TÜRK DÜNYASI’NDA BİRLİK VE BERABERLİK EKSENİNDE MİLLİYETÇİLİK ÜLKÜSÜ

23 Haziran 2023 12:07 Öğr. GörMustafa TEKELİ
Okunma
584
TÜRK DÜNYASINDA BİRLİK VE BERABERLİK EKSENİNDE MİLLİYETÇİLİK ÜLKÜSÜ

TÜRKDÜNYASI’NDA BİRLİK VE BERABERLİK EKSENİNDE MİLLİYETÇİLİK ÜLKÜSÜ

Öğr. Gör. MUSTAFA TEKELİ

GaziÜniversitesi

 

İnsanoğlu dünyaya gözlerini açmadan evvel iki özelliğikendisinden önce bilinir: Cinsiyeti ve milliyeti ya da konuya şöyle bir girizgâhyapalım.  İnsanoğlu doğmadan öncecinsiyetini ve anne babasını, dolayısıyla milliyetini seçme imkânına sahip midir?sorunun herkes için cevabı aynıdır. İnsan ilerleyen yaşlarında kendi hürvicdanı ile dinini seçebilir, yaşadığı coğrafyayı değiştirebilir. İyi ya dakötü bir ahlak sahibi olmayı planlayabilir. Böylece içinde yaşamayı arzu ettiğidünyaya kendisi yön verebilir. Fakat bu dünyada bir kimlik sahibi olmadan tekbaşına ayakta duramaz. İnsan, yukarıda bahsedilenleri köklerinin bağlı olduğutopluma ne ölçüde yansıtabildiği bakımdan değer kazanır. Zira insan toplumsalbir canlıdır. Bütün bu değerler ise toplumda “millet” kavramında vücut bulur.

Tarihte, “millet” ifadesi kelime olarak “bir dine mensup”anlamında kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nda millet,devlette dinî köken bakımından farklılık gösteren toplulukları belirtmek içinkullanılmaktaydı.  Genellikle OsmanlıdaMüslüman olmayanlar için kullanıldığına işaret edilmektedir. Osmanlı dışarıyadönük olarak millet kavramını kullanırken; içeride ise gayrimüslimleri “ehlizimme[1]”olarak değerlendiriyordu. Fransız Devrimi’nden sonra ortaya çıkan “nasyonalizm”akımı ile ise devletler, özellikle Avrupa’da yaşanan din ve mezhep savaşlarınında etkisiyle dinî inanışlardan çok ulus temelli bir birliktelik oluşturmayoluna gitmişlerdir. Bu sayede günümüzdeki ulus devletleri de ortaya çıkmayabaşlamıştır. Günümüzde de millet kavramı ortak bir tarihî geçmişe sahip, aynıdili konuşan, aynı hedef üzere geleceğine yön veren ve varlığını sürdürmeyeçalışan ulus devletlerini tarif etmektedir. Peki, bir ulus devleti varlığınısürdürmeyi nasıl amaçlamaktadır?  Bunoktada milliyetçilik akımı önem kazanmaktadır. Her ulus gibi, Türk ulusu daTürk milliyetçiliği kavramı ile devamlılığını sağlamaktadır. Başbuğ AlparslanTürkeş milliyetçiliği tanımlarken “Milliyetçilik;Türk milletinden olmak, Türk milletini sevmek ve Türk devletine sadakatlehizmet aşkı taşımak, vatana bağlılık duygusu içinde bulunmak ve Türk milletininyükselmesi için elinden gelen her fedakârlığı yapmak ve çalışmak duygusu veşuurudur. Bu duygu ve şuurutaşıyan herkes Türk’tür. Kalbinde yabancı başka bir milletin özlemini,özentisini taşımayan, kendisini Türk hisseden, Türklüğü benimseyen ve Türk milletine,Türk devletine hizmet aşkı taşıyan herkes Türk’tür. Bizim milliyetçiliğimiz, Türk milletine karşı duyulan derin ve köklübir sevgi ve Türk milletinin içinde bulunduğu müşkül durumdan bir an önce enmodern, en ilmi metotlarla çıkarılarak en kısa yoldan modern uygarlığın en önsafına geçirilmesini sağlama duygusundan kuvvet alır. Milliyetçiyiz, Türkçüyüz.Neden Türkçüyüz? Çünkü milletimiz Türk milletidir. Türkçülük, Türk milletininhayatının her safhasında yapacağı her şeyin Türk ruhuna, Türk geleneğine uygunolması ve Türk’e yararlı olması amacının, fikrinin ön planda tutulmasıdır.” demektedir.Bu şekilde günümüz devlet anlayışında milliyetçiliğin bir ulusun vazgeçilmezbir unsuru olduğunu belirtmektedir.

