12 EYLÜL DARBESİ VE MHP: ÜLKÜCÜ MÜCADELENİN SİYASİ VE TOPLUMSAL YANSIMALARI
Harun IŞIKVEREN (MHP Kırıkkale İl Teşkilat Başkanı)
12 Eylül 1980 tarihinde gerçekleşen askerî darbe, Türkiye'nin modern siyasi tarihinde önemli ve tartışmalı bir dönemeçtir. Bu darbe, sadece ülkenin yönetimini değil, toplumsal yapısını, siyasi atmosferini ve bireylerin yaşamlarını da köklü bir şekilde değiştirmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkücü Hareket, 12 Eylül Darbesi’nin etkilediği önemli aktörlerden biridir. Bu yazımızda 12 Eylül Darbesi’nin Milliyetçi Hareket Partisi üzerindeki etkilerini ve toplumsal yansımalarını ele alacağız. 12 Eylül Darbesi, Türkiye'nin siyasi hayatında bir dönüm noktasıdır. 1970’lerin sonlarına doğru Türkiye, yoğun siyasi ve sosyal çatışmalar, ekonomik sıkıntılar ve artan terör olayları ile karşı karşıya kalmıştı. Sol ve sağ görüşlü gruplar arasındaki çatışmalar, toplumsal huzursuzluğu artırmış, devletin kontrolü altında güvenlik sorunları yaşanmıştır. Bu kaotik ortamda, 12 Eylül 1980 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri, askerî bir müdahalede bulunarak yönetime el koydu. Darbe, askerî yönetim tarafından uygulanan sıkıyönetim ve yasa dışı uygulamalarla karakterize edildi. Bu süreçte, birçok siyasi parti kapatıldı, dernekler ve sendikalar yasaklandı, gazeteciler ve düşünce önderleri tutuklandı. 12 Eylül Darbesi’nin en çarpıcı özelliklerinden biri, toplumda korku ve sindirme ortamı yaratmasıydı. Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkücü Hareket, 12 Eylül Darbesi’nin etkilediği başlıca gruplardan biri oldu. Türk milliyetçiliğini savunan ve ülkenin birliğini, bütünlüğünü koruma mücadelesi veren bu hareket, darbe öncesinde hem sol hem de sağ görüşlü gruplarla çatışmalar yaşamıştı. 12 Eylül Darbesi sonrası MHP ve Ülkücü Hareket, ciddi bir baskı ve zulme maruz kaldı. Darbe yönetimi, Milliyetçi Hareket Partisini kapattı ve Ülkücü Hareketin lideri ve birçok Ülkücü çeşitli suçlamalarla tutuklandı. Darbenin ilk yıllarında, Ülkücü Hareketin liderleri, özellikle MHP Genel Başkanı Başbuğ Alparslan Türkeş, gözaltına alındı ve birçok Ülkücü gencimiz, tutuklandı ya da idam edildi. Bu dönemde Milliyetçi Hareket Partisinin ve Ülkücü Hareketin temsilcileri, askerî yönetim tarafından hedef hâline geldi ve insan hakları ihlalleriyle karşı karşıya kaldı.
Ülkücü Hareket, 12 Eylül Darbesi’ne karşı direniş göstererek, milliyetçi ideallerini savunmaya devam etti. Darbe döneminde yaşananlar, Ülkücü Hareketin ideolojik kararlılığını ve millî değerlere bağlılığını sınadı. Ülkücü gençlerimiz, darbe yönetiminin baskılarına rağmen, milliyetçi düşüncelerini ve Ülkücü ideallerini yaşatmak için mücadele etti. 12 Eylül Darbesi sonrasında yaşananlar, Türk milliyetçiliği ve Ülkücü Hareketin toplumsal hafızasında derin izler bıraktı. Darbe döneminde yaşanan adaletsizlikler ve haksızlıklar Ülkücü Hareketin mücadele ruhunu pekiştirdi. Şehitler, haksız yere tutuklananlar ve zulme uğrayan Ülkücüler, bu kutlu hareketin kahramanları olarak anıldı ve onların hatırası yaşatıldı.
Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Dr. Devlet Bahçeli, 12 Eylül Darbesi’ne ilişkin çeşitli değerlendirmelerde bulunmuştur. Bahçeli, 12 Eylül’ü “zulüm, rezalet ve cinayet” olarak tanımlamış ve darbenin Türk demokrasi kültürünü zedelediğini belirtmiştir. Bahçeli’nin konuşmalarında, darbenin yarattığı sosyal ve siyasi tahribatın altını çizmiş, bu dönemin toplum üzerindeki kalıcı etkilerine dikkat çekmiştir. Dr. Devlet Bahçeli, 12 Eylül Darbesi’nin Türk milletinin özgürlüklerini ve demokrasiye olan inancını zedelediğini, darbenin sonucunda yaşanan adaletsizliklerin ve insan hakları ihlallerinin Türk toplumunda derin yaralar açtığını ifade etmiştir. Bahçeli’nin görüşleri, MHP’nin ve Ülkücü Hareketin 12 Eylül döneminde yaşadığı zorlukları ve darbenin milliyetçi idealler üzerindeki etkilerini yansıtmaktadır. 12 Eylül 1980 Darbesi, Türkiye’nin modern tarihinde derin izler bırakan bir olaydır. Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkücü Hareket, bu dönemde büyük zorluklarla karşılaşmış, ciddi baskılar ve adaletsizliklere maruz kalmıştır. Ancak Ülkücü Hareket, ideallerine olan bağlılığını sürdürmüş ve milliyetçi değerleri yaşatmaya devam etmiştir.
Bu süreç, milliyetçi hareketin ve Ülkücü düşüncenin ne denli önemli bir rol oynadığını, zorluklara rağmen ideallerden ödün vermeden mücadelenin sürdürülebileceğini göstermektedir. 12 Eylül’ün yarattığı tahribat, Türk milliyetçiliği ve Ülkücü Hareketin hafızasında derin izler bırakmış, aynı zamanda mücadele ruhunu pekiştirmiştir. Ülkücü Hareketin kahramanları, şehitleri ve mücadelesi, Türk milletinin geleceği için bir ilham kaynağı olmaya devam etmektedir.