MHP GENEL BAŞKANI DEVLET BAHÇELİ: “CUMHUR İTTİFAKI, MİLLİ BEKANIN NEFESİDİR.”

26 Mart 2018 15:07
Okunma
3052
MHP GENEL BAŞKANI DEVLET BAHÇELİ:  “CUMHUR İTTİFAKI, MİLLİ BEKANIN NEFESİDİR.”

MHP GENEL BAŞKANI DEVLET BAHÇELİ:

“CUMHUR İTTİFAKI, MİLLİ BEKANIN NEFESİDİR.”

 

 

Hazırlayan: Ahmet Deniz AĞCA

 

 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 27 Şubat 2018 Salı günü partisinin Meclis grubunda konuştu. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli,"Hazırlanan kanun teklifiyle oy pusulasında ittifakın unvanı üste yazılacaktır. Bu unvanın ismi bellidir, bu unvan nettir ve de cumhur ittifakı’dır. Cumhur ittifakı, Cumhuriyet’in iradesidir. Cumhur ittifakı, millî bekanın nefesidir. Cumhur ittifakı, istikbalin sesi, milletin ta kendisidir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin bütün kurum ve kurallarıyla inşası için cumhurun ittifakla hareketi tarihî ve millî bir sorumluluktur."dedi.MHP Lideri Bahçeli,"Afrin kuşatmaya alınmış, teröristler köşeye sıkışmışlardır.İman ve itimatla ifade etmek isterim ki, seferse varız, zaferse sonunda mutlaka ulaşacağız. Kahramanlara güvenimiz eksiksizdir. Ha gayret, biraz daha celadet;Zeytin Dalı Harekâtı’nın 40’ıncı gününde Afrin’e yıldırımlar gibi inelim,teröristleri kazdıkları çukurlara gömelim. Cenabı allah her bir kahramanımızın yâr ve yardımcısı olsun. Dualarımızın tüm güvenlik güçlerimizle beraber olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Harekâtta sivil hassasiyeti gözeten Türk Silahlı Kuvvetleri, şüphe yok ki aynı titizlik ve kararlılıkla meskûn alanların kontrolünü de sağlayacaktır."dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin grup toplantısı konuşması şu şekilde:

Değerli Milletvekilleri, Saygı değer Misafirler, Yazılı ve Görsel Medyanın Değerli Temsilcileri,

Haftalık olağan Meclis Parti Grup Toplantımıza başlarken sizleri saygılarımla selamlıyorum. Ekranları başında bizleri izleyen aziz vatandaşlarımıza sevgi ve şükranlarımı sunuyorum.

Hiç kuşkusuz, zulmün olduğu yerde insanlıktan iz ve eser yoktur.Zalimin sözü geçiyorsa gönüller susmuş, merhamet sinmiştir. Zulüm egemense masuniyet zırhı delinmiş, masumiyet suru yıkılmış demektir. Biliyor ve inanıyoruz ki, kalpleri taş, vicdanları kaskatı kesilmiş zalimler tarihin yüzkaraları, insanlığın utanç vesikalarıdır. Zulmü rehber yapmış bir barbarın akıbeti her daim berbattır. Büyük halk ozanımız Yunus Emre, asırlar evvel zalimlerin maskesini bakınız nasıl da indirmişti: “Olsun be, Yaradan vardır.Sanma ki, zalimin ettiği kardır. Mazlumun ahı indirir şahı, Her şeyin bir vakti vardır.” O vakit geldiğinde zalim doğduğuna pişman edilecektir. Kim ki,mazlumların bedduasını alırsa, kim ki masumların hakkını çiğnerse bilinsin ki,sonu acıklı bir felakettir. Öyle bir inancımız vardır ki, bin zulme uğrasak dabir zulüm yapmayı günah ve kötülük sayarız. Nitekim asaletimiz, adaletimiz,millî ahlakımız bunu gerektirmektedir. Elbette zalimin ezelî ve ebedî düşmanı Allah’tır.Zulmün intikamı ilahî adalette görülecektir. Unutmayalım, zulme rızada zulümdür. Zulmün adresi ve akıbeti ateştir.

