MİLLÎ BİRLİK VE BERABERLİK BİLİNCİMİZİN TARİHSEL TAHLİLİ

23 Haziran 2023 12:10 Abdullah ALAGÖZ
Okunma
681
MİLLÎ BİRLİK VE BERABERLİK BİLİNCİMİZİN TARİHSEL TAHLİLİ

MİLLÎBİRLİK VE BERABERLİK BİLİNCİMİZİN TARİHSEL TAHLİLİ

AbdullahALAGÖZ

Dünya tarihinde Türk milleti kadar zulme, katliama,soykırıma ve felaketlere duçar olmuş başka bir millet yoktur. Öyle ki Türkmilletinin yaşamış olduğu sıkıntılar bir dağa yükselense şüphesiz dağ yerindenoynardı. Türk milletinin bunca zorluğa rağmen yeise düşmeden, organize veteşkilatlı bir şekilde yıkıldığı yerden kalkması, kendi yaralarını sarması,musibetlerin üstesinden gelmesi, tarih sahnesinde var olduğu günden bu yanabenliğinde muhafaza ettiği millî birlik ve beraberlik anlayışında gizlidir.

Sosyologlar tarafından “Zor Zaman Refleksi” diyenitelendirilen fakat bizim “millî refleks/millî direnç” dediğimiz bu olgu; “Yiğitdüştüğü yerden kalkar.” Atasözünün karakterimize yansımasıdır. Türk Hakan’ıBilge Kağan’ın; “Açı doyurdum, çıplağı giydirdim, azı çoğalttım, yoksul milletizengin kıldım.” sözleri, yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in; “İyilik ve takvadabirbirinizle yardımlaşın.” emri, iki cihan serveri Hz. Peygamber’imizin (SAV); “Ayrılıktaazap, birlikte rahmet vardır.” Hadisişerifi ışığında Türk’ün millet olmavasfını inceleyip, birlik ve beraberlik hâlinde hareket etmesini irdeleyeceğiz.

Göçebe geçmişimiz bizleri felaket anlarında bir refleks hâlindekenetlenmeye, dayanışmaya ve kitlesel eylem planını uygulamaya itiyor. Bu durumdiğer milletlerde olmayan ender bir durumdur. Tarihsel olay ve olgularlaincelediğimizde ise bu durumu bariz bir şekilde müşahede ediyoruz. Mesela;Göktürk Devleti’nin yıkılması sonrasında dağlara çekilen Türk milleti, bubadireyi; tekrardan teşkilatlanıp, Ergenekon’dan çıkarak atlatmıştı. HaçlıSeferleri’nde zulme karşı mukavemet düsturu ortaya çıkmış, birbirleriylemücadele hâlinde olan I. Kılıç Arslan ve Danişmend Gazi; düşman tehlikesikarşısında, anında aralarındaki meseleyi bir kenara bırakıp, birbiriyleyardımlaşıp haçlılara karşı koymayı bilmişlerdir. Moğol İstilası akabindekenetlenen Türk milleti, bir cihan devleti olan Osmanlı İmparatorluğu’nukurmayı bilmiştir. Çubuk Ovası’nda “Ordugâh Otağını” kaybeden Türk milleti fetretdevrine girmiş ama sonrasında tekrardan teşkilatlanarak nizamını ve devletiniyeniden tesis etmiştir. İstanbul’un Fethi’nden sonra Venediklilerin Boğazlarüzerinden İstanbul’u uzunca bir süre ablukaya alıp kuşatması, güçlü birdonanmanın gerekliliğini ortaya koymuştu. Gerçekten de güçlü bir donanmaolmadan İstanbul’un elde tutulması mümkün değildi. Türklerin savaş meydanındadevletiyle ve cephe gerisinde milletiyle, Venedik ablukasına karşı koyması, çoksürmeden güçlendirilmiş bir donanmanın yapılmasını sağlamış, Türk devletini karşıtaarruza geçirip, Otranto’ya çıkarmıştır. Islahat Fermanı’ndan sonraErmenilerin; Rumlarla aynı statüde eşitlenmelerine itiraz etmek amaçlıİstanbul’da protesto gösterisi yapması, Türk toplumunu öyle tedirgin etmiştirki devlet apar topar karşı harekete geçirip, protestoyu önlemiştir. Öyle kiTanzimat ve Islahat’a kadar İstanbul’da nümayiş, gösteri ve protesto yapmahürriyeti ve hakkı, sadece ve sadece devletin ve birliğin yegâne öznesi olanTürklere mahsus bir durumdu. Yine Yunanlıların teknolojik olarak bizlerdenüstün olan Averof zırhlısına sahip olması, Türk toplumunda infiale sebepolmuştu. Bu olay akabinde Türk milleti teşkilatlanarak hemen Donanma Cemiyeti’nikurmuş, halktan toplanan bağış ve yardımlarla Barbaros Hayrettin ve Turgut Reiszırhlıları alınmıştı. Yapılan bağışların devamlılığıyla da İngiltere’ye de 2gemi siparişi verilmiş, Cihan Harbi’nin çıkmasıyla gemilere el konulup,tarafımıza teslim edilmemişti. Öyle ki İsmet Paşa Lozan görüşmelerinde; Türkmilletinin kendi rızkından ve çocuğunun süt parasından keserek alınmasınakatkıda bulunduğu o gemilerin parasını talep edip, Türk milletinin helalhakkını düveli muazzamdan istemiştir. Cihan Harbi’nde ve Millî Mücadele’deyıllarında Türk milletinin her bir ferdinin canhıraş bir şekilde ortaya koyduklarıdayanışma ve kenetlenme, esaret altında ki diğer milletlere de örnek olmuştur.Öyle ki Yerli Malı Haftası diye bilinen etkinliklerin savaş sırasında yapılanbir halk hareketi olması, Türk esnaflığının ve sanayisinin başlangıcınıoluşturmuştur. Yine Çanakkale’den Irak Cephesi’ne kadar yayılmış olan savaşhattına ve siperlere, genci yaşlısı her erkek iştirak etmiş, genci yaşlısı herkadın da cephelere erzak ve malzeme taşımıştır. 1920’ler dünyasında dahi, Tekâlif-iMilliye emirlerine normal bir emirmiş gibi harfiyen uyan Türklerden başka birmillet olmaz, olamaz. Zor günde elinde avcunda ne varsa millî bekası uğrunatahsis etmek, yalnız Türk’e yaraşır bir erdemdir. Çünkü var olduğu günden buyana töresinin, devletinin ve nizamının devamı adına her türlü zorluğu aşmakararlılığı, “ordu-millet” anlayışından ve bağımsızlık uğruna çekilen hercefanın kutsallığına inanmasından dolayıdır. Merhum Dündar Taşer’in ifadesiyle;“Bizim için, kuvvetli ve haysiyetli bir devlet olmak, müreffeh bir cemiyetolmaktan önce ve yücedir.” anlayışı binlerce yıldır milletimizin sinesindetaşıdığı bir öncüldür. Her zorlukta beliren birlik ve beraberlik duygusu Türkmilletini binlerce yıldır yeryüzünde başat bir güç olarak tutan yegâne şeydir.

