TURAN’I ARAYAN ADAM: ÖMER SEYFETTİN

02 Ocak 2023 15:58
Okunma
706
TURANI ARAYAN ADAM: ÖMER SEYFETTİN

TURAN’IARAYAN ADAM: ÖMER SEYFETTİN

 

 

Doç.Dr. M. Bahadır Ayas

Doç.Dr.FerdiBozkurt

EskişehirAnadolu  Üniversitesi Eğitim FakültesiÖzel Eğitim Bölümü

 

 

Türk milliyetçiliği düşüncesinin enönemli köşe taşlarından biri olan Ömer Seyfettin, kadim Türk edebiyatının enüretken kalemlerinden biridir. Otuz altı yıllık kısa ömrüne iki yüzün üzerindemakale, yüz altmıştan fazla öykü, doksana yakın şiir, üç piyes, yirmiden fazlaçeviri ve iki hatıra defteri sığdırmıştır. Ömer Seyfettin’in hayatını okumak,bir Ömer Seyfettin eseri okumaya benzer. Yazar, şair, asker, öğretmen,mütefekkir Ömer Seyfettin 11 Mart 1884 yılında Balıkesir Gönen’de doğdu.İsfendiyaroğullarından Ankaralı Topçu Kaymakamı Mehmet Bey’in kızı olan annesiFatma Hanım ve Gönen’de geçen çocukluk yıllarına İlk Namaz hikâyesinde rastlarız. Kafkasya Türklerinden Yüzbaşı ÖmerŞevki Bey ve çocukluk yıllarının bir bölümü Kaşağıhikâyesinde karşımıza çıkar. Ömer Şevki Bey ve Fatma Hanım iki çocuklarınıküçük yaşlarda kaybederler. Ömer Seyfettin Andöyküsünde anlattığı büyük bahçeli köşk benzeri bir evde mutlu bir çocuklukgeçirir. Okumaya hevesli olduğundan dört yaşında Reşit Efendi MahalleMektebinde ilk eğitimine başlar. Fatma Hanım eğitimine çok önem verir. Öyle kiÖmer Şevki Bey’in görevinden dolayı 1892’de Gönen’den ayrıldıklarında, babasıAyancık’a gider, Fatma Hanım ise Ömer Seyfettin’i alarak babasının yanınataşınır ve onu Mektebi Osmaniye kaydettirir. Bu okuldan ve öğretmenlerinden Falaka isimli öyküsünde bahseder. Sertmizaçlı bir yapıya sahip olan Ömer Şevki Bey, oğlunun subay olmasını istediğiiçin Ömer Seyfettin’i Eyyüb Baytar Rüştiyesi’nde subay çocukları için açılanözel sınıfa kaydettirir. Okulu bitirdikten sonra 1896 yılında Edirne Askerîİdadisine geçer. Yeni okulunda edebiyata olan ilgisi artan Ömer Seyfettin ilkeserlerini de yine bu dönemde çeşitli dergi ve gazetelere göndermeye başlar.Askerî İdadi sonrası başladığı Mektebi Harbiye-i Şahaneyi 1903 yılındabitirerek tayin edildiği Kuşadası Redif Taburu ile Balkanlar’daki karışıklığıbastırmak üzere Selânik, Pirlepe’ye görevlendirilir. Ayrılıkçı Balkan çetelerlemücadele ile geçen Balkan yıllarında bölük komutanlığı ve askerî okullardaöğretmenlik yapar ve başarılarından dolayı çeşitli liyakat madalyaları alır.Balkanlar’daki görevinden edindiği izlenimleri ve çetecilerinin Türkdüşmanlığını BombaBeyaz LâleTuhaf Bir Zulüm adlı hikâyelerine taşır. Balkanlar’dan sonraİzmir Jandarma Alay Mektebine öğretmen olarak atanır ve hayatında önemli biryer tutan İzmir günleri başlar. Bu yıllarda fikrî ve edebî faaliyetlere dahafazla vakit ayırır, Fransızcasını geliştirir, daha fazla eser vermeye başlar.İzmir yılları 1908 yılında Selânik’e tayini ile son bulur. 31 Mart Vakası’nıbastırmak için Harekât Ordusunda görevlendirilir. 1911 yılında Ziya Gökalp’ın dadesteği ile tazminatını ödeyerek ordudaki görevinden istifa eder. Ancak çıkankarışıklıklardan dolayı 1912 yılında askere çağrılır ve Garp Ordusunda subayolarak görev yaparken Yunanlılara esir düşer. On aylık esareti sırasındasürekli okur ve yazar. MehdiHürriyet Bayrakları gibihikâyelerini bu dönemde yazar ve yazıları daha sonra  Türk Yurdudergisinde yayımlanır. Esaretisüresince gerek okuyarak gerekse yazarak yazarlık hayatı için önemli olacaktecrübeler kazanır. Esaretin ardından İstanbul’a döner ve kendini tamamenedebiyata ve siyasi çalışmalara verir. Öğretmenlik yapar ve çok sayıda eseryayımlar. 1915’te Calibe Hanım ile evlenir. Bu evlilikten Güner ismini verdiğibir kızı olur. Birinci Dünya Savaşı’nın kaybedilmesinden çok etkilenir,yalnızlaşır, içine kapanır. Bu durum aile hayatını da etkileyen Ömer Seyfettin1918 yılında eşinden boşanır. Eserlerinin çoğunu boşanma sonrasındaki geçenyalnız ve hastalıklarla mücadele ettiği dönemde kaleme alır. Bu dönemde onkitabı dolduran 125 hikâye ve çok sayıda makale yazar. Eserleri Yeni MecmuaŞairDonanmaBüyük MecmuaYeni DünyaDiken ve Türk Kadını gibidergilerle VakitZaman ve İfham gazetelerinde yayımlanır. Bir yandan da öğretmenlikgörevini sürdürür. Ömer Seyfettin’in hastalığı 1920 yılında hayatını iyideniyiye etkilemeye başlar. Maddi imkânsızlıklardan dolayı romatizma, solunumyolları rahatsızlığı ve şeker hastalığı gibi sağlık sorunları giderek artar vemart ayında Haydarpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne yatırılır. 6 Mart 1920’deşeker hastalığına bağlı ölümü gerçekleşir. Kadıköy-Kuşdili Mahmutbaba Mezarlığı’nadefnedilir. 1939 yılında ise naaşı Zincirlikuyu Asrî Mezarlığı’na taşınır. Onunhayatının büyük bir bölümü, çok sevdiği ülkesinin parçalanmasına şahitliketmesi ile geçmiştir. Öyle ki Osmanlı Devleti’nin parçalanma sürecinin içindebir Türk subayı olarak yer almış ve vatanı uğruna son ana kadar bir asker vebir yazar olarak mücadele etmiştir. 20. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlıcoğrafyasında kendini artık açıkça ortaya koymaya başlayan milliyetçiliğin,geniş kitlelere ulaşarak benimsenen yaygın bir düşünce hâline gelmesini vebüyük sınavı İstiklal Savaşı’nı da vererek millî devlete dönüşmesini sağlayanisimler arasında Ömer Seyfettin de vardır. Hatta o, en başta gelen isimlerdenbiridir (Argunşah, 2013). Türk milliyetçiliğinin yayılmasında ve devamlılığınınsağlanmasında öykülerinin büyük bir etkiye sahip olduğunu söylemek yanlışolmayacaktır. Hüseyin Nihâl Atsız ve Ömer Seyfettin’in öykülerini okuyarak Türkmilliyetçiliği düşüncesinin genç ruhlara yansıdığını söylemek pek âlâmümkündür.