Türk milleti pek çok haksızlığa uğramış, pek çok zulme maruz kalmıştır. Bunlardan en acı ve hüzün vericilerinden birisi 26 Şubat 1992’de Azerbaycan’ın Yukarı Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında yaşanmıştır. Tam 26 yıl önce Hocalı’nın oluk oluk kanı dökülmüştür. O zulmet dolu 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece Ermeni çeteleri Rus ordusunun 366. Alayıyla birlikte Karabağ’daki Hocalı kasabasına barbarca saldırmışlardır. 11 bin nüfuslu Hocalı,zalimlerin hücumuna uğramıştır. Resmî verilere göre 106’sı kadın, 70’i yaşlı,63’ü de çocuk olmak üzere 613 silahsız ve savunmasız kardeşimiz şehit edilmiştir. Katledilen soydaşlarımızın çoğu üst üste yığılıp ateşe verilmiştir.Canilerin buradaki amacı da arkada delil bırakmamaktır. Üstelik tutsak alınan bin 275 kişinin 150’sinden bugüne kadar hiçbir haber alınamamıştır. İnsanlığın gözü önünde soykırım suçu işlenmiştir. En aşağılık, en vahşi cinayetler Hocalı’da yaşanmıştır.

Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme’nin 2. maddesi objektif bir şekilde okunup adam gibi yorumlanırsa Hocalı’da aleni bir soykırımın varlığı muhakkak tesciledilecektir. Tüm gerçekler ortadadır. Mezkûr Sözleşme’nin 3. maddesine göre,‘soykırıma teşebbüs edenlerin, soykırım suçuna karışanların’ cezalandırılacağıda hüküm altına alınmıştır. Elbette soykırım suçunu ve suçlularını yargılayacak uluslararası mahkemeler bellidir, konunun muhatapları tarafından gayet iyi bilinmektedir. Ermeni katiller, arkalarına aldıkları Rus askerleriyle birlikte20.yüzyılın soykırım suçlarından birisini kasten işlemişlerdir. Şu güne kadar Hocalı’nın kanı yerde kalmıştır. Şu zamana kadar Hocalı’nın çığlığı insanlık vicdanında cevap ve karşılık bulmamıştır. Soykırımcılar hesap vermemiş, vermeyi akıllarından bile geçirmişlerledir. Küresel adalet bir kez daha boşluğa düşmüş,atıl ve hareketsiz kalmıştır. Daha vahimi ise Hocalı soykırımında parmağı olan alçaklar Ermenistan siyaset ve devlet hayatında çok mühim görevlere yükselmişlerdir. Hocalı’da Türk’e zulmeden, Türk’ün kanına giren vahşiler,Ermenistan’da ödüllendirilmişlerdir. Devlet Başkanı Sarkisyan işte bunlardan birisidir. Soydaşlarımızın ahı bu zalimin peşindedir. Stratejik bir öneme sahip Hocalı’yı planlı bir şekilde hedef alıp, sivilleri acımadan öldürenlerin,infazların bir numaralı fail ve elebaşlarının hâlâ mahkeme önüne çıkarılamaması ayıptır, yazıktır, rezalettir. Hocalı soykırımı Karabağ sorununun en karanlık sayfasıdır. Bir milyon soydaşımızın yurtlarından edilip yuvalarından koparılması insanlık suçudur.

Ermenistan işgali hâlâ sürmektedir. Azerbaycan topraklarının beşte biri Ermenistan tasallutu altındadır. Ayrıca Türkiye’nin de taraf olduğu AGİT Minsk Grubu beklentileri yıllardır karşılayamamış, sürekli top çevirmiş, hem oyalanmış hem de oyalamayı tercih etmiştir. Ermeni diasporasının ipine sarılıp zulmün oyuncağı olanlar Hocalı’ya karşı tepkisizdir. İçimizdeki gönüllü Ermeni müfrezeleri, hepimiz Ermeni’yiz sloganı atan vatansız ve Vandal destekçileri Hocalı soykırımının şakşakçılarıdır. Üstelik masum insanları öldürmenin utancını kapatacak büyüklükte henüz bir bahane bulmuş da değillerdir. Sormak isterim ki, 1915 Olaylarıyla ilgili aleyhimize kararlar alan Batılı ülkeler Hocalı’ya ne diyecekler, nasıl izah edeceklerdir? Sözde Ermeni soykırım yalanını tarihî, siyasi ve ideolojik bir intikam vasıtasına çevirenlerin gerçekte maksatları nedir, varmak istedikleri yer neresidir? Bu kirli kervana en son dâhil olan Hollanda ne yapmaya çalışmaktadır? Tarihî olguları çarpıtmak, hakikatleri karalamak ancak ve ancak âcizlerin, korkakların, suç ortaklarının iğrençliğidir.

