"SAYIN DEVLET BAHÇELİ ÇOK ÖNEMLİ VE GÜZEL BİR NOKTAYI GÜNDEME GETİRDİ"

09 Kasım 2020 15:31 Dr.Ergenekon SAVRUN
Okunma
2476
 SAYIN DEVLET BAHÇELİ ÇOK ÖNEMLİ VE GÜZEL BİR NOKTAYI GÜNDEME GETİRDİ

Dr. Ergenekon Savrun:

"SAYIN DEVLET BAHÇELİ ÇOK ÖNEMLİ VE GÜZEL BİR NOKTAYI GÜNDEME GETİRDİ"
Ufuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ergenekon Savrun, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, "Katil Ermenistan ordusunun Azerbaycan'a yaptığı saldırılan karşısında, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'nin Azerbaycan Cumhuriyeti'ne katılması şarttır, tarihî zorunluluktur, çok acil bir ihtiyaçtır, deyim yerindeyse hayat memat konusudur." şeklindeki açıklamasını değerlendirirken, "Sayın Devlet Bahçeli çok önemli ve güzel bir noktayı gündeme getirdi." dedi.
Savrun, 8 Ekim 2020 Perşembe günü Bengitürk televizyon kanalında Muhammet Kutlu'nun hazırlayıp sunduğu "Gün Başlıyor" programının konuğu oldu.
Programda, Azerbaycan-Ermenistan savaşı ile ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Savrun, şunları söyledi:
"Sayın Dr. Devlet Bahçeli, 'Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'nin Azerbaycan Cumhuriyeti'ne katılması şarttır, tarihî zorunluluktur, acil bir ihtiyaçtır, hayat memat konusudur.' dedi. Devlet Bey, her zaman olduğu gibi Türk milletinin arzularına tercüman olmuş ve çok önemli bir noktaya değinmiştir. Nahçıvan, Türkiye ile bizim Kafkasya ve Türkistan coğrafyası ile bağlantı konumundaki tek bölgedir. 1990'larda Rus ve Fansız destekli Ermeni çetecileri bugün Türk toprağı olan Karabağ'ı ve 7 bölgeyi işgal ederek orayı âdeta bir hançer gibi kestiler. Burası çok önemli tarihî bir Türk bölgesidir. Eğer bu koridor açılırsa o zaman sadece Azerbaycan'la sınırlı kalmayacak devamında Çin Seddi'ne kadar bütün Türkistan coğrafyası ile fiziki ve organik bir bağ köprü kurulmuş olacaktır. Böylece Türk dünyası yeniden şahlanacak. Ermenistan'ın bu tutumu 150 sene önce ne ise bugün de aynı. Değişen hiçbir şey yok. Bu Ermeni meseleleri 19. yüzyılın ortaları ve sonlarında başladığında aynen bugün Gence kentine yani savaşın olmadığı sivillerin yaşadığı bölgelere birtakım tacizler ve saldırılar düzenleniyordu Ermeni çeteleri tarafından. ABD ve Fransa da en büyük destekçileri. Sivillere yönelik saldırılarındaki amaç Azerbaycan Türk ordusunun başarısına gölge düşürmek, yapacağı savunmayı engellemek ve Türkiye'yi işin içine çekmek. Böylece dünya kamuoyuna, 'Bakın görün işte Azerbaycan Türk ordusu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ordusu ile fiziki iş birliği içinde bizim sivil bölgelere de ateş açıyor.' mesajını vermek istiyor. Bu şekilde uluslararası dünyayı işin içine çekip müdahil etmek istiyor. Tabii bunun arkasında Fransa var. Niçin var? Çünkü ASALA terör örgütünü hatırlayalım. 1970-1980'lerde ve devamında PKK terör örgütü ile birlikte çok sayıda asker, polis, diplomat ve sivil insanımızı katletti. En büyük destekçisi de Fransa'dır. Ermeni lobisinin en güçlü olduğu yer ABD'dir. Karabağ'ı işgal eden ülke de Rusya olduğu ve Minsk Grubu da bunlardan oluştuğu için hiçbir sonuç çıkmayacaktır. Sayın Devlet Bahçeli çok güzel bir konuya değinmiş. Kendi göbek bağımızı kendimiz kesmek durumundayız. Bu bir beka sorunudur. Nasıl ki Suriye'nin kuzeyinde bir PKK terör devletçiği kurulmak istenirken Türkiye buna engel olduysa burada da durum aynıdır. Çok dikkat etmek durumundayız. İnşallah Azerbaycan Türk ordusu Karabağ'da işgal edilen bölgeleri temizleyerek başarıya ulaşır, devamında da Nahçivan ve Laçin koridoru açılır böylece Türkiye ile Türk dünyası kucaklaşmış olur."

