Kazakistan'ın Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekuly:
"TÜRK MİLLETİNİN ATATÜRK’LE ÖVÜNDÜĞÜ GİBİ BİZ DE NAZARBAYEV’LE ÖVÜNÜYORUZ"
Kazakistan'ın Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekuly, ülkesinin Sovyetler Birliği Dönemi'nde yoksul bırakıldığını ve bunu Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev liderliğinde yendiğini belirterek, "Türk milletinin Atatürk'le övündüğü gibi biz de Nazarayev'le övünüyoruz." dedi.
Ankara'da "Türk Devlerleri Birliğine Giden Yolda Nazarbayev" paneli yapıldı.
Türk Metal-İş Sedikasının Sögütözü'ndeki Anadolu Oteli'nde yapılan panelde, Nursultan Nazarbayev'in uluslararası politikadaki barışçı politikası reformcu kişiliği ve Türk dünyasının ekonomik, sosyal ve kültürel bütünleşmesi sürecine sunmuş olduğu katkıları değerlendirildi.
Kapadokya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Ali Karasar, Türk Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Prof. Dr. Orhan Kavuncu, İstanbul Ayvansaray Üniversitesi İİSB Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celalettin Yavuz, Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenol Katrancı ile Kafkasya Üniversiteler Birliği Başkanı Prof. Dr. Ramazan Korkmaz'ın konuşmacı olarak katıldığı panel, yerli ve yabancı misyon temsilcileri, milletvekilleri, bürokratlar, akademisyenler, dernek yöneticileri, üniversite öğrencileri ve basın mensupları tarafından da izlendi.
Panelin açılış konuşmasını EkoAvrasya Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Eren yaptı. EkoAvrasya'nın, Türkiye ile Kazakistan arasındaki ilişkilere 14 yıldır katkıda bulunduğunu dile getiren Eren, Nazarbayev'in "Türkiye ve Atatürk modelini" benimseyen bir lider olduğunu belirtti. Eren, Kazak liderin "Türk dünyası mefkûresine" büyük katkılar sunduğunu kaydederek, "Zengin kaynakları ve geniş topraklarıyla Nazarbayev ülkesini en hızlı gelişen ülkelerden birisi yaptı. Atasözünde 'Minnettarlık sözü kısa olurmuş.' denirmiş. 21. yüzyıldaki misyonun sürdürülmeye devam edeceğine inanıyoruz.” diye konuştu.
Kazakistan'ın Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekuly de konuşmasında, ülkesinin Sovyetler Birliği Dönemi’nde yoksul bırakıldığını ve ülkesinin bunu Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev liderliğinde yendiğini vurguladı.
Kazakistan'ın, Sovyet rejiminde tarım ülkesiyken artık bir sanayi ülkesi ve bölgesinde en güçlü ekonomilerden biri hâline geldiğine dikkat çeken Saparbekuly, 1 Aralık tarihinin "Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Günü" olarak kutlandığını, bağımsızlığının ilanından itibaren Kazakistan'ın büyük reformlar yaparak siyasi ve ekonomik köklü değişimlere imza attığını söyledi.
KAZAKİSTAN TARIM ÜLKESİ İKEN ŞİMDİ SANAYİ ÜLKESİ OLDU
Saparbekuly, şunları kaydetti:
"Nazarbayev demek bizim için ülke, toprak, vatan demektir. Türk milleti nasıl Atatürk'le övünüyor, biz de Nazarbayev ile övünüyoruz. Nazarbayev'i anlayabilmek için çocukluk ve gençlik dönemine bakılması gerekir. Nazarbayev, sade bir ailede büyüdü ve erken yaşta kendi başına hayata atıldı. Kazakların zorlu dönemlerini çocukluğunda bizzat gördü. Neyi gördü? Kazakların sayısının azalmasını, uzaktan gelen Asya Türkleri ile Kafkas Türklerinin bir arada olamamasını, tarih kitaplarında kendi tarihinin bulunmamasını, politbüroda Kazakların dışlanmasını, ülkesine Sovyetler Birliği'nde yeterince önem verilmemesini, Kazak dilinin yok olmasını gördü. Tüm bunları görmesine rağmen kendisini yetiştirerek Kazakistan'ın bağımsızlığına hazır hâle getirdi. Kazakistan'ın bağımsızlığa hazır hâle gelmesi o kadar da kolay olmadı. Biz bazen geçmişteki dönemleri hızlı bir şekilde unutuyoruz. Ben o dönemi bizzat yaşadığım için bunu unutmam mümkün değil. Unutursam da bizim için büyük bir ayıp olur. 1990'lı yıllarda Türkiye'ye geldiğimde Türkiye'nin o zorlu dönemini bizzat gördüm. Ama şimdiki dönemle 1990'lı yılları karşılaştırırsanız eğer yerle gök arasındaki kadar büyük bir fark var. Aynı şekilde Kazakistan'ın da durumu öyledir. Kazakistan bağımsızlığını kazandığında eski Sovyetler Birliği'nde ekonomik bakımdan en geride kalmış ikinci ülkeydi. Kazakistan bağımsızlığını kazandığında gayrisafi millî geliri iki kat düştü. Yoksulluk %30 civarında, enflasyon en yüksek düzeyde idi. İnsanlar iş bulamıyor ve maaşlarını alamıyordu. Evde şeker bulabilmek lükstü o zaman. Bu dönemlerden geçip günümüzdeki Kazakistan'a geldiğimizde, yoksulluk düzeyi %3'e indi ve gayrisafi yurt dışı hasılası dolar bazında dokuz kat büyüdü. Hem ekonomide hem siyasette etkin bir ülke hâline geldi. Bugün Kazakistan, hem kendi bölgesinde hem de eski Sovyet ülkeleri içerisinde en güçlü ekonomiye sahip oldu. Kazakistan, Sovyetler Dönemi'nde bir tarım ülkesi iken bugün bir sanayi ülkesine hâline gelmiştir. Kazakistan dünyanın en büyük denize çıkışı olmayan kara ülkesi iken şimdi Kazakistan doğu ile batının kesiştiği noktada Avrasya'da en önemli ülke konumuna gelmiştir. Haritaya bir bakmamız gerekir. Türkiye; Orta Doğu, Afrika, Kafkasya, Avrupa açısından önemli bir ülke ise Türkiyesiz bu coğrafyada hareket etmek hesapsız ve yanlış bir politika ise Avrasya'nın büyük coğrafyasında bulunan Kazakistan da yavaş yavaş bu konuma geliyor. Bundan hepimiz gurur duymalıyız."
