar.
Milliyetçi Hareket Partisi; bu büyük millet ve coğrafyanın en önemli simgelerinden biridir.
Partimizle özdeşleşmiş olan “bozkurt kafası” ilk kez Göktürkler (552-744) tarafından kullanılmıştır.
Neden Bozkurt işareti?
Birçok Türk destanında da yer aldığı şekilde bozkurt; göç esnasında yolunu kaybedip, çıkmazlarda sıkışan, Türklere yol göstermiş, dağları, engelleri, çıkmazları aşmasını sağlamıştır.
Üç hilal “üç kıtaya (Avrupa-Asya-Afrika) yayılmış bir milleti temsil etmekle birlikte özelde çok daha derin bir anlam içerir.
Türk birliğini, Türklerin öncülüğünde İslam birliğini ve Allah’ın izniyle de Türklerin cihan hâkimiyetini simgeler.
İşre MHP; üç kıtaya yayılmış olan ve bütün emperyalist şer odaklarının üzerinde oyun oynadığı, tuzaklar kurduğu bir milletin bozkurdu, yeni yol göstericisi; Türk ve İslam birliğinin güvencesi; Türk’ü cihan hâkimiyetine yol alan treninin lokomotifidir.
Büyük ATATÜRK; “Benim yaratılmamdaki en önemli övüncüm Türklüğümdür.” diyor.
Bizim davamız da, kaygımız da, kavgamız da hep Türk için, Türk milletinin kutlu yarınları için olmuştur ve hep öyle olacaktır.
Başbuğumuz Alparslan Türkeş bu davanın özünü şu sözleriyle yansıtıyor:
“Türk milliyetçiliği fikrinin ve davasının üstünde hiçbir fikir, başka hiçbir dava yer alamaz!”
Türk milliyetçiliğinin ve kutlu davamızın yaşayan bilge lideri Dr. Devlet Bahçeli; “Önce devletim ve milletim, sonra partim ve sonra ben.” diyerek; aslında, “BİZ” olduğumuzu ve ancak “BİZ” oldukça var olabileceğimizi ne de güzel ifade etmiştir.
Türk milliyetçiliği; bayrağı asırlardır bilge liderlerin öncülüğünde taşınmıştır.
Bilgelik; yaşlılığı değil, yürekliliği, feraseti, aklı, bilimi, yol göstericiliği, saygıyı, sevgiyi, şefkati, tecrübeyi ifade eder.
Bilgelik; toplumu aydınlatmak, çıkmazlarda yol açmak, birleştirmek, kaynaştırmak, tehlikeleri önceden sezmek, ufkun ötesini görerek gerekli önlemleri alabilmektir.
Bilgelik; geçmişten güç alarak güne tutanabilmek ve kararlılıkla aydınlık ufuklara yürüyebilmektir.
Bilge bir lider olan Başbuğ Alparslan Türkeş öncülüğünde 9 Şubat 1969’da ismini alan Milliyetçi Hareket Partisi, yarım asırdır, bilgeliğin gerektirdiği çizgilerin dışına çıkmamıştır ve çok şükür ki; yine bir bilge liderin rehberliğinde dingin limanlara ve güçlü bir geleceğe doğru yol alıyor.
MHP; sadece bir partinin değil; çağların arasından süzülerek gelen bir fikrin partisidir.
O fikir ki; Bilge Kağan’dan, Dede Korkut’tan, Yunus Emre’den, Mehmet Emin Resulzade’den, M. Kemal Atatürk’ten, Arif Nihat Asya’dan, Necmettin Halil Onan’dan, Ziya Gökalp’a, Hüseyin Nihal Atsız’dan, Alparslan Türkeş’ten, Devlet Bahçeli’den ve daha binlerce bilgeden cansuyu alır.
MHP; millî duruşun diğer adıdır. Bu duruş; cesaretimi; Çin Sarayı’nı basan Kürşad ve arkadaşlarından; Mete Han’dan, Atilla’dan, Alparslan’dan, Fatih’ten, Ulubatlı Hasan’dan, Hasan Tahsin’den; ve ülküsü, devleti ve milleti uğruna ölümle alay etmiş milyonlarca kahraman Türk’ten alır.
MHP; Türk’ün kutlu davası uğruna çile çekmiş, vurgun yemiş nesillerin partisidir.
Her ne kadar 1969 yılında adını almış ise de; MHP’nin hayat kaynağı uzun ve şanlı Türk tarihidir.
Bu çok uzun ve zorlu süreci anlatmak, elbette ki; kitaplara, ciltlere sığmaz. Son asırdaki gelişmelere, Başbuğ Alparslan Türkeş odaklı, bakmakta yarar vardır.
25 KASIM 1917’de Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinde bir çocuk doğar. Adı “Ali Aslan”dır. Daha sonra öğretmeni Osman Zeki Bey; bu cevval çocuğun adının “Alparslan” olmasını ve onun gibi tarihe damga vurmasını ister.