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ, TÜRK MİLLETİNİN KALBİ VE BEYNİDİR
Türkiye Cumhuriyet Devleti'nin, yüce Türk milletinin kalbi ve beyni olduğunu vurgulayan Savrun, programdaki değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tüm Türk dünyasının lideri pozisyonundadır. Bunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım. Bir insan vücudu gibi düşünecek olursak eğer, kalbi ve beyni Türkiye'dir. Bu kalbi ve beyni besleyen en büyük damar da Azerbaycan toprağıdır. Ermenistan burayı resmen baypas yaparak bu en büyük damarı tıkadı. 27 seneden beri bu damar tıkandı. Allah'ın izniyle Azerbaycan Türk ordusunun büyük mücadelesi ile bu damar açılacaktır. Böylece Türk dünyası Türkiye liderliğinde kardeş Azerbaycan ve kardeş diğer Türk coğrafyaları ile birlikte yeniden ayağa kalkarak eski sağlıklı günlerine kavuşacaktır. Böylece yeniden dünyada barış ve sükûn sağlanmış olacaktır.
Şunu hiç kimse unutmamalıdır. Doğu Akdeniz'de geçtiğimiz günlerde yine ayyuka çıktı. Fransa'nın kışkırtmaları ile diğer bir haydut ve terörist devlet olan Yunanistan ile Kıbrıs Rum kesimi, Türkiye'nin en meşru haklarına tecavüz etmek istemektedir Doğu Akdeniz'de hiçbir sınırı olmamasına rağmen. Burada Türkiye Cumhuriyeti Devleti, gerek siyasette gerekse askerî alanda kararlı davranışı ile savaşı bile göze aldı. Tabii ki biz hiçbir zaman savaşı istemeyiz. Uluslararası hukuktan kaynaklanan hak ve menfaatleri konusunda NATO içinde bulunan aklıselim bir kısım ülkeler tarafından Türkiye'ye hak verilince bu defa olayı başka bir tarafa çekmeye başladılar. Bugün Azerbaycan Türk ordusu başarı sağlayınca, işler bu defa Suriye'de kızışmaya başlayacak. Hatta başladı bile. Geçtiğimiz günlerde polis noktasına PKK ve PYD tarafından canlı bomba saldırısı düzenlendi. Nasıl Mavi Vatan bizim için kutsalsa Karabağ da beka için, Türk milleti için sadece Azerbaycan için değil bütün Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan Türkler ve Türkistan coğrafyasında yaşayan tüm Türkler için kutsaldır. Karabağ bölgesi alınması şart ve elzem bir bölgedir. Bu koridorun mutlaka Türk coğrafyasına bağlanması gerekir. Diğer bir konu da Güney Azerbaycan diye bahsettiğimiz tarihî Türk yurdu olan İran coğrafyasıdır. 1071'de atalarımız buraya geldi. Onun öncesi de var. İran ve Kafkasya coğrafyasında da biz büyük medeniyetler kurduk. 1925'e kadar İran ve Türk yönetimi vardı. Yani Türkler yönetiyordu. Ne yazık ki o zaman İstiklal Harbi'mizi henüz yeni kazanmıştık. Müslüman ve Türk coğrafyası birtakım işgaller altında olduğu için oralar kaybedildi. Nahçıvan bölgesinde 10-11 kilometrelik sınır bölgesini Atatürk'ümüz kendi imkânlarıyla İran'dan satın alıyor. 'Orası Şark Türkistan kapısıdır.' diyor. Ata'mızın bu konudaki ileri görüşlülüğünü düşünebiliyor musunuz? 1920'lerin başında daha ve Cumhuriyet bile kurulmamış. 1918'de iki Türk büyüyü Atatürk ve Kâzım Karabekir Paşa'mız, Türk - İslam coğrafyası için orayı açık tutuyor. İran ve Ermenistan iş birliği ile bugün burası tampon bölge yapılmış ve PKK'nın İran kolu olan PEJAK'ın kontrolünde bulunmaktadır. Selçuklulardan bu yana Türkiye sınırına yakın yerlerde hep Türkmen aşiretleri yaşıyordu. Ama İran, Türkleri zorunlu göçe tabi tutarak yerine Kuzey Irak'taki Peşmerge unsurlarını getirip yerleştirdi.