TÜRK-RUS DOSTLUĞUNUN YENİDEN SAĞLANMASINDA ÇABA SARFETTİ
Büyükelçi Saparbekuly, konuşmasına şöyle devam etti:
"Nursaltan Nazarbayev'in vizyonerliği, stratejik planlaması, hem iç hem de dıştaki gerçekçi politikası, zamanın şartlarına göre uygun hareket etmesi, hızlı karar alabilmesi ve en önemlisi bir lider olarak öğrenen, öğreten ve karizmatik bir duruşunun olması Kazakistan açısından birçok açıdan fayda sağlamıştır. Özellikle Türkiye ve Rusya arasındaki uçak krizinde, bu krizin gideceği noktayı en iyi gören Nazarbayev, iki ülke arasındaki iyi olan ilişkilerin bir anda bu noktaya gelmesinden çok büyük üzüntü duydu. Üzülmekle kalmayın bu dostluğu tekrar sağlamak için çok büyük çaba sarf etti. Birçok kişi aracı olabilirdi ama en iyi aracılığı Nursultan Nazarbayev yaptı. Astana Süreci, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ihtilafların çözümü ile ilgili de büyük çabaları olmuştur. Kazakistan bugün sınırları belli olmayan bir ülke konumundan sınırları belli olan ve komşuları ile eşit derecede iyi ilişkileri olan bir ülke konumuna gelmiştir. Biz öncelikle Nazarbayev'in fikirlerini konuşmamız gerekiyor. Bunu siyasetçilerimiz ve öğrencilerimize bir fikir olarak vermemiz gerekiyor. Nedir Nazarbayev'in fikirleri? Kazakistan 2030'un ana hedefi dünyada ilk 50 ülke arasında yer almaktır. Kazakistan 2050'de ilk 30 ülke arasında yer almaktır. Kazakistan'ın geçmişte olan kültür miraslarını tekrar canlandırmaktır. Avrupa'ya giden yoldur. Bu Avrupalı olmak değil, Avrupa'daki teknolojiyi, Avrupa'daki rekabetçiliği, demokrasi ve hukukunu model almaktır. Altyapıyı geliştirmektir. Nazarbayev'in fikirleri tüm Türk dünyasına hitap etmektedir. Güçlü bir şekilde Türk Cumhuriyetleri Birliği veya Tuürk Devletleri Birliği kurmaktır. Bunlar çok önemli ve bunları konuşmamız gerekiyor. Türklüğü öne çıkaran bir liderdir Nazarbayev. Hep Türk kimliğini vurgulamıştır. Dolayısıyla Türk dünyasındaki iş birliğinin geliştirilmesi için mücadele eden ve bu yolda vizyonerlik yapan bir liderdir. İnşallah böyle liderlerimiz Türk dünyasında daha çok olur. Nazarbayev ile Türkiye arasında Turgut Özal ve Süleyman Demirel zamanında başlayan o sıcak dostluk, kardeşlik ve iş birliği günümüzde de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Dönemi'nde de devam etmekte. Özellikle Erdoğan'ın Türk dünyasının bilge lideri ve aksakalı olan Nursultan Nazarbayev'e olan saygısı ve muhabbeti biz Kazaklar için son derece gurur verici. Son Türk dünyası zirvesinde de Erdoğan'ın teklifi ile 'Türk dünyasının onursal başkanı ve onursal madalyası' da Nazarbayev'e verilmiştir. Türkiye Kazakistan arasındaki bu liderler, meclis başkanları, bakanlar, milletvekilleri, hocalar, öğrenciler arasında olan bu muhabbet, bu iş birliği hep devam edecek ve Türk dünyası olarak daha da güçlü olacağız."