Ömer Seyfettin’in şahitlik ettiğiOsmanlının dağılma süreci eserlerini doğal olarak etkilemiştir. Zira yurdunfarklı farklı köşelerine bir asker olarak âdeta koşarken Türkçe için çok önemliolan metinleri de bu doğrultuda şekillenmeye başlamıştır. Ömer Seyfettin; ensevdiği, en çok etkilendiği ilk yazarın Guy de Maupassant olduğunu söyler(Alangu, 2010). Hatta Maupassant tarzındaki öyküyle Türk okurunu buluşturanÖmer Seyfettin’dir. Bununla birlikte Türk Edebiyatındaki en büyük öykücülerdenbiri olarak kabul edilen Ömer Seyfettin’in ilk hikâyesi1902’de Sabah gazetesinde çıkan “Tenezzüh”tür (Polat, 2022). ÖmerSeyfettin, edebiyat dünyasına ise “Lâne-i Garâm” adlı eserle girmiştir. Asılyönü yazarlık olmasına rağmen şair yönü de bulunan Ömer Seyfettin’in şiirdünyasındaki dönüşümü şu aşamalarda gerçekleşmiştir. 1908’e kadarki şiirlerindekonu aşktır. 1908-1914 aşk duygusu, ruh ve fikir bakımından gelişerek tabiat veçevreyle ilgili konuları işler. 1914’ten sonra ağırlıklı olarak millî vetoplumsal konuları işler. Zamanla Türk destanlarını, eski Türk hayatını konualarak Türklükle övünme ve Turan temaları şiirlerini kaplar (Tansel, 1992).