Başbuğ Türkeş’in görüşlerinden de anlaşıldığı üzere, milliyetçilik;bir coğrafya, bir siyasi rejim ya da bir zümre ile sınırlandırılamaz. KendisiniTürk milletinin bir ferdi olarak gören bir Azerbaycanlı, bir Kazakistanlı, birKırgızistanlı veya ismi ne olursa olsun Türk soyundan gelen bütün devletlerancak Türk milliyetçiliğine sarılarak ayakta kalabilirler. Farklı coğrafyalardayaşamamızın ya da farklı isimlerde devlet kurmamızın Türk milliyetçiliğifikrini benimseme noktasında bir engel taşımadığı çok açıktır. Bu açıdanbakıldığında Türk milliyetçiliği sadece yaşadığı coğrafyayı değil Metehan’dan buyanabirlikteliği olan bütün Türk dünyasını düşünmektir. Türk milliyetçiliği sadecekendi ülkesinin geleceğini planlamak değil Bilge Kağan’ın öğütlerine uyarakTuran için çalışmaktır. Türk milliyetçiliği binbir zorlukla yaşamını sürdürmeyeçalışan Türk dünyasının vazgeçilemeyecek son kurtuluş çaresidir.  Milliyetçilik düşüncesi günümüzden çok dahaeski dönemlerden beri Türk milletinin en önemli düşünce kaynaklarından biri olmuştur.Nitekim bu fikir Orhun Yazıtları’nda da “Türkmilleti yok olmasın diye, millet olsun diye babam İlteriş Kağanı, anam il BilgeHatun’u Tanrı tepesinden tutup yukarı kaldırmıştır.” ve “Ey Türk Oğuz Beyleri, milleti işitin! Yukarıda mavi gökçökmedikçe aşağıda yağız yer delinmedikçe senin ilini senin töreni kimbozabilir. Türk milleti, titre ve kendine dön! gibi öğüt doluifadelerle “millet” olmanın önemine vurgulamaktadır.

Türk milliyetçiliği ile ırkçılık karıştırılmamalıdır. Birferdin milletini sevmesi ve onu yüceltmek ve yaşatmak için çabalaması onunhakkıdır. Çünkü gelecek nesiller de bu milletin birer üyesidir. Fakat kendimilletini, sadece beşerî birtakım özelliklerden dolayı ve ya başka bir sebeptenötürü diğer milletlerden üstün görmek ve bunlara yaşam hakkı tanımamak “ırkçılıktır.”Oysa Türk milliyetçilerinin tek amacı “İlayıkelimetullah ve nizamıalem ülküsüdür”.Yani Allah’ın dinini dünya üzerinde yaymak için çabalamak ve bu ülküde kendilerininde özgürce yaşamak istediği dünyada düzeni sağlamaktır. Tarihin çeşitlisafhalarına bakıldığında Türk milleti bir fetih gerçekleştirdiğinde oradakimilletlere zorlama yapmaz kendi kültürlerini yaşamalarına izin verir ve ancakhoşgörü ile yaklaşırdı. Görüldüğü gibi Türk milletinin milliyetçilikkonusundaki hassasiyeti İslamiyet’ten gelmektedir. Öyle ki Yüce Allah Kur’an-ıKerim’de millet kavramına şöyle yer vermiştir. "Ey insanlar! Muhakkak ki biz, sizi birerkekle bir dişiden yarattık... Ve sizi millet millet, kabile kabile yaptık ki,tanışıp kaynaşasınız... Allah katında en şerefliniz takvaca en ileriolanınızdır (Ondan en çok korkanınızdır.)[2]"Bu bağlamda Ömer Nasuhi Bilmen’in (Ey insanlar!) Ey bütün insanlıktopluluğu! (Biz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık.) Yani: İlahikudretimle sizi Hz. Âdem ile Hz. Havva'nın evlat ve torunları olmak üzeremeydana getirdim. (Ve sizleri şubelere ve kabilelere ayırdık) yani: Bir asla(soy, sop, millet) mensup büyük tabakalara ve onun altında bulunan guruplaraayrılmış bir hâlde teşkilata ulaştırdım (ki, birbirinizi tanıyasınız)aranızdaki çoğalmayı, bir asla mensubiyeti anlamış olasınız, yoksa birbirinizekarşı inkârcı ve alaycı bir vaziyet almak, kendi cemiyetlerinizle iftihar etmekiçin meydana getirmiş olmadık.” şeklindeki tefsirinde de bir millete aitolmanın ve bu millet için gayret göstermenin, sadece iftihar etmek için değilde onu sevip inandığı değerler için yüceltmenin olumsuz bir yanının olmadığıortaya çıkmaktadır.

