MHP Lideri Bahçeli, Siyasi Gündemi Değerlendirdi: "TBMM, TERÖRE YARDIM VE YATAKLIK YAPANLARIN SIĞINACAĞI YER OLMAYACAKTIR"

11 Temmuz 2020 14:39
Okunma
1409
MHP Lideri Bahçeli, Siyasi Gündemi Değerlendirdi: TBMM, TERÖRE YARDIM VE YATAKLIK YAPANLARIN SIĞINACAĞI YER OLMAYACAKTIR

MHP Lideri Bahçeli, Siyasi Gündemi Değerlendirdi:
"TBMM, TERÖRE YARDIM VE YATAKLIK YAPANLARIN SIĞINACAĞI YER OLMAYACAKTIR"

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM'de milletvekillikleri düşürülen üç isimle ilgili yaptığı değerlendirmede, "Adaletin ve demokrasi ahlakının zorunlu bir gereğidir. Nitekim kanun önünde herkes eşittir. Hiç kimsenin suç işleme ayrıcalığı veya özgürlüğü yoktur. TBMM, teröre yardım ve yataklık yapan suçluların sığınacağı yer olamayacaktır. Terör örgütleriyle aralarına mesafe koyamayanların sonu bellidir, bundan da hiç kimse muaf tutulamayacaktır. 4 Haziran 2020 tarihinde Gazi Meclis ayıklanmıştır." dedi.
Bahçeli, siyasi gündemle ilgili yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’nin Libya'daki varlığı, Yunanistan'ın Ayasofya ile ilgili açıklamaları ve TBMM’de milletvekillikleri düşürülen üç isimle ilgili MHP’nin görüşlerini dile getirdi.
Ayasofya'nın cami olması ile ilgili yapılacak çalışmalara destek verdiğini belirten Bahçeli, "Son günlerde Yunanistan’ın sivil ve askerî yöneticilerinden gelen tehditvari açıklamalar millî tahammülü zorlamaktadır. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır Ayasofya’dan çan sesi değil Allah’ın izni ile ezan sesi yükselecektir." ifadelerini kullandı.
Açklamasında, CHP’li Enis Berberoğlu ile HDP’li Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın milletvekilliklerinin düşürülmesine ilişkin olarak, "İki HDP'li, bir CHP'linin milletvekilliklerinin düşürülmesi adaletin ve demokrasi ahlakının zorunlu bir gereğidir. Nitekim kanun önünde herkes eşittir. Hiç kimsenin suç işleme ayrıcalığı veya özgürlüğü yoktur." değerlendirmesinde bulunan Bahçeli, HDP’nin Ankara’ya yürüyüş kararı ile ilgili olarak, "HDP, usulü bir işlemin tamamlanması suretiyle milletvekilliklerinin düşürülmesi yönündeki uygulamalara ve kayyum atamalarına karşılık Türkiye’nin farklı noktalarından Ankara’ya yürüyüş başlatma kararı alması habis ve hain bir hedefin icra planlamasıdır." görüşüne yer verdi.
Bahçeli, açıklamasında ana başlıklar hâlinde şunları kaydetti:
"- Türkiye'mizi kapsam ve hedefine alan stratejik tehditlerin mahiyeti çeşitlenirken, muhtevası hem çetrefilleşmekte hem de çetin bir hâl almaktadır.
- Millî hassasiyetlerimizi tahriş, millî haklarımızı taciz, millî haysiyetimizi tahrip etmek için sürekli tertip ve tezgâh kurgulayan iç ve dış odaklar ülkemizi köşeye sıkıştırmak amacıyla menfi ve menfur operasyonlarını devamlı güncellemektedir.  Türkiye düşmanları dört bir koldan ısrarla üzerimize gelmektedir.
- Gerçekleri çarpıtmak geldiğimiz bu aşamada imkânsızdır. Türkiye'nin zafiyetini kollayan, açığını kovuşturan, olmayan acziyet ve ataletini konuşan çıkar lobisinin yerli ve yabancı uzantılarını bundan sonra gizleyip saklayacak hiçbir maske kalmamıştır.