Milletimizin birlik ve beraberliğinin somutlaşmışörneklerinden olan sosyal yardımlaşma ve dayanışma sistemi tüm dünyaya örnekolmuştur. Türkler; tarih boyunca yüzlerce vakıf kurarak millî birlik veberaberliğin temel harcı olan merhamet, yardımlaşma, vefa ve fedakârlıkgüdüsünü teşkilatlandırmış tek millettir. Hilal-i Ahmer yani şimdiki adıylaTürk Kızılay’ını kurup, dünyaya modern yardım kuruluşu örneğini göstermiştir.Türk milletinin yardımlarını sistematik bir şekilde ulaştırıp, binlercekilometre ötelere bile yardım eli uzatıp, devletine destek olması; Türk’ün millîbirlik ve beraberlik anlayışının bir yansımasıdır.

1974 yılında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti; KıbrısTürklüğünün yaşamış olduğu katliamlara dur demek için uluslararası kamuoyununtüm itirazlarına rağmen Kıbrıs Barış Harekâtı düzenlendiğinde, Türk milletivarını yoğunu, yorganını, çulunu kışla önlerine getirmiş, devletine hem moralvermiş hem de kendi nispetinde destek çıkmıştır. Yine 15 Temmuz’da 2016’daFETÖ’cü teröristlerin Türk devletine karşı yaptıkları hain kalkışma sırasındayine millî refleks devreye girmiş halk, FETÖ’cülere karşı koymuştur. Sadecesavaş, işgal ve istilalarda değil, doğal afetlerde de Türk milleti bir MillîMücadele ruhu ile refleks gösterip birlik ve beraberlik kararlılığını ortayakoymuştur.