Hollanda Parlamentosunun 1915 Olaylarını soykırım olarak kabuletmesi hukuken ve ahlaken hiçbir anlamı olmayan ilkelliktir. Geçmişte ırkçı ve faşist uygulamalarıyla insanlık tarihine kara bir leke gibi geçen Hollanda bizene anlatmaya çalışmaktadır? Bu ülke ki, Endonezya’da soykırımı bile mumla aratacak cinayetlerin fail ve tarafı olduğunu ne çabuk yok saymıştır? Bu ülkeki, Balkanlar’da, özellikle Srebrenitsa’da bulaştığı mezalimleri hangi ara perdelemiştir? 16’ncı yüzyılda, elçilerinin İstanbul’a gelip el etek öptüğünü,ecdadımızın lütuf ve korumasına hevesle talip olduklarını biz unutmadık,anlaşılan Hollanda utanç içinde hafızasından çıkarmıştır. Yine o tarihlerde,“Papacı olacağına Türk ol.” iradesine sımsıkı sarılan Hollanda’nın bugünlerde Türkiye aleyhtarı tavrı eğer gaflet değilse, kesinlikle cehalet, kesinlikle dalalettir. Tarihleri köle tacirliğinin zilletiyle kararmış ülkeler bizi yargılayamaz, teşebbüs etseler bile yargılayamaya takatleri yetmez. Bu itibarla Hollanda Parlamentosu Türkiye’den önce kendi geçmişini oylamalı, aldığı sakatkararın bizim için hükümsüz olduğunu bilmelidir. Sözde soykırım tez ve iddialarının bizim nezdimizde hiçbir anlam ve karşılığı yoktur. Çünkü Türk milletinin mazisinde hesabını veremeyeceği hiçbir karanlık bölüm, hiçbir sorunlu nokta, mahcup edecek hiçbir şiddet ve dehşet vakası olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır. Soykırım, soysuzların mesleğidir. Soykırımcı, Türk düşmanlarının ortak adıdır.

Geçmişimiz tertemizdir, geleceğimiz ise pırıl pırıl parlamaktadır.Bugüne kadar 29 ülke 1915 Olaylarını sözde soykırım olarak tanıma kararı almış,ancak bu mesnetsiz ve melun kararlar hiçbir tarihî belge ve delile dayanmamıştır. Tavsiyem odur ki, Hollanda soykırım suçlusu arıyorsa Hocalı’ya baksın, yetmedi dönsün bir de kendisini tepeden tırnağa süzüp yüreği yetiyorsa,demokrasi ve insan haklarına bir parça hürmet ediyorsa suçlarını birer birer itiraf etsin. Şuur altında Türk düşmanlığının tortu ve kalıntılarını taşıyan Hollanda ve diğer bazı ülkelerin amaçlarına ulaşamayacaklarına herkes şahit olacaktır. Merhum Abdürrahim Karakoç ‘Karabağ’a Mektup’ isimli şiirinde şöyle sesleniyor:

Böyle geldi, böyle gitmez bu oyun,

Zalimleri iflah etmez bu oyun,

Umdukları gibi bitmez bu oyun,

Mazlumun ekmeği, tuzu bizdedir,

Sizdeki yaranın özü bizdedir.

 

Müslüman’ız, Türk’üz, hâktan yanayız.

Adaletle süt emziren anayız.

Aşk harcıyla vücut bulmuş binayız.

Âti bizde saklı, mâzi bizdedir.

Sevginin, şefkatin özü bizdedir.’

Hocalı soykırımının 26’ncı yıl dönümünde şehit soydaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Hocalı kanayan yaramız, yaşaran gözümüz, inleyen ruhumuzdur. Hocalı Türk’tür, Türk’ün ebedî yurdudur. Hocalı tarihte Türk’tü,hâlde Türk’tür. Ve ebediyen Türk yaşayacaktır. Sabredeceğiz, akledeceğiz,mücadele edeceğiz; Turan illerini düşürmeyeceğiz, asla yüzüstü bırakmayacağız.Diyor ya Yusuf Has Hacib: “Sabır erenlerin tavrı, sabırlı ol. Sabreden insan göğe bile bulur yol.” Elhak, göğe çıkacak yolu da araya araya mutlaka bulacağız. Büyük Türk mütefekkirimiz yine bizlere sesleniyor: “Ucu nimet olanın dibi mihnettir. Başı mihnetse sonu nimettir.” Mihnete katlanıp,nimete ulaşacağız. Ermenistan işgalindeki Türk topraklarının asıl sahiplerine geçeceğini mutlaka görüp yaşayacağız. Türkiye her zaman dost ve kardeş ülke Azerbaycan’ın haklı davasının yanındadır, savunucusu olmaya devam edecektir. Bizim için Erzurum ile Kelbecer’in kaderi ortaktır. Kars ile Laçin’in kavli birdir. Iğdır ile Kubatlı’nın kökü aynıdır. Adana, Van, Erzincan, Bitlis, Muş neyse;Zengilan, Cebrail, Füzuli, Şuşa, Ağdam da bizim için odur. Biz ne Karabağ’dan vazgeçeriz ne de haklı davamızdan döneriz. Biz coğrafi olarak ayrı düşsek de tarihî şartlardan dolayı farklı devletlere dağılmış olsak da tek bir milletiz,güçlü bir aileyiz, nitekim büyük Türk milletiyiz. Bilinsin ki, Turandır ilimiz,Kızılelma’dır irademiz.

