Alparslan Türkeş ve Kadrolarının Buhranlı Yıllarına Kısa Bir Bakış: 12 Eylül 1980 Darbesi ve Akabindeki Siyasi Gelişmeler*

21 Eylül 2021 12:42 Dr. Öğr. ÜyesiAbdullah Kutalmış YALÇIN
Okunma
2298
Alparslan Türkeş ve Kadrolarının Buhranlı Yıllarına Kısa Bir Bakış: 12 Eylül 1980 Darbesi ve Akabindeki Siyasi Gelişmeler*

Alparslan Türkeş ve Kadrolarının Buhranlı Yıllarına Kısa Bir Bakış: 12 Eylül 1980 Darbesi ve Akabindeki Siyasi Gelişmeler*
    
Dr. Öğr. Üyesi A. Kutalmış YALÇIN


12 Eylül 1980 Darbesi askerî vesayet odaklarının devlet yönetimini devralarak demokrasiyi kesintiye uğrattığı bir müdahale örneğidir. Emir komuta zinciri içindeki yüksek rütbeli askerler tarafından gerçekleştirilen darbeyle birlikte 6 Kasım 1983 yılında yapılan genel seçimlere kadar cunta tarafından ülke genelindeki tüm siyasi parti faaliyetleri durdurulmuştur. “Ara dönem” adını verebileceğimiz bu süreçte yasama ve yürütme yetkisi Kenan Evren, Nurettin Ersin, Tahsin Şahinkaya ve Sedat Celasun’un üyesi olduğu Millî Güvenlik Konseyinin (MGK) uhdesinde toplanmıştır. MGK’de Genel Sekreterlik görevini ise Orgeneral Haydar Saltık üstlenmiştir. Kenan Evren ise Konsey Başkanlığı görevini ifa etmiş ve Genelkurmay Başkanı olmanın yanı sıra darbeden sonra kendisi Devlet Başkanı sıfatını da kazanmıştır. Partisiz ara dönem, Turgut Özal’ın başbakanlığı resmen devraldığı 13 Aralık 1983 tarihine kadar devam etmiştir.   Başarılı olan darbe girişiminin ardından Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından siyasi parti genel başkanları önceden belirlenen yerlerde bir süre gözetim altında tutulmuştur. 13 Eylül 1980 tarihinde Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel Gelibolu Hamzaköy’de, Necmettin Erbakan ise İzmir Uzunada’da gözetim altında tutulmuştur.  Darbe günü ise siyasi parti liderlerinden sadece Alparslan Türkeş’e özel konutunda ve parti genel merkezinde ulaşılamamıştır. Çünkü Türkeş, darbe girişiminin kimin tarafından yapıldığını öğrenmek amacıyla üç gün boyunca saklanmış, daha sonra kendi isteğiyle cuntaya teslim olmuştur.  
    Türkeş, darbe haberini aldıktan sonra ailesini kayınvalidesinin evine göndermiş ve kendisi partinin İstanbul Milletvekilleri Turan Koçal ve Yaşar Okuyan’ı istişare yapmak için evine davet etmiştir. Durum değerlendirmesinin ardından 11 Eylül günü saat 21.00’de kendi konutundan ayrılan Türkeş, Turan  Koçal’ın evine geçmiş, kısa bir süre burada kaldıktan sonra darbecilerin dikkatini çekmeyeceğini düşündükleri bir partili olan Halil Şıvgın’ın Gaziosmanpaşa’daki evinde konaklamaya başlamıştır. Türkeş, 14 Eylül’ü 15 Eylül’e bağlayan gece saat 04.00 civarı ise üç gün boyunca saklandığı Şıvgın’ın evinden ayrılmıştır. Türkeş Şıvgın’ın evinden yürüme mesafesindeki kendi özel konutuna hareket etmiş ve askerî yönetimi arayarak teslim alınması için kendisini ihbar etmiştir. Türkeş saklandığı süre boyunca darbecilerle Rıza Müftüoğlu ve Ahmet Yalav aracılığıyla temas kurmuş, Müftüoğlu ve Yalav, Türkeş için darbecilerden güvence istemiştir. Temas kurulan istihbarat subayları ise darbenin Türkeş’e karşı yapılmadığını birkaç ay içinde Türkeş’in serbest bırakılacağını ifade etmişlerdir. Türkeş, bu gelişmenin üzerine teslim olmuştur.  Ardından Türkeş, İzmir yakınlarındaki Uzunada’ya götürülmüş ve yaklaşık 1 ay Necmettin Erbakan’la birlikte göz altında tutulduktan sonra Ankara Mamak’taki Sıkıyönetim Savcılığının huzuruna çıkarılmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Ana Davası adı ile anılan yargılama sürecinde idam cezasıyla yargılanan Türkeş, neticede 4 yıl 7 ay 25 gün tutuklu kalmıştır. Türkeş, tutukluk sürecinin bir kısmını Ordu Dil Okulu ve diğer kısmını Ankara Askerî Mevki Hastanesinde  geçirmiştir. 