- Yağmura ve rüzgâra dayanıksız kâğıttan kaplandan farksız olan Türkiye muhaliflerinin tuzakları beyhude, iftiracı ve izansız taarruzları boşunadır. Bunlar ne yaparsa yapsın muvaffak olamayacaklardır. Feraseti yüksek aziz milletimiz karanlık niyetlerin, kapalı devre çalışan servis elemanlarıyla hıyanet figüranlarının ziyadesiyle farkında ve bilincindedir.
- Geldiğimiz bu aşamada, Türkiye özet olarak şu ana başlıklarla ifade edilebilecek iç ve dış stratejik tehditlere direkt maruz ve muhataptır. Libya'daki haklı, hukuki ve meşru varlığımız dış güçleri rahatsız ettiği gibi, CHP'yi ve ittifak ortaklarını da telaşlandırıp ürkütmektedir.
- Libya Ulusal Mutabakat Hükûmetiyle 27 Kasım 2019'da uluslararası hukuk kurallarına uygun şekilde imzalanan ‘Güvenlik ve Askerî İş Birliği Mutabakat Muhtırası’ ile ‘Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası’ bölgesel dengeleri etkilemekle kalmamış lehimize çevirmiştir.
- Doğu Akdeniz'deki egemenlik haklarımız bu sayede güçlü olarak savunulmuş, bununla birlikte güvenceye kavuşturularak teyit ve tescil edilmiştir. Türkiye tarihin sesine kulak vermiş, coğrafyanın mesajına dikkat kesilmiş, deniz ve kara sınırlarımız üzerinde kuşku uyandıran mesnetsiz şayia ve şaibelerin sabırla üstesinden gelmiştir.
- Türkiye ile Libya arasında kurulan diyalog köprülerinin tarihsel, kültürel ve ülkesel müktesebata müzahir olacak şekilde tesisi ve temini sağlanmıştır.
- Darbeci Hafter'in işgal ve yıkım girişimleri boşa çıkarılmıştır. Kiralık tetikçilerin komploları çuvallamıştır. Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum yönetimi, Mısır, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri, hatta Suudi Arabistan gibi ülkelerin yanı sıra iç işgal cephesi de Türkiye ile Libya arasındaki müspet ilişkileri asla hazmedememişlerdir.
- CHP emperyalizmin sınır bekçisi olmak uğruna millî hedeflere kara çalmış, zalim planların tedarikçisi ve teşvikçisi konumuna göz göre göre düşmüştür. Siyasetin ayrık ve ayıplı markası CHP'nin bu durumu yürek yaralayıcı, utanç vesikasıdır.
- Libya'da Hafter'in mevzi kaybı, istila ettiği yerlerden aşama aşama çekilmek zorunda kalması zillet ittifakını sukutuhayale uğratmış, ters köşeye yatırmıştır. Türkiye'nin kaybına umut ve siyasi ikballerini bağlayanlar küresel zulmün içimizdeki taşeronlarıdır.

CHP, İP VE HDP’NİN İSTEDİĞİ DE BUDUR
- Millî varlığımızın karşı kutbunda birleşen, bekamıza diş bileyen, pusu kuran, çevremizi önce boşaltıp sonra da kuşatmak isteyenler kandan nemalanan zalimlerdir.
- Son gelişmeler heveslerin kursaklarda kaldığının ispat ve ilanıdır. Ne var ki, Libya merkezli oyunlar bitmeyecek, pis senaryolardan vazgeçilmeyecektir. Stratejik tehditlerin dozajında herhangi bir azalma bu ortam ve şartlar dâhilinde oldukça zor ve zahmetli bir zamana ihtiyaç duymaktadır.
- Türk milletinin dayatmayla Anadolu'ya çekilip içe kapanması, etrafındaki hadiselere ilgisiz ve iradesiz yaklaşması, herkes bilmelidir ki, vatanı orta ve uzun vadede tamiratı ve telafisi neredeyse imkânsız risklere mahkûm edecektir. CHP-İP-HDP'nin istediği de budur.