Türklük şuuru ve askeri vasıfları daha çocukken ruhuna işlemiştir.
“Asker olmayı ve Kıbrıs’ı kurtarmayı düşler. Zorunlu olarak göç ettikleri Kıbrıs’tan 1933 yılında onun zorlaması ile Türkiye’ye gelirler.”
Onları getiren “Viyana vapuru”nda Viyana kapılarına kadar dayanan atalarını düşünür.
Kuleli Askeri Lisesinde girer.
Nihal Atsız ve diğer ülkü devleriyle bu süreçte tanışır.
1936’da Kuleli Askeri Lisesinden, 1938’de de Harbiyeden mezun olur.
3 Mayıs 1944’te bir gösteri sonrası tutuklanır. Ülkücülerin işkenceyle geçen çileli yılları başlar. Hem çok iyi bir asker hem de çok öngörülü, kararlı ve vatanına sevdalıdır.
27 Mayıs 1960’da ihtilalin “kudretli albayı”dır.
“ABD’nin Türkiye’nin içerisine ne denli sızdığını ve Türkiye’yi nasıl yolundan alıkoyduğunu” bu süreçte kavrar.
Arkadaşlarıyla birlikte bu gidişe “Dur!” demek istediğinde 14’ler olarak sürgüne gönderilirler.
2,5 yıl Türkiye’ye dönmelerine izin verilmez.
23 Mart 1963’te yurda dönerler.
“Huzur ve Yükseliş Derneği”ni kurarlar.
Tutuklanırlar. 4 ay hücre hapsinden sonra beraat ederler.
31 Mart 1965’te Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ne katılır. 1 Ağustos 1965’te yapılan Büyük Kurultayda Genel Başkanlığa seçilir. Aynı yıl yapılan seçimlerde Ankara milletvekili olur.
Ve 9 Şubat 1969
Adana’da yapılan kongrede partinin adı “Milliyetçi Hareket Partisi” olarak değişir. Amblemi de “üç hilal” olur.
Alparslan Türkeş; 1975 ve 1977’de kurulan hükûmetlerde Başbakan Yardımcılığı görevini yürütür.
1968 yılı “komünizmin dünya çağında atağa kalktığı” yıldır.
Tırmanışa geçen Komünist faaliyetlere karşı gençliğin aydınlatılması, gerektiğinde ve güvenlik güçlerinin yetersiz kaldığı durumlarda tavır alınması zaruri hâle gelmiştir.
Bu zaruretten kaynaklı olarak; başta “Ülkü Ocakları” , “Büyük Ülkü Derneği” olmak üzere çok sayıda ülkü limanları oluşturulur.
12 Eylül 1980 Darbesi’ne kadar olan süreçte binlerce şehit veren ülkücü hareket için, 12 Eylül sonrası da işkence ve çileyle geçer.
Başbuğ Alparslan Türkeş’le birlikte 218 Ülkücü idamla yargılanır.
Burada bir parantez açarak çok önemli bir hususu dile getirmek istiyorum. Tarihin hiçbir evresinde ülkücüler tarafından; devletin meşru güvenlik güçlerine, askerine ve yöneticilerine tek bir kurşun atılmamıştır. “Devlet ve millet” söz konusu olduğunda Ülkücüler; acıyı, çileyi, fedakârlık ve cesareti yük edinmiş, yollara düşmüşler, toprağa düşmüşlerdir.
4,5 yıl cezaevinde, zor koşullarda çile dolduran Başbuğ Türkeş ve arkadaşları 9 Nisan 1985’te beraat ederek tahliye olurlar.
Dikkat çeken önemli bir şeyi daha hatırlatmak isterim:
“Başbuğ Türkeş; hayatı boyunca yargılandığı tüm davalardan beraat etmiştir.”
12 Eylül ve sonrası süreç; millete, devlete ve davaya sadakatin de sınav verdiği bir süreçtir.
Dr. Devlet Bahçeli’nin adı bu süreçte ön plana çıkmaya başlar.
Ahde vefa bilen, elini taşın altına koyan, “cesur, bilgili ve öngörülü olduğun kadar, şefkat ve insan sevgisi dolu yüreğiyle” simgeleşir.
6 Eylül 1987’de siyasi yasakların kalkmasıyla; Başbuğ Alparslan Türkeş 4 Ekim 1987’de yapılan MÇP Olağanüstü Kongresinde genel başkanlığa seçilir.
20 Ekim 1991 Genel Seçimlerinde, Başbuğ Türkeş, son kez Yozgat milletvekili olarak TBMM’ye girer.
27 Aralık 1991’de, 1979’daki delegeleriyle toplanılan kurultayda; MHP; “MÇP’nin kendi adını kullanmasına” izin verir.
24 Ocak 1992’de toplanan MÇP 4. Olağanüstü Kurultayı’nda partinin adı tekrar MHP ve amblemi de “üç hilal” olur.
NOT: 1983’te parti kurulmasına izin verildiğinde kurulan Muhazafakâr Parti; 1985’te adını Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) olarak değiştirmiştir.