Değerli Milletvekilleri,

Ülkemiz, 16 Nisan Halk Oylamasıyla beraber yönetimde istikrarın tesis, temsilde adaletin temin edileceği bir yönetim sistemine kavuşmuştur.Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi yasama, yürütme ve yargı organlarının güçlendiği; siyasi ve toplumsal uzlaşmanın ön plana çıktığı, millî iradenin doğrudan tecelli ve temerküz ettiği bir yönetim yapısıdır. Cumhur,Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine onay vermiş, geleceğini bu sistemin ruhuna göre planlamış ve tayin etmiştir. Çok partili siyaset hayatımızda bu hâliyle 16 Nisan Halk Oylaması bir milat, hatta demokratik bir misak olmuştur. Yeni sistemde kutuplaşma ihtimali en aza indirilmiştir. Barajın fiilen %50+1’e çıktığı göz önüne alındığında siyasi partilerin uzlaşmaktan, ahlaki bir ittifak kurmaktan başka seçeneği de kalmamıştır.

Türkiye’nin beka düzeyinde tehditlerle boğuştuğu bir dönemde,siyasetin kavgaya sapmasını doğru göremeyiz, makul karşılayamayız.İstiklalimize saldırılırken, istikbalimizle ilgili oyunlar tezgâhlanırken cumhurun emanetini daha fazla sahiplenmeliyiz, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini yüksek bir şuurla müdafaa etmeliyiz. Elbette bir olmalıyız, Türk milleti ortak paydasında buluşmalıyız. Mevzubahis olan bekamızdır; ayrılığa,gayrılığa, dağınıklığa gerek yoktur. Mevzu bahis vatandır; cepheleşmeye, ters düşmeye yer yoktur.

Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, cumhurun bizzat kendi mimarisi,bizzat kendi eseridir. Yeni sistemin doğasına muvafık şekilde siyasi partiler arasında ittifak kurabilmenin kanuni altyapısı muvaffakiyetle hazırlanmıştır.Bu kapsamda Milliyetçi Hareket Partisi ile Adalet ve Kalkınma Partisinden üçer üyenin katılımıyla teşkil edilen Millî Mutabakat Komisyonu çalışmalarını tamamlayarak,geçtiğimiz hafta çarşamba günü 26 maddelik kanun teklifini TBMM’ye sunmuştur.Allah nasip ederse anılan teklif çerçevesinde 4 ayrı kanunla ilgili değişiklikler Genel Kurulda görüşülüp arzulanan ve amaçlanan karara ulaşılacaktır. Temennimiz budur, beklentimiz bu yöndedir.

Hazırlanan kanun teklifiyle oy pusulasında ittifakın unvanı üste yazılacaktır. Bu unvanın ismi bellidir, bu unvan nettir ve de cumhur ittifakıdır. Cumhur ittifakı, Cumhuriyet’in iradesidir. Cumhur ittifakı, millîbekanın nefesidir. Cumhur ittifakı, istikbalin sesi, milletin ta kendisidir.Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin bütün kurum ve kurallarıyla inşası için cumhurun ittifakla hareketi tarihî ve millî bir sorumluluktur. Yapmayı düşündüğümüz budur. Varsın başkaları ihanet ittifakıyla avunsun. Varsın başkaları FETÖ ittifakından medet umsun. Varsın başkaları PKK/PYD ittifakına umut bağlasın.Biz cumhur diyeceğiz, biz Cumhuriyet diyeceğiz, biz Türkiye’nin ittifak ve iradesiyle hepsini şaşkına, alayını sudan çıkmış balığa çevireceğiz. Merhum Hüseyin Nihal Atsız’ın şu dizelerine lütfen dikkat ediniz:

Bir çığ gibi yürüyelim gözler ilerde;

Keder, elem her ne varsa geride kalsın!

Tehlikeler duman gibi tüterken yerde,

Arkadaki her düşünce sönüp ufalsın.

Türk düşmanlarının, Türkiye muhaliflerinin, cumhurun ittifakıkarşısında sönmekten, ufalanmaktan başka çareleri yoktur, kalmamıştır. Ümitsizolmayacağız, çünkü Allah vardır. Huzursuz olmayacağız, çünkü Türklük imanlaayaktadır. Karamsar olmayacağız, güven veren, gelecek vadeden cumhur ittifakıhazırdır, kararlıdır. Türk milleti 15 Temmuz’da birlik ve beraberlik şuuruylaFETÖ işgalini durdurmuş, 7 Ağustos Yenikapı Ruhu’yla kenetlenmiş, 16 Nisan HalkOylamasıyla da bekamıza yönelik tehditleri ezme iradesi göstermiştir.