    12 Eylül Darbesi ile faaliyetleri durdurulan siyasi partiler ise 16 Ekim 1981 tarih ve 2533 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle tamamen kapatılmış böylece diğer siyasi partiler gibi MHP’nin faaliyetleri de sona ermiş ve partinin malvarlığı hazineye aktarılmıştır.  Bu hadiselerle ilgili olarak Türkeş, şu değerlendirmeyi yapmaktadır:
“12 Eylül Hareketi’nin yapılmasına lüzum yoktu, ülkenin her yerinde sıkıyönetim ilan edilmişti. Bu şartlar altında sıkıyönetim müesseseleri hakkıyla görevlerini yapsaydı, terör kısa zamanda çözümlenirdi. 12 Eylül Hareketi’nin vatana, devlete kazandırdığı hiçbir şey yoktur. Türk devletinin temel felsefesi olan milliyetçiliği ezmiş, milliyetçileri lekeli ve suçlu insanlar olarak göstermiş ve Türk milletini yaşatacak düşünce olan Türk milliyetçiliğini korkulup, benimsenmemesi icap eden bir düşünce olarak insanların zihinlerine yerleştirmeye çalışmıştır…”  
Türkeş’in de ifade ettiği gibi 12 Eylül 1980 Darbesi ve kendisinin mahkûmiyet süreci MHP kadroları açısından büyük bir siyasi boşluğun oluşmasına neden olmuştur. 1983 yılında Anavatan Partisinin (ANAP) kurulmasıyla birlikte bu durum daha vahim bir hâl almıştır. Ancak Türkeş, tutuklu olmasına rağmen sorunları çözmeye ve toparlayıcı olmaya çalışmıştır. Çünkü 1983’e gelindiğinde yeniden siyasi partilerin kurulmasına izin verilmiş ve Muhafazakâr Parti (MP), Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP), Büyük Türkiye Partisi (BTP), Halkçı Parti (HP), Anavatan Partisi, Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP)  ve Refah Partisi (RP) kurulmuştur.
    Demokrasiye yeniden geçiş sürecini iyi değerlendiren Türkeş, 7 Temmuz 1983’te Danışma Meclisi Üyesi olan Mehmet Pamak’ın Genel Başkan olarak Muhafazakâr Partiyi kurmasını sağlamıştır. Ancak parti üst yöneticilerinden ve kurucular kurulundan genel başkan, genel başkan yardımcıları ve genel sekreter düzeyindeki 25 kişinin veto edilmesi üzerine MP, 6 Kasım 1983 yılında yapılan genel seçimlere katılamamıştır. MHP’nin yeniden kuruluş sürecinde ise MP’nin 30 Kasım 1985 tarihinde toplanan Birinci Büyük Kongresi çok büyük bir öneme sahiptir. Çünkü bu kongrede MP’nin adı Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) olarak çınar ağacı görselinden oluşan amblemi ise beyaz bir hilal etrafında dokuz yıldızdan oluşan bir görsel olarak değişmiştir. Alparslan Türkeş ise 6 Eylül 1987 yılında siyasi yasakların kalkması üzerine, MÇP’nin 4 Ekim 1987’de gerçekleştirdiği olağanüstü kongrede uzun bir aranın ardından yeniden bir siyasi partinin genel başkanı seçilmiştir. 
Kaynaklar
[1] Alperen Bahadır, Ülkücülüğün Tarihi, Nokta Kitap Yayınları, İstanbul.
[2] Bölük Ziya, Milliyetçi Çalışma Partisinin Türk Siyasetindeki Yeri ve Önemi (1985-1993), Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans tezi, 2019.
[3] Işık Fuad, Başbuğ Türkeş, Kriminal Kitaplar, İstanbul.
[4] Yalçın A. Kutalmış, Türk Siyasal Hayatında Milliyetçi Demokrasi Partisi (1983-1986), Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 6, Sayı: 75, s. 462-477.
[5] Yalçın A. Kutalmış, Türk Siyasal Hayatında Muhafazakâr Parti Deneyimi (1983-1985), Sosyal Bilimler Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 24, 2018, s. 369-385.
[6] Yaşlı Fatih, Antikomünizm, Ülkücü Hareket, Türkeş, Yordam Kitap, İstanbul, 2019.

Ek 1. Alparslan Türkeş’in tutukluluk süreci devam ederken çekilmiş olan bir fotoğrafı
 
Kaynak: Alperen Bahadır, Ülkücülüğün Tarihi, Nokta Kitap Yayınları, İstanbul, s.  266.