SUNUŞ

20 Mart 2019 12:31 Prof. Dr.E. Semih YALÇIN
Okunma
7577


Değerli Devlet Okurları,
Bundan tam 50 yıl önce merhum Başbuğ Alparslan Türkeş  8-9 Şubat Adana kongresinde CKMP (Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi) ‘nin adını MHP (Milliyetçi Hareket Partisi), amblemini ise üç hilal olarak değiştirerek bu kutlu sancağın bu günkü haline karar vermiş ve siyasi arenada evlatlarıyla vermiş olduğu mücadeleyi bu sancak altında gerçekleştirmeyi uygun görmüştür. Böylelikle Milliyetçi- Ülkücü hareket tarihi misyonu olan Türk milletinin bekâsı’nı gözetme hareketi’ni başlamıştır.
Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in vefatından sonra emaneti olan bu kutlu sancağı Bilge Liderimiz Devlet Bahçeli’nin devir alması ile beraber partimiz Türk siyasi arenası’ nın vazgeçilmez bir parçası ve belirleyicisi olarak ülkemiz için düşünmeye, üretmeye devam etmiştir.Lider Bahçeli,  hem Türkiye’de seçmen profilinin çoğunluğunu oluşturan Milliyetçi-Muhafazakâr kitlelere hem de diğer kesimlere hitap etmeyi planlamış ve bunu da başarmıştır. Böylelikle Türk Milliyetçiliği Milliyetçi Hareket Partisi’nin siyasi görüşü konumundan taşarak ülkede millî bütünleşme ve bilinçlenmenin mayası işlevini icra etmiştir. Bahçeli döneminde milliyetçilik, ülkede kimliksizleşme ve ayrışma panzehiri olarak sağlam bir tutunum faktörü hâline gelmiştir.
 MHP lideri Bahçeli özellikle 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra, tutunduğu tavır ve sağduyu ile “önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” prensibinden bir adım şaşmadan sanki partilerüstü bir kamusal sivil önder gibi herkesçe itibar ve kabul görerek, yüksek bir toplumsal ve siyasi lider konumu elde etmiştir. Milliyetçi-Ülkücü Hareket ve MHP öteden beri fikirde her türlü zararlı ideoloji ve görüşe karşı hem doğal etkisizleştirici hem de panzehir işlevi görmüş; siyasette yapıcı icraatıyla istikrar ve güven unsuru olmuştur.
MHP; millî vicdana sinmiş, âdeta toplumsal vicdanın ve varlık bilincinin sesi olmuştur. Temsil ettiği Milliyetçi-Ülkücü Hareket ve MHP, milletimizin varlık iradesinin ete kemiğe bürünmüş hâli olarak ortaya çıkmıştır. MHP’nin politik serüveni aynı zamanda Türkiye’nin demokratikleşme ve millî devletin olgunlaşma süreciyle de paralellik arz etmektedir. Millî bilincin toplumun en geniş kesimlerine yayılması hususunda MHP’nin büyük katkılarda bulunduğu, inkâr edilemez gerçektir. MHP sayesindedir ki artık Türkiye’de “Türk milliyetçiliği” üzerinde adı konmamış bir konsensüs vardır. MHP’nin verdiği çetin mücadeleler sayesindedir ki Türk milliyetçiliği sadece devlet kademelerinde genel teamül şeklinde hüküm süren bir telakki hâline gelmekle kalmamış, aynı zamanda sivil toplumun hemen her kesiminde de revaç bulmuştur. Bu konsensüs, toplumun bir parçası olan çeşitli unsurları, alt kültürleri, dinî ve etnik yapıları dışlamayan; Osmanlıdan kalma kucaklayıcı, birleştirici, kaynaştırıcı bir devlet ve insan anlayışının derin ve köklü izlerini taşımaktadır, töre çok şükür ki yaşatılmaktadır.
Bu vesile ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin 50. Yıldönümünü kutluyor, Başbuğumuz Alparslan Türkeş ve bu dava uğrunda canlarını veren şehitlerimize yüce Allahtan rahmet, gazilerimize sağlıklı ömürler diliyorum.