ERMENİSTAN'A BUGÜN EN BÜYÜK LOJİSTİK DESTEĞİ İRAN YAPMAKTADIR
 Dr. Ergenekon Savrun, "Üzülerek söylüyorum bugün Ermenistan'a en büyük lojistik yardımı İran Devleti yapmaktadır. İran, ne yazık ki Karabağ konusunda da Ermenistan'a yardım etti." diye konuştu.
Ermenistan'a en büyük mühimmat ve gıda yardımının İran'dan sağlandığını kaydeden Savrun, şunları ifade etti:
"Sözüm ona Müslüman olduklarını söylüyorlar ama Müslümanlık ve İslamiyet'in gereklerini İran bugün yapmıyor. Haçlı Dönemi'nde olduğunun aksine biz bugün Ermenilere düşmanca yaklaşmıyoruz. Düşman görseydik eğer bugün topraklarımızda yüz binlerce Ermeni vatandaşımız yaşamazdı. Bugün Türkiye'ye karşı yanlış bir tutum içerisinde bulunan Suudi Arabistan'ın kurucuları kimdir? Bu tür yapay ülkelerin kurucuları ve ağababaları İngiltere ve Fransa'dır. Tıpkı Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminde olduğu gibi başkaları tarafından kurulmuştur. Türk imparatorlukları ve Türk beyliklerinin tarihine baktığımızda hiçbir zaman yabancı bir ülkenin, devletin eliyle kuruluş veya yıkılmış değildir. Türk imparatorluk ve beyliklerini, Türk milleti kendi evlatları ile kurmuştur. Bu devlet ve beylikler kendi iç kargaşaları sonucunda da yıkılmıştır. Türk milleti bu davaya sahip çıksın. Bizim ne Ermenilere ne de Rumlara yani hiçbir gayrimüslim vatandaşa en ufacık bir düşmanlığımız söz konusu değildir. Bugün Erivan'a gitsek ve Türk olduğumuzu söylesek bizim orada yaşamamıza izin verirler mi? Asla vermezler ve linç ederler. Ermenistan'ın başkenti Erivan diyoruz ama orası tarihî Türk yurdu Revan Hanlığıdır. 1820'lerde buraları Rusya işgal ederek on binlerce Türk’ü katletti. Daha sonra nüfus iskân politikasıyla Rus Ermenileri buraya göç ettirildi. Osmanlı Dönemi'ndeki Ermeni vatandaşlarının nüfusu hiçbir coğrafyada Türk ve Müslümanlardan fazla değildi. Biz onlara kucak açmış bir millettik. Kardeş olarak görüyorduk ama ne yazık ki Fransa, İngiltere, Rusya ve Amerika'nın oyununa gelerek bize karşı isyanlar başlatıp katliamlar yaptılar."

