SİYASETNAMELERİMİZDE DEVLET YÖNETİMİ VE DEVLET ADAMLIĞI

21 Mart 2018 16:53 Prof. Dr. Nevin GÜNGÖR ERGAN
Okunma
4104
SİYASETNAMELERİMİZDE DEVLET YÖNETİMİ VE DEVLET ADAMLIĞI

 

"BİRÇOK FAKTÖRÜN ETKİSİYLE ÇOK AZ SAYIDA SİYASET ADAMI, DEVLET ADAMI SEVİYESİNE ÇIKABİLMEKTE"

Prof. Dr. Nevin Güngör Ergan, dört ayrı düşünürün eserlerine göre "devlet adamı" portresinin özelliklerini sıralayarak,“Bu eserlere göre devlet adamı ya da yönetici; adil, bilgili, akıllı, işleri ehline veren, sorumluluk ve tevazu sahibi, dürüst, halkla sağlıklı etkileşim kuran, ölçülü, tedbirli, uyanık, dikkatli, sabırlı, cömert, zulme ve haksızlığa yer vermeyen, aceleci olmayıp düşünerek karar veren, kontrolü elden bırakmayan,çevresini de bu değer ve özelliklere sahip kişilerden oluşturan örnek bir insandır." dedi.

 

HAZIRLAYAN: EVİN GÖKTAŞ

DEVLET - Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevin Güngör Ergan,birçok faktörün etkisiyle çok az sayıdaki siyaset adamının, devlet adamı seviyesine çıkabildiğini belirtti.

Ocakbaşı Sohbetlerinin konuğu olan Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevin Güngör Ergan“Siyasetnamelerimizde Devlet Yönetimi ve Devlet Adamlığı” konusu üzerine konuştu.

Öncelikle kendisini tanıtan Ergan, devlet idaresinin toplumun tüm kesimini alakadar ettiğini söyledi.  Yıllarca insanların nasıl bir devlet yapısı olmalı sorusuna cevap aradığını ifade eden Ergan, devlet adamı denildiği zaman akılda ilk olarak çok büyük şahsiyetlerin canlandığını vurguladı. Siyasetin kelime anlamını aktaran Ergan, siyasetnamelerin ise devlet yönetimi ile alakalı eserler olduğunu ekledi. Siyasetnamelerin aynı zamanda İslami eserler olduğunu belirten Ergan, Batı’da Platon’un Devlet’i ve Aristo’nun Politika’sının olduğunu, bizdede Farabi’nin ön plana çıktığını hatırlattı. Nasihatnamelerin de siyasetnamelerin bir parçası olduğunu ekleyen Ergan 4 temel eser üzerinden konuşmasını sürdüreceğini, benzerliklerini ortaya koyacağını söyledi. Yusuf HasHacib’in Kutadgu Bilig’i, Nizamülmülk’ün Siyasetname’sinin, Koçi Bey’in Risalesi’nin, Defterdar Sarı Mehmet Paşa’nın Devlet Adamlarına Öğütlerinin çok önemli eserler olduğunu söyleyen Ergan, Yusuf Has Hacib’in aynı zamanda bir hayat felsefesi sunduğunu ekledi.

Bahsettiği dört eserin hepsinde en çok vurgulanan olgunun adalet olduğunu söyleyen Ergan,Yusuf Has Hacib’in “Zulm etme, adalet ile iş gör.” sözü ile pekiştirdi. Devlet için hepsinin ortak olduğu noktalardan biri olarak da orduyu, ordu için serveti, servet için halkın refahını onun için de doğru kanunların gerekliliğinden bahseden Ergan, iyi kanunlar olmayan ülkenin çökeceğini aktardı. Koçi Bey’in “Adalet ömrün uzunluğunu gösterir.” sözünü söyleyerek konuşmasına devam eden Ergan, ilim ve bilgilin de adalet kadar önemli bir husus olduğuna dikkat çekti. Nizamülmülk’ün “Alim hangi dinde olursa olsun, her bilgi ondadır.” sözünü paylaşarak pekiştirdi. Lokman Hekim’in de “İlim hazineden daha kıymetlidir, sen hazineyi korursun ilim seni korur.” sözünü de ekleyen Ergan,zulme karşı olmanın da bu eserlerde önem teşkil ettiğini aktardı.

 İşi ehline vermenin yani liyakatin devlet yönetiminde en önemli hususlardan biri olduğunu ve eserlerde de çokça bahsedildiğini söyleyen Ergan, eserlerde bir işi çok kişiye vermenin ya da çok işi bir kişiye vermenin de yanlışlığını vurguladı. Meşveretin yani danışmanın da bu eserlerde çok bahsedilen bir durum olduğunu söyleyen Ergan, Sarı Mehmet Paşa’nın, “Her işte danışmayı unutmamak her işi de herkese danışmamak lazımdır.” sözünü aktardı. Ergan devlet adamının akıllı olması, kontrollü olması, tevazu sahibi olması, cömert ve dürüst olması hususlarının da eserlerin temelini oluşturduğunu söyledikten sonra soruları aldı.

Ergan, bu konuda yaptığı çalışmada dört ayrı düşünürün yani Yusuf Has Hacib'in Kutadgu Bilig, Nizamülmülk'ün Siyasetname,Koçi Bey'in Koçi Bey Risalesi, Defterdar Sarı Mehmet Paşa'nın da Devlet Adamlarına Öğütler isimli eserlerinde devlet yönetimi konusunda devlet adamlarına yönelik tavsiyelerde bulunulduğunu ifade etti.

Prof. Dr. Nevin Güngör Ergan, "Bu dört düşünürün eserlerine göre devlet adamı ya da yönetici; adil, bilgili ve akıllı,işleri ehline veren, sorumluluk ve tevazu sahibi, dürüst, halkla sağlıklı etkileşim kuran, ölçülü, tedbirli, uyanık, dikkatli, sabırlı, cömert, zulme ve haksızlığa yer vermeyen, aceleci olmayıp düşünerek karar veren, kontrolü elden bırakmayan, çevresini de bu değer ve özelliklere sahip kişilerden oluşturan örnek bir insandır." dedi.

DEVLET, MİLLETİN ÖRGÜTLENMİŞ SİYASİ MEKANİZMASIDIR

Ergan, sosyolojik açıdan bakıldığında"devlet" kavramının milletin örgütlenmiş siyasi mekanizması olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:

"Dolayısıyla devlet idaresi toplumun bütün fertlerini ilgilendiren bir konudur.

Bu bağlamda 'Daha iyi bir devlet idaresi nasıl olabilir?' sorusu çok eskiden beri sorulmuş; filozoflar, bilim ve devlet adamları bu konuda ayrıntılı eserler ortaya koymuşlardır.

Hangi çeşit yönetim sisteminde olursa olsun,devletin etkinliğinde, milletin refah ve huzurunda şüphesiz devlet adamlarının belirleyici rolleri vardır. Ziya Gökalp ve Prens Sabahaddin’den sonra Türksosyoloji hayatında yer alan ve kısa süren yaşamında 'büyük adamlar' konusunda da orijinal görüşler ortaya koyan Mehmet İzzet, sanayi sonrası toplumda demokrasi, feminizm, sosyalizm gibi cereyanların büyük adamın büyüklüğüyle ve karizmasıyla oynanmasına yol açtığını belirtmiştir. Bugünkü demokrasilerde ve bilgi toplumunda 'dördüncü kuvvet' olarak nitelenen 'medya' da bu süreci hızlandırmakta, 'reyting arttırma’ amacıyla topluma kötü örnek olabilecek kişileri dakikalarca konuşturan sunucular, 'Çok sınırlı vaktimiz var efendim,kusura bakmayın sözünüzü keseceğim.' deyip, cümlesini bitirmeden bir siyasetçiyi ekrandan çekebilmektedirler. Sonuçta, 'toplum-devlet-siyasetçi'etkileşimi çerçevesinde birçok faktörün etkisiyle çok az sayıda 'siyaset adamı''devlet adamı' seviyesine çıkabilmektedir. Bu çalışmada 'devlet adamı' kavramı ile; ele aldığımız siyasetname ve nasihatnamelerde hitap edilen hükümdar,veziriazam, vezirler, defterdar, serasker, serdar gibi, günümüz Türkiye’sinde Cumhurbaşkanı,Başbakan, bakanlar, milletvekilleri, başkomutan ve kumandanlara tekabül eden,üst düzeyde yöneticilik hizmeti veren devlet görevlilerinin kastedildiği düşünülebilir. 'Siyaset, Arapça sözlüklerdeki anlamıyla, bir nesneyi dikkatle gözetmektir. Vali ve hâkim olmak, halkı gözeterek yönetmek, bu yolda gereken tedbirleri almak anlamları bu esastan çıkmıştır. Daha sonraları 'hükûmet işleri', 'politika', 'diplomasi' yerinde kullanılmıştır. 'Siyasetname',siyasetle, devlet yönetimiyle ilgili eser demektir. Siyasetnameler, esas konu olarak devlet yönetimini konu aldığına, İlk ve Orta Çağlarda bütün güç ve yetkide Tanrı’nın yer yüzündeki gölgesi olan hükümdar da bulunduğuna göre, bunlardaha çok hükümdarlar için kaleme alınmış eserlerdir. Siyasetnameler; 1)Hükümdardave devlet adamlarında bulunması gereken özellikler hakkındaki tespitleri, 2)Devlet yönetiminin şartlarını ve esaslarını irdelemeleri, 3) Çağlarının toplumsal hayatını ve sosyal değerlerini ortaya koymaları, 4) Ele aldıkları sosyal yapı ve problemlere eleştirel bir yaklaşımla eğilip çözüm önerileri getirmeleri, 5) Hükümdarların ve devlet adamlarının sahip olmaları gereken özellikleri belirlerken ve sosyal yapıdaki problemlere çözüm önerileri getirirken, ortaya koydukları sosyal değerler ve ilkelerle bugüne de ışık tutmaları açılarından sosyolojik alanda da önemli eserlerdir."

SİYASETNAMECİLİK, TARİHÇİLİK VE VAKANÜVİSÇİLİK

Prof. Dr. Nevin Güngör Ergan, "Nitekim Ziyaeddin F. Fındıkoğlu Türkiye’de sosyolojinin tarihi gelişim aşamalarını belirlerken XVI. yüzyıldan XIX. yüzyıla kadarki gelişmelerin başlıca iki yön yani siyasetnamecilik ile tarihçilik ve vakanüvisçiliğin takip ettiğini söyledi.

Siyasetnamelerin, esas karakter bakımından ahlaki eserler arasında yer aldığını ifade eden Ergan, şunları aktardı:

"İlk ve Orta Çağlarda ahlakın temeli din olduğuna göre, siyasetnameler dinî esaslara dayanır. Kur’an’dan ve hadislerden deliller getirilir, tarihten örnekler verilir. Geçmişteki olaylar, adil ve zalim hükümdarlarla devlet ve din adamlarının bu konudaki tutumlarını belirten hikâyeler ve fıkralar anlatılır. Batı’da kral ve hükümdarların 'başucu kitapları'olmuş olan Thomas Moore’un Ütopya’sı, T.Campanella’nın 'Güneş Sitesi', Machiavelli’nin 'Prens'i gibi eserlerin ilk örneği Platon’un 'Politeia’ (Devlet) adlı eseridir. Devlet önce VI. yüzyılda Pehlevi ve Süryani diline, VII. yüzyılda Arapçaya çevrilerek, Doğu’da kaleme alınacak ilk siyasetnameleri de etkilemiştir. Hatta Yusuf Has Hacib’den bir yüzyıl önce aynı çevrede yaşayan ve Kutadgu Bilig üzerinde etkisi bulunan Farabi 'Medinetü’l-Fazıla'sını yazarken elinin altında Platon’un Devlet’inin Arapça çevirisi bulunmaktadır. Görülüyor ki, Doğu’da ve Batı’da ünlü olan siyaset kitaplarının ilk kaynağı ve örneği, 'devlet' kavramını ilk defa olarak ayrıntılı bir şekilde ele alan Platon’un Devlet’i olmuştur. A.S. Levend’e göre devlet kavramını ele alarak, en iyi devlet şeklini araştıran Eflatun (Platon)ile Aristo’dur. Platon’un bu konudaki diyalogları ile Aristo’nun eserleri, eski Yunanistan’daki devlet şekilleri ve hükûmet sistemleri göz önünde tutularak kaleme alınmıştır. Platon’a göre toplumda yöneten ve yönetilen olmak üzere iki kesim vardır: Bilgili, adaletli ve erdemli kişiler yönetimi ele almalı veya yönetene yardım etmelidirler. Bunlar yönetilene de yol gösterirler; onları yatıştırıp taşkınlıktan korurlar. Bilgi iyi eğitimle elde edilir. Adalet,kendine teslim edilen emaneti korumak, nefsine hâkim olmak, düzenle çalışmaktır. Erdem ruh sağlığı ve güzelliğidir. Kötülük ise ruhun hastalığı ve çirkinliğidir. Aristo da en iyinin, erdemce en üstün olanın, kendi çıkarını düşünmeden, bütünün iyiliği uğrunda çalışanın egemenliği esasını kabuletmektedir. Aristo’ya göre devlet, topluluğun en yüksek ve siyasal şeklidir.Doğu'da ve Batı'da siyasetname türünde birçok eser yazılmıştır. Bursalı Mehmet Tahir 'Siyasete Müteallik Asar – ı İslamiyye'  adlı eserinde siyasete ait 172 adet İslami eser tespit etmiştir. 'Eflatun ve Aristo’nun fikirleri İslam filozoflarına başlıca kaynak olmuştur. Bu filozofun eserleri daha önce Arapçaya çevrilmiş olmakla birlikte, devlet kavramını ele alarak Eflatun ve Aristo’nun bu konudaki fikirlerini uzlaştırmaya çalışan, kendi düşüncelerini de ekleyerek akli ve mantıki sonuçlara bağlayan ilk filozof Farabi’dir. Farabi de Eflatun gibi kusursuz bir devlet kavramı üzerinde durur. İnsanlar çeşitli ihtiyaçlarla birleşmişler, sonunda birer başkanın yönetimi altında devletler kurmuşlardır.Bütün yetki başkanın elindedir. Başkan adil, şefkatli ve merhametli oldukça,devlet işleri yürür ve insanlar rahat yaşar. Yönetilenle yöneten arasındaki uyum, topluluğun mutluluğudur. Böylece herkes kendi işinde çalışır, görevini başarır, toplum da mutluluğa kavuşur. Bunun içindir ki, devlet başkanının bütün iyi vasıfları ve erdemleri kendinde toplamış olması gerekir."