- KOVİD-19 sonrası yeni bir dünyanın çatısı örülüp kapısı aralanırken millî ve haklı davalarımızdan taviz vermemiz, tarihin gerisine düşmemiz, bizzat içinde olmamız gereken olayları yedek kulübesinden izlememiz düşünülemeyecektir.
- Bu nedenle CHP yanılmıştır, yanlışa düşmüştür, yanlış ata oynamıştır. CHP tutsak alınmış, FETÖ-PKK-küresel vampirlerin yörüngesine girmiştir. İnanıyorum ki, emel ve eylem ortaklarıyla birlikte hukuki ve demokratik bedeli de mutlaka ödeyecektir.
- Ne işimiz var Libya'da ne arıyoruz Suriye'de sorusunu soran gafiller süngüleri düşmüş, sadakatleri erimiş mağlup ve mankurtlardan başkası değildir. Vatan müdafaasının sınır hattı Misakımillî Haritası'nın son eşiğinden başlayacaktır.
- Türkiye'nin haklarından, tezlerinden, ülkülerinden ödün vermesi millî şerefini tartışmaya açacaktır. Mücavir toprak ve ülkelerdeki mevcudiyetimizin yegâne dayanağı uluslararası hukuk ve millî güvenlik mülahazalarıdır.
- Bilinmelidir ki, sınır ötesinde bulunduğumuz meskûn mahallerden geri dönersek, tehditlere boyun eğersek, eş zamanlı şekilde Türk vatanına hainler ve zalimler hücum edecektir.
- Suriye'de son iki hafta içinde verdiğimiz şehit sayısı ikidir. İdlib'in güneyindeki M-4 Karayolu hâlâ temizlenmiş değildir. Bugüne kadar Türk-Rus askerlerinden mürekkep birlikler 15 kez ortaklaşa devriye görevini yerine getirmişlerdir.
- Moskova Mutabakatı'nın üzerinden de üç ay geçmiştir. Rus yönetiminin sık sık Türkiye'ye yükümlüklerini yerine getirme uyarısı sorumsuz ve sorunlu bir dilin aleniyet kazanmasıdır.
- M-4 Karayolunun altışar kilometrelik kuzey ve güneyinde mezkûr mutabakat hükmü gereğince görevini harfiyen icra eden ülke Türkiye'dir. Bu kapsamda Libya ve Suriye'de ikili oynayan Rusya'nın siyasi tutumu güvensizlik aşılamakta, terör örgütlerine ve Esad rejimine güven vermektedir.
- Millî bekamızı tehdit eden terör musibeti vatan toraklarıyla birlikte sınır ötesindeki alanlardan muhakkak temizlenecektir. Toplumsal sinir uçlarımıza dokunan seri tahrik ve saldırganlıkların cevabı inanıyorum ki misliyle verilecektir.
- CHP'nin, HDP'nin, İP'in ve diğer ziyan olmuş siyasi zihniyetlerin müfsit ve müfrit zorlamalarına aldırış edip itibar edecek millî ve ahlaki düşünen hiç kimse yoktur.
- Önemle altı çizilmesi gereken husus şudur: Suriye'nin geleceğini bizzat Suriyeliler belirlemelidir. Fakat tezahür eden Suriye Anayasa Komitesinin 2. tur görüşmeleri Cenevre'de 25-29 Kasım 2019 tarihinde başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
- BM Suriye Özel Temsilcisinin 19 Mayıs 2020'de, Suriye'de çatışan tarafların anayasa taslak çalışmaları için Cenevre görüşmelerini yeniden başlatmasıyla ilgili düşünce ve teklifi Suriye meselesinin siyasi çözüm için yeni bir teşebbüstür.
- Türkiye tarihin doğru tarafında duruş göstermiştir. Kaldı ki komşu ülkelerin siyasi ve toprak bütünlüklerine de saygılıdır. Bu saygının hatalı yorumu, buna eklemlenmiş hunhar operasyon ve projeler aynısıyla ters tepecek, nifak eken felaket biçecektir. Türk milleti bölgesel ve küresel emperyalizme karşı tek ses, tek bilek, tek yürektir.