NE AZERBAYCAN HALKI NE DE TÜRK MİLLETİ ERMENİLERE DÜŞMAN DEĞİLDİR
Dr. Ergenekon Savrun, "Uluslararası kamuoyu ve Türk milletinin vicdanına sesleniyorum: Ne Azerbaycan Türk ordusu ne de Türkiye Cumhuriyeti, Ermenilerin düşmanı değildir." ifadesine yer vererek, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
"Biz katil Hınçak ve Taşnak, PKK'nın devamı olan bugün maksimal politikalar yürüten aşırı Ermeni ve diasporanın karşısındayız. Hiçbir zaman hakkımızı yedirmeyeceğiz. İnşallah Karabağ alınacak, ondan sonra da barış ve sulh tekrar sağlanacak. Allah'ın izniyle zafer yakındır. 1990'larda Sovyet Rusya yıkılınca Ermenistan'ı ilk tanıyan devlet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. Ama Karabağ işgal edilince kapıları kapattık. Azerbaycan-Ermenistan çatışması konusunda Rusya'nın tutumu ile ilgili şunları söyleyebilirim: Tarihe baktığımızda bizim en çok mücadele ettiğimiz devletlerin başında Rusya gelmektedir. Türkistan coğrafyasının doğusunda Çin, batısında Rusya bulunmaktadır. Ermenistan haydut devletinin başında bulunan Paşinyan, Soros gibi uluslararası birtakım kuruluşların yardımıyla Batı yanlısı olarak iktidara gelmiştir. Ermenistan'da iki grup var Batı ve Rus yanlısı diye. Rusya, Paşinyan'a karşı biraz temkinli dursa da eninde sonunda kime yardım edecek? Rusya'nın Azerbaycan ve Türklerden taraf olmayacağı kesin. Ermenistan, Azerbaycan Türk ordusundan bu kadar büyük başarı beklemiyordu. Baktılar ki iş çığırından çıktı, devreye Rusya'yı sokup müzakere süreci başlattı. Ancak Azerbaycan, kesinlikle geri adım atmasın. Çünkü yanında Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti var. Artık karşılarında Soğuk Savaş Dönemi'nin devleti yok. Rusya güçlü ama zayıf yanları da bulunmaktadır. Kolları çok güçlü ama bacakları çok zayıf olan bir boksöre benzetiyorlar Rusya'yı. Ekonomisi sallantıda ve alarm veriyor. İran da öyle. Türkiye'nin bölgede gerçekleştirmiş olduğu başarılar askerî ve siyasi alanda, Rusya'yı tedirgin ediyor. Ancak Rusya'nın bu kadar çok tedirgin olmasına gerek yok. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Batılıların Rusya'yı gördüğü gibi görmüyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, herkesle iyi ilişkilere açık bir politika izliyor. Yunanistan'ın bunca melanetine rağmen, Türkiye yine inisiyatif alarak diplomasi kapısını açık tutup görüşelim dedi. Ancak oradan da bir şey çıkmadı. Çıkmayacağı belliydi ama dünya kamuoyuna Türkiye'nin işi yokuşa süren bir taraf olmadığını gösterdi. Böyle bir görüntü vermek istemedi. Zaten Batı kamuoyu Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milletine karşı ezelden beri ön yargılı. Olmadık iftiralar atıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, her yönüyle güçlü bir devlettir. Karabağ inşallah yakında azatlığına kavuşacaktır. Nahçıvan ve Laçin koridoru da çok önemlidir. Sayın Devlet Bahçeli, bu konuyu gündeme getirdiler. Biz Türk milletinin kalbiysek bu kalbin kan damarları da buradan geçiyor."

ERMENİSTAN, ATEŞKESTEN HEMEN SONRA GENCE'DE FÜZELİ KATLİAM YAPTI
Dr. Ergenekon Savrun, Azerbaycan ile Ermenistan Dışişleri Bakanları arasında Moskova'da 11 saatlik müzakere sonrasında imzalanan ateşkesi değerlendirirken, "Ateşkes'in üzerinden 24 saat bile geçmeden Ermenistan Azerbaycan'ın ikinci büyük kenti Gence'de sivilleri hedef alarak füzeli katliam yaptı." dedi.