Vefat ettiği 4 Nisan 1997 tarihine kadar Başbuğ Alparslan Türkeş’in en yakınında yer alan Dr. Devlet Bahçeli; aldığı sönmez meşaleyi zirveye taşıma kararlılığı içerisinde hareket ederek MHP’yi 129 milletvekili ile TBMM’ye ve biri Başbakan Yardımcılı olmak üzere 12 Bakan ile de hükûmete sokmayı başarmıştır.
Kuşkusuz ki; çok kısa olarak özetlediğimiz bu tarihî süreç sayfalara sığdırmak mümkün değildir.
MHP’nin ve liderlerinin tarihi geçmişi incelendiğinde gördüğümüz manzara acı, çile, fedakârlık, kahramanlık ve cesarette resmedilmiş bir manzaradır.
MHP; Büyük Türk dünyasının en büyük ve en tutarlı siyasi hareketidir.
MHP’nin izlediği siyaseti vatan, millet ve bayrak odaklıdır.
Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin tutum ve tavırları; “Devlet adamı nasıl olunur?” sorusunun da cevabı niteliğindedir.
Bu tavır âdeta; Namık Kemal’in, “Felek her türlü esbab-ı cefasını toplasın gelsin; dönersem kahpeyim millet yolunda bir azametten” dizelerinde hayat bulmaktadır.
MHP; ferasetli lideri sayesinde, kökleri tarihin derinliklerinde olmakla birlikte; ilim ve fenni rehber alan, kendini yenileyen, program ve hedefleriyle çağı yakalayan ve hatta aşan bir partidir.
MHP; milletin umududur.
MHP; milletin kalesidir.
MHP; milletin özüdür.
MHP; milletin son sözüdür.
MHP; milletin çaresidir.
MHP; milletin son kalesidir.
Bu kale yıkılmadıkça; gelecekten kaygı duymaya gerek yoktur.
Türk milliyetçiliğinin öncüsü MHP; Türk milletinin kalbidir, kanıdır, suyudur, kulağıdır, gözüdür.
MHP; devletin, Cumhuriyet’in ve milletin en büyük güvencesidir ki; bunu 15 Temmuz hain darbe girişimde ortaya koymuştur.
MHP; “devlet” denilen binanın temel taşıdır.
O nedenle; devleti yıkmak isteyelerin de ana hedefi bu taşı örselemek, yerinden oynatmaktır.
Bu maksatla kumpaslardan, yalan ve iftiralardan tutun da tarla kongrelerine, şer ittifaklarına kadar çok sayıda pusuyla, engelle sarsılmak, aşındırılmak istenmiştir.
MHP; büyük Türk milletine kurulan tuzakların, oynanan kirli oyunların ve şeytanla yoldaş oyuncuların farkındadır.
MHP; esas itibarıyla, bu oyunları bozmak ve kutlu kervanı, dağılmadan, bölünmeden yoluna devam ettirmek için vardır.
MHP’nin önceliği; vatan sathını tutuşturmak isteyenlerin çıkardıkları yangınları, yayılmadan söndürmektir.
Sn. Devlet Bahçeli’yi anlayamayanların “Devletin işleyişini ve neden doğrudan bekamızı ilgilendiren milli konularda MHP’nin hükûmete destek verdiğini “ anlamaları mümkün değildir.
Sn. Bahçeli’nin tutum, davranış ve açıklamalarını dikkatle takip edenler çok iyi bilirler ki; bu destek sadece ve sadece vatan odaklıdır, millet odaklıdır.
Yapılan yanlışlardaki kararlı çıkışları unutmamak gerekir
“And’ımızın okunmasını”, “yolsuzluk, işsizlik”, “ekonomi” vb. konularda yaptıkları yapıcı ve uyarıcı konuşmalar; tarihe not edilecek değerdedir.
Allah Devlet’e, millete ve onun güvencesi Milliyetçi Harekete zeval vermesin.
Allah nice 50 yılları ve hatta nice elli çağları kudretle ve şanla nasip etsin.
DOĞRU DÜŞTÜĞÜN YERDEN
Ey Türkoğlu; kalk, doğrul, doğrul düştüğün yerden,
Ayak izine hasret, yollar bizi bekliyor.
Geceyi savan tanlar, dilden dile destanlar;
Tarihe yön verecek yıllar bizi bekliyor.
Kanınla özdeş alem, Ay’ı tutan ufuklar;
Berzahtaki şüheda, sağlar bizi bekliyor.
Sonsuza yolcu kervan, huzurla dönen devran
Adınla anılacak çağlar bizi bekliyor.