Yenikapı Ruhu’ndan kaçan, korkan, kopan kim varsa uzlaşmadanürkmüş, birlik ve beraberlikten uzaklaşmış, millî iradeye menfi tavır almışdemektir. Biz ittifak dedikçe CHP kâbuslar görmeye başlamıştır. Biz millîbirlik ve beraberlik dedikçe CHP’nin kâğıttan kaplanları yarım ağızlarıyla, yamalıahlaklarıyla siyasi kundakçılığa heves etmişlerdir. Biz cumhurun ittifakındanbahsettikçe bunlar PKK/PYD’ye güvercin taklaları atmışlar, FETÖ’ye selamçakmışlardır. Seçim ittifaklarının hukuki zemine oturacak olmasından ödlerikopmuş, ne var ki HDP’yle al takke ver külah ilişki içine girmekten fıtratlarıgereğince en ufak rahatsızlık duymamışlardır. Bunlara kalsak, PYD terör örgütüdeğildir, zira ellerinde konuyla ilgili istihbarat yoktur. Bunlara baksak, 15Temmuz değil, 20 Temmuz darbe günüdür. CHP, PKK’nın siyasi uzantılarıyla ağızbirliği yapıp, “Beraber iyi salladık.” derken bir şey olmuyor da biz cumhur ittifakıylaTürk düşmanlarının dizlerini titretirken mi ittifaklar kötü oluyor? CHP kendigözündeki merteği görmemiş, başka gözlerde çöp aramaya kalkışmış, elbetteçuvallamış, duvara toslamıştır.

Bunlar kaçak güreşmeye devam ettikçe, biz er meydanınıgöstereceğiz. O meydan millet için ittifak, devlet için ittifak, bekamız içinittifak, bağımsızlığımız için ittifaktır.Söz konusu millî beka oldu mu, Allahşahit olsun ki, hiç kimseyi tanımayız, hiçbir güce eyvallah etmez, boyuneğmeyiz. Fedakârlıksa istenen yaparız. Fenalıkları engellemekse beklenen hedefeok gibi saplanırız. Biz; millî uzlaşma diyoruz, bunlar ahlaksız teklif, çıkarve saltanat ittifakı diyor. Biz; millet diyoruz, bunlar iltihak diyor. Biz;devlet diyoruz, bunlar Pensilvanya’ya, Kandil’e imdat çağrısı veriyor. BizTürkiye diyoruz, bunlar sığınma yasası diyerek, sığıntı olduklarını gizlemeyeçabalıyor. Utanmaları yok, yalanları çok. Gözleri malum, izanları mefluç.Günler geçiyor, kinleri geçmiyor. CHP’liler titriyor, İP’sizler terliyor,HDP’liler telaşlanıyor. Ancak korkunun ecele faydası yoktur. Siyasibozguncuların, millete tepeden bakan kibir yuvalarının, hıyanetle söz kesmiş işbirlikçilerin sonu hamdolsun görünmüştür.

Cumhur ittifakı 2019’da tarih yazacak, çerini çöpünü önüne katıpsandığı bunlara dar edecektir. Gurgun cücüğü bahar da mı sayılır, güzün müsayılır herkes öğrenecektir. İttifak diyoruz, CHP ve yedekleri koalisyon uydurmasıylaönümüze geçmeye, ayağımıza çelme takmaya çalışıyorlar. İttifak ve koalisyonunfarkını bilmeyenlere ne yapsam ne anlatsam boştur; zira gafile kelam nafilekelamdır. PKK’nın siyasi uzantılarına ilave olarak FETÖ’cü hainlerle aynı safadizilenler ahlaksızlığın dibini boyladıklarını görmüyor, göremiyorlar.