- Son günlerde Yunanistan'ın sivil ve asker yöneticilerinden gelen tehditvari açıklamalar millî tahammülü zorlamaktadır. Yunanistan yönetimi aba altından gösterdiği sopanın kendi tepesine ineceğinden ya habersizdir ya da nefret ve öfke selinin tesiriyle körleşmiştir.
- İki durumda da kaybedecek olan bellidir. Komşuluk hukukunu yok sayıp iki asırdır şantaj ve saldırgan bir siyasetin müellifi olan Yunanistan aklını başına almalı, denizin dibine gömülmek istemiyorsa denetim ve kontrolü elden bırakmamalıdır. Türkiye hiçbir küstahın sabah akşam tehdit edeceği bir ülke değildir.
- Herkes haddini hududunu iyi bilmelidir. Savaş baltalarını çıkarıp fütursuzca sallayanlar unutmasınlar ki, Türk milleti muzaffer ve kahraman bir millettir.
- Yunanistan Savunma Bakanı'nın askerî çatışma ihtimalini de ifade ederek “Her türlü senaryoya göre hazırlık yapıyoruz.” demesi korkak bir meydan okumadır.
- Türkiye Cumhuriyeti, stratejik bir tehdide dönüşen Yunanistan'ın Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve diğer millî konulardaki alçak hesaplarını alt üst edecek muktedirliğe sahiptir.

AYASOFYA FETHİN KUTLU BİR SEMBOLÜ, KUTSAL BİR EMANETİDİR
- Ayasofya Camisi’nde manevi aşk ve adanmışlıkla okunan Fetih suresinden rahatsızlık duyan, egemen devlet vasfımızı hiçe sayıp hayâsızca tepki gösteren Yunan hükûmetine hatırlatırım ki, Ayasofya fethin kutlu bir sembolü, kutsal bir emanetidir.
- Kıbrıs Limasol'daki Köprülü Camisi'nin avlusuna molotofkokteyli atanların ve Larnaka'daki Tuzla Camisi'nin duvarına Bizans bayrağı asanların kimlerden beslendiği aşikârdır.
- Camilerimize yönelik bu çirkin saldırıları şiddetle lanetliyor, Güney Kıbrıs Rum yönetimi'nin suçluları derhâl bulup cezalandırmasını ümit ediyorum.  Bizans'ı ihya peşinde koşan ahmaklar boşa kürek çekmektedir. Zulmün perdesi 567 yıl önce kapanmıştır.
- Ayasofya Müslüman Türk milletinin fetih camisidir. Bu hakikat değişmeyecektir. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır. Ayasofya'dan çan sesi değil, Allah'ın izniyle ezan sesi yükselecektir.
- Uzun bir süredir millîve manevi değerlerimiz seri ve sistematik şekilde istismara uğramaktadır. Karanlık eller son günlerde provokasyonlarına hız vermişlerdir.
- Zamanlama itibarıyla şüphe uyandıran bu düşmanca muamelelerin iç huzur ve barış ortamımızı bozmak, budamak, sabote etmek gayesi taşıdığı açıktır.
- İzmir'de bazı camilerimizin hoparlörlerinden korsan müzik yayını yapan alçaklardan Etimesgut'ta işlenen bir cinayeti Türk-Kürt karşıtlığına sabitlemeye çalışan satılmışlara, dahası kiliselere yönelik saldırılarla birlikte Hrant Dink Vakfına gönderilen tehdit mektubuna varıncaya kadar fitne ve bozguncu emeller boş durmamıştır.
- 25 Mayıs 2020 Pazartesi günü ABD'de işlenen ırkçı cinayet sonucunda sokaklara çıkan göstericileri Türkiye'de emsal gösterip devamlı surette sokak edebiyatı yapan CHP ve yedeklerinin yangına körükle gitmeleri tehlikeli bir tuzaktır.