1999 yılında yaşanan Marmara depremlerinde, 2011 yılındaVan’da, 2020 yılında Elâzığ’da ve İzmir’de yaşanan depremlerde, 2021 yılındaRize’de yaşanan sel felaketinde Türk millet âdeta seferberlik ilan etmiş, tüm imkânlarınıbölgeye taşımıştır.  En son yaşanan 6Şubat 2023 tarihli Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6’lık ikiz depremlerde 11vilayetimiz yıkıma uğramış, 50 bine yakın insanımız hayatını kaybetmiş, yüz binlerceinsanımız yaralanmış, 13 milyon vatandaşımız bu depremlerden doğrudan veyadolaylı olarak etkilenmiştir. Asrın felaketi olarak nitelendirilen bu afetteyine Türk milleti vakur duruşundan ödün vermemiş, derhâl teşkilatlanarakdevletiyle uyumlu ve koordineli bir şekilde bölgeye intikal edip arama-kurtarmaçalışmalarına katılmış, yardım malzemeleri göndererek destek olmuş,depremzedelere evlerini açarak dünyaya dayanışma ve yardımlaşma dersivermiştir. Enkazdan 205. saatte Kahramanmaraş’ta, 296.saatte Hatay’da canlıçıkarılan vatandaşlarımızı mucizevi bir şekilde hayata bağlayan şey ise evvel YüceAllah’ın takdiri sonra ise Türk milletinin sarsılmaz sabrı ve sebatıdır.

Kriz anlarında birçok toplum akılcı davranamaz, panik hâlinialır, öfke kontrolünü sağlayamaz ve bozgun hâlinde çözülür. Kaos zamanlarındainsanlar âdeta dizginlenemez. Ama bu durumun Türk milleti için geçerliolmadığını; en son Kahramanmaraş merkezli yaşanan, yerkürenin gördüğü en büyükkara depreminde milletçe görmüş olduk. Türk milletinde felaketler karşısında “MillîMücadele ruhu” devreye giriyor ve topyekûn bir direniş baş gösteriyor. Deprembölgelerinde yapılan destansı mücadele ve yapılan fedakârlıklar; “Mevzubahis vatansa,gerisi teferruattır.” anlayışını tüm dünyaya bir kez daha gösterdi.  Bazı sosyal bilimcilerin; Türk toplumunda tıpkıdiğer milletler gibi milliyet duygusunun sönümlendiği görüşü ve Narsisizm,postmodern kimlik, ben çağı gibi teorilerinin, böylesi felaket, afet ve krizanlarında ki davranış ve teşkilatlanması karşısında çürümüş oluyor. Yine Türkgençliğini kuşaklara ve harflere ayırıp, millî kimlikten ve millî bilinçtenyoksunlaşıyor diye itham edenlerin de söylemleri son yaşadığımız felaketlersilsilesinde havada kalmış oluyor. Gençlerimiz; sosyal medya üzerinden hızlateşkilatlanıp, imkânları nispetinde deprem bölgelerine geldiler, arama-kurtarmave yardım dağıtım faaliyetlerinde bulundular. Deprem bölgelerine, Türkiye’ninen büyük teşkilatlı gençlik yapılanması olan Ülkü Ocakları ve diğer bağlıkuruluşlar aracılığıyla gelen Türk gençleri; iyilikte, merhamette ve fedakârlıktaâdeta birbirleriyle yarıştılar. İnsan, hareket gücünü yitirmiş yaşlılara,ihtiyaçlarını karşılayamayan çocuklara, fakirlere, muhtaçlara, gariplere,mazlumlara ve çaresizlere duyduğu merhamet kadar insandır. Türk milleti isetarih sahnesinde var olduğu günden bu yana; sadece kendi milletine değil, bütünmazlum milletlere, diline, rengine, inancına bakmadan; düşkünlere, âcizlere,muhtaçlara yardım elini uzatmıştır. Fedakârlık ve vefa duygusunu törelerininbir buyruğu, inanç değerlerinin bir emri olarak görür. Yaşlısını ata, kadınıanne, babayı beğ/bey, komşusunu dost, toprağını vatan bilmesi, vefa ve fedakârlığınınen bariz yansımasıdır. Deprem bölgelerine gönderilen yardımlarda; hastabezinden, bebek bezine, yaşlı mamasından, bebek mamasına, şeker ölçümaletinden, tansiyon aletine, ateş ölçerden, tırnak makasına, çeyizsandıklarında muhafaza edip, kullanmaya kıyamadıkları iğne oyalı yazmadan,seccade takımına kadar her ayrıntıyı en ince detayına kadar düşünmesi bizimillet yapan değerlerin ifadesidir.  Millîbirlik ve beraberlik şuuru kapsamında ortaya çıkan millî refleks/millî dirençduygumuzun sadece felaket ve kargaşa anlarında değil, huzur ve sükût hâlinde dedevam etmesini temenni ediyor, yaşanan afetlerde hayatını kaybedenvatandaşlarımıza rahmet, yaralılara şifa diliyorum. Böylesi felaketlerden dersalıp, millî birlik ve beraberlik ahengimizin şahlanışımıza vesile olmasını umutediyor, Yüce Yaradan’ın aziz milletimizi afetlerden, salgınlardan, badirelerdenesirgemesini, devletimize ve milletimize zevalvermemesini niyaz ediyorum.