İttifaksa buyurun siz de yapın. Biz cumhur dedik, siz de cümbüşdeyin, curcuna ittifakında karar kılın. Engeliniz yok, elinizi tutan yok. 7Haziran Milletvekili Genel Seçiminden sonra partimize yapılan küstah tekliflerinasıl tarihin çöplüğüne gömdüysek, yine aynısını yapar, yine kirlik ittifaklarıbozar, cumhur ittifakıyla alaşağı ederiz. Birlikte rahmet, ayrılıkta azapolduğu inancıyla yürüyoruz, nifak tohumu ekenlere en sert yüzümüzü gösterdik,gösteriyoruz. Milletin iradesine göz dikenlere karşı, cumhur ittifakındabuluşuyoruz. Karanlık saflara, hastalıklı safralara karşı aydınlık yarınlarımüjdeliyoruz. Biz buyuz, biz Milliyetçi Hareket Partisiyiz. Seçim ittifakıyapan partilerden biri barajı geçerse hepsi geçmiş sayılacak, ittifakyapmayanlar %10 barajına takılacakmış. Bu adaletsizlikmiş, eşitsizlikmiş. Onuniçin seçim barajı kaldırılmalıymış. Size ittifak yapmayın diyen mi var? Sizeuzlaşmadan kaçın diye akıl veren mi var? Biz seçim barajı ile ilgili düzenlemeyapılmalı dediğimizde iftiralarla saldıranlar, utanmadan baraj sorunuyaşadığımızı söyleyenler şimdi düştükleri hazin duruma ne diyeceklerdir?Barajın sıfıra inmesiyle ilgili kanun teklifi veren CHP, içine düştüğü buçelişkili hâli nasıl izah edecektir? CHP bu teklifiyle acaba oylarınınsıfırlandığını mı fark etmiştir? Seçim barajı sıfırlansın diyenler,partilerinin eridiğini, yok olduğunu mu görmüşlerdir? CHP kendi kendisinitekzip etmiş, İP ve yoldaşı HDP suçüstü yakalanmış, yakayı ele vermişlerdir.Unutulmasın ki; her barajın üzerinde bir de vicdan barajı vardır, o baraj dabizzat Türk milletinin kutlu iradesidir. Milliyetçi Hareket Partisi millîvicdanlara kazınmış, hiçbir baraj MHP’nin yükselişini önleyememiş, Allah’ınizniyle de önleyemeyecektir. Görünen o ki CHP’nin umutları tükenmiş, siyasimadrabazlık, siyasi meddahlık yapacağı bir alan kalmamıştır. Çünkü bezgindir,bedbahttır. Karın ağrılarının sebebi budur, hazım zorluğu çektikleri ise millîiradedir. CHP’nin, HDP’nin, bu dönemin 21 Şubatçısı İP’in durumu içler acısı,yüz kızartıcıdır. Cumhur ittifakının yanına yöresine başka isimler takaraklekelemeye çalışanların arzuladıkları ittifak bellidir, bunun adı da cuntaittifakı, curcuna ittifakı, cüruf ittifakı, çürük ittifakıdır.

Cumhur; milletin kendisi, ittifak ise milletimizin iradesidir. Açıkaçık söylüyor ve buradan ilan ediyorum: Cumhur ittifakının kazananı Türkiye,karlı çıkanı Türk milletidir. 2019’daki üç siyasi olay Türkiye’nin önünüaçacak, geleceğini kurtaracaktır. Türk milletinin karşısında yer alanlar isekaybetmekten başka seçenekleri olmayacaktır. Hedefimiz 2023’ün lider ülkeTürkiye’sine kavuşmak, ülkemize yönelik tehditleri sonsuza kadar bertarafetmektir.

Muhterem Arkadaşlarım, 20 Ocak’ta Afrin’deki terör odaklarına yönelikbaşlayan Zeytin Dalı Harekâtı’nın 39’uncu gününe girilmiştir. Artık zafereyaklaşılmıştır. Artık ay yıldızlı al bayrağımızın Afrin’e dikilme zamanıgelmiştir. Devam eden operasyonlarda şu ana kadar yaklaşık olarak 450kilometrekarelik bir alan terörden temizlenmiştir. Gelinen noktada harekâtınkuzey ve batı cepheleri birleştirilmiştir. Bu alanlarda hayatın normale dönmesiiçin kahramanlarımız yoğun bir gayret içindedir. Harekâtın başlangıcından buyana geçen süre içerisinde hâkim tepelerin kontrol altına alınmış olmasıinşallah bundan sonraki süreci daha da hızlandıracaktır. Mehmetçik sabırlı, biro kadar da cesur bir şekilde kendisine verilen görevleri üstün başarıyla yerinegetirmektedir. Buna rağmen harekâtın yavaş ilerlediğini söyleyenler vardır vebunlar asla samimi değillerdir. Dün ÖSO’nun harekât içerisindeki varlığınısorgulayıp, akamete uğratmaya yeltenenler bugün yeni bir oyunla millîkararlılığımıza zarar verebileceklerini zannediyorlar. Diyorum ki, karanlık vekötü niyetliler işine baksın, akıl erdiremedikleri meselelere kafa yormasınlar.TSK üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirmekte, göğsümüzü kabartmaktadır.Dostlar sevinirken, düşmanlar da elbette kahrından çatlamaktadır. Buna rağmenhâlâ kahraman Mehmetlerimizin yanında durmayı içine sindiremeyen zavallı iş birlikçilerkafa karıştırmaya gayret ediyorlar. Ne yapsalar boş ne söyleselerkifayetsizdir. Çünkü milletin azim ve kararlılığı ile başlayan Zeytin DalıHarekâtı yine milletimizin destek ve dualarıyla sonuna kadar sürecektir.Allah’ın izniyle hedefe ulaşana kadar bu kararlılıkta tavsama ve gevşemeyaşanmayacaktır.