Ömer Seyfettin, tiyatro alanındatoplumsal konuları mizahi bir üslupla ele almış ve olumsuz tiplerikarikatürleştirerek sunmuştur. Yazarın tiyatro türünde şu eserleri kalemealmıştır: “İhtiyar Olsan da”, “Mahcuplukİmtihanı”, “Nasreddin Hoca”, “Balkon”, “Canlar ve Patlıcanlar”, “Telgraf”. Ömer Seyfettin; kültürle, tarihle,siyaset ve gündelik hayatla ilgili yazılar da yazmıştır. Belki de öykülerindensonraki en güçlü olduğu tür düşünce türündeki eserleridir. Türk milliyetçiliğifikrini daha fazla kişiye ulaştırmak amacıyla makalelerini kaleme almıştır.Dönemin önemli kültür merkezlerinden biri olan Selânik’te Ali Canip (Yöntem),Âkil Koyuncu ve Aka Gündüz, Ziya Gökalp gibi milliyetçilerin desteğiyleçıkarılan Genç Kalemler dergisi ÖmerSeyfettin’in makalelerini yayımladığı önemli bir yayın aracı idi. Bumakalelerin büyük bölümü dil ve milliyetçilikle ilgilidir. Hatta dilcilik yönüTürkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda benimsenen dil politikalarında baskınbiçimde etkisini hissettirmiştir. Öyle ki Selânik’te Genç Kalemler dergisinde on altı bahis olarak yayımlanan “Yeni Lisan” yazısı, Türk dili veedebiyatına yeni bir yol haritası çizer. Ömer Seyfettin’in “Millî bir edebiyat vücuda getirmek için evvelâ millî lisan ister.”şiarı ile kaleme aldığı bu yazı, Türk milliyetçiliği düşüncesinin Türk dilikonusundaki sınırlarını oluşturan özelliğe sahip eserlerin enönemlilerindendir. Başka bir ifade ile YeniLisan makalesi Türk milliyetçiliği düşüncesini taşıyan bir kişinin Türkdili konusundaki okuyacağı ilk metinlerinden biri olmalı, bu yazı iyi okunmalıve anlaşılmalıdır. Ömer Seyfettin, kendisini belki de en geniş halk kitleleriile buluşturan tür olan öykülerinin konularını çoğu zaman gerçek hayatıniçinden çekip almıştır. Bunu yaparken ise temelde amaçlı bir hareket içindedir.Bu kesin amaç “millî bilinci uyandırmak”tır.Öykülerinin konularını kendi çocukluğundaki anılarından, halk geleneklerinden,tarihî olaylardan, menkıbe, efsane, kahramanlıklardan da almıştır. “Kaşağı, And, Falaka” öykülerinde bizzatkendi çocukluk olaylarını, “Forsa, BaşınıVermeyen Şehit, Topuz, Kızıl Elma Neresi ve Pembe İncili Kaftan”öykülerinde tarihî olayları anlatmıştır. “KurbağaDuası”, “Perili Köşk”, “Keramet”, “Nezle” adlı öykülerinde cehalet vegereksiz aşırı taassuptan dolayı gülünçleşen durumları mizahi biçimde ortayakoyar. Bu yazının sınırlılığı içinde Ömer Seyfettin’in tüm çalışmalarını elealmak pek de mümkün değil. Türk edebiyatının önemli yadigârlarını kaleme alanÖmer Seyfettin’in en şaşırtıcı özelliklerinden biri bu kadar nitelikli eseriyaklaşık 10 yıllık bir yazma sürecine sığdırmasıdır. Ziya Gökalp, ÖmerSeyfettin, Ali Canip, Ahmet Hikmet, Halide Edip gibi yazarların yazdığı eserlerTürk millî kimliğinin oluşmasında oldukça önemli kilometre taşlarıdır. Buyazarların eserleri ile Türkçülük düşüncesi Türk toplumuna mal olmuştur.Özellikle gelecek nesillerin bu eserlerle buluşması, bu eserlerin okunması veokutulması gerçekten önemlidir.

Kaynakça

ALANGU, Tahir, Ömer Seyfettin: ÜlkücüBir Yazarın Romanı, YKY, İstanbul, 2010.

ARGUNŞAH, Hülya, “Ömer Seyfettin’de Vatan Fikri", Bir Fikir Hareketinin Yüz Yılı Türk Ocakları,C.I, İstanbul, 2012.

POLAT, Nazım H., "ÖmerSeyfeddin", TDV İslâm Ansiklopedisi,https://islamansiklopedisi.org.tr/omer-seyfeddin (30.11.2022).

TANSEL, Fevziye Abdullah, “ÖmerSeyfeddin’in Hayatı, İlk Eseri, Şiirleri”, Doğumunun Yüzüncü Yılında ÖmerSeyfettin, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1992.

SEYFETTİN, Ömer ve YILDIRIM, Tahsin, Balkan Harbi Hatıraları (Vol. 7).DBY Yayınları, 2016.

YÖNTEM, Ali Canip Ömer Seyfettin ve Hayatı, 1935.