Ermenistan'ın terör üzerine kurulmuş bir devlet olduğu için tarih boyunca hep katliamlar yaptığını hatırlatan Savrun, Ermenistan'ın niçin böyle bir saldırıda bulunduğunu şöyle değerlendirdi:
"Azerbaycan Türk ordusunun 13 günlük sürede almış olduğu üstün başarı karşısında psikolojik ezikliğini gidermek ve Türkiye'yi de çatışmanın içine çekmek için tahriklerine devam ediyor. Gence, Azerbaycan Türk yurdunun ikinci büyük kenti. Hazar Denizi ve Azerbaycan enerji kaynaklarının Türkiye'ye oradan da dünyaya yayılmasını sağlayan bir koridor niteliğindedir. Ermenistan, özellikle buraya saldırıda bulunarak psikolojik üstünlük elde etmek ve Türkiye'yi işe dâhil etmeye çalıştı. Suriye ve Lübnan'dan yani bu çatışmalı bölgelerden PKK ve PYD'li teröristleri getirerek gerek Türkiye açısından gerekse Azerbaycan açısından yeni bir Lübnanlaşan bölge yaratmak amacıyla burayı kaosa sürüklemek istiyor. İstediğiniz kadar ateşkes imzalayın, istediğiniz kadar antlaşmalara imza atın Ermenilerin kültüründe bu var ne yazık ki. Hiçbir zaman uluslararası antlaşmalara ve altına imza attığı ateşkes olsun, barış anlaşması olsun hiçbir zaman uymayacaktır. Çünkü tıpkı Yunanistan gibi maksimalist istekleri var. Nedir o? Büyük Ermenistan hayali. Doğu Karadeniz'den Hazar Denizi'ne kadar bir bölgeyi Büyük Ermenistan olarak hayal ediyor ve bunu sürekli olarak devam sürdürüyor. Bunun arkasında da işte ne yazık ki Batılı birçok devlet var. Özellikle de MİNSK grubu var. Bu son ateşkeste de özellikle Türkiye'yi işin içine dâhil etmemelerinin sebebinde bu var. Çünkü Türkiye bu işe dâhil olursa bütün o 100 ve 150 yıllık planları altüst olacak. Doğu Akdeniz'de son bir iki ayda olanlara hepimiz şahidiz. Yunanistan'ın hiçbir hakkı olmamasına rağmen, küçücük bir MEİS Adası yüzünden dâhil olmak istiyor. Sürekli olarak Türkiye'yi tahrik edici Navteksler ilan ediyor. Bunlar hep birbiriyle ilişkili. Yani bir pazıl gibi düşünün domino etkisi yaratmak istiyorlar. Nasıl ki Doğu Akdeniz'de Yunanistan masaya oturmak istiyorsa, hiçbir hakkı olmamasına rağmen Güney Kafkasya'da da Ermenistan bu tahrikkâr ve terörist davranışı ile masaya oturmak istiyor. Buradan bir pay çıkarmak istiyor kendi çapında. Tabii bu oyuna düşmemek ve sabırlı olmak lazım. 1990'ların başında Karabağ savaşında terörist devlet Ermenistan, ne yazık ki Rusya'nın desteği ile bu Türk yurdunu işgal etti. Burada Türkiye'nin son on yılda özellikle silah sanayinde enerji alanında ve birçok alandaki kalkınmasının önüne geçmek için Suriye bazında olsun Doğu Akdeniz'de olsun Adalar Denizi'nde olsun Afrika'ya kadar uzanan etkinliğini kırmak için Türkiye'nin ve Türk ordusunun, tarihten gelen o terörist yapısını burada da ortaya sokmak istiyor. Türkiye ile birlikte diğer bir Türk devleti olan son yıllarda Türkiye'nin de desteği ile kardeş ülkemiz aynı millete mensup Türk olan Azerbaycan'ı da istikrarsızlaştırmak istiyor. Güney Kafkasya'da kendisine dâhil olarak bir PKK tarzı bir terör oluşumuna doğru gittiğini seziyorum.     Devletimiz bunun önlemini almıştır mutlaka. Uluslararası kamuoyunda da ne yazık ki Ermenistan'ın sivillere yönelik bunca saldırısına rağmen, hiçbir kınama kötü söz çıkmadı. Ancak ola ki Azerbaycan Türk ordusu bir kurşun atsa bütün dünya kamuoyu ağız birliği yapmış gibi 'Siz ateşkesi bozdunuz, siz ateş açınız'. diye Azerbaycan'ın üstüne gelecektir. Ama bu tahriklere düşmememiz lazım. Karabağ'daki haklı davamızı masada da inşallah devam ettireceğiz."