Yürekler toplu vurmakta, onu sindirecek bir güç ise çok şükürbulunmamaktadır. Zafere olan inancımız tamdır. Her fırsatta güçlü, cesur vehazır olduğunu gösteren Mehmetlerimizin yanında Milliyetçi Hareket Partisitavizsiz bir şekilde durmayı sürdürecektir. Kahramanlarımız destan yazıyorlar,tarih ise bu destanı gelecek nesillere intikal ettirecektir. Türk SilahlıKuvvetleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hak ve menfaatlerini korumak vevatandaşlarımızın can güvenliğini sağlamak maksadıyla, millî birliğimizi vebölünmez bütünlüğümüzü hedef alan terör örgütlerine kök söktürmektedir. Terörlemücadelenin yurt içi ve yurt dışında kesintisiz olarak en son terörist etkisizhâle getirilinceye kadar sürdürme azim ve kararlılığı umutlarımızı diritutmaktadır. Mevcut durumda güvenlik güçlerimiz başta Afrin kent merkezi olmaküzere Raco ve Cinderes bölgelerinde meskûn mahal operasyonuna hazırlanmaktadır.Daha önce yurt içerisinde deneyim kazanmış Jandarma ve Polis Özel Harekâtbirliklerimizin bir bölümü Afrin’e girmişlerdir. Afrin kuşatmaya alınmış,teröristler köşeye sıkışmışlardır. İman ve itimatla ifade etmek isterim ki,seferse varız, zaferse sonunda mutlaka ulaşacağız. Kahramanlara güvenimizeksiksizdir. Ha gayret, biraz daha celadet; Zeytin Dalı Harekâtı’nın 40’ıncıgününde Afrin’e yıldırımlar gibi inelim, teröristleri kazdıkları çukurlaragömelim. Cenabıallah her bir kahramanımızın yar ve yardımcısı olsun.Dualarımızın tüm güvenlik güçlerimizle beraber olduğunu bir kez daha ifadeetmek istiyorum. Harekâtta sivil hassasiyeti gözeten Türk Silahlı Kuvvetleri,şüphe yok ki aynı titizlik ve kararlılıkla meskûn alanların kontrolünü desağlayacaktır.

Değerli Milletvekilleri, Bütün bunlar oluyorken, PKK/PYD Afrin’deson kozlarını oynamakta, son çırpınışlarını sahnelemektedir. Köşeye sıkışan,çaresizlik ve acz içerisinde kıvranan teröristler paçayı kurtarma telaşıylaSuriye rejimine yanaşmaya çalışmaktadır. Esad ise sivil ve masumlara, baştaDoğu Guta olmak üzere ölüm saçmış, bomba yağdırmıştır. BM Güvenlik Konseyi debir aylık ateşkes kararı almıştır. Niye bir aylık süreyle ateşkesinsınırlandırıldığı ise anlaşılamamıştır. Esad zulme devam etmektedir. Bir yandamazlumları hedef alırken, diğer yanda terör örgütleriyle tehlikeli bir yakınlıkve kanlı pazarlık içindedir. Afrin bölgesiyle ilgili anlaşma zemini yoklayanPKK/PYD, Halep’teki kontrol sahasını rejime devretmiştir. Deyrizor’dasavaşanlar, Afrin’de anlaşma yolları aramaktadır. Geride bıraktığımız haftaAfrin’e girmeye çalışan teröristlere ait 30-40 araçlık bir konvoy deyimyerindeyse nokta vuruş hassasiyetiyle imha edilmiştir. Bu durum Türkiye’ninkararlılığını test etmeye kalkanlara verilen güçlü bir cevap olmuştur. Şayet Esad,Afrin’i terörden temizlemek için gelecekse mesele yoktur. Ancak katillerlebirlikte tuzak kurup kahramanlarımıza saldırmak için Afrin’e girmeyiplanlıyorsa, göreceği yalnızca Türk milletinin ateşten ve çelikten iradesidir.Göründüğü kadarıyla Esad rejimi, PKK/PYD’yle sürdürdüğü pazarlıkla Suriye’dekihâkimiyet alanını genişletmeye çalışmaktadır. PKK/PYD ise Türkiye’nin kudretikarşısında daha fazla dayanamayacağını görmüş, kendisine sığınacağı bir limanbulma telaşına kapılmıştır. Dahası hain terör örgütü kendi üzerinde yoğunlaşandikkatleri başka sahalara dağıtma arayışındadır. Yeni çatışma alanlarının vukubulabileceği öne sürülmekte, bunun için şartlar zorlanmaktadır. Ayrıca Esadrejimi ile PKK/PYD arasındaki pazarlığın yalnızca Afrin ile sınırlı olmadığınıgösteren gelişmeler konunun başka bir zorba akıl tarafından yönlendirildiğiihtimalini güçlendirmektedir. Bu çerçevede Rusya Dışişleri Bakanı’nınyaşananlar karşısında Türkiye ve Esad rejiminin diyalog kurması gerektiğinisöylemesi düşündürücüdür. Kim ki PKK/PYD’li teröristlerle aynı safta bulunursa,akılsızlık yapıp Mehmetçik’in karşısına çıkarsa akıbeti teröristlerden farklıolmayacaktır. PKK/PYD her şart altında ülkemiz açısından millî güvenliktehdididir, bertaraf edilmesi de meşru olan bir zorunluluktur.

Arzumuz Suriye’den kaynaklanan terör tehdidin bir an evvel ortadankaldırılması, iç barış ve istikrar ortamının sağlanabilmesi için siyasimüzakerelerin sağlıklı zeminde yürütülmesine imkân tanınmasıdır. Zeytin DalıHarekâtı da işte bu amaca odaklanmıştır. Harekâtı Menbiç’le sürdürüp, ardından Fırat’ın doğusuna taşımak Suriye’nin istikrara kavuşmasına hizmet edecektir.Kim olursa olsun bu mücadele yolundan Türkiye’nin geri dönmeyeceği artık anlamalı, kabullenmelidir. Ve de önümüze çıkmaya kimse cüret etmemelidir.Değerli Arkadaşlarım, PYD’nin elebaşı ve bir önceki eş başkanı Türkiye’nin 13 Şubat’ta hakkında başlattığı kırmızı bültenle arama kararı gereğince Prag’da yakalanmıştır. Terörist Salih Müslim’in gece yarısı tutuklanması, bugün de mahkemeye çıkarılacak olması umut verici ve hayırlı bir gelişmedir. Bu terörist cinayetlerinin ve ihanetinin bedelini muhakkak surette ödemelidir. Kandil elebaşları teker teker tutuklanıp yaka paça mahkemeye çıkarılmalıdır. Dahası,FETÖ’nün Pensilvanya’daki başının da sınır dışı edilmesi sağlanarak döktüğükanların damla damla diyeti ödettirilmelidir. PYD’li terörist başının Türkiye’ye iadesi için gerekli yasal başvurularda bulunulmuştur. Temennimiz Çekya hükûmetinin Türkiye’nin talebine bir an evvel müspet karşılık vermesi, bu teröristi vakit kaybetmeksizin ülkemize iade etmesidir. Elbette sorgulanması gereken bir başka husus ise aynı teröristin nasıl olup da Çekya’ya gitmeden önce diğer bazı Avrupa ülkelerinde bulunmuş olmasıdır. Zira malum terörist başının Zeytin Dalı Harekâtı başladıktan sonra Avrupa’ya kaçtığı yönünde bazı iddialar mevcuttur. Aradan geçen süre boyunca hangi ülkeler hangi gerekçeyle bu teröriste sahip çıkmıştır? Bu sorular mutlaka cevabını bulmalıdır. Afrin’de verdiğimiz muazzam mücadele, tarih boyunca ödediğimiz bedeller Türk’ün bekası,vatanın bağımsızlığı içindir. Bakınız ne diyordu Merhum Atsız:

İnsan büyür beşikte, mezarda yatmak için.

Ve kahramanlar can verir yurdu yaşatmak için.

Türk milleti kahramandır, Türk ordusu kahramandır, mukaddesatımıza,bağımsız yaşama irademize Allah’ın izniyle gölge düşürülmeyecektir. Türkiye güçlüdür, hainlere müsamaha göstermeyecektir. Türk’e kefen biçenler ise, ekin gibi biçilmeyi göze alan, ama bunun farkında olmayan korkaklardır, kan tutkunlarıdır. Niyet sahiplerini uyarıyorum; Türkiye’yi bölmeyi, çökertmeyi,yıkmayı, yutmayı hedefleyen varsa, bunu aklından geçirenler bulunuyorsa,bilsinler ki, 80 milyon Türk vatandaşı karşılarındadır, hepsini birden her alanda karşılamaya, oyunlarını bozmaya hazırdır. Millî bekamıza yönelen tehditler tamamıyla ortadan kaldırılıncaya kadar kopan kutlu fırtına Allah’ın izniyle durmayacak, dinmeyecek, kesilmeyecektir. Bu duygu ve düşüncelerle muhterem heyetinizi saygılarımla selamlıyor, başarılarla dolu bir hafta geçirmenizi diliyor, hepinizi Cenabıallah’a emanet ediyorum. Sağ olun, var olun.