Öte yandan Türk milliyetçiliği kıtalararası birolgudur. Milliyetçilik fikrinin Türk dünyasında etkili olması için elbettebirtakım düzenlemelerin yapılması gerekliliği de tartışılmaz bir konudur. KırımTatar’ı bir Türk milliyetçisi olan İsmail Gaspıralı’ nın “Dilde, fikirde, iş’tebirlik” düsturunu öne sürmesi de bu gerekliliğin bir sonucudur.  Günümüzde yaklaşık 250 milyondan fazla kişininTürkçe konuştuğu bir Türk dünyasına yönelik basın-yayın veya görsel-işitselbelge imkânları sunmak Türk milliyetçiliğinin her coğrafyada etkisinigöstermesi anlamına gelmektedir. Devlet teşkilatlanması açısından siyasi veekonomik menfaat sağlanabilecek birtakım uluslararası kuruluşlara yakınlıkduyulabilir. Türk Devletleri Teşkilatı’nın Turan ülkümüzün ete kemiğe bürünmüşhali olarak görülmesi bu açıdan önemli bir çıkarımdır. Bu tür yapılanmalareğitim, ulaşım, sağlık, ticaret, turizm vb. gibi çok çeşitli faaliyetalanlarını kapsadığı için Türk dünyası içerisindeki hareketlilik böylecehızlandırılmış ve millî birlik ve beraberlik hususunda oldukça önemli faydalarıolacaktır. Nitekim 6 Şubat 2023 tarihinde ülkemizde yaşadığımız, üzüntü vericideprem sonrasında Türk Devletleri Teşkilatına üye kardeş ülkelerden gerek aynigerekse nakdî yardımlar gönderildi. Bu elim olayda da görüldü ki Türk devletlerininsiyasi sınırlarının ötesinde milyonlarca kilometrekarelik bir gönül sınırı dabulunmaktadır.  Bu birlik ve beraberlikşuuru ile ortak bir hedef çerçevesinde buluşma çabaları sürdükçe Türk milliyetçilerininasırlardır peşinde koştukları Turan’a bir adım daha yaklaşılacaktır. Bunun yanısıra, Türk milliyetçiliği düşüncesinin gelecek nesillere de aktarılmasıgerekmektedir. Özellikle teknolojik gelişmeler ve bilgi çağının da etkisi ileküreselleşmenin hızla arttığı ve mesafelerin giderek azaldığı yüzyılımızda, ekonomisibaskın devletlere ve bunun yanında kültürel baskılarına karşı ayakta durabilmekve onlara direnebilmek için bir çıkış kapısıdır Türk milliyetçiliği. Bukapsamda Gaspıralı’nın “işte birlik” önerisi Türk ulusunun direnç kaynağıolacaktır. Sosyo ekonomik açıdan da güçlü bir Türk ulusu, Türk milliyetçiliğininsağlam temeller üzerine oturmasını sağlayacaktır.

Sonuç olarak bütün bunların gerçekleşebilmesi Nihâl Atsız’ında dediği gibi bir “ülküye” bağlıdır. “Ülkü;ilk önce, insanların gönüllerinde, gönüllerin derinliklerinde doğar ve kendiniönce destanlarda gösterir. Sonra şuura geçer, büyük kılavuzlar tarafındanaçıklanır. Daha sonra da büyük kahramanlar, onu gerçekleştirmek için büyükhamleler yapar. Bu hamleler sırasında da ülkülü millet, kahramanların ardındangönül isteği ile koşar. Bütün bu uğraşmalar arasında da millet yürür, öncemanen sonra maddeten ilerler, olgunlaşır, erginleşir.

Hem Anadolu’da hem Türkistan’da hemAvrupa’da hem de başka bir kıtada Türk dünyası için işte bu ülkü, millî birlikve beraberliğimizin teminatı; Türk milliyetçiliğidir.

 

  



[1]İslam ülkesinde (dârülislâm) vatandaş olarakMüslümanlarla beraber yaşayan başka din mensuplarına “zimmî” yanında “ehlizimme” (ehlü’z-zimme)denilmektedir.

[2]Kur’an-ı Kerim, Hucurat Suresii, 13. Ayet.

Öğr. GörMustafa TEKELİ