- Türk yargısının hükmünü verdikten sonra Anayasa'nın 84. maddesinin 2. fıkrasına göre milletvekillikleri düşürülen ve işledikleri suçların hukuken karşılığını gören eski milletvekillerini müdafaa bahanesiyle CHP-HDP-İP'in aynı kareye girmesi ibretlik bir tablodur.

ANKARA’YA YÜRÜYÜŞ HABİS VE HAİN BİR HEDEFİN İCRA PLANIDIR
- HDP, usulü bir işlemin tamamlanması suretiyle milletvekilliklerinin düşürülmesi yönündeki uygulamalara ve kayyum atamalarına karşılık Türkiye’nin farklı noktalarından Ankara’ya yürüyüş başlatma kararı alması habis ve hain bir hedefin icra planlamasıdır.
- Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere, CHP'li yöneticilerin devamlı; “Bizi sokağa çekmek istiyorlar.” beyanı sinsi bir hazırlığın, sokaktan iktidar ve ikbal devşirmenin gizli ajandasıdır. Hiç kimse bu bayat numaraları yemeyecek, yutmayacaktır.
- CHP-HDP-İP şer bir amacın sacayağıdır. Kılıçdaroğlu'nun bedel ödemekten bahsetmesi, TBMM Genel Kurulunda CHP-HDP ittifakının sıra kapaklarına vura vura, nefes alamıyoruz propagandasıyla gözler önüne serilmesi büyük bir tehdittir.
- Hakkında fezleke düzenlenen milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını 7 Mart 2016'da ilk kez dile getiren CHP Genel Başkanı'dır. ‘Bağımsız yargının önünde hesap verelim.’ diyen bizzat bu şahıstır.
- İki HDP'li, bir CHP'linin milletvekilliklerinin düşürülmesi adaletin ve demokrasi ahlakının zorunlu bir gereğidir. Nitekim kanun önünde herkes eşittir. Hiç kimsenin suç işleme ayrıcalığı veya özgürlüğü yoktur.
- Milletvekili sıfatını taşımalarına rağmen suç işlemiş şahısların, diğer tutuklu ve hükümlü kişilerin aksine, milletvekilliğinin sağladığı haklardan istifade talepleri, anayasal bir kuralın dönem sonuna bırakılmasını istemeleri kınanması gereken bir çelişki, aynı zamanda da haksızlıktır. Bu haksızlık giderilmiş, adalet yerini bulmuştur.
- TBMM, teröre yardım ve yataklık yapan suçluların sığınacağı yer olamayacaktır. Terör örgütleriyle aralarına mesafe koyamayanların sonu bellidir, bundan da hiç kimse muaf tutulamayacaktır. 4 Haziran 2020 tarihinde Gazi Meclis ayıklanmıştır.
- Sokağa göz kırpan, sokakta gelecek arayan, yeni bir Gezi çıkmazına umut bağlayan, milletimizin huzur ve güvenliğine kasteden kim olursa olsun karşılarında Türk devletinin kudretini bulacaklardır.
- Cumhur ittifakının dış destek ve tesirli muhtemel sokak hareketlerini kaynağında söndürmeye gücü yetecektir. Bekçilerimizi terörle ilişkilendiren, polislerimizi ve askerlerimizi hayâsızca isnat eden gafiller sabrımızı test etmemelidir.
- KOVİD-19 salgınının yaralarını sarmaya azim ve inanmışlıkla çaba gösteren Türkiye'yi; sokakların karanlığına, asayişsizliğin kundağına, kutuplaşmanın kuytusuna hiçbir mihrak itemeyecektir.
- Türkiye sokakta bulunmamış, sokağa da teslim edilmeyecektir. İstikbal hedeflerimizi perdelemeye, istiklal sevdamızı nefessiz bırakmaya hiç kimsenin provokasyon ve rezil projesi kâfi gelemeyecektir.
- Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletine fedakârca, hiçbir karşılık beklemeden hizmete sonu cefada olsa sefada olsa kararlılıkla devam edecektir. Türklüğün sancağı inmeyecek, Türk milleti hiçbir zulmete tamam demeyecektir.”