TARİHTE ERMENİLERE EN BÜYÜK YARDIMI TÜRK MİLLETİ YAPMIŞTIR
Dr. Ergenekon Savrun, Ermenistan'ın tek amacının Azerbaycan Türk ordusunun Karabağ Zaferi'ni gölgelemek olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
"Ermenistan'ın tek amacı uluslararası kamuoyunu başta da Fransa'yı Ermeni diasporasına kim destek verdiyse bölgeye dikkatini çekmek ve olası Karabağ Zaferi'ni gölgelemek. Uluslararası kamuoyunun dikkatini bölgeye çekmek. Çünkü Azerbaycan Türk ordusu, çok kısa zamanda hakkı olana toprakları geri alacaktır. Özellikle sivil yerleşim bölgelerine saldırmasının sebebi de budur. Azerbaycan ordusu ve devletini tahrik ederek sözde Ermenistan topraklarına bir saldırtarak 'Bakın işte Azerbaycan ve Türkiye, topraklarımıza saldırıyor.' algısını oluşturmak. Tek amaçları Karabağ değil. İran, olası bir bölgesel çatışmaya dönüşmeden bu çatışma durdurulsun diyor. Peki, niçin şimdi durdurulsun diyor? Azerbaycan Türk Devleti'nin, Ermenistan ve herhangi bir devletin toprağında gözü yoktur. Yüzyıllardır bu katliamlarına rağmen Azerbaycan neyi savunuyor? İşgal edilen Karabağ Türk yurdu kurtulana kadar kesinlikle durmamak lazım. İki kardeş ülke ne yapıyor? Bu mücadeleyi birlikte yürütüyor. Türkiye siyasi anlamda destek veriyor, Azerbaycan Türk ordusu savaşını tek başına yapıyor. Kesinlikle durmamalıyız ve daha da hızlı davranmalıyız. İnşallah zafer yakındır.
Ermenistan bildiğimiz her zamanki Ermenistan. Bunların tek amacı, tabii Rusya'dan öğrendikleri bir şey. Ne yapıyorlar? İşgal ettikleri yerde sivilleri katlediyorlar ki orada bir nüfus hareketi olsun ve yerine kendileri kimi istiyorsa onları yerleştirsin. Erivan da böyleydi, Karabağ da böyleydi. Dün de aynı değişen bir şey yok. Azerbaycan Türk devleti kesinlikle masaya oturmayacaktır. Çünkü haklı olan taraf biziz. Masaya ne zaman oturulur? Ermeniler işgal ettikleri bölgelerden çekilecekler ve eski sahibine bırakmalıdırlar. Ne Fransa ne de Rusya, Ermenistan Devleti'nin gerçek dostu değildir. Tarihte Ermenilere en büyük yardımı yapan Türk milleti olmuştur. Hiçbir zaman bunların canına ve malına dokunmamıştır. Tarihin hiçbir döneminde böyle bir şey yaşanmamıştır. Bugün Ermeniler en çok ABD ve Fransa'da yaşıyor ama Ermenistan'daki Ermenilerin en çok çalıştığı yer de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. Biz Ermeni milletine düşman olsak bunlar zaten ülkemizde bir dakika durmazlar. Azerbaycan Türk Devleti, 30 sene öncesinin Sovyetler Birliği Devleti'nden yeni kurtulmuş çömez bir devlet değildir artık. Bugün ekonomik, sosyal, askerî anlamda çok daha güçlü bir duruma gelmiş bulunmaktadır. Kardeşi Türkiye ve diğer ülkelerle ilişkilerini geliştirmiş dünyayı tanıyan ve demokrasiyle yönetilen bir ülke durumdadır. Yönünü hem Batı'ya hem Doğu'ya dönmüş herkesle iyi ilişkiler kurabilmiş bir ülke. Ama Ermenistan'a bakıyoruz. Hâlâ Soğuk Savaş Dönemi'nin havasını üzerinden atamamış bir hâlde sağa sola saldırıyor. Azerbaycan'ın da tokadı çok sert oldu. Ermeniler gerek Doğu Anadolu'da gerek Kafkasya'da gerek Anadolu'nun diğer bölgelerinde hiçbir zaman çoğunluk olmadılar. Rusların yardımıyla Türklere karşı mezalime başladılar. 1915 Olaylarına gelirsek eğer, Alman Genelkurmay Başkanı'nın ilk başta aldığı bir karar bu tehcir olayı. Düşünün siz savaş hâlindesiniz Birinci Dünya Savaşı'ndasınız, sizin ordunuz cephede harp ederken 40 bin Ermeni silahlı gücü sizin sivillerinizi katlediyor, ordunuza saldırıyor. Ne yapacaksınız?  Tehcir olayı da sadece Doğu Anadolu bölgesindeki Ermenileri belli bir süreliğine Suriye'nin belli bölgelerine